Enflasyon İçin Çözüm Nedir?
Mesela paramızı tümden kaldıralım ve ülke parasını Reşat altını yapalım, ne dersiniz? Yani paranın değerini tekrar altına endeksleyelim diyorum. Hem ülkece seviyoruz altını, yenmez, içilmez, topu topu bir metal parçası, ama çok değer veriyoruz nedense.
Bir haber… Tekrar Reşat altını basmaya karar vermişler, niye? Cumhuriyet altını almak istemeyen kesimler varmış!
Bakar mısınız nefretin boyutuna. Devlet de isteyene alternatif yaratarak bu nefreti körüklemeye karar vermiş. İşte size Türkiye'nin getirilmesi istenen uygarlık seviyesinin bir başka göstergesi.
Tüm bu ve benzeri olaylar bana sanki bir kumar masasında poker oynuyormuşuz hissi veriyor. Bir konu toplumun önüne sürülüyor ve toplum tepkisi ölçülüyor adeta. Büyük bir tepki yoksa, devam, bir başka konu daha getiriliyor. Ağır ağır, yavaştan yavaştan, toplum bir yöne evrilmeye çalışılıyor. Geriye doğru, bilinçle. Ama sanki kumar gibi geliyor bana tüm bu yapılanlar. Ya tutarsa hesabı.
Peki, ben varım. Madem kumar oynamayı seviyoruz, eli arttıralım derim ben. Mesela paramızı tümden kaldıralım ve ülke parasını Reşat altını yapalım, ne dersiniz? Yani paranın değerini tekrar altına endeksleyelim diyorum. Hem ülkece seviyoruz altını, yenmez, içilmez, topu topu bir metal parçası, ama çok değer veriyoruz nedense.
Hatta kâğıt parayı tümden kaldıralım isterseniz. Çil çil altın olsun paramız. Ama gerçek altın, eskiler gibi bakır karıştırmak yok. Var mısınız?
Tam Reşat altınının anlık değeri 6388 lira 64 kuruş. Kulplu Reşat altını da diyorlar.
Asgari ücretten bile fazla! Asgari ücret alan biri bir ay gecesini gündüzüne katsa alamaz bir tane. Ülkenin geldiği hale bak.
Ama olsun, küçüğünü de basarız olur biter. Çeyreğini yapsak uyar mı? Olmadı mı? Yine Cumhuriyeti mi anımsatıyor? Anladım, Cumhuriyet altınının da çeyreği var, aynı sistem olur. Bize uymaz! Gerçi çeyreği, yarımı, tamı, 2,5 ve 5'liği de var zaten. Yani geç kaldınız.
Ama fark etmez, gerçekten eskiye özlem duyanlar için Sümerler gibi yapalım mesela, 60'lı sistem, Babil'deki gibi. Hem daha da eski zamanlara ait bir sistem, batmışken dibe vururuz belki, çıkış yaparız o zaman. Belki ancak böyle aklı başına gelir kimilerinin.
Reşat altınının 60 da biri diyorum, ne dersiniz? Bakın öyle yaparsak en küçük birim Reşat altınının bugünkü piyasa değeri 100 küsur lira eder, 60 da bir Reşat altını, bence iyi fikir. Bu cumhuriyete alerjisi olan birçoğuna uyar herhalde. Zaten bugün 100 liranın bir kıymeti de kalmadı. Pazara gitsen iki kilo domates, üç kilo patates, biraz taze fasulye, biraz da para kalırsa meyve alsan anca yeter belki, hatta yetmez bile. Kıymaya ete hiç yetmez, kasaba uğramaya gerek bile yok. Kıymanın kilosu olmuş 110 lira, kuşbaşı desen en ucuzu 130 lira. Eve dönerken bir somun ekmek parası kalırsa ne âlâ. Ekmeği de toptan almak lazım zaten artık, en azından bir aylık. Her gün her şeye zam geliyor, toptan alıp her gün bayat ekmek yesek daha karlı oluruz.
Gerçi anca 20 tane verirler bir Şehzade'ye. "Şehzade" dedim 60 da bir Reşat altınına. Nedense aklıma bu geldi aniden. Bir yerlerden subliminal mesaj olarak girmiştir belki de aklıma.
Hadi biraz hesap yapalım. Gerçekten böyle bir şey yapsak ülke ekonomisini çevirmek için kaç ton altın gerekir acaba?
Bu hesabı yapabilmek için önce piyasadaki dolaşımda olan parayı bilmek lazım. Yani teknik terim ile emisyon hacmini diyorum. O da nedir demeyin, günlük alışverişte kullandığımız para işte, hesaplarda varmış gibi olan, sadece rakam olarak görünen değil.
Dolaşımdaki paranın ne demek olduğunu daha iyi anlatabilmek için aklıma bir Bektaşi fıkrası geldi şimdi. Çoğunluk biliyordur mutlaka, ama kısaca anlatayım yine de, belki bilmeyen vardır.
İki Bektaşi bu böyle olmayacak, bütün gün yatıp şarap içiyoruz, bizim de biraz para kazanmamız lazım diye ellerindeki tek varlık olan iki fıçı şarabı pazarda satmaya karar verirler. Biri pazarın bir ucunda, diğeri diğer ucunda sabahın köründe birer yer bulurlar ve başlarlar beklemeye. Kim alır Müslüman ülkede şarabı, değil mi? Öğlene kadar kimse doğal olarak uğramaz yanlarına. Öğlen vakti canı şarap çeken biri düşünür, kendi fıçısından içse olmayacak, onu satıyor, ceplerine bakar, 5 para bulur ve pazarın diğer ucundaki diğerine gidip parasını ödeyerek bir kupa şarap alıp içer. 5 para şimdi diğerindedir. Onun da canı çeker ve o da aynı düşüncelerle diğerinden bir kupa şarap alıp içer. 5 para böyle akşama kadar aralarında gider gelir ve birer fıçı şarap da akşama kadar biter. Akşam sohbet ederlerken durumdan memnun anlatırlar, öğlene kadar sinek avladıklarından, öğleden sonra ise alışverişin nedense artarak birer fıçı şarabı sattıklarından bahsederler birbirlerine. Halbuki topu topu 5 paradır ortalıkta dönen para.
İşte bu 5 para dolaşımdaki paradır, yani Bektaşiler arasındaki emisyon hacmi. 5 para!
Ekonomi kısaca budur aslında. Para aramızda dönüp durmalıdır. Birilerinin elinde birikirse dolaşımdaki para yetmez, yine para basarsan bu sefer de enflasyon olur. Netice ise birilerinin zengin, birilerinin fakir kalması olur.
Asıl olan üretim olmalıdır. Para sadece araç olmalı, paranın düzgün dağılımı ise devletin kontrolünde ve sağlıklı olmalıdır. Yani her şeyin gerçek değeri ve dengesi sağlanmalıdır.
Paranın dolaşımın sağlıklı yapılmasını sağlamak devletin asli görevidir. Bu amaçla devletin elinde yeterince araç vardır. Araçları kullanmasını bilmek lazım, bunun için ise bilgili kadrolara ihtiyaç var, ekonomiden anlayan, birilerinin hizmetinde değil, milletinin hizmetinde olduğunun bilincinde olan, hem de bu vatanı çok seven kadrolara ihtiyaç var. Vatanımızın adı ise Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyetle derdi olanların aramızda yeri yok bence.
Neyse, ne diyorduk, beyin jimnastiği yapıyorduk, yeni para birimimiz Reşad altını olsun mesela demiştik en son.
İlk defa 1844 yılında basılmış 1 Osmanlı lirası. 23 Ekim 1923 yılına kadar da kullanımdaymış. Lira o zamanlar da para birimi yani.
1 Osmanlı lirası = 5 mecidiye = 100 kuruş = 4000 para
Madeni para olarak 1, 5, 10, 20 para, ½, 1, 2, 5, 10, 20 kuruş, ¼, ½, 1, 2½, 5 lira sıkça kullanılan Osmanlı lirasıymış. Mecidiye nedense sık kullanımda değil anlaşılan.
Banknot olarak da 1, 5, 10, 20 para, ½, 1, 2, 5, 10, 20 kuruş, ¼, ½, 1, 2½, 5 lira kullanımdaymış.
Osmanlı Bankası paradan sorumlu banka o zamanlar. 1856 yılında İngiliz sermayesi ile kuruluyor. 1862 yılında ise Fransızlar ortak oluyorlar. İlk kâğıt para 200 kuruş değerindeki "Kaime". 1862 yılında basılır. O zamanlar banknotlar Türkçe ve Fransızca basılıyormuş. 2001 yılında Osmanlı Bankası Garanti Bankası'na katılarak kapatıldı. Küçüklüğümde reklamları olurdu, ama Osmanlı Bankasında ailece hiç hesap açmadık ve hiç para yatırmadık diye biliyorum.
Akçe ise adından da anlaşılacağı gibi, akça pakça bir para, ilk defa 1327 yılında Bursa'da Orhan Gazi tarafından bastırılan gümüş para. 1687 yılına kadar Osmanlı'nın temel para birimi. Kenarlarını kesmişler bir ara, "kesik" demişler. Bir de "mangır" var, iki mangır = bir akçe hesabı, gümüş olmayınca çözümü bakırda bulmuşlar, meşhur bakır para. 1687 yılından sonra akçe basımı duruyor ve 1 kuruş=120 akçe hesabıyla kuruşa geçiliyor. Sonraları ekonomi kötüye gidince kuruşa da bakır karıştırmaya başlamışlar, karardığı için kara para diye adı çıkmış halk arasında.
Arada bir sürü para birimi daha var, her başa geçen kendince altın para bastırmış. Memduhiye var, Rumi altın var, Hayriye var, Sultani var, Zer-i-Kamertab var. Birçoğu da II. Mahmut dönemine ait. Tabii bir de Reşat altını var. Sultan Reşat bastırmış. Tahta çıkışının onuncu yılı anısına
Bugüne dönersek, bugün piyasada dolaşan para 08 Nisan 2022 itibarı ile rekor kırmış ve 260 milyar 400 milyon lira civarına çıkmış. Tam küsuratı ile 260 milyar 394 milyon 648 bin 787 lira 50 kuruş.
Bugün enflasyon etkisiyle ve mecburen basılan yeni paralarla çok daha fazladır belki, ama biz bugün de aynı desek, bu hesapla 41 milyon Reşat altınına ihtiyaç var. Bir Reşat altını 7,20 gram 22 ayar altın demek. Bu durumda 300 ton altın yeter de artar bile. Merkez Bankası kasasında 20 Mayıs itibariyle 688,6 ton altın varmış. İki katı Reşat altını darp etsek bile yeter de artar.
Eh, bunun çoğu Şehzade olacağına göre bir milyon tanesi bildiğimiz Reşat olsun, 40x60 hesabıyla 2 milyar 400 milyon tane de Şehzade. Kişi başı dağıtsak yaklaşık 30 Şehzade her vatandaşa düşer. Reşatlar kişi başı birer tane yetmez, ama olsun, 60 Şehzade getirene bir Reşat veririz olur biter. Ya da daha da küçültelim diyorsanız atalarımız yapmış, 4000'e bölmüşler.
Kısacası siz de neye bölerseniz bölün, ama bir karşılığı olsun paranın. Tüm geçmiş paralarımız bizim paramız, hepsi bizim kültürümüzün bir parçası, hiçbirine bir itirazım yok, ama bırakın hatıralarımız olarak kalsınlar.
Bu arada nefret etmeyin cumhuriyetten, varsa sorunları oturalım birlikte düzeltelim. Cumhuriyet günümüz devlet yönetiminin en güzel şekli, bir de demokrasi ile süslenirse en uygar yönetim biçimi, birlik içinde, hep beraber. Herkesin birlikte sorumlu olduğu bir sistem.
Ben de memnun değilim birçok şeyden. En azından para düzeninden memnun değilim. Bugünkü düzende en kötüsü yapılıyor, serbestçe karşılıksız para basılıyor ve para insanların aklında bir anlam ifade etmiyor. Değerini anlamıyor hiç kimse. Eğer bir referansı olursa anlamı olacak. Herkesin değer verdiği bir referans, herkesin değerini bildiği bir referans. Daha önce ben ekmek demiştim, siz başka bir şey deyin, fark etmez. Yeter ki değerini bildiğimiz bir şey olsun, algı sınırları içinde bir şey olsun.
Bakın işte o zaman kalıyor mu enflasyon. Alın size çözüm.
Herkese mutlu bayramlar.
Moskova'dan sevgi ve saygılar