Site İçi Arama

ekonomi

Benim Teorim de "Vergi Pahalılığın Sebebidir"

Benim ekonomi teorimin adı "vergi pahalılığın sebebidir!". Benim teorime göre devlet ne kadar çok vergi alırsa, o kadar çok pahalılık oluyor. Dolayısıyla hiçbir şey için devlet vergi almamalıdır.! Şimdi diyeceksiniz ki, peki devlet nasıl gelir elde edecek öyleyse? Nasıl kendisinden yapması beklenen hizmetleri yapacak?

Son zamanlarda ilginç ekonomi teorileri çok gündemde biliyorsunuz. Faiz sebep enflasyon netice son günlerin en meşhur ekonomi teorisi.

Ben de düşündüm taşındım, bir teori de ben geliştirdim. 

Benim ekonomi teorimin adı "vergi pahalılığın sebebidir!".

Benim teorime göre devlet ne kadar çok vergi alırsa, o kadar çok pahalılık oluyor. Dolayısıyla hiçbir şey için devlet vergi almamalıdır.!

Şimdi diyeceksiniz ki, peki devlet nasıl gelir elde edecek öyleyse? Nasıl kendisinden yapması beklenen hizmetleri yapacak? 

Vergilerimiz bize yol su elektrik olarak geri dönmüyor mu? 

Vergi olmayacaksa bu hizmetler nasıl yapılacak?

Çok kolay, kâğıdı yok mu devletin? Mürekkebi de var. 

Hangi iş için ne masraf gerekiyorsa basacak parayı ve ödeyecek. Bu kadar basit bu sorunun cevabı!

Ne tüzel kişilerden ne de gerçek kişilerden devlet bir kuruş vergi almayacak.!

Üstüne üstlük kim darda kalırsa, devlet ona da hibe metodu ile gelir vaat edecek. 

Sosyal devlet olmak esas olacak devlet için! 

Tabii ihtiyacı olanlara sosyal devlet esasları ile ödeyeceği bu paraların karşılığında devletin bir hizmet alması daha mantıklı olacağı için, kim ne iş yapabiliyorsa, canı ne yapmak istiyorsa o iş karşılığı devletin belli bir ücret ödemesi tercih edilebilir. 

Darda kalınca mesela ben yazı tura atmasını biliyorum, devlet için yazı tura atabilirim diyeceksin, devlet de tamam, sen geç şu köşeye, yazı tura at bakalım diyecek ve karşılığında sana belli bir ücret ödeyecek. 

Her işin belli bir ücreti olacak!

Anında yaptığın işin karşılığını da alacaksın. Bir iş, bir para! Bir alışveriş, bir fiş gibi!

(Ayşegül Atik'i saygıyla anıyorum buradan, nur içinde yatsın.)

Sen de gidip fırından bu para ile bir somun ekmek alacaksın mesela.

Nasıl fikir? Sıfır vergi ve bol gelir, pahalılık yok, olsa da önemi yok!

Olabilir mi böyle bir düzen?

Peki ya fırıncı ekmeğin fiyatını artırırsa bu arada? Ya yazı tura atarak kazandığın para ekmek almak için yetmezse? 

O zaman sen de yine gider devlete ve biraz da havanda su döversin mesela, olur biter. Karşılığında biraz daha para kazanırsın ve gider ekmeğini alırsın, böylece karnının doyması garanti altına alınmış olur. Nasıl olsa ne yapsan devlet para veriyor!

Ama bu durumda paranın bir kıymeti olmaz ki! Evet, olmaz belki, ama karnın doyar. 

Bu durumda yol su elektrik nasıl karşılanacak peki, paranın bir kıymeti yok diyoruz? 

Her emeğin bir karşılığı var devlette. Kolay işler için ekmek alacak kadar ücret ödeniyor olabilir, ama işlerin zorluğuna göre kazanabileceğin ücret de yüksek olacak tabii ki. 

Ne kadar iş, o kadar para. Ne kadar ekmek, o kadar köfte.

Çalışır mı böyle bir düzen?

Yani ekonomi bir dengeye gelir mi belli bir süre sonra?

Sadece kendi kaynaklarımıza bağlı kapalı bir sistem olsa belki de bir denge tutturulabilir, olabilir bence.

Vergilerin alışverişlerde devletin parasının kullanılmasında bir katkısı var mıdır acaba? Devlet vergi istemese niye kullanasın ki parayı alışverişlerde? Vergi olunca işin içinde, bir anlamda mecbur kalıyorsun para kullanmaya her türlü işinde.

Gerçi başka ne yapacaksın ki? Para her halükârda lazım.

Ama dışarıdan almamız gereken de bir sürü şey var! 

En başta enerji var!

Yani sadece yerel para ile dönmüyor ekonomi. Bir şekilde döviz kazanmak ve döviz harcamak da gerekiyor.

