Emeklilerin Son Maaş Durumu Üzerine
Hiç kimsenin, devleti yönetenler bile olsa hiç kimsenin kimseye öyle hediye ettiği, bahşettiği bir para değildir. Emeklilerimizin kendi paralarıdır, analarımızın ak sütü kadar helal ve haklarıdır, zamanında alın teri dökülmüş, emekle kazanılmış, hakkedilmiş paralardır. Kimsenin bu paraları keyfince harcamaya yetkisi yoktur.
Öğrencilik Yıllarımda Ekonomi Dersleri:
Üniversitedeyim henüz. Dersimiz yapı işletmesi, ekonomi. Temel bilgileri öğreniyoruz. Yıllık faiz oranı şu ise alınan kredi bir yıl sonra geri ödenirken ne kadar olur, her ay eşit ödeme yaparsak ne olur, her ay kenara para koyarsak şu kadar yıllık faizle şu kadar zaman sonra ne olur falan.
Bu derste sınavlarda basit hesap makinalarına izin veriliyor, bir de dağıtılan katsayı tabloları var, bahsettiğim tüm bu ayrı ayrı durumlar için katsayıları gösteren sayfa sayfa tablolar. Faiz oranına bakıyorsun, ilgili kolonu ya da satırı tarayarak süresine göre katsayısını buluyorsun. Gözün kaysa yandın, yanlış katsayı, yanlış cevap.
Aslında her tablonun formülü belli, ama çok fazla tablo ve formül var.
Faiz Hesaplamaları:
Programlama konusuna bilgisayarlar çıktığından beri ayrı bir ilgi duymuşumdur. Kuleli Askerî Lisesi’nde okuduğum yıllarından beri severim bilgisayarları. O dönemde, sahip olduğum basit Casio hesap makinamın da sanırım 46 basamaklı programlanabilir hafızası var. Yaptığın bir işlemde istersen şimdi sayısını tam hatırlamıyorum, 6 ya da 8 ara belleğe sonuçları kaydedebiliyorsun. Oturdum epey kafa yordum, formülleri kendimce evirdim çevirdim, birbiri içinde parçalara ayırıp sonunda o basit makinanın kısa program hafızasına bütün formülleri girebildim. Artık faiz oranını ve süreyi girince bütün o sayfalar dolusu tablolardaki katsayıları yüklediği belleklerden alabiliyordum. Hata yapma riski kalmamıştı.
O zamanlarda öğrenmiştik faiz nedir, birikimler zamanla hangi boyuta çıkar.
Maaş Ödemeleri ve Emeklilik Kesintileri:
Bizde bürüt maaş olan yoktur, Amerika'da mesela bürüt maaşla anlaşılır, o yüzden biz çok farkına varmayız, pek önemsemeyiz de, biraz da çalışma hayatında aldığımız ücretler çok düşük olduğundan hep geçim derdi ön plandadır. Mecburen sadece net cebimize giren paraya bakarız. Devlet memuru değilsek detayları da bilmeyiz, genellikle işverenler aldığımız ücreti minimumda gösterir. O yüzden de televizyonlarda tartışma programlarında Avrupa ile yapılan kıyaslamalarda Türkiye'de asgari ücretle çalışan oranı çok yüksek derler, aslında bizde resmi olarak gösterilen ücret asgari ücrettir. Bu benim tahminim tabii ki, hani kanıtın diye soracak olursanız kanıtlayamam, ama bunun böyle olduğunu hepimiz biliyoruzdur sanırım. Dediğim gibi işverenin ödediği net ücret cebimize giren para olduğu için gerisini pek takmayız.
Ben çok uzmanı değilim, internette bulduğum tablolara baktım, asgari ücret aslında muhasebede bürüt tutar üzerinden hesaplanıyor, bürüt asgari ücret bu yıl 5.004 TL. Tablolarda görünen değerlerle 2022 yılı için asgari ücretle çalışan bir kişinin bürüt maaşından ödediği sigorta primi oranı %14, küsuratıyla 700,56 TL. İşverenin çalışan için ödediği oran ise aslında %20,5 olmalı ama 5 puanlık indirim yapılmış, %15,5 oranıyla hesaplanıyor, küsuratıyla 775,62 TL ediyor. 5 puanlık farkı kim yatırıyor, yatırıyor mu bilmiyorum. Görünen toplamda bir asgari ücretli aslında 1.476,18 TL parayı emeklilik primi olarak her ay SGK'ya birikim olarak yatırıyor. Her ay diyorum, bankaya koysan bir yıl sonra hesabında epey para birikir.
Çalışanlar Emeklilere mi Bakıyor?
Çalışanlarımız emeklilerimize bakıyor diye bir mantık öne sürüyorlar, bazen çalışanlardan toplanan primler emeklilere yetmiyor diye haberler okuyorum, SGK zamanında battı diye haberler çıkmıştı gazetelerde.
Hepsi yalan, biz çalışanların birikimleridir emekli maaşları. Öyle olmalı. Bugünkü çalışanlar kendi emeklilik günleri için prim yatırıyorlar, birikim yapıyorlar. Bugün emekli maaşı alanlar da zamanında yaptıkları birikimleri harcıyorlar. Mantık bu olmalı.
Tabii yapılan prim ödemelerinin yıllar içinde birikerek bugün ne boyutlarda bir paraya denk olacağı, Allah geçinden versin, herkese uzun ömür bahşetsin, kimin kaç yıl maaş alacağını ancak Allah bilir, ama bu paranın ne kadarlık bir emekli maaşına tekabül edeceği uzmanları tarafından hesaplanıyordur herhalde. Enflasyon etkilerini, simit çay hesaplarını, faizleri falan bir kenara koysak bile ayda yuvarlak hesap 1500 TL biriktirerek 25 yılda 450.000 TL para biriktirmiş olurduk. Bu hesap da çalışma hayatı boyunca hep asgari ücret almış biri için. Bu yıl alt sınır bürüt asgari ücret olan 5.004 TL iken üst sınır 37.530 TL olarak belirlenmiş, yatırılan primler için oranlar aynı mıdır bilmiyorum, baktığım yerde o hesap yoktu, ama üst sınır alt sınırın 7,5 katı, yani üst sınırdan birikim yapsaydık düz orantıyla 3.375.000 TL ediyor. Hepimiz için iyi para sanırım.
Hesaplarda alım gücündeki azalmayı, enflasyonu falan hesaba katmadım, mertebeyi görebilmek için bugünkü ücretler üzerinden hesapladım.
Eh, ülkemizde enflasyon oranları maalesef manipüle edilerek açıklanıyor biliyorsunuz, gerçek oranlar olsa belki daha doğru sonuçlar bulunur, ama bu hesapları yapmak o kadar da zor değil. Formüle koyduğunda çıkar. Eskiden alım gücü daha yüksekti, biriken paranın bugünkü değeri gerçek oranlarla çok daha yüksek olabilir.
Devlet Emeklilere Yeterli Ödeme Yapabiliyor mu?
Öyle ya da böyle hesap yapsak da fark etmez aslında. Biriktirilen paralar refah seviyesinde bir emekli maaşına yetmiyorsa sosyal devlet değil miyiz, devlet bir şekilde destek çıkmak zorunda.
Dünyada bu konu daha farklı çözülmüş, emeklilik fonları var. Fonlar sadece enflasyon oranlarıyla hesap yapmıyor. Fonda biriken paralar, evet, primlerimiz normal ülkelerde fonlarda birikiyor, bunca çalışanı ve birikim yapılmış bunca yılı dikkate alırsanız muazzam yüksek boyutlarda parasal bir güç. Bu paralar belki bizim gibi sıcak paraya ihtiyaç duyulan ülkelerde, ya da dünya borsalarında, çeşitli ülkelerin borç almak için çıkardığı devlet bonolarında ve daha başka bir sürü yatırım yöntemleri ile değerlendiriliyor, sonuçta enflasyon oranlarının epey üstünde gelirler elde edilerek bu paralar emeklilere hakkettikleri oranda dağıtılıyor.
Yabancı Emeklilerin Durumu:
O yüzden yaz aylarında kıyılarımızda, turistik yerlerimizde özellikle Avrupa'dan, hatta Japonya'dan gelmiş olan emekli turistler kaynıyor. Hepsi insan gibi yaşıyor, tatilini de yapıyor, torununa hediyesini de alabiliyor, hepsinin karnı tok.
Bu fonlar dünyada profesyonel kadrolar tarafından yönetiliyor. Profesyonel yönetimin neticesi ortada. İnsan gibi yaş almak.
Ama bizde de böyle mi? Hayır tabii ki, bizde birikmiş paralar çoktan bir yerlerde harcanmış, kasalar çoktan boşaltılmış, SGK mevcut çalışanlardan toplanabilen primlerle idare ediyor, bu şekilde günün emeklilerinin maaşlarını ödemeye çalışıyor, o da bu kadar oluyor işte.
Fonda biriken paralar amacı dışında devlet tarafından oraya buraya harcanınca, üstelik bu kurumlara beceriksiz yöneticiler, hesap bilmeyen kadrolar, ahbap çavuş ilişkileri ile memurlar alınınca bu işler ancak bu kadar oluyor işte.
Türkiye’de Emeklinin Yaşamı Bu Kadar Zor Olmamalı:
Neticede, "Keşke on yıl önce ölseydim de, bu günleri görmeseydim" diyen emeklilerimiz oluyor. Emeklilerimizin durumuna üzülüyordum uzun süredir, hayat pahalılığından en fazla etkilenenlerin emeklilerimiz olduğunu sağır sultan bile duydu.
Ama bu derecede eziyet beklemiyordum, nur yüzü hanımefendiyi izlediğimde içim acıdı resmen, lanet ettim halimize, bu ülkeyi bu hale düşürenlere, bu sözü söyletenlere. Bir insan emekliliğinde bu düşüncelere kapılıyorsa sözün bittiği yere gelmişiz demektir.
Şunu iyi bilelim, aklımıza yazalım, balık hafızamız olsa da hiç unutmayalım, emeklilerimize ödenen maaşlar hepsinin zamanında kendi alın terleriyle kazandıkları, biriktirdikleri paralardır. Başka kimsenin değil. Hiç kimsenin, devleti yönetenler bile olsa hiç kimsenin kimseye öyle hediye ettiği, bahşettiği bir para değildir. Emeklilerimizin kendi paralarıdır, analarımızın ak sütü kadar helal ve haklarıdır, zamanında alın teri dökülmüş, emekle kazanılmış, hakkedilmiş paralardır. Kimsenin bu paraları keyfince harcamaya yetkisi yoktur.
Bir gün bu bilince ulaşır, bu gerçeğin farkına varırsak, ülkeyi bu hale getirenlere, o hanımefendiyi hayattan bezdirenlere, paralarımızı çar çur etmeye cüret edenlere ona göre sesimizi çıkartırız belki. Belki o zaman akıllarına bile getirmekten korkarlar, el süremezler bir daha.
Yine sistem problemi, yine bağımsız olması gereken bir kurum. Siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir kurumdur SGK. Profesyonel kadrolarca yönetilmelidir. Hesap verecek kadrolarca yönetilmelidir.
Emeklilerimiz bu günleri hakketmiyor, kimse hakketmiyor.
Moskova'dan sevgi ve saygılar