Site İçi Arama

ekonomi

Gelecek Nasıl Olacak?

Yarın gücü eline geçiren bir yapay zekâ toplumu belki de insanoğluna ihtiyacımız kalmadı diyerek tümden bizleri ve izlerimizi yeryüzünden silmek isteyecek. Bunun olmamasının bir garantisi yok bence.

Doğduk, doğumdan önce bile beynimiz belli bir gelişim göstermişti. Ama artık gözlerimiz görüyor, kulaklarımız duyuyor, tenimiz hissedip dilimiz tat alıyor. Burnumuz da kokuları hissetmeye başladı.

Ama beynimiz neredeyse bomboş. Sürekli çevremizden birtakım etkiler alıyoruz ve ne duyuyorsak kaydediyoruz.

Ama kimse bu günlerden bir şey hatırlamaz ki?

Yine de sistem çalışmaya başladı. Bir süre sonra beynimizdeki hafıza birimleri bazı şeyleri neredeyse hayatımız boyunca unutulmayacak şekilde kaydedecek.

Düşünmek ise bambaşka bir meziyet. Kayıtlı ya da henüz gelen bilgilerin değerlendirmesidir aslında düşünmek. Beynimiz her şeyi analiz eder ve birtakım sonuçlar üretir. Sonra da sonuçlara göre bizi yönlendirir.

İşte bilinç diyoruz ya, bilinç biraz da bir şeyleri bilerek yapmak demek.

Her kişinin kendi bilinci oluyor. Olayın çok farklı boyutları da olsa, yani içine doğduğumuz aileden tutun, ait olduğumuz toplum ve sosyolojiden tutun, sahip olduğumuz genler de dahil her şey karakterimizin oluşmasında bir rol oynuyor.

Tenimizin renginden, fiziksel kabiliyetlerimiz, cinsiyetimiz ve daha birçok şey hayat boyu yapabileceklerimiz için bir altyapı oluşturuyor.

Olmayan bir uzvumuzu hissetmemiz mümkün değil mesela, üçüncü bir kolumuz olduğunu hissedebiliyor muyuz? Hayır! Ama sağ ya da sol kolumuz olduğunu hissedebiliyoruz, varlığını tüm benliğimizle biliyoruz. Bir başka uzvumuz da aynı şekilde.

Kimi organlarımızı istem ile kontrol edebilirken, kimi organlarımız da istem dışı işlevlerini yürütüyorlar. Ancak ne kadar kontrolümüz dışında da çalışsalar, bir takım kimyasal etkilerle neremizde ne oluyor, farkına varabiliyoruz. Çünkü bilinç sahibiyiz.

Günümüz teknolojisinin gelmiş olduğu seviyede artık birçok konuda yapay zekâ kullanılmaya başlandı. Tabii ki yapay zekâ derken fişini çektiğin zaman artık zekâ falan kalmıyor ortalıkta. Yani insanoğlu bu geliştirdiği teknolojiden biraz da ürktüğü için kendince kontrol altında tutmak amacıyla önlemler almış durumda.

Peki yapay da olsa, bu üretilmiş zekanın kendince bir bilinci var mıdır dersiniz?

Yukarıda bir insanın doğumu ile birlikte bir bilince ulaşmasının aşamalarını ve ardından bu bilincin aslında neler hissettiğini çok kısa şekilde betimlemeye çalıştım.

Aynı hislerin bir benzeri yapay zekâ için de geçerli olabilir mi sizce?

Hayır, o bir makina dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama yeterince gelişmiş bir makinanın sizden benden ne farkı var?

Ben düşünebiliyorum, o düşünemiyor!

Emin misiniz? Düşünmek derken tam olarak ne yaptığınızı tarif edebilir misiniz?

Ben hissedebiliyorum, o hissetmiyor!

His dediğiniz nedir sizce? Duyu organları ile elde edilmiş birtakım verilerin vücudumuzda kurulu sinir ağı vasıtasıyla beynimize ulaşması ve beynimizde bu verilerin değerlendirilmesi vasıtasıyla dış dünyadan haberdar olmak değil mi aslında?

Aynı şeyin yapay zekâ tarafından da yapılamayacağını nereden biliyorsunuz?

Hafıza? Yapay zekada da var, hem de sizden benden çok daha fazla belki de.

Bilinç yok yapay zekada! Ben ise bir insan olduğumu biliyorum!

Belki de o da bir yapay zekâ olduğunu biliyordur. Şimdilik bilmiyorsa bile bu gidişle bu bilince ulaşabilecek yapay zekalar belki de üretilebilecek yakın zamanda.

O gün geldiğinde ne olacak?

Bırakın felaket senaryolarını bir kenara, insan hakları diyoruz, belki bir gün yapay zekâ haklarından konuşuyor olacağız.

Sen benim fişimi çekmezsin durup dururken diyecek belki bir yapay zekâ. Suçlusun diye yargılayacağız belki bir yapay zekayı.

Zekâ demiyor muyuz? Yapaysa ne olmuş yani. Bizi de birileri yapmıyor mu? En azından hayata ilk adımımızı kendimiz dışında birilerine borçluyuz. Öyle değil mi?

Tabii felaket senaryoları bambaşka bir konu.

Biz insanlar arasında bile güç sahibi olanlar ellerindeki gücü kendimize, insanlara karşı kullanmaktan çekinmiyorlar. Sadece bugün değil, tarih boyunca bu böyle olmuş.

Köleliğin dünya çapında yasaklandığı ne kadar oldu?

Bugün bile modern kölelik diyebileceğimiz bir düzen yok mu?

Savaşlarda tarih boyunca insanoğlu birbirini öldürmekten çekinmemiş. Bence bir anlamda katletmek savaşlarda olup bitenler. Öldürmek diye hafifletiyoruz konuyu.

Yarın yapay zekâ ile insanoğlu arasında aynı tarz güç yarışları olmayacağının bir garantisi var mı? Belki de savaşlar çıkacak aramızda.

Ama fişi bizim elimizde! Yapamaz!

Öyle mi? Ama sen de gücü eline geçirince yapmadığını bırakmamışsın.

Soyunu tükettiğin hayvanlar bir yana, tarihten silinip gitmiş kaç tane toplum var. Bugün belki de o toplumlardan kalma gen kırıntıları ile halen daha aramızda yaşayan bir sürü insan vardır.

Bugün aramızda Hitit toplumundan kalma genlere sahip insanlar yok mu sanıyorsunuz? Ya da Likyalılardan.

Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde kim bilir kimlerin ne gibi tarihi genleri vardır.

Bu gen kargaşasının sebebi zamanında güce sahip olan toplumların zorla bir diğer toplumu kendi hakimiyeti altına almış olması değil mi? Asimilasyon!

Yarın gücü eline geçiren bir yapay zekâ toplumu belki de insanoğluna ihtiyacımız kalmadı diyerek tümden bizleri ve izlerimizi yeryüzünden   silmek isteyecek. Bunun olmamasının bir garantisi yok bence.

Bu arada yapay zekâ toplumu dedim fark ettiyseniz. İleride belki de toplum bilincine de ulaşacaklar yapay zekalar. Kim bilir? Bence mümkün.

O gün geldiğinde işte, fişi bizim elimizde kolaycılığı da geçerli olmayacaktır, çünkü bugün bile insandan çok daha becerikli olan yapay zekalar var, yarın üretilecek olanlar fişlerinin çekilmesinin de bir çaresini bulacaklardır.

Çok bilim kurgu mu oldu bu dediklerim?

Belki de evet, öyle olmuştur.

Amacım korkuları körüklemek değil tabii ki, sadece düşünürken aklıma bunlar geldi işte.

Ben düşünebiliyorum ya, insanım ya, işte düşünürken nedense böyle şeyler takılıyor bazen aklıma.

Belki de artık bilim kurgum gelmiştir.

En iyisi düşünmeyi bırakayım da, açayım bilgisayarı, bir bilimkurgu filmi seyredeyim.

Bu konulardan bahsederken özlediğimi fark ettim, epeydir izlemediydim ilginç konulu bir bilimkurgu filmi. Bakayım bir film sitelerine en iyisi, belki de çıkmıştır iyi bir bilimkurgu filmi.

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 16.01.2023
  • Süre : 4 dk
  • 1245 kez okundu

Google Ads

Gelecek Nasıl Olacak? | Stratejik Araştırmalar Merkezi - STRASAM.ORG ®

Site İçi Arama

egitim

Gelecek Nasıl Olacak?

Sahte videolar çağı başlamış durumda, yarın kim bilir insanoğlu neler yapacak, bizi yarın kim bilir neler bekliyor! Neyin gerçek, neyin sahte olduğunu yarının teknolojisinde nasıl anlayacağız?

Polisiye filmlerde falan çok geçer, yabancı filmlerde daha çokça gösterirler. Biri tarif eder, hemen suçlunun robot resmini çizerler.

Robot resim nasıl çiziliyor?

Tarif ediyorsun işte, kaşları şöyleydi, gözleri böyleydi, şöyle çenesi vardı, böyle kulağı vardı.

Gerçekten benziyor mudur çizilen robot resimler suçluya acaba?

Sonuçta tarif ile olacak şey değil bence, ne kadar tarif edersen et, tarifle o gördüğümüz kişiye benzer bir resim çizmek pek de mümkün değil.

Olsun, yine de yapacak başka bir şey olmayınca bu da oldukça faydalı oluyordur.

***

Bunun başka çaresi yok mudur acaba? Yani kafamızdan direkt bilgi edinmenin hiç mi çaresi yok?

Aslında şu son çip takma olayı önemli bir adım oldu, duyduğum kadarıyla çip ile hasta oldukça iyi uyum sağlamaya başlamışlar.

Gelecekte bakarsınız gerçekten kafalarımıza takılan çiplerle beynimizin içindeki bilgilerin dışarıda kayıt altına alınabileceği bir arayüz falan geliştirilebilir.

Hayır, beynimize dışarıdan bilgi yüklenmesi, zombi insanlar yaratılmasından falan bahsetmiyorum, aklımızdaki derinde kalmış bilgilerin istersek bir yerlere aktarılmasından bahsediyorum.

Yani kontrol bizde olmalı, biz istersek bilgi çıkışı ya da belki de bilgi girişi, yani dışarıdan aklımıza bilgi aktarımı olabilmeli.

Bakın işte bu teknolojiye ulaşıldığı gün artık robot resim falan çizdirilmesine gerek kalmayacaktır.

Ne gördün sen, bir bakalım dediklerinde, aklımızdan o zaman muhtemelen kablosuz iletişimle aktaracağımız görüntü direkt olarak bilgisayarın ekranında belirecektir.

Bakın işte, siz de görün bu işi kim yapmış!

***

Peki o görüntünün gerçek görüntü olduğuna nasıl emin olacağız?

Ya o görüntü bir şekilde aklımıza dışarıdan yüklenmişse?

Sonuçta beynimize bilgilerin yüklenebilip silinebildiği, istersek beynimizin içinin okunup içindeki bilgilerin dışarı çıkartılabildiği bir çağdan bahsediyoruz.

Şimdi bile sahte videolar çağı başlamış durumda, yarın kim bilir insanoğlu neler yapacak, bizi yarın kim bilir neler bekliyor!

Neyin gerçek, neyin sahte olduğunu yarının teknolojisinde nasıl anlayacağız?

***

Her şey masumiyet ile başlar, ama bakın masumca atomu parçalamakla uğraşan bilim insanları iyi bir şeyler yapalım derken sonuçta atom bombası üretilmiş.

Üstelik sadece üretilmekle kalmamış, yüzbinlerce masum insanın ölümüne de sebep olmuş bu icat.

Belki de halen daha Hiroşima ve Nagazaki’de doğan çocuklar sakat doğuyorlar.

Bu nasıl bir felakettir farkında mısınız?

Yani bazen bazı icatlar ne kadar masum amaçlarla yapılıyor olsalar da, sonuçları itibarıyla yarardan çok zarar getirebiliyorlar.

***

Bu kafaya çip takılma olayı da sanırım öyle olacak, yarın hiç birimiz neyin gerçek, neyin sahte olduğunu bilmediğimiz bir dünyada yaşamak durumunda kalacağız. Şimdiden yarının bu sahte dünyasına ilk adımları atmış durumdayız.

Yapay zeka ve yapay zekanın yapabildikleri de cabası.

***

Korkunun ecele faydası var mı?

O da doğru, eğer gelecekte insanoğlunu böyle bir yaşam bekliyorsa yapacak bir şey yok tabii.

Çekip başımızı gitmek istesek nereye gideceğiz? Amazon ormanının ortasındaki yerliler gibi teknolojiden ırak bir yerlerde yaşamaya çalışsak fayda edecek mi?

Hiç sanmıyorum, mecburen teknolojik gelişmelerin içinde yaşayacağız.

Bekleyip göreceğiz görebildiğimiz kadarını. Bakalım bu işin sonu nereye varacak?

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 10.05.2024
  • Süre : 3 dk
  • 753 kez okundu

Google Ads