Demir Ağlarla Ördük Anayurdu Dört Baştan
Özellikle sabahları ve akşamları, Moskova çevresinde oturan çalışanlar yoğun bir şekilde bu banliyö trenleri ile şehre ulaşırlar ve akşamları da yine bu banliyö trenleri ile evlerine giderler. Yani gün içerisinde şehrin nüfusu oldukça artar. Her tren garından metro bağlantıları da yapılmış olduğu için, şehir dışı bağlantılı ulaşım için oldukça pratik bir çözümdür banliyö trenleri.
Geçenlerde bir işim çıktı, Moskova'nın çevre yolu dışında, epey uzak bir yere gitmem gerekti.
Gündüz vakti, trafik çok yoğun. Arabayla gitmeye kalksam saatler sürecek. Hem de bu kış vaktinde oldukça yorulacağım.
Burada çoğunlukla şehir içinde metro kullanmak mantıklıdır.
Daha önce yazmıştım, bir istasyondan binersin, kimi istasyonlarda hatlar arasında bağlantı tünelleri olur, bu tüneller ile hat değiştirerek şehrin istediğin istasyonundan tek bir bilet parası ile, isterse gideceğin yer şehrin öteki ucunda olsun, metro ile ucuz bir ücretle rahatlıkla gidebilirsiniz.
Ancak gideceğim yer çevre yolunun dışında olduğu için maalesef yakın bir konumda metro çıkışı yoktu. En yakın metro istasyonundan gideceğim yere ulaşabilmek için diğer toplu taşım araçlarını kullanmak zorundaydım. Ya da bulabilirsem taksi ile gidecektim.
Tüm ülkeden uzun mesafe ulaşımları Rusya'da trenlerle çok daha rahat yapılır. Yani bizdeki gibi otobüs yolculuğu burada pek kullanılmaz.
Ben pek kullanmıyorum ama Moskova'da banliyö trenleri de vardır. Bu banliyö trenleri şehir içinde farklı yerlere konuşlanmış olan ve toplamda dokuz adet olan bu uzun mesafeli trenlerin kalktığı tren garlarından kalkar. Yani bu tren garları aynı zamanda elektrikli banliyö trenlerinin de kalkış ve varış noktalarıdır.
Özellikle sabahları ve akşamları, Moskova çevresinde oturan çalışanlar yoğun bir şekilde bu banliyö trenleri ile şehre ulaşırlar ve akşamları da yine bu banliyö trenleri ile evlerine giderler.
Yani gün içerisinde şehrin nüfusu oldukça artar.
Her tren garından metro bağlantıları da yapılmış olduğu için, şehir dışı bağlantılı ulaşım için oldukça pratik bir çözümdür banliyö trenleri.
Hanım gideceğin yere çok yakın bir banliyö tren istasyonu var dedi o gün.
Beni uğraştırma dedim şimdi trenlerle falan. Metroyla yakın bir istasyona kadar giderim, oradan da bir taksiye atlar, sorun olmadan ulaşırım gideceğim yere.
Hanım sen bilirsin dedi, ama ben olsam trenle giderdim diyerek aklıma da kurt düşürmüş oldu.
Merak ettim, açtım baktım elektrikli banliyö trenleri şemasını.
Gerçekten gideceğim yere yürüme mesafesinde bir banliyö istasyonu vardı ve oturduğumuz yerden bir iki metro istasyonu ile yakındaki tren garına ulaştıktan sonra, elektrikli banliyö treni ile yarım saat gibi çok kısa bir sürede gideceğim yere ulaşmam mümkündü.
Üstelik gardan kalkan hemen hemen her elektrikli tren, gideceğim istasyonda duruyordu. Yani bu hemen hemen on dakikada bir banliyö treni var demekti.
Gerçekten bu şekilde evden çıktıktan sonra bir saatten daha az bir sürede gideceğim yere gidebildim. Hem de trenler artık biraz yıpranmış olsalar da, koltukların yanındaki cep telefonu için USB girişli şarj girişleri de olan, gayet konforlu trenlerdi. Hayret etmiştim gerçekten.
Dönüş yolculuğunu da aynı yoldan yaptım tabii ki.
Ücreti de Türk lirası ile gideceğim mesafeyi göz önüne alacak olursak, 22 lira 50 kuruşa denk gelen (90 ruble!), oldukça ekonomik bir ücretti.
Ekspres olanı gideceğim istasyonda duruyor olsaydı daha hızlı bile gidebilirdim, hem de ücreti de fazla değildi. Türk lirası ile 30 lira (120 ruble! Sahi Rusya savaştaydı değil mi?).
Şehir planlamasını düzgün yapmak gerçekten çok önemli.
Ruslar özellikle Moskova için şehir planına çok özen göstermişler.
Ama sanırım bir o kadar da önemli olan planlamada dikkate alınması gereken ulaşım altyapısının düzgün yapılması.
Eğer bir de sosyal devlet esasları ile yapıyorsanız, yani gömleğin düğmesini baştan düzgün iliklemişseniz, gerçekten çok hızlı ve ekonomik bir ulaşım mümkün olabiliyor.
Bizdeki gibi sadece karayolu taşımasına önem verirseniz, şişer kalırsınız.
Trafik bir canavar olur ve siz de o canavarla baş etmeye çalışır durursunuz.
Ruslar da özellikle son yıllarda şehir içinde oldukça çok özel araç kullanmayı tercih eder oldular.
Bunda akaryakıt ücretlerinin ucuz olması da sanırım büyük rol oynuyor. Bir yandan da konfor bir tercih sebebi de oluyor diyebilirim.
Bence yanlış yoldalar diyeceğim, ancak yaptığım bu kısa banliyö treni maceramdan anladığım kadarıyla demiryolları da oldukça yoğun kullanılıyor demeliyim. Banliyö treni dolup taşıyordu.
Bir zamanlar bizde olduğu gibi işportacılar da vardı.
Hatta bir ara genç bir çocuk gitarıyla bize bir serenat bile yaptı.
Yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadım desem yeridir.
Metrolar da dolup taştığına göre, belki de Moskova böyledir demek zorundayım.
13 milyon yaşayanı ile İstanbul gibi, Moskova da oldukça büyük bir metropol.
Çevresinde yaşayan 8 milyon 500 bin insanın büyük çoğunluğunun gün içerisinde Moskova'ya çalışmak için akın ettiğini düşünecek olursanız, bu kadar nüfusun (çevresi ile birlikte toplamda 21 milyon 500 bin nüfus!) gün içinde ihtiyaç duyduğu hareketlilik için gerçekten ne metro ne banliyö trenleri ne de şehir içindeki diğer toplu taşım araçlarının yeterli olması pek mümkün değil gibi geliyor bana.
O yüzden gerek şehir içinde döşeli raylar üzerinde sürekli vızır vızır geçen tramvaylar, gerek tepesinde elektrik bağlantısıyla dolaşan troleybüsler ve gerekse doğalgazlı ya da elektrikli belediye otobüsleri ile Moskova gerçekten dev bir toplu taşım şehri konumunda. Yoğun trafik de cabası.
Ancak benim en sevdiğim yaz aylarında gezinti için binebildiğimiz nehir gemileri.
Nedense nehir toplu taşım için kullanılmıyor, ancak gezinti amacıyla kullanabildiğiniz küçük nehir gemileri var, o da yaz aylarında.
Ben olsam nehirde hızlı ulaşım için feribot falan da düşünürdüm. Sonuçta nehir şehir içinde boylu boyunca kıvrıla kıvrıla bir uçtan diğer uca kadar uzanıyor.
Neyse, vardır belki bir bildikleri.
Ancak Ruslar gerçekten demir ağlar ile örmüşler ülkelerini.
Coğrafi olarak çok büyük bir ülke olduğu için, haritaya baktığında pek öyle örümcek ağı gibi değil demiryolu ağı, ancak Moskova çevresi için bu dediğim geçerli değil. Moskova çevresinde adeta örümcek ağı gibi demiryolu ağı kurulmuş diyebilirim. Sonuçta 9 tane tren garı diyorum. Hepsi zaten dairesel olarak düzenlenmiş olan Moskova'nın merkezine kadar uzanıyor.
İnsanın aklından bu sistemi gördüğünde darısı başımıza demek geçiyor. Keşke biz de bu kadar önem verseymişiz zamanında demiryollarına.
Onuncu yıl marşımız ne diyordu?
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan,
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi;
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Cumhuriyetin başında demir ağlarla örmeye başlamışız anayurdumuzu dört baştan, ama nedense sonra biraz aksatmış mıyız acaba? Ne dersiniz?
Hem İstanbul’da hem İzmir'de hızla süren metro çalışmaları geç de olsa doğru yolda ilerliyor olmamızdan dolayı gurur veriyor.
Ancak banliyö trenlerine de önem vermek gerekli diye düşünüyorum.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla