Kim Bu Lüksemburglular?
Lüksemburgluların kendilerine has bir dilleri var. Lüksemburgca deniyor, ama aynı zamanda ülkede Almanca ve Fransızca da resmi diller. Lüksemburg BeNeLüks ülkelerinden biri, bu birlikteliğin adından da anlaşılacağı gibi Belçika ve Hollanda ile çok kapsamlı bir işbirliği içine bu küçücük ülke.
Avrupa'da küçücük bir ülke Lüksemburg.
Bütün ülke 2586.4 km2. Bizdeki birçok küçük yüzölçümlü ilimizden bile daha küçük bir ülke.
Sanırım bir tek Kilis bu ülkeden daha küçük bir yüzölçümüne sahip. Bartın ve Yalova da daha küçük galiba.
Ama dediğim gibi Lüksemburg'un Osmaniye'den, Iğdır'dan, Bilecik'ten bile daha küçük yüzölçümü var.
Tamam, buldum, Düzce'den birazcık büyük. Hemen hemen Düzce ile aynı yüzölçümünde.
Nüfusu 2022 tahminlerine göre 645.397 kişi. Bu kadar kesin bir bilgi vermişlerse niye tahmin demişler anlamadım ama, bizdeki büyük şehirler dışında kalan, ortalama nüfusu olan şehirler kadar bir nüfusu var.
Mesela Adıyaman birazcık daha az nüfusa sahip Lüksemburg'dan.
Çanakkale de aşağı yukarı bