Site İçi Arama

ekonomi

Kalkınma ve Sanayileşmede Teknoloji Kazanımını Sağlayan Unsurlar

Devletler genel manada, teknolojik gelişmeyi gerçekleştirebilmek maksadına hizmet edecek şekilde, eğitime ayırdıkları kaynak miktarını artırır, diğer ülkelerle iş birliğine girer, teknoloji transferi içeren doğrudan yabancı yatırımları teşvik eder, kamu ve özel sektörün AR-GE yatırımı yapmasını özendirir.

Devletler genel manada, teknolojik gelişmeyi gerçekleştirebilmek maksadına hizmet edecek şekilde, eğitime ayırdıkları kaynak miktarını artırır, diğer ülkelerle iş birliğine girer, teknoloji transferi içeren doğrudan yabancı yatırımları teşvik eder, kamu ve özel sektörün AR-GE yatırımı yapmasını özendirir.

Bir devletin politik iktisat çerçevesinde belirlenecek kalkınma stratejilerinin başarısında rolü giderek artan AR-GE ve inovasyon kapasitesinin ögeleri arasında; araştırma kurumları, üniversiteler, devlet ile firmalar arasında köprü görevi gören özel misyonlu kuruluşlar, çeşitli işletmeler, teknoparklar, teknokentler, teknoloji transfer merkezleri veya ofisleri, ortak araştırma merkezleri, eğitim merkezleri, kuluçkalıklar, üniversite-sanayi iş birliği merkezleri, patent ofisleri gibi kamu ve özel sektör kuruluşları sayılabilir. Bu çerçevede yazımızda, üniversite-sanayi iş birliği, AR-GE, inovasyon ve teknopark konularına kısaca değineceğiz.

Üniversite-Sanayi İşbirliği

Üniversiteler, sanayi için gerekli beşerî sermayenin eğitim ihtiyacını karşılayabilecek örgün eğitim ve öğretim kurumlarıdır. Yaptıkları araştırmaların sonuçlarını eğitim-öğretim maksatlı kullanmaları beklenir. Üniversite mezunlarının bir kısmı sanayi kesimi tarafından beşerî sermaye olarak kullanılır. Üniversitelerden mezun olanların üniversitelerde öğrendikleri bilgi ve becerileri sanayiye bu yolla yansıtması amaçlanır. Sanayi çalışanları, işlerinde karşılaştıkları problemleri çözmek için başvuru kaynağı olarak üniversitede okurken geliştirdikleri sosyal ağları ve informal temasları kullanır. Kısmen daha basit konular informal temaslarla çözülebilirken, kapsamlı sorunlar üniversite-sanayi iş birliğinde ortak araştırma yapmayı tetikleyebilir. Üniversiteler, danışmanlık, ortak-araştırma, teknoloji geliştirme, lisans işleri vb. geniş yelpazedeki işlere destek verebilir.

AR-GE

Araştırma ve Geliştirme (AR-GE), kısaca bilgi (knowledge) yaratma sürecine katkıda bulunan her türlü temel, uygulamalı ve deneysel araştırma ve geliştirme faaliyeti olarak tanımlanabilir. Temel ve uygulamalı araştırma süreçlerinde ortaya çıkan bilgiler, yeni ürün, hizmet, süreç ve sistemleri geliştirmek için kullanılır. Geleneksel iktisat kuramlarının varsaydığı ama iktisatçıların dışlaması mümkün olmayan gerçeklerden biri, teknolojinin herkes tarafından istendiği zaman rahatlıkla ulaşılabilir ve sınırsız kullanılabilir olmadığıdır. Bu nedenle AR-GE süreçleriyle yenilik ve geliştirme faaliyetleri bir bütün olarak teknolojik alanda ilerlemenin gereği olarak görülür.

AR-GE, pek çok sanayi dalının teknolojik gelişmesini olumlu etkileyebilir. Sadece ‘temel’ AR-GE’ye değil, odak teknolojilere yönelik AR-GE’ye de devlet desteği vermek yerinde olur. Ülke sanayisinin ihtiyaçları doğrultusunda AR-GE politikalarının odak sektörler seçilerek belirlenmesi ve uygulanması neticesinde, yenilik odaklı bir yaklaşım benimsenirse, devamında ürün geliştirme ve ticarileştirme süreçlerinde ilerlemeler sağlanabilir. AR-GE faaliyetleri, ürün olarak “ticari meta” ortaya çıkarabildiği ölçüde yüksek katma değer sağlar. Kalkınmanın ve sanayileşmenin kaynağı zihinsel emeğin (yaratıcı zekânın) ürünü olan “üretken bilgi” (teknoloji) ihtiyacı AR-GE süreçlerinin de temelidir.