Böyle bir düzende dövizin yeri nasıl ayarlanabilir acaba? Devlet kendi üretimlerinden yeterli döviz kazanabilir mi?

Devlet ben ne yapayım, enerji lazımsa kendiniz düşünün bir çaresini dese mesela, bende yeterince döviz yok, vergi de almıyorum sizden. Ne haliniz varsa kendiniz görün dese? 

Birileri kafa yorup enerji sorununa farklı bir çözüm bulabilirler mi?

Tamam, mesela ilginç bir fikir ile devlete gidiyorsun ve fikir üretmenin karşılığı neyse devlet sana ödüyor. 

Sonra da programa koyup gerçekleşmesi için elinden geleni yapıyor. Bu projede çalışmak isteyenlere yine kendi bastığı para ile ödeme yapıyor.

Diyelim ki daha önce yazmıştım, Karadeniz'den hidrojen üretme projesi olsun bu proje. Devlet yatırımı ile Karadeniz'den yakıt hidrojen üreteceğiz. 

Diyelim ki, hidrojen ile enerji sorunumuzu çözüyoruz. Ya da başka bir enerji kaynağı geliştiriyoruz, projenin ne olduğu fark etmez.

Ama bunu yapabilmek için bir sürü teknolojik ekipmana ihtiyacımız olacaktır. Bu ekipmanı da döviz ödeyip dışarıdan almak zorundayız sanırım. 

Gerekli dövizi nasıl kazanacağız?

Devlet yine ben ne yapayım, ekipman alacak döviz yok bende derse? Olamaz mı?

Bu durumda bir sürü mühendisimiz var. Birileri gerekli ekipmanı üretmek zorunda kalacaktır. Bu da bir zorlayıcı etmen olabilir mi?

Alın size serbest piyasa, her şey serbest. Kim ne istiyorsa yapmakta serbest. Kim ne istiyorsa geliştirsin. Yeter ki para kazansın. Vahşi kapitalizm!

Belki mühendisler biraz uğraşarak ekipman üretebilirler, ama motivasyonları yoksa niye yapsınlar ki? 

Cevap basit gibi. Karşılığında para kazanacaklar, piyasa vahşi kapitalizm piyasası. Ucunda para varsa niye kafa yormasınlar? Yapılan işin ücreti iyi olursa neden olmasın?

İşte bu noktada başka bir faktör devreye giriyor. Eğer bir şekilde karnı doyuyorsa, insanoğlu tembel, çalışmak istemiyor. Tembellik yapmak daha çok hoşuna gidiyor. Aylaklık! Ben zaten yatıyorum ve balık tutuyorum kafası!

Peki bir takım pohpohlama yöntemleri bulunabilir mi motivasyon için? 

Nasıl yani? Niye pohpohlayalım ki durup dururken şimdi onu bunu? Hem ne işe yarar ki pohpohlamak?

İnsan psikolojisi işte, eskiler tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır demişler. İnsanoğlu eğer takdir ediliyorsa, biraz da pohpohlanıyorsa kendini başkalarına beğendirmek için elinden geleni yapmayı seviyor nedense.

Sırf "like" almak için sosyal medyada bin türlü şarlatanlık yapan yok mu? Var! Bir sürü saçma sapan video dolanıyor sosyal medyada.

Tamam, şarlatanları bir kenara koyalım. 

Siz mesela, Instagram'a niye bir sürü fotoğraf koyuyorsunuz? Hem de kimse zorlamazken. Her dakikasını çekip çekip ortalığa seren bir sürü insan var Instagram'da. 

Siz de selfi çekip çekip koymuyor musunuz Instagram'a? 

Amaç "like" almak değil mi? Modern bağımlılıklardan biri olmuş durumda sosyal medya. 

Instagram bile insan psikolojisinden faydalanan birilerinin ürünü sonuçta. 

İnsanlar seviyorlar resimlerini paylaşmayı, belki bir yandan da hava atmayı çevresine.

Bence bazı basit ödüllerle devlet de birtakım işleri kolayca yaptırabilir. 

Mesela sayın bilmem kim şu konuda şöyle bir şey geliştirdi diye bir kanalda sizi övseler hoşunuza gitmez mi? 

Yanında bir de belli bir parasal ödülü olursa mesela yaptığınız şeyin? 

Ben olsam bayılırdım! 

Ünlü olmak güzel bir şeydir. Gurur verir insana. Övgüye insanın ihtiyacı vardır, kendiyle gurur duymak da ihtiyacı olan bir duygudur.

Şimdi 5.element filminden bir sahne aklıma geldi, Bruce Willis ateş altındayken masa altından şu silahı fırlat bana diye fısıltı halinde karşısındaki birine söylediğinde, dediğini yanlış anlayıp bilardo topunu yollayan komik karakter vardı ya, filmi seyredenler hatırlayacaklardır bu sahneyi, daha sonra da etrafındakilere gururla ben de yardım ettim ona diye bir hava atışı vardır o karakterin çevresine, çok komikti bence bu sahne. Kim düşünmüşse iyi düşünmüş.

Yine de işler istendiği gibi yürümez herhalde. Tembellik kanımızda var sonuçta. 

Ama bir yandan da itirazlar yükselir iktidara. Baştakileri eleştirmek en kolayı tabii ki. Yeterli hizmet yapılmıyor diye herkes dert yanmaya başlar herhalde. Ciddi ciddi başka önlemler almak gerekir böyle bir düzeni kurabilmek için.

Zaten kazandığın paranın fazlasını ne yapacaksın bu durumda? Bankaya yatırsan faiz de alamazsın doğru dürüst. İsteyen istediği kadar para elde ediyor devletten sonuçta. Her halükârda karnını doyuruyor! Paraya aşırı ihtiyaç olmadığı için faizi de düşük olacaktır. Hatta belki de bankalar senin paranı sakladıkları için üstüne para talep edebilirler. Bu durumda fazla para kazanmayı kimse istemeyebilir.

Ama sadece karın tokluğu yetiyor mu insana? Hani bunun yatı katı? Hani hizmeti itibarı?

Gerçi hizmet eden bulmak da kolay olmaz bu durumda herhalde.

Benim ne yapsam karnım doyuyor olsa kimseye hizmet etmek istemem doğrusu. Bence kimse istemez!

O zaman hizmet etmeyi dert etmeyecek birilerini bulmak gerekecektir muhtemelen. Belki de birileri değil de bir şeyler bulmak gerekecek. Mesela robot hizmetçiler!

Ama kimse yeterinden fazla çalışmak istemiyor ki bu düzende. Kim uğraşacak da geliştirecek robot hizmetçileri? Yine de ucunda para varsa birileri bu konuya yatırım yapabilir.

Sonra yeterinden fazlasını üreten de olmaz, herkes kendine yeter kadar üretir bence üreticiyse! 

Yani tarım sektörü de şu anki gibi onca zorluk çekip uğraşıp üretmeyeceği için yeterince gıda da üretilemez. Paranın da kıymeti yok, yani para kazanmak için de kimse uğraşmayacaktır. 

Bir sorun daha var tabii ki, piyasaya salınmış bunca para finans bolluğu yaratacaktır. Ekonomilerde bu paranın bir şekilde devlete dönüşü esastır, özellikle de vergi yoluyla. Vergi olmadığına göre paranın devlete dönüşü nasıl dengelenecek?

Sanırım bunun cevabı devlet üretimi ürünlerden elde edilecek gelirler olarak şeklinde düşünülebilir. Sonuçta madeninden tutun, devletin bir sürü üretim yaptığı hammadde ve ara ürün var. Daha teknolojik ürünler de üretebilir devlet ve bu üretimlerin belli bir bedelle piyasaya satılması ile para devlete geri toplanabilir. Hem cezaları ve hizmet bedellerini iptal etmiyoruz. Çöp toplamadan tutun, yol su elektrik kanalizasyon vs. de ücreti mukabilinde karşılanacak hizmetler olacak. Sadece vergileri iptal ediyoruz!

Devlete dönen para fazla olursa da bir şekilde imha edilir, olur biter sanki. Yani devlet piyasaya salınan para ile toplanan paranın dengesini bir şekilde ayarlayabilir.

Yine de kolay değil, bir yerlerde şişkinlik olabilir. 

Nasıl olacak tüm bu işler? Tembellik diyoruz, para bolluğu diyoruz.

Ama amaç zaten ekonominin bu şartlar altında bir dengeye gelmesi değil mi? Denge şu anda içinde yaşadığımızdan çok farklı bir yerde oluşabilir!

Ücreti mukabilinde ne gerekiyorsa piyasa şartları altında yine de üretilebilir bence. 

Mesela bir tarım üreticisi iyi kazanıyorsa üretmeye devam edecektir. Böylece tarım ürünlerinin değeri de anlaşılır belki. Emeğin de değeri anlaşılır muhtemelen!

Keşke bu teorimi test edebileceğim bir fırsatım olsa. 

Ne noktada sorun çıkıyorsa, ona göre önlem alarak belki de bir denge tutturulabilirdi ekonomide. Kim bilir? Test eden olmadığı için bilebilmek de mümkün değil!

Ama test etmek mümkün olabilseydi böylece de vergisiz bir şekilde herkesin memnun olduğu bir ekonomi düzeni kurulmuş olurdu belki.

Hayal kurmaya devlet ne ücret öderdi acaba böyle bir düzende? 

Hayal kurmak bir ekmek parası eder miydi sizce?

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 28.11.2022
  • Süre : 5 dk
  • 1053 kez okundu

Google Ads