Kemik Suyuna Çorba
Haberde bilgi alınan kasap günde 300 kiloya kadar kemik satıyoruz diyordu. Düşünebiliyor musunuz? İnsanlar artık kemik satın alıp kemik çorbası yapıyorlarmış.
Doğanın kanunu, beslenme yaşamamız için gerekli bir ihtiyacımız. Bana göre bir insan hakkı.
İnsan kimi diğer canlılardan farklı olarak hem hayvansal gıdaya hem de bitkisel gıdaya ihtiyaç duyuyor. Bu konuda bilim insanlarının kimi görüşleri var, bağırsaklarımızın uzunluğuna göre beslenme sınıflandırmasında bizim ara bir tür olduğumuzu söylüyorlar.
Vejetaryen ya da vegan olanlarımız olsa da evet, biz hayvansal gıdalara da ihtiyaç duyuyoruz. Vejetaryen ya da vegan olanlara da saygı duyuyorum, ama bu da bilimsel bir gerçek. Bizim doğamız böyle!
Gençken hep merak ederdim, hayvanların kemikleri niye değerlendirilmez diye. Birtakım şeyler yaparmış insanlar kemiklerden, ama genellikle kemikler köpeklere yemek olmak dışında bir işe yaramaz diye düşünürdüm.
Sonra öğrendim ki, aslında kemiklerden jelatin üretiliyormuş. Evet, şu jöle yaparken kullanılan jelatin var ya, işte o jelatinler kemiklerden üretiliyormuş.
Hayır, saç jölesi değil bahsettiğim, hani renkli renkli olur ya, evde tatlı niyetine yaparlar, saydam olur. İçine de bir tane çilek ya da başka bir meyve koyarlar. İşte o jöle. Ben severim yemeyi.
Bakın aklıma geldi nedense. Belki de jelibon yapımında da kullanılıyordur.
Neydi o eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Gökçek'in verdiği müjde haber? Bir yerlerde büyük miktarda keşfedildi diye müjde vermişti ya, işte o jelibon da büyük ihtimal jelatinden yapılıyor sanırım.
Sayın Gökçek en son FETÖ beni üç harflilerle etkiledi diye beyan vermiş. Allah akıl fikir versin diyeyim, başka bir şey demek istemiyorum.
Aslında Moskova'da eskiden çalıştığım bir firmanın ofisleri eski bir jelatin fabrikası arazisindeydi.
Ciddi tesistir jelatin fabrikası.
Tabii o zamanlar fabrika çoktan kapanmıştı ve ekipmanları da kim bilir kim nasıl hiç etmişti, arazide sadece eski fabrika binaları kalmıştı.
Özellikle de büyük binalar ayaktaydı. Biz kimi binaları renöve ederek (yenileştirerek) farklı amaçlarla piyasada çalışan firmalara kiralıyorduk.
Mesela binalardan birini özel bir arşiv firmasına kiralamıştık. Arşivcilik ilginç bir iş, firmaların zorunlu olarak belli bir süre için tutmakla yükümlü oldukları özellikle muhasebe evrakları için bu firma getirin bize verin, sizin yerinize biz tutalım demişler. Kimi bankaların her akşam aldıkları yedek sistem CD'leri bile burada özel ortamda tutuluyordu. Yani otomatik olarak, özel kodlarla kiralık kasa gibi bir sistemde çalışıyordu bu firma.
Neyse, işte fabrikanın eski arşivlerini kurcalarken bir aralar eski teknolojik projeleri gördüğümü hatırlıyorum. Zaten mevcut binalar da 20-30 metre yüksekliklerde devasa binalardı. Teknolojisi de epey karışıktı diye hatırlıyorum. Karışık derken devasa öğütme makinaları falan vardı projelerde.
Bugün jelatin nasıl üretiliyor bilmiyorum, belki de eskisi gibi kemikten üretilmiyordur.
Zaten artık yediğimiz her şey doğal olmayan bir şeylerden yapılıyor. Gelecekteki nesillerimizde belki de bunun tesirleri ortaya çıkacaktır.
Kimilerimiz organik besinler ile beslenmeye çalışıyor, ama yediğimiz içtiğimiz şeylerin ne kadarı organik olabilir ki, belli başlı şeyler dışında marketlerde satılan hemen her şey genetiği ile oynanmış ürünlerden yapılıyor.
Biz kemik konusuna dönelim.
Eskiden köpek besleyenler kasaplardan kemikleri ücretsiz alırlarmış.
Köpeklerin en sevdiği kemik uyluk kemiğiymiş. Kemik başındaki yuvarlak kısımda bolca kıkırdak ve jelatin olduğu için köpekler bu kemiği kemirmeyi çok severler diye yazıyor bu konuda yazılar olan bir sitede. Rusya'da bu kemik başındaki yuvarlak kısma "şeker kemiği" diyorlar. Bizde özel bir adı var mıydı bilmiyorum gerçekten. Kaval kemiği de deniyor sanırım bu büyük kemiklere.
Bir de köpeklere kemikleri çiğ vermek gerekiyor diye özellikle uyarmışlar sitede. Böyle bir uyarı yaptıklarına göre bir bildikleri vardır. Pişirilince kemikler kırılganlaşıyormuş, köpekler için bu kırılganlık zararlı oluyor diye yazıyordu sitede.
Köpekler çok sever biliyorsunuz kemikleri gömmeyi. Sonra acıkınca gidip gömdükleri yerden çıkartıp kemirmeye devam ederler kemikleri.
Tabii kemikler doğada en zor yok olan kısmı canlıların.
Tarih boyunca yaşamış canlılardan kalan sadece kemikler oluyor. Diğer her şey kısa zamanda doğaya karışıyor. Kemikler ise bin yıllarca kalıyor.
Yaşam döngüsü, diyecek bir şey yok.
Arkeolojik kazılarda çalışan paleontologlar, yani fosil bilimciler, (taşıl bilimci de deniyor, sevdim bu tabiri!) bu eski kemiklerden yaşamın tarih boyunca ne gibi evrelerden geçerek geliştiği üzerine halen daha yoğun bir çalışma halindeler. Bazen bu konularda bir belgesel denk gelirse izlemeyi seviyorum.
Ancak bugün internette duyduğum bir haber beni bambaşka bir konuya savurdu.
Artık kasaplar kemikleri de para ile satıyorlarmış.!
Hem de kilosunu 15 - 20 liradan. İnsanlar et alamadıkları için bari tadı olsun çorbada diye kemik satın almaya başlamışlar. Haberde bilgi alınan kasap günde 300 kiloya kadar kemik satıyoruz diyordu.
Düşünebiliyor musunuz? İnsanlar artık kemik satın alıp kemik çorbası yapıyorlarmış.
Ben de severim kemiklerin içindeki ilikleri yemeyi, nefis tadı olur. Arada kemikli et aldığımızda hanıma özellikle söylerim, iliği benim diye.
Ama insanların et yerine kemik alması! Etli yemek yapmak yerine kemik çorbası yapması!
İşte bu sözün bittiği yer bence.
Bu ülkeyi ne hale getirdiler görebiliyor musunuz? Böyle haberler duyduğumda içim acıyor gerçekten.
Bir an önce bu ülkenin normale dönmesi şart. Daha fazla bir şey demek istemiyorum bugün.
Umarım bu millet ferasetini kaybetmemiştir. Düştüğü bu durumun kimin yüzünden olduğunu anlamıştır.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla