Site İçi Arama

ekonomi

Biz İnsanlar, Her Şeyi Robotlara Yaptırırsak, Biz Ne Yapacağız?

Her şeyde robotik sistemler kullanılmaya başlandı. Artık resim çizen süper bilgisayarlar var. Roman yazan da var. Müzik diyorsanız merak etmeyin, o da var. Yani ileride bu konularda bile insanlara ihtiyaç olmayacak. Peki eğer bu kadar şey robotlar tarafından yapılacaksa, biz insanlar ne yapacağız öyleyse?

Bazen hayal kurarım, ileride her şey robotlar tarafından, otonom cihazlar ya da araçlar tarafından yapılacak, biz insanlar da rahat edeceğiz diye düşünürüm.

Bilim kurgu filmleri seyretmeyi küçüklüğümden beri severim. Bu tarz filmlerde hep robotik sistemler olur. Etrafta da bir sürü insan olur. Ama insanların nasıl hayatlarını kazandıkları pek irdelenmez böyle filmlerde.

Sahi eğer gerçekten ileride her şeyi robotlara yaptıracaksak, biz insanlar neler yapacağız acaba?

Daha önce böyle hayallerimi yazdığım yazılarım oldu, ama bu yazılarımda da aslında gerçekte bizlerin neler yapabileceğimizi ben de çok fazla detaylıca incelemedim.

Gelin biraz düşünelim neler yapabiliriz diye.

Evet, sanırım ileride bize düşecek işlerden en önemlisi düşünmek olacak.

Ama zaten şimdiden bir çoğumuz düşünmeyi sevmiyoruz. İleride niye düşünmeyi bir iş edinelim ki?

Karnımız doyuyor, eh, başımızı sokacak yeterince konforlu bir yerimiz de var. Tamam, öyle bir yaşam kurmuşuz ki, keyfimize diyecek yok diyelim. Böyle bir ortamda düşünelim desek ne düşüneceğiz ki?

Aramızdan birileri düşünecek tabii ki, yeni yeni şeyler yapacaklar. Bugün yapmıyorlar mı?

Sosyal medyayı siz mi düşündünüz? Facebook, Twitter, Instagram ve diğerleri. Bu mecraları sadece kullanmayı biliyoruz. O da içerik üretenimiz bugün de oldukça az. Kullanmayı biliyoruz derken yaptığımız sadece bakınmak.

İleride fabrikada çalışmaya ihtiyacınız olacak mı sanıyorsunuz? Kurulu düzen, karanlık fabrikalarda ihtiyaç kadar ürün robotlar tarafından üretilecek ve hizmetimize sunulacak.

Ya tarım ürünleri? Yarın çiftçilik yapmaya gerek olacak mı acaba? Ne gerekiyorsa robotik sistemlerle yetiştirilecek ve insanlığın beslenmesi için belki de bedava verilecek.

Enerji mi? Belki de güneşten elde edilecek tüm enerji. Belki de nükleer reaktörlerde. Ne kadar gerekiyorsa o kadar. Yine büyük ihtimal ücret falan ödemeden insanoğlu ihtiyacı kadar enerji sahibi olacak.

Ama bizim en azından müzik, sanat ve edebiyat ile uğraşmamız gerekecektir. Evet, belki, ama kaç tanemiz böyle şeylerle uğraşacak ki?

Hem bugün bile bu konularda robotik sistemler kullanılmaya başlandı. Artık resim çizen süper bilgisayarlar var. Roman yazan da var. Müzik diyorsanız merak etmeyin, o da var. Yani ileride bu konularda bile insanlara ihtiyaç olmayacak.

Peki eğer bu kadar şey robotlar tarafından yapılacaksa, biz insanlar ne yapacağız öyleyse?

Yatıp keyfimize bakacağız desem, nereye kadar?

Ama tüm bu sistemleri insan üretecek, mühendisler, teknisyenler!

Orası bir gerçek, ama bunca insan var. Hepsi mühendis ve teknisyen olsa ne yazar. İleride bilgisayarlar, ya da daha doğru söylemi ile yapay zekâ sahibi bilgisayarlar, mühendislerden ve teknisyenlerden daha verimli bir çalışma düzeninde bu sistemleri üretemeyecek mi sanıyorsunuz?

İleride mühendislere ve teknisyenlere ne kadar ihtiyaç olacak ki? Bence o kadar da fazla ihtiyaç olmayacak.

Doktorlar? Onlar da aynı değil mi? Bugün bile teknoloji yardımıyla kimi cerrahlar çok ince ameliyatlar yapmaya başladılar. Yarın bu konularda da yapay zekâ daha sık kullanılmaya başlanacak. Yani sağlığımızı da yapay zekalı robot doktorların eline bırakacağız ileride.

Tüm bu konuları düşünürken aklıma bu durumda tabii ki o zor soru geliyor.

Bunca insana gerek var mı ileride?

Bunca insan ne yapacak ki?

İnanın bu soru bir tek benim aklıma gelmiyor.

Gelin bir anımı paylaşayım sizlerle.

Kuleli bitmiş ve biz Menteş'te ilk harp okulu kampına gitmişiz.

Kamp sırasında bir bayram denk gelmişti. Sanırım Kurban Bayramı’ydı.

Doğal olarak bayram dolayısıyla standart eğitimler durduruldu ve klasik sabah sporu sonrasında serbest bir düzende dinlenmemiz için izin verildi.

İşte böyle serbest düzende dinlenmemiz çok normal bir şey olmadığı için yemekhane etrafına denizden yuvarlak taşlar çıkartıp dizmemiz istenmişti.

Ben ilk gün taş çıkardıktan sonra komutanın odasındaki arazi marketini boyamak için bir arkadaşla ayrılmıştım gruptan.

Ama sanırım bir hafta sonra yemekhane etrafına dizilen tüm taşları tekrar toplatıp denize artırmışlardı.

Nasıl mantık? Denizden taş çıkart, sonra tekrar denize dök. Maksat bir şeylerle meşgul olunsun.

Sanırım bunca yıl sonra aklımın bir köşesinde kalmış olan bu anıyı artık eleştirmeme gerek yok. Belki de bu karar doğru bir karardı. Belki de değildi.

Diyeceğim o ki, aslında ne kadar saçma bir talimat olsa da o gün komutanımızın bu talimatının özünde doğru bir yanı da yok değildi.

Sadece yine de aklıma takılıyor tabii ki, ben olsam sanırım başka bir şey bulurdum. Belki de ağaç ekmek gibi daha faydalı bir şeyler planlardım, önceden de gerekli hazırlıkları yapardım. Neticede bayramın kamp zamanına rastladığı ilk günden belliydi.

Neyse, anılarda kalmış bir şey işte. Daha ne anılar var o günlere ait, hatta bir aralar bir kısmını yazmıştım diye hatırlıyorum.

Kıssadan hisse, insanoğlunu serbest bırakmaya gelmez, illaki bir şeylerle meşgul olması gereklidir. İşleyen demir ışıldar diye atasözü bile var bu konuda. Boşluğa düşer insan eğer bir şeyler yapmazsa.

İşte ileride bunca insana yapacak ne gibi işler bulunacak inanın tam olarak bilmiyorum, ama gidişat bu soruna bir çare bulunması gerektiğini gösteriyor.

Sorun diyorum, çünkü bugün değil belki, ama ileride bu konunun bir sorun olacağı kesin.

Düşünmek, fikirler üretmek, ileride gerçekten en önemli işimiz bu olacak gibi.

Herkes düşünüp fikir üretemeyeceğine göre onca insanın ne yapabileceğini ise şimdiden oturup düşünmeye başlamalıyız sanırım.

Siz başlayın düşünmeye, bugün pazar, ben biraz dinleneyim, sonra ben de katılırım sizlere.

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 15.01.2023
  • Süre : 5 dk
  • 1197 kez okundu

Google Ads