Haydi Geleceğimizi Planlayalım: Bölüm-1
Görünüşe göre gelecekte teknoloji epey ilerleyecek. Şimdiden başladı, sanırım her şey yapay zekâ ile çalışacak. Bu durumun insanlık üzerine ne gibi etkileri olur belki onu da irdeleriz bir gün, ama biz biraz daha yakın geleceğe bakalım, bundan otuz yıl sonrası mesela.
Türkiye’nin Uzun Vadeli Planları?
En büyük eleştirim bizim ülke olarak uzun vadeli planlarımızın olmaması. Belki vardır, ama en azından ben bilmiyorum. Bir de zaten siyasilerin seçim vaadi olarak söyledikleri hedeflerin hiç birisi tutmadı.
Sonra biraz düşündüm. Belki ben tutarlı bir plan yaparsam en azından benim için beyin jimnastiği olur. Meslek icabı ana işimiz içerisinde iş programı yapmak var, o yüzden biraz aşinalığım da var. İnşaat işleri plansız yürümez.
Konu ülke olunca, hem de uzun vadeli plan yapmaya kalkıştığımız için o kadar kolay değil tabii ki. Plan yapabilmek için nereden başlamak lazım acaba?
Sanırım ilk etap hayal edebilmekten ve karar verebilmekten geçiyor.
Ülkeler Gelecekte Nasıl Olacak?
Planımız geleceğe ait olacağına göre önce geleceği hayal ederek gelecekte ne olabileceğini belirlemek, sonra da gelecekte bizim ne yapmak istediğimize, nasıl bir gelecek istediğimize karar vermek en doğru yol gibi.
Demek ki önce gelecek nasıl olacak? Bunu anlamalıyız. Ama öyle uçuk düşüncelerle değil, ayağı yere basan bir plan yapacağız. Hadi birlikte biraz düşünelim.
Görünüşe göre gelecekte teknoloji epey ilerleyecek. Şimdiden başladı, sanırım her şey yapay zekâ ile çalışacak. Bu durumun insanlık üzerine ne gibi etkileri olur belki onu da irdeleriz bir gün, ama biz biraz daha yakın geleceğe bakalım, bundan otuz yıl sonrası mesela.
Amerika şu anda kurmuş olduğu dünya düzenini, yani her bakımdan kendi üstünlüğünü gelecekte de devam ettirmek isteyecektir herhalde.
Çin nüfus planlaması yapsa da nüfusu çok daha fazla artacak. En yakın komşusu olan Rusya için bu durum bir tehdit. Çin, ileride teknolojik üstünlüğü tümden ele alacak gibi görünüyor. Amerika Çin'le başa çıkabilecek mi, bir soru işareti.
Hindistan özellikle bilişim konularında şimdiden çok başarılı, yapay zekâ dediğimize göre o da gelecekte söz sahibi olacak bir ülke muhtemelen.
Japonya bu aralar biraz durgunluk içerisinde. Ama durumu çok kötü değil, şu anda dünyanın üçüncü büyük ekonomisi. Ancak bunda diğer ülkeler gibi askeri yatırımlar yapamamasının büyük etkisi var. Yine de durgunluğun devam edeceğini düşünüyorum.
Güney Kore Japonya'dan ithal ettiği teknolojisi ile şu anda dünyadaki gözde ülkelerden biri.
Avrupa kendi içinde bir anlaşmaya varabilirse en azından finansal olarak küresel ekonomide belli oranda söz sahibi olmak isteyecektir. Ancak her zaman olduğu gibi dil ve kültür farklılıkları bir arada durmalarına engel olabilir. Almanya'yı, Fransa'yı, İtalya'yı bu bazda değerlendiriyorum. Hatta İngiltere için bile brexit ile Avrupa birliğinden ayrılmış olmasına rağmen durum farklı değil. Çünkü Amerika ve Çin arayı çok açtılar ve yakalamak hiçbir ülke için artık kolay olmayacak.
