Site İçi Arama

ekonomi

Hizmet Sektörü

Aslında hemen hemen her meslek bir hizmet sektörü. Birilerine parası karşılığında hizmet ediyorsun, bilgini, emeğini harcıyorsun. Evet, karşılığını alıyorsun, ama birileri için yaptığın her neyse, aslında hepsi bir hizmet.

Evde hanım bazen bir şey için yardımımı ister, ne bileyim, ağır bir şeyi kaldırmak gerekir bazen, bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak gerekir, tek başına yapamaz, yardım ister. Bazen de ben derim, dur yardım edeyim diye, seve seve kabul eder. Sonuçta erkek kuvveti farklı oluyor. Kuvvet isteyen bir şey olduğunda sanırım hepimiz aynı şekilde davranırız. Normal yani.

İş bölümünden bahsetmiyorum, ev işlerinde hepimiz kendimizce birlikte yaşamanın gereklerini yerine getiriyoruzdur muhtemelen. Sonuçta ailemiz. Yardımlaşma!

Peki hiç tanımadığınız biri için bir şeyler yapmak? Üstelik bunu meslek olarak benimsemek? Karşılığında para kazanmak?

Hizmet sektöründen bahsediyorum.

Aslında hemen hemen her meslek bir hizmet sektörü. Birilerine parası karşılığında hizmet ediyorsun, bilgini, emeğini harcıyorsun. Evet, karşılığını alıyorsun, ama birileri için yaptığın her neyse, aslında hepsi bir hizmet.

Bir fabrikatör de olsan, yaptığın işi birileri için yapıyorsun. Gemilerin de olsa, taşıdığın malı birileri için taşıyorsun. Birilerine hizmet ediyorsun. Evet karşılığında bedelini alıyorsun. 

Ama kendin için yapmıyorsan ne yaparsan yap birileri için yapıyorsun, yani hizmet ediyorsun!

Şarkı da söylesen birileri için söylüyorsun. Belki yaptığın işten kendin de haz alıyorsundur. Alkışlar, ünlü olmak, bunlar sanatçı olanların uğruna hizmet etmekten çekinmedikleri getiriler. 

Yine de neticede birileri için bir şey yapıyorsan aslında hizmet ediyorsun. 

Biz inşaat mühendisleri bile çalıştığımız firmalarda, firma sahibi veya işi yaptığımız işveren için birer hizmet emekçisiyiz.  

Böyle derinlemesine düşününce biraz garip bir durum olduğunun farkına vardım nedense. Birlikte yaşamanın şartı hizmet etmek demek ki. O sana hizmet edecek, sen de ona. Böylece birlikte yaşamanın, birlikte birbirine destek olmanın oluşturduğu güç ile yaşamın zorluklarının üstesinden gelebiliyoruz galiba.

Ama dediğim gibi bu bir denge, hizmet birlikte yaşamanın gereği sanırım.

Ancak yine de bazı meslekleri hizmet sektörü diye ayrı bir kategoride değerlendiriyoruz. Bu tarz mesleklerde hizmet daha öne çıkıyor muhtemelen, belki de bu yüzden hizmet sektörü diyoruz.

Bir restoranda bir şeyler yemek istesek kapıda hemen bir çalışan bizi karşılar ve önce hoşgeldiniz diyerek bizleri buyur eder. Kimi restoranlarda bize bir masa gösterildiğinde, biz yerleşirken hemen etrafımızda bir telaş başlar. Eğer masanın üzerinde servis açık değilse önce servis açılır, bazen standartta olması gereken tuz biber masada yoksa hemen tamamlanır, kimisinde eksikse şişe su gelir, masa hemen olması gereken düzene getirilir.

Sonra da biraz sonra garson gelir, bir Anadolu şehrindeyseniz veya yol üzerinde bir restoransa, mesela "ne vereyim abime?" tarzı samimi bir şekilde ne yemek istediğimiz sorulur. Daha elit restoranlarda garson gayet mağrur bir ses tonuyla menüden seçimimizi sorar, notunu alır, önerilerini söyler, seçenekleri anlatır.

Müşteri velinimettir, güler yüzlü olur hizmet sektörü çalışanları. Sıcak kanlıdır bizim insanımız.

Restoran deyince aklıma geldi, gelin bir anımı paylaşayım sizinle.

Bir projede binada kullanmayı planladığımız bir malzeme için işverenimiz yerinde görelim, ona göre karar verelim dediği için bir iş gezisine Almanya'ya gitmiştik. Biraz da bizi biraz gezdirin artık arzusuydu bu istek.

Almanya'daki malzeme satış temsilcisi genel organizasyonu yapmıştı. Normal bir Alman gibi fabrikaya en yakın yerde bir otel ayarlamış. Otel Münih'in epey dışında bir yerlerde. 

Havaalanından otele ulaştığımızda artık akşam vaktiydi. Yolda epey bir vakit geçmesine rağmen biz sohbet yüzünden nereye gittiğimizi çok anlamamıştık doğrusu. 

Eşyaları odalarımıza bıraktıktan sonra, işverenin de arzusuyla hadi şehre gidelim dedik hem biraz gezeriz, hem de hepimiz acıktık, bir şeyler yiyelim diye düşündük. 

