Gelir Dağılımı Düzeltilse Nasıl Olurdu?
Türkiye'nin yıllık gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) 2021 yılında 806 milyar 800 milyon dolar olmuş. Bu sene artmış olabilir, ama biz aynısını kabul etsek bile 85 milyonluk Türkiye için kişi başı yaklaşık olarak 9.500 dolar kazanıyoruz demektir. Bu gelir bir yıl boyunca bir kişinin ortalama elde ettiği gelir demek. Aylık bazda bugünkü dolar kurunu dikkate alırsak yaklaşık 14.750 TL ediyor.
Hep ne diyoruz, gelir dağılımında adaletsizlik var diyoruz. Klasik söylemiyle gelirimiz şu anki dağılımda da olsa, gelir ayarlamalarında enflasyon artı refah payı kadar gelirin artırılması gerekli diyoruz.
Tamam, gelin başa gelecek yeni iktidarın radikal kararlarla gelir dağılımını düzelttiğini ve herkesin artık refah seviyesinin gereği olan gelire kavuştuğunu farz edelim.
Haydi biraz daha somut ilerleyelim. Toplam gelirimiz ne kadar?
Türkiye'nin yıllık gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) 2021 yılında 806 milyar 800 milyon dolar olmuş. Bu sene artmış olabilir, ama biz aynısını kabul etsek bile 85 milyonluk Türkiye için kişi başı yaklaşık olarak 9.500 dolar kazanıyoruz demektir. Bu gelir bir yıl boyunca bir kişinin ortalama elde ettiği gelir demek. Aylık bazda bugünkü dolar kurunu dikkate alırsak yaklaşık 14.750 TL ediyor.
Bu kazanç kişi başı tabii, yani dört kişilik bir aile için aylık gelirin ortalama olarak 59.000 lira olması demek.
Dediğim gibi bu ortalama değer. Kimileri bu gelirin altında kalırken, kimileri de çok daha fazla gelir elde ediyor.
Bugün gelir dağılımında adaletsizlik var dediğimizde çok az bir kaymak tabakanın çok fazla gelir elde etmesinden ve halkın çoğunluğunun bu ortalama değerin çok çok altında gelir elde ettiğinden bahsediyoruz.
Dediğim gibi bu yazıda gelir dağılımının bir şekilde düzeltildiğini düşünüyoruz. Hadi diyelim ki bir aile, iki de çocukları olsun, dört kişiler ve aylık 50.000 lira gelirleri var. Ortalamanın biraz altında ama sanırım bu gelir bile şu anda birçokları için muazzam bir gelir.
Siz olsaydınız böyle bir gelirle nasıl yaşardınız?
Yaz başlarında bir hesap yapmıştım. Yine dört kişilik bir aileyi baz alarak standart bir yaşam seviyesi için aylık gelir ihtiyacını hesaplamıştım. İleride bir gün yine aynı hesabı yeni fiyatlarla tekrar yapmayı planlıyorum, ama gelin hesap kolaylığı olsun diye yaz başından beri %60 fiyatların arttığını düşünelim ve ona göre hesap yapalım.
Belki de daha az artmıştır fiyatlar, TÜİK yıllık enflasyonun Kasım ayı için %84.39 olduğunu iddia etmiş. Aradan altı ay geçtiğine göre, normalde bunun yarısını dikkate almak lazım. Ama amacım bu ortalama gelirden elimizde kalabilecek minimim parayı hesaplamak olduğu için fiyatların artışını yarı yıl için %60 ile maksimumda kabul ediyorum.
O günkü hesaba göre dört kişi için aylık gelir ihtiyacını 23.800 lira bulmuştuk. Bu ihtiyacın içinde belli bir birikim de dikkate alınmıştı. Birikim için düşündüğümüz bedeli dikkate almazsak, sırf harcamalar için gerekli tutar 22.600 liraydı.
Bugün o günkü aynı hesapla ihtiyacın fiyat artışlarını % 60 olarak kabul ettiğimizde 36.160 lira olduğunu hesaplayabiliriz. Yuvarlak hesap 36.000 lira diyebiliriz.
Demek ki senaryomuza uygun olarak bugün aylık 50.000 lira kazansak ve aynen bugün de o gün yaptığımız hesaba uygun olarak yaşasak, elimizde fazladan her ay 14.000 lira artacak.
Senaryomuza uygun olarak bu sadece bizim için böyle değil, çevrenizde gördüğünüz herkesin aynı şekilde elinde fazladan bu civarda bir para arttığını düşünün.
Şimdi bu artan tutarı ne yapabileceğimiz üzerine biraz akıl yürütelim.
Öncelikle yaşam standardımız gereği kendimizi kısıtladığımız konularda biraz daha rahat davranmaya başlardık herhalde. Sonuçta bu fazla tutar bir seferliğine değil, her ay aynı tutarda fazladan elimizde bir para kaldığını düşünüyoruz.
Demek ki bu durumda elimizde fazladan 14.000 değil de 10.000 lira kalacak diyebiliriz. Yani 14'ün dördünü biraz daha konforlu bir yaşama ayırdığımızı düşünelim.
Herhalde hemen bu fazladan 10.000 lira ile o günkü hesapta almaya gücümüzün yetmediği ev için bir bankaya başvururduk.
Artık alabileceğimiz bir kredi için taksitleri ödeyecek fazladan paramız var sonuçta.
Bir de muhtemelen hemen bir oto galeriye uğrardık. Eh, eğer her ay fazladan para kalıyorsa elimizde, niye bir arabamız olmasın ki, değil mi?
Başka?
Ne bileyim, herkesin bir hayali vardır herhalde, ah biraz daha param olsa da, keşke şunu da yapabilsem diye.
Alın size fırsat işte, elinize şu anda kazandığınızdan çok daha fazla para geçiyor ve tamam, öyle piyango çıkmış gibi değil belki, ama yine de birtakım ihtiyaçlarınız için bir fırsat olacak kadar bir para. Birtakım ihtiyaçlar için fazlasıyla yeterli.
Peki, sonra ne olur sizce?
İlk akla gelen enflasyon olur. Fırsatçılar oldukça fazla. Bu herkesin elindeki fazla parayı bir şekilde kendisinde toparlamak isteyenler olacaktır ve bu da iştahlarını kabartacaktır. Yavaş yavaş her şeyin fiyatı artacaktır. Yani yine eski tas eski hamam.
Diyelim ki, devlet bunun olmaması için birtakım önlemler aldı ve böyle fırsatçılara göz açtırmadı.
Yani enflasyon sonucunu göz ardı ediyorum.
Bu durumda denge nerede oluşur acaba?
Herkesin evi de var, arabası da var. İşi de var, kazancı da normal. Yani refah seviyesi yükselmiş desek sanırım artık rahat rahat harcamaya başlarız elimizdeki fazla parayı.
Kesin tüketim artacaktı.
Olduk mu tüketim toplumu!
Bu da bazılarının iştahını kabartacak bir durum galiba.
Birileri yine dengeyi bozacak fırsatlar arayacaktır.
İnsanların bu rahat harcama psikolojileri bazı tüketim malları için normalde ihtiyaç olmasa da tüketme arzusu doğurabilir.
Düşünsenize, gün aşırı ayakkabı değiştiriyorsunuz. Ya da gün aşırı kebapçıya gidiyorsunuz.
Ayakkabıcıların satışları patlıyor. Kebapçılar doluyor taşıyor.
Devletin bu duruma bir sözü olabilir mi? Tamam, devlet fiyatları artırmalarını engellemiş olabilir, ama insanlara niye bu kadar çok kebapçıya gidiyorsunuz diyemez ki.
Devletin niye bu kadar çok ayakkabı alıyorsunuz deme şansı var mı?
Doğal olarak kebapçılar ve ayakkabıcılar normalden daha çok kazanacaklardır.
Sürümden kazanılacak!
Tabii burada ayakkabıcı veya kebapçı derken örnek olsun diye söyledim.
Neticede bu şekilde tüm piyasada satışlarda bir patlama olacaktır.
Hatta fiyatlarda indirimler bile bekleyebiliriz. Sonuçta sürümden kazanılan para yeterince fazla olacağı için piyasa için fiyatlarda indirim yapmak da beklenebilecek bir tepki olurdu.
Peki, ya harcama yanlısı olmayanlar? Birikim yapmayı sevenler?
Bankaya götürüp yatırıyorsunuz kazandığınız paranın fazlasını, siz yatırıyorsunuz, o yatırıyor, bu yatırıyor. Banka ne yapacak bu kadar çok parayı?
Muhtemelen ilk tepki mevduatlara verdikleri faizleri düşüreceklerdir.
Kredi faizleri de düşecektir tabii. Sonuçta dünyanın parası var bankada, bankalar da bu parayı kredi olarak dağıtabilmek için birtakım çareler bulmak zorunda.
Ucuz kredi bulan yatırımcılar?
Onlar için de bir fırsat bu durum. Hazır kredi, aklını kullan ve iyi bir yatırım yap. İyi yatırım iyi kazanç demek!
Buyurun buradan, istihdam da arttı. Yeni iş imkanları da oluştu.
Bu iş iyiye gidiyor gibi geldi bana.
Hem halkın refah seviyesi artıyor. Hem kazançlar artıyor hem işsizlik azalıyor.
Tamam, biraz tüketim toplumu oluyoruz ama bunun bir dengesi oluşur herhalde.
Ne güzel işte. Böylece herkes memnun olur.
Memnun olmayan yok mudur?
Olabilir.!
Kolay para kazanmak o kadar da kolay olmaz herhalde böyle bir piyasada.
Paradan para kazanmayı düşünen para babaları için üzücü bir durum.
Çünkü devlet paranın birtakım kişilerde birikmesini önleyecek bir takım önlemler almış olacak sonuçta.
Gelir dağılımı dengeli olacak diyoruz!
Çok mu fantastik bir senaryo oldu?
Bu şekilde ekonomi düzeni oturtabilmek mümkün değil mi sizce?
Bence ince ince düşünülse, iyi bir planlama yapılsa ve yasalarla da gerekli önlemler alınsa neden olmasın? Yeter ki halkın refahından yana bir kadro başa geçsin.
Tamam, tam olarak olmazdı belki bu dediklerim, ama en azından millet biraz daha refah içinde yaşardı.
Gelir dengesinin sağlanması nereden bakarsan bak iyi bir şey bence.
Sizi bilmem ama benim oyum gelir dengesini düzeltecek olanlardan yana olurdu.
Herkese bol kazançlar dileklerimle.
Moskova'dan sevgi ve saygılarımla