Rusya askeri gücünü Ukrayna savaşı ile ortalığa serdi ve şu anda güç gösterisi yapsa da, askeri teknolojisinin yeterince iyi olmadığı anlaşıldı. Balistik füze teknolojisi iyi olsa da, savaşta yeni bir askeri teknoloji sergileyemedi. Yeni teknolojiden kastettiğim, mesela İngiltere Falkland Adalarında dünyaya gece görüş teknolojisini tanıtmıştı, Azerbaycan ve biz Karabağ'da insansız hava araçlarının savaşta nasıl üstünlük sağladığını gösterdik, bizim bulduğumuz bir teknoloji olmasa da savaş ortamında uygulaması dünyanın dikkatini çekti. Ukrayna'da Rusya'nın gösterdiği bu anlamda yeni bir teknoloji yok demek istiyorum. Bu anlamdaki teknolojik üstünlükten bahsediyorum. Zaten askeri teknoloji dışında diğer konularda da başa oynayacak kadar Rusya yeterli değil, hatta geriden takip ediyor desek belki de daha doğru söylemiş oluruz. Gelecekte teknoloji seviyesini yakalayabilecek mi belli değil. Ekonomik olarak da eğer ileride petrol ve doğalgaz gözden düşerse Rusya zor duruma düşebilir. Durumu toparlaması zor olacaktır. Ayrıca çok büyük toprakları var ve topraklarını elinde tutabilecek mi, o da belli değil.
Güney Amerika kıtasındaki ülkeler şu anda kendi halinde görünüyorlar, kültür olarak gözde olsalar da birçoğu ekonomik olarak iyi durumda değiller. Gelecekte de durumlarında bir değişiklik olmayacak sanırım.
Afrika’da muhtemelen şu anda olduğundan farklı olmayacak, çok fazla değişmeyecek.
Arap camiası eğer petrolün krallığı biterse, güneş ışınları konusunda da şanslı olduğu için hidrojen üretimiyle dünya ticaretinde şu anki durumunu koruyabilir. Ama kontrol yine bugün olduğu gibi Amerika'nın elinde olacaktır.
Türkiye'nin Dünyadaki Yeri:
Evet, biz, yani Türk camiası. Türkçe konuşan devletler. Bahsettiğim yakın gelecekte yerimiz nerede olacak sizce?
Hadi önce sadece Türkiye üzerine durumumuza bir göz atalım.
•Teknolojik manada herhangi bir alanda bir üstünlüğümüz yok.
•Yeraltı kaynaklarımız yeterli değil.
•Turizm deseniz o bir hizmet sektörü, bir anlamda uşaklık. Yani bel bağlamak o kadar da hoşuma gitmiyor. Tabii ki bir turizm ülkesi olmamızın avantajları var ama gelenler sadece ucuz ve kaliteli hizmet için geliyorlar, daha çok da kıyılarımızda dinlenmek için. Mesela Hindistan gibi, Tibet gibi, Brezilya gibi, ya da Avrupa ülkelerindeki bazı şehirler gibi kültürel bir turizm değil bizimki. Yani sırf turizm ile olmaz geleceğimiz.
•Sanayimiz ile yapabildiklerimiz genellikle orta ölçekli sanayi üretimleri, onlar da daha çok yedek parça ve montaj üzerine. Kendi otomobilimiz bile yok.
•Heves edip de yapmayı planladığımız yerli üretim TOGG bile teknolojisini dışarıdan aldığımız bir üretim. Pillerini bile nereden alacağımıza henüz karar veremedik. Keşke biz yapabilsek. Aslında dünyaca ünlü akü üreticisi firmamız var. Onlar niye bir pil düşünmezler ki, hiç anlaşılır gibi değil. Gerçi bir önceki yazılarımda söylediğim gibi, gelecekte muhtemelen yakıt hidrojen pil teknolojisine üstün gelecek. Yani bir anlamda yanlış ata oynuyormuşuz gibi geliyor bana. Neyse, çıksın da daha iyi anlarız ne yapmak istediklerini.