AR-GE çalışmaları neticesinde üç türlü “ürünün” ortaya çıktığını söyleyebiliriz:

Birincisi “bilgi” olup, basit araştırmalar neticesinde ortaya çıkar.

İkincisi, “teknoloji” olup, uygulamalı araştırmaların neticesinde elde edilir.

“Ürünler” ise AR-GE ile geliştirilen çıktılardır.

Bu üç ürünün ortak noktası fikir; AR-GE sürecinde yaratıcı dürtünün kaynağıdır. Bu yaratıcı dürtü ile var olan veriler, malumat, bilgi ve teknolojiler yeni bilgiye, teknolojilere, ürünlere ve/veya süreçlere dönüşür.

AR-GE yatırımlarının en yoğun yapıldığı sektörler ileri teknolojiyle üretim yapan sektörlerdir. Bu sektörler arasında savunma sanayii, havacılık ve uzay teknolojileri sektörü, ilaç sektörü, yarı iletkenler ve ileri metal alaşımları sektörü ve bilgi-iletişim teknolojileri sektörleri sayılabilir.

AR-GE ve yeniliği bir ekonomik çıktı ile bağdaştıran çalışmaların bulgularına baktığımızda, AR-GE harcamalarının firma üretimini (ya da verimliliğini) pozitif olarak etkilediğini görüyoruz (AR-GE’nin özel faydası yaklaşık %20-30). Firma yerine sektör düzeyinde veri kullanan çalışmalarda da benzer bulgulara ulaşılmıştır.

Amerikalı iktisatçı ve yeni ekonomik büyüme teorisyenlerinden Romer’e göre AR-GE ve/veya eğitimin desteklenmesi/teşviki gibi alınacak politika önlemleri ile bir ekonominin uzun dönemde büyümesi sağlanabilir.

Avusturyalı iktisatçı ve siyaset bilimci Joseph Alois Schumpeter’e dayandırılan içsel büyüme teorilerinde; teknolojinin ekonomideki icat ve inovasyonlarla gelişecek içsel bir olgu olduğu, teknolojik rekabetin ekonomik büyümenin itici gücü olduğu kabul edilir.

Romer de ekonomik büyümeyi içsel faktörlere, özellikle teknolojik yenilik ve AR-GE faaliyetlerine dayandırır.

Teknolojik gelişmeler, AR‐GE faaliyetlerinin uzantısıdır. Teknolojik gelişme ve yenilik, ortaya çıkardığı yeni ürünlerle, ihracat artışı ve ekonomik büyümenin yanında, firmaların kârlarını ve pazar paylarını artırır. Teknolojik yeterliliğini üretimde etkin ve verimli bir şekilde kullanabilenler, diğerlerine üstünlük sağlayan bir üretim mekanizmasına sahip olur. AR-GE ve inovasyonla teknolojilerini yenileyip üretime aktarabilenler, teknolojik açık sorununa çare bulabilir. Doğal olarak üretimde ve kalkınma süreçlerinde başarı sağlanır. İleri teknoloji ürünü olarak ortaya konulan her yeni mal ve hizmette teknolojinin payı artar.

İnovasyon

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından günümüze, sanayi devrimlerinin doğal bir sonucu olarak, bilimsel tabanlı teknolojik yenilikler (elektrik, içten yanmalı motorlar, elektronik, nükleer enerji vb.), gelişmiş ülkelerdeki kalkınmanın ve ekonomik gelişmenin ana kaynağı ve katalizörü olmuştur. Yeni bir ürün, daha etkin bir endüstriyel süreç ya da yeni bir ulaşım vasıtası, belli bir sektör için güçlü bir canlanma meydana getirme kapasitesine sahiptir. Bir ülke gelişmiş olsa da bulunduğu seviyeden daha ileriye gidebilmesi, en azından pozisyonunu koruyabilmesi, rekabetçilik yeteneklerinin gelişimiyle doğru orantılıdır. Bir ulusun rekabetçiliği ise ne kadar yenilikçi olup olamayacağına göre şekillenmektedir.

Daha önceki yazılarımızda, özellikle bebek sanayi ve/veya odak sanayi politikalarına yönelik çalışmalarıyla tanınan, Ulusal Politik Ekonomi Sisteminin temellerini ortaya koyan List’in çabalarına değinen Freeman, Tarihsel Perspektiften Ulusal Yenilik Sistemi adlı eserinde; “List, yalnızca, ulusal inovasyon sisteminin, hâlâ üzerinde yoğun çalışmalar yapılan, öğretim ve eğitim kurumları, bilim, teknik okullar, kullanıcı-üretici etkileşimiyle öğrenme, bilgi birikimi, ithal teknolojinin uyarlanması, stratejik sanayilerin teşviki gibi konuları ele alarak bunların önemini vurgulamakla kalmadı; aynı zamanda, uzun vâdeli sanayi ve ekonomi politikalarının eşgüdümü ve başarıyla sonuçlandırılmasında devletin rolünü de inceledi ve buna büyük bir önem atfetti” diyerek konuya bakışını vurgulamak istemiştir.

Nelson ve Winter’ın başını çektiği Evrimci Yaklaşım; inovasyonu ekonomi ve kalkınmanın arkasındaki itici güç olarak tanımlayan Schumpeter’in çalışmalarından yola çıkarak, teknolojik yenilik kapasitesini, ekonomik gelişmenin motoru olarak görür.

Gerçekten de gelişmekte olan bir ülkenin rekabet gücünü artırabilmesi teknolojik yeteneklerinin geliştirilmesine bağlıdır. Teknolojik yenilikler ile üretkenlik artışı sağlanır. İmalat sanayisinin ve bir bütün olarak ekonominin teknolojiyi kullanma ve özümseme kapasitesinin artırılmasına yönelik bir ulusal yenilik sisteminin kurulmasında fayda vardır.

Bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerin, bilimsel ve teknolojik geçmişi ve altyapısı inovasyon sürecinin gereklilikleri için yeterli değildir. Köklü bir inovasyon kültürü için araştırma üniversitelerine ve enstitülerine ihtiyaç vardır. Kopya ürün geliştirme, derinleşme ve yeni ürünlere dönüştürme gibi işler inovasyon sürecinin başlangıç aşamasında gereklidir. Zamanla kazanılacak inovasyon temelli ürün geliştirme kültürü, bilgi ve beceri artırımı ile yeni nesil teknolojik inovasyonlara imza atılmasını sağlayabilir. Ürün geliştirme kapsamındaki faaliyetlerin ortalama dağılımı şu şekildedir.

(1)  Bilgi üretimi, kavramlaştırma (araştırma, temel icat) % 5-10;

(2)  Ürün tasarımı ve mühendislik % 10-20;

(3)  Sanayi üretimi için hazırlanma % 40-60;

(4)  Sanayi üretimi aşaması % 5-15;

(5)  Pazarlama, pazara giriş % 10-20.

Teknolojik yenilikler kapsamında tamamen yeni bir ürünün ilk ticari üretimi veya mevcut bir ürünün kalitesini artıran değişiklikler “ürün yeniliği” olarak tanımlanmaktadır. Süreç yeniliği ise mevcut bir ürünün yeni bir süreç ile üretilmesidir. Ülke ekonomilerinin yenilik performansları, yenilik kapasitesine, bunu sağlayacak fiziki ve beşerî sermaye birikimine sahip olunmasına bağlıdır. Teknolojik değişim ve gelişim süreci uzun ve masraflı bir öğrenme sürecini zorunlu kılar. Ülke karşılaştırmalarında fikir verebilecek bazı temel yenilik göstergeleri aşağıda sıralanmıştır.

(1)  Ekonomide belirli dönemlerde yapılan yenilik sayımları (anketleri),

(2)  Patentler, patent başvuruları ve patent kullanım hakları satışı,

(3)  Bilimsel yayınlar,

(4)  AR-GE harcamaları ve çalışmaları,

(5)  Araştırmacı sayıları.

Bir ülkenin inovasyon yeteneği birden çok aktörün eş güdümlü hareket edebilmesini gerektirir. Sanayi, üniversite ve devlet üçlüsü; sistemik bir bütünlük ve belli bir uyum içinde hareket etme ihtiyacından yola çıkarak üçlü sarmal model (triple-helix model) geliştirilmiştir.

Bu modele göre, üniversite; artan bir şekilde bilgi donanımı yüksek bir toplumun inşa edilmesini sağlayabilir. Bilgi, inovasyonun temel ayağı haline geldikçe, üniversite bilgiyi üreten ve dağıtan bir kurum olarak inovasyon sisteminde büyük bir rol oynamaya başlar. Devletler bilime dayalı ekonomik kalkınmada üniversitelerin rol almasını bekler. Devlet, sanayi ile üniversitenin daha sıkı iş birliği içinde hareket etmesi için öncü bir rol oynar. Üçlü sarmal modeli; üç kurumsal unsuru (kamu, özel ve akademik) inovasyon sürecinin kritik unsuru olarak kullanır.

Bilginin ekonomik bir faydaya (ticari bir ürüne) dönüştürülmesini ifade eden ulusal kalkınma ve yenilik modelinde, bilgiyi üretecek, bunun için gerekli araştırmaları üniversite yaparken, bu araştırma sürecini ticari bir ürüne dönüştürecek olan taraf sanayi kesimidir. Devletin ise bu kapsamda gerekli düzenlemeleri yapması, teşvik ve destekleri sağlayan bir fonksiyonu üstlenmesi beklenir.

Teknoparklar

AR-GE ve İnovasyon merkezi işlevini üstlenmesi beklenen teknoparklar, kalkınma veya yenilikçi tasarlanabilir. Kalkınma odaklı yaklaşıma göre, teknoparklar ekonomik büyümeye destek veren, yeni istihdam alanları açan, ileri teknoloji ile yüksek katma değerli ürünler üreten yapılar olmalıdır. Ağırlıklı hedef, içeride yeni teknoloji firmaları kurmaktan ziyade, yüksek teknolojiyle üretim yapan firmaları teknoparklara çekmektir.

Yenilikçi yaklaşım, yeni teknolojileri geliştirecek yapıları oluşturur ve teknoloji transferini kolaylaştıran bir ekosistem kurar. Kuluçka (teknoloji geliştirme) merkezi, teknoloji transferi ofisi, eğitim organları sistemin omurgasını oluşturur. Ana hedef yüksek teknolojiye sahip yeni firmalar kurup işletmektir. Kuluçkalıkların amacı finansal olarak sürdürülebilir ve kendi ayakları üzerinde durabilen başarılı firmaların kurulmasına ortam sunmaktır. Bu merkezler; girişimcilik ortamı hazırlar, mentör ve yatırımcılara erişim imkânı sağlar, pazarlama için görünürlüğü artırır.

Sonuç

Bir ülkede teknolojik gelişmeyi gerçekleştirebilmek için birçok faktörün bir araya gelmesi ve eşgüdüm içerisinde, senkrozeli olarak devlet tarafından belirlenecek politikalar ve kontrollü uygulamalara ihtiyaç duyulur. Sadece ulusal inovasyon sistemi kurmakla teknoloji edinimi yeterli olamaz. Özellikle öğretim ve eğitim kurumları, bilim altyapısı, teknik okullar, kullanıcı-üretici etkileşimiyle öğrenme, bilgi birikimi, ithal teknolojinin uyarlanması, stratejik sanayilerin teşviki gibi konuları ele alan yaklaşımlar, ulusal inovasyon sistemine entegreli bir fonksiyon ve vazife üstlenmelidir. Tüm bunlarda uzun vâdeli sanayi ve ekonomi politikalarının eşgüdümü ve başarıyla sonuçlandırılmasında devletin rolü hayati öneme sahiptir. Bir sistem olarak devletin etkin ve sonuç getirici lokomotif rolü sürece liderlik ederse başarı doğal bir şekilde kendiliğinden gelir.

Bu yazımızda Faydalandığımız Kaynaklar

Akçomak İS, Kalaycı E. (2016). Ar-Ge ve Yeniliğin Ölçümü ve Ar-Ge ve Yenilik Anketi Verilerinin Araştırmada Kullanılması, s.106-126 içinde Akçomak İS vd . (2016). Bilim, Teknoloji ve Yenilik, Kavramlar, Kuramlar ve Politika, İstanbul, 1. Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 561.

Arslanhan S, Kurtsal Y. (2010). Güney Kore inovasyondaki başarısını nelere borçlu? Türkiye için çıkarımlar, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Politika Notu <http://www.tepav.org.tr/upload/files/1285828695-5.Guney_Kore_Inovasyondaki_Basarisini_Nelere_Borclu_Turkiye_icin_Cikarimlar.pdf >, s.e.t. 14.04.2017.

Armellini F. (2013). Patterns of Open Innovation Within Product Development: A Comparative Study Between Brazilian and Canadian Aeorspace Industries, Escola Politecnica da Universidade de São Paulo (Doktorate Thesis on Mechanical Engineering), São Paulo. (Campos, 2010: s.381)

Durgun Ö, Aslan Ö. (2013). Bilgi Ekonomisi ve Teknoloji Politikaları: Genel Bir Değerlendirme, Journal of Yasar University, İzmir <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/179400>, s.e.t. 10.06.2017.

Eriksson S. (2005). Innovation Policies in South Korea & Taiwan, Jönköping International Business School/Internationella Handelshögskolan Series/Serie: VINNOVA Analysis.

Farr-wharton R, Brunetto Y. (2012). Factors affecting the development of an industry cluster, Report, Technology and Innovation Management Centre, University of Queensland and School of Management, Griffith University, Qld, Australia <http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.199.9901&rep=rep1&type=pdf>, s.e.t. 11.04.2017.

Freeman C. (1995). The ‘National System of Innovation’ in historical perspective, Cambridge Journal of Economics, Academic Press Limited, 19: 5-24 <http://www.cdts.fiocruz.br/morel/ufrj2010/IEP851.Artigos/Freeman1995.pdf>, s.e.t. 02.12.2017.

Göçer İ. (2013). Ar-Ge Harcamalarının Yüksek Teknolojili Ürün İhracatı, Dış Ticaret Dengesi ve Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkileri, Maliye Dergisi, 165:215-240 <https://dergiler.sgb.gov.tr/calismalar/maliye_dergisi/yayinlar/md/165/165-11.pdf>, s.e.t. 14.04.2017.

Göker A. (2004). Pazar Ekonomilerinde Bilim ve Teknoloji Politikaları Ve Türkiye içinde Teknoloji, TMMOB, Ankara <http://www.inovasyon.org/pdf/AYK.TMMOB_Teknoloji_Nisan2004_web.pdf>, s.e.t. 17.04.2017.

Gönel FD. (2016). Kalkınma Ekonomisi, Ankara, Efil Yayınevi. (Gürak, 2015: s.29)

Gemici Z, Öztürk F (2020). Ar-Ge’yi doğru yorumlamak, Makina tasarım ve imalat dergisi, Cilt 18, Sayı 2, Kasım 2020, s.82-91.

Karaöz M, Albeni M. (2004). Türkiye’de Teknoloji Çabalarına İlişkin Bir Değerlendirme: Türkiye’de Patent Aktivitesi, <http://www.inovasyon.org/pdf/MuratKaraoz_Bildiri.pdf>, s.e.t. 14.04.2017.

Kiper M. (2016). Üniversite-Sanayi İşbirliği Odaklı Teknoloji Transfer Arayüzleri, 153-177, içinde AKÇOMAK İS, (2016) Bilim, Teknoloji ve Yenilik, Kavramlar, Kuramlar ve Politika, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 561, İstanbul, 1. Baskı

Temiz AŞ. vd. (2016). A Product-Based Strategic Technology Management Methodology for Developing Countries, International Journal of Innovation ve Technology Management, 13(2):24, DOI: 10.1142/S0219877016500115, <http://www.inovasyon.org/pdf/ASU.A.Product.Based.S.T.Man.2016.pdf>, s.e.t. 08.04.2017.

Tiryakioğlu M. (2016). Yabancı Sermaye, Teknoloji ve Kalkınma İlişkisi, Yoksulluk Tuzakları, s.550-562 içinde Akçomak İS. vd. (2016). Bilim, Teknoloji ve Yenilik, Kavramlar, Kuramlar ve Politika, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 561, İstanbul, 1. Baskı.

Dr. Hüseyin FAZLA
Dr. Hüseyin FAZLA
Tüm Makaleler

  • 20.10.2021
  • Süre : 3 dk
  • 1864 kez okundu

Google Ads