Alkışlarla Yaşıyoruz
İnsanoğlu işte, nedense yaptıkları için hep bir takdir bekliyor. İnsan doğası. Bir şey diyemiyorum o yüzden. Alkış özellikle gösteri dünyasındakilerin en çok önem verdikleri bir takdir yöntemidir.
Basın mensupları da hiç alkışlamıyor ha, yanlış mı yaptık?
Böyle dedi sayın cumhurbaşkanımız yine müjde açıklarken.
İnsanoğlu işte, nedense yaptıkları için hep bir takdir bekliyor. İnsan doğası. Bir şey diyemiyorum o yüzden.
Alkış özellikle gösteri dünyasındakilerin en çok önem verdikleri bir takdir yöntemidir.
Bir tiyatroya gittiğinizde oyunun sonunda bütün sanatçılar sırayla sahneye çıkar ve seyirci önünde saygıyla eğilirken, seyircilerin alkışları ile takdir edilirler. Tiyatro bir aşktır, ama bu aşkın en haz alınan anı alkışlardır. Bu kimileri için bir bağımlılıktır. Birçok değerli sanatçı kendileri ile yapılan röportajlarda bunu itiraf etmişlerdir.
Aklıma nedense Yıldız Kenter geldi şimdi. Çok severdim onu. Türk tiyatrosunun unutulmaz bir sanatçısıydı. Nur içinde yatsın.
Bir de "Blues Brothers", cazcı kardeşler filminden bir sahne geldi gözümün önüne. Hapisten çıktıktan sonra çeşitli entrikalarla grubu tekrar bir araya getirdikten sonra, etrafta epey bir dolaşıp önlerine ilk çıkan izbe bir yerdeki country kulübe rastladıklarında işte geldik, burada çıkıyoruz diyerek önce grubun diğer üyelerini kandırıp, sanki kulübün o akşam beklediği gruplarmış gibi kulüp sahibini de kandırarak apar topar sahneye çıkmışlardı. Sahnenin önünde bir kafes teli geriliydi. İlk çaldıkları parça hoşuna gitmeyince yuhalayarak bira şişelerini sahneye fırlatan seyirci, ardından çaldıkları country parça ile bu sefer de coşarak bira şişelerini sahneye fırlatmışlardı. Gece kırık bira şişelerinin bedeli ve grubun içtiği biralarla borçlu kalarak bitmiş ve sessiz sedasız o mekândan kaçmalarıyla sona ermişti.
Güzel filmdir Blues Brothers, kim bilir kaç defa izlemişimdir. Halen daha usanmadan arada izlerim.
Evet, bazen de seyircinin takdiri böyle garip bir şekilde olabiliyor.
Tabii sayın cumhurbaşkanımız bir sanatçı değil. Cumhurbaşkanlığı dışında sahip olduğu bildiğim başka meziyetleri de var, ama bu meziyetleri arasında sanatçılık olduğunu ben bilmiyorum.
O yüzden takdir beklentisinin alkış ile olmasını da biraz yadırgadım desem yalan olmaz.
Zaten konuşma yaptığı o kürsü de bir sahne değildi.
Ama demek ki yine de kürsüye çıka çıka artık tiyatro sanatçıları gibi alkış ile takdir edilmeyi bekler olduğunu anlamış oldum. Hatta sanırım alışkanlık yapmış ki, bu bildiğim kadarıyla ilk çıkışı da değil bu konuda.
Kötü bir şey değil bu arada bu alışkanlık. Yani yanlış anlaşılmasın.
Bence hepimizin bu bilgiye haiz olmamız iyi oldu. Mademki sayın cumhurbaşkanımız da alkışlanmaktan haz alıyor, öyleyse fırsat buldukça ben alkışlayalım derim.
Tabii benim buradan internet üzerinden kendisini her gördüğümde kendimce alkışlamam ne kadar onu memnun eder bilemiyorum, ama eğer memnun olacaksa her konuşmasında benden alkış alacağına emin olabilir. Maksat cumhurbaşkanımızın dileği yerine gelsin.
Sanırım bu durum her o yerlere gelenin başına gelen bir şey. Etrafları şakşakçılarla doluyor.
Padişahım çok yaşa!
İnsanımızın tarihten gelen, artık belki de genlerimize yazılmış olan ve bir anlamda karakterimiz olmuş bir özelliği olmuş sanki bu davranış biçimi.
Eskiden de yeni bir padişah başa geçtiğinde düne kadar eski padişaha padişahım çok yaşa diyenler, dönüp yeni padişaha da aynısını söylüyorlarmış. Bugün de değişen bir şey yok.
Her başa geçen de bu şakşakçılığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu bilse de, galiba bir süre sonra bunun büyüsüne kapılıyor.
Evet, devlet hizmeti kutsaldır. Ama o makamlara gelenler bilmelilerdir ki, oraya hizmet etmek için gelmişlerdir. Kimsenin yaptıkları hizmetlerden dolayı onları alkışlama zorunluluğu yoktur.
Hem de bu sözü basın mensuplarına söylüyor. Bakanlarına söylese bir nebze anlayacağım.
Basın mensupları da bu uyarısı sonrasında hep birlikte sayın cumhurbaşkanımızın ricasını coşkuyla yerine getiriyorlar.
Ne diyeceğimi bilemiyorum, padişahım çok yaşacılara mı şaşırsam, yoksa niye alkışlamıyorsunuz diyene mi?
Nasıl bir ülke olduk anlamak mümkün değil.
Umarım kısa sürede bu ülkeyi düzeltebiliriz. Artık bu konularda pek ümidim kalmadı gibi, ama yine de umudumu yitirmiyorum.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla