Site İçi Arama

ekonomi

Futbolumuza Dair Acı Gerçekler

İşgal yıllarında Batı karşısında yaşanan ezikliği, geri kalmışlığı kırabilmek için ‘eşit kulvarda’ mücadele edebilmenin zemini olarak futboldan yararlanılmak istenmiştir. Futbol, Türklerin de yabancılarla eşit nitelik ve becerilere sahip olduklarını gösterebilmek için biçilmiş kaftan olarak görülmüştür.

Tuttuğumuz, desteklediğimiz kulüplerin veya takımların tarihlerine baktığımızda, ne yazıktır ki gördüğümüz şey kulüplerin politikaya alet olması, tarikatlara bağlanması, patronlara peşkeş çekilmesi ve envaı çeşit mafyanın kulüpler üzerinden babalık taslamasıdır. Türkiye’de futbolun kirli siyaset ve mafyanın özel bir ilgi alanı haline gelmesinde, futbol dünyasının cazibesi ve bir oyun olarak kitleleri etkileyen yapısının etkisinin büyük olduğunu söyleyebiliriz. Son söyleyeceğimizi baştan söylemek gerekirse, Türkiye’nin toplumsal ve tarihsel serüveni ile futbolun tarihsel serüveni birbirine paralel seyrede gelmiştir. 

Futbol, ülke içerisine ilk yerleşmeye adım attığı dönemlerde meydan okumanın bir aracı olarak görülmüş ve bu durum, o yıllarda üstün güç olarak görülen emperyalistlere, yabancılara kafa tutabilmenin bir aracı olarak futbol üzerinden mesaj verme olarak toplumsal kültürümüze kodlanmıştır. Bunu da en güzel bir biçimde yapan takım Fenerbahçe olmuştur. İlk örneği de Harrington kupasıdır. 

Fenerbahçe, işgal kuvvetleriyle ilk maçını 24 Kasım 1918 Pazar günü yaptı. Bir Fransız ekibi ile oynanan bu karşılaşmayı 3-1 kazanan Fenerbahçe, 5 yıl boyunca İstanbul’un futbol sahalarında, İngiliz/Fransız takımlarına karşı zaferden zafere koşmuştur. En son 29 Haziran 1923’te İngiliz takımıyla Taksim Stadyumunda oynanan maçta 2-0 galip gelerek Harrington kupasını kazanan Fenerbahçe, İstanbul’un bu “Esir Şehrin Moral Kaynağı” olmuştur.

O dönemlerdeki psikoloji oldukça açıktır. Batı karşısında yaşanan ezikliği, geri kalmışlığı kırabilmek için ‘eşit kulvarda’ mücadele edebilmenin zemini olarak futboldan yararlanılmak istenmiştir. Futbol, Türklerin de yabancılarla eşit nitelik ve becerilere sahip olduklarını gösterebilmek için biçilmiş kaftan olarak görülmüştür.

Öte yandan Batı medeniyeti ile en büyük farklılığımızın şu olduğuna inanıyorum. Bizim toplum yapımızda insanların gazını almak için önce onlara gaz vermek gerekiyor. Bu durum ne kadar psikolojik olsa da, ülke insanının yadsınamayacak sosyolojisini yansıtmaktadır. Bu örtü henüz kaldırılmış değildir.

Bu yapımız özellikle futbol ile siyaset ilişkisinde kendini belli ediyor. Kirli düzen siyaseti ile futbol arasındaki çarpık ilişki son dönemlerde zirveyi görmüştür. Ancak zirvede bırakmayı ise hiç düşünmemiştir. Bu abukluk aynen devam ediyor. Bu duruma ne yazık ki kendine aydın diyen kalemşorlar da çanak tutmaktadırlar. Özellikle liberalizmin ülkemizde kurumlaşması, vahşi kapitalizmin daha da azmasıyla futbol futbol olmaktan çıkmış, hükmedenlerin oyuncağı haline gelmiştir. Futbolun tüm bu süreçten bağımsız kalması zaten olanaksızdır. 

Günümüz futbol federasyonu muktedirlerin oyuncağı durumundadır ve siyasetle iç içedir. Artık futbola vidanjör lazımdır. Lağım patlamış her yeri pislik ve kötü kokular sarmıştır. Hiç kimse diğerinden daha temiz değildir. Özellikle futbol takımları içerisinde tarikat ve siyaset tellâllarının cirit atmakta olduğuna dair sayısız ihbar ve söylenti vardır. Ne demek istediğimi anlamak için herhangi bir gazetenin spor sayfasına bakmak yeterlidir. 

3 Temmuz operasyon süreci ve ideolojik olarak 3 Temmuz olgusu Türkiye'de futbolun zemininin ne denli siyasetle içli dışlı olduğunun ve futbolun buna ne kadar açık ve elverişli olduğunun berrak bir kanıtıdır. Bu durumu Aziz Yıldırım şu sözlerle ifade etmiştir: "Beyler siz neden bahsediyorsunuz, ülke elden gidiyor!" Evet belki ülke elden gitmedi ama futbol deyimiyle direkten döndü. Çünkü futbol, “siyaset bulaştırmayalım” denilecek bir alan olmaktan öte, kirli siyasetin merkezine gömüldü. 

Şimdi tüm o tuttuğumuz, desteklediğimiz kulüplerin tarihi ne yazıktır ki kirlidir. Bu kirli yapı Peker’in iyi kurgulanmış videolarında anlatılmamaktadır. Onun için diyorum ki bugün içinde bulunduğumuz ortamda hangi takımın şampiyon olacağının, olduğunun pek bir kıymeti harbiyesi kalmamıştır. Kirli futbol artık ülkemin bu durumunda zevkten çok normal insanlara, normal seyirciye, normal taraftara acı veriyor. Futbol paklanmadan, siyasetçiler, tarikatçılar, mafya bozuntuları elini futboldan çekmeden bu acı içimizi kanatmaya devam edeceğe benziyor. 

Kirlenmek değil paklanmak iyidir. Hepimize iyi gelecek.

Saygı dolu sevgiyle

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 29.02.2024
  • Süre : 3 dk
  • 983 kez okundu

Google Ads