•Bilimsel gelişmelere bir katkımız yok, istisna bir iki bilim insanı dışında bilimde söz sahibi değiliz. İstisnalar da zaten ülkemiz imkanları ile değil de, yurtdışında yaptıkları çalışmalarla gündeme gelmişler.
•Askeri gücümüz kendi bölgemizde bir üstünlük gösteriyor, ama o da daha çok tarihte bir ordu devlet olmamızın etkileri ile disiplinli olma seviyesinin ötesine geçemiyor. Yepyeni bir askeri teknoloji üretmişliğimiz yok, kendi savaş uçağımızı bile henüz üretemedik. İnsansız hava araçları ile belli bir popülarite edindik son zamanlarda, ama motorlarını bile dışarıdan alıyoruz.
•Ekonomimizi hiç söylemeyeyim, her geçen gün daha kötüye gidiyor. Dünya sıralamasında her yıl daha aşağılara düşüyoruz.
•Eğitim seviyemiz dünya sıralamasında epey aşağılarda, ama dünya sıralamasını biz yapmadığımız için belki de hakkımızı yiyorlar. Bir sürü üniversite açtık, kimseye beğendiremiyoruz. Onca kadro boşuna oturmuyor herhalde o koltuklarda. Başka bir yorum yapmak nedense içimden gelmiyor.
•Hak, hukuk, adalet? Sanırım sadece bir slogan. Branşım olmadığı için yine yorum yapmak bana düşmez. Arada tartışma programlarında uzmanlarını dinliyorum, Reyis diyenler neyimiz eksik ki diyorlar, her şey normal anladığım kadarıyla. Muhalefette olanlar da sadece slogan mahiyetinde bir şeyler söylüyorlar. Adalet mülkün temelidir derler, buradaki mülk devletin ta kendisidir.
Türki Devletlerde Durum:
Evet, bizde durum bu, peki diğer Türki devletlerde durum nası?
Diğer Türki devletlerle ilgili ise durum belki de daha vahim. Birlik olmak konusunda ise yumruğumuzu masaya vurup dünyaya yüksek sesle biz hepimiz Türk’üz, tabii ki her anlamda birlikte olacağız bile diyemiyoruz. Kültürel birlik adı altında yapılan çalışmalar bile herkesi ürkütmeye yetiyor, yani aslında olabilse bir potansiyeli var. Ama henüz kültürel birliği bile kurmakta sıkıntılar var. Dil sorunu bile başlı başına çok uzun süre alacak gibi. Daha ötesi için şimdilik gücümüz yok. Zaten diğer Türk ülkeler yakın zamanda politik bağımsızlıklarını kazandıkları için kendi içlerinde sürekli bir çalkantı halindeler. Sovyet zamanının etkilerinden kurtulmaları zaman alacak. Henüz eski bağımlılıklar devam ediyor. Henüz yüzlerini bize dönüp haydi diyecek durumda değiller. Biz de zaten bağımsız kalmış olmamızın avantajı dışında kültürel ve ekonomik anlamda birliğe liderlik yapabilecek durumda değiliz. Kısacası Türk birliği henüz doğum sancıları içerisinde ve bence daha epey yolumuz var.
Evet, burada bir virgül koyalım mı? Hem durumumuzu biraz daha düşünmeye fırsatımız olur, hem de her şeyi bir gün daha irdelemek için vaktimiz olur.
Yarın gelin otuz yıl sonramız için iyi niyetli tahmin ve öngörülerimizi sıralayalım, ikinci aşama olan ülke olarak ne istiyoruz? Ne istemeliyiz? Birlik için neler yapabiliriz, vaktimiz olursa biraz da bu konulara değiniriz.
Şimdilik Moskova'dan sevgi ve saygılar