Alman temsilcinin gözleri faltaşı gibi açılmıştı şehre gitmek istiyoruz deyince, çok uzak falan demeye çalıştı, ama ısrarlarımıza dayanamayıp mecburen tamam demişti. Bizim için özel ayarladığı minibüs tarzı aracı kendi kullanıyordu.

Yine epey bir süre seyahat sonrası geç vakitte şehre ulaşmıştık. 

Herkes karnımız çok acıktı, hadi bir restorana götür bizi deyince Alman temsilci iyice şaşırdı, ama bu saatte açık restoran olmaz ki burada dese de biz kendimiz etrafı kolaçan ederken bir yer bulduk. O da kapanmak üzere olan bir yer. Hemen her yer dediği gibi kapalıydı. Bulduğumuz restoranın da ya son bir müşterisi kalmıştı ya da o da yoktu belki de, kapatmak üzereydi.

Bizi karşılayan garson çocuk şansımıza Türk çıktı, derdimizi Türkçe anlattık, Alman temsilci artık kontrolü bize bırakmak zorunda olduğunu fark ederek şaşırmış gözlerle bana bakıyordu. Garson çocuk tamam dedi, ben bir içeriye bakayım, siz şöyle yerleşin, bir şeyler düşünürüm şimdi deyince, normalde olmayacak bu durum için Alman temsilcinin yüzündeki hayret ifadesini kelimelerle anlatamam. Hiçbir zaman bu tarz bir olayla karşılaşmamıştı anlaşılan.

Enfes bir kebap ve külbastı tepsisiyle birazdan gelen garson arkadaşın hizmetlerine halen daha müteşekkirimdir. Almanya'da bir Almanın anlayamayacağı şeyler bunlar.

İşte böyledir bizim insanımız, candandır.

Hizmet sektörü diye adlandırabileceğimiz daha nice meslekler var, otellerde o yüzlerini bile görmediğimiz otel çalışanları, odaları derleyip toparlayan, çamaşırhanesinde çalışanlar, silip temizleyenler. 

Sadece otellerde, restoranlarda mı, sebze meyve hallerinde ürünleri taşıyan çalışanlar, onlar az mı hizmet ediyorlar bizlere? 

Parklarımızı, sokaklarımızı temizleyen temizlik işçileri?

Çöplerimizi toplayan çalışanlar? 

Belediye otobüslerini temizleyen, uçakları, trenleri temizleyen çalışanlar?

Hizmet derken hastanelerde hemşireler, hasta bakıcıları az mı hizmet ediyorlar? 

Bir mağazada bizlerin almak istediği giysiler kendi başına mı o askılara asılıyorlar? Hepsi ütülü, bir kırışıklık bile yok. Ütücüsü, temizlikçisi, vitrinleri yıkayanlar, satış temsilcileri, güler yüzleriyle az mı hizmet ediyorlar?

Evlerimizde sabah kapımıza ekmeği gazeteyi getiren kapıcılar az mı hizmet ediyor?

Hanımların çoğu artık ev temizliği için yardımcı alıyor.

Evlere temizliğe giden hanımlar, onlara ne demeli? Onların hizmetleri az bir emek mi?

Başımızı nereye çevirsek bir hizmet sektörü ile karşılaşırız. 

Başta dediğim gibi aslında hepimiz birbirimize bir şekilde hizmet ediyoruz aslında.

Ancak bu hizmet sektörlerinde çalışanların çoğu ya kayıtsız çalışıyor ya da kaydı kuydu varsa da, gerçek kazandıkları ücretler yerine, minimum kazanç üzerinden sigortalanıyorlar. Çoğu da dediğim gibi aslında kayıtsız çalışanlar. 

Tatil yörelerindeki otel, restoran çalışanları zaten mevsimlik çalışanlar. Turistik yörelerde çoğu otel kış boyu kapalı, çalışıyorsa da minimum kadro ile çalışıyor. Yaz dönemindeki yoğun çalışma temposu yılın diğer dönemlerinde maalesef mümkün değil. 

Evet, hizmet sektörü normalde benim eleştirdiğim bir sektör. Bana göre herkes kendi işini kendi yapmalı. Birilerine hizmet etmek normalde bizim karakterimize ters gibi geliyor bana.

Ama yine de düşününce dediğim gibi aslında hepimiz hepimize bir şekilde hizmet ediyoruz. 

Bence insan gibi yaşamaya, belli bir garantiye sahip olmak her hizmet sektörü emekçisinin hakkıdır. Bu konuya ciddi ciddi kafa yorup neler yapılabilecekse yapmamız gerekli. 

İstihdam diyoruz, hizmet sektörü istihdamda büyük bir paya sahip. Ve bir sürü de sorunu var. Çözüm bekleyen büyük bir sektör hizmet sektörü.

Bugün de bu konuya dikkat çekeyim istedim. Tüm hizmet sektörü çalışanlarına buradan selam olsun!

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılar.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 02.10.2022
  • Süre : 3 dk
  • 1225 kez okundu

Google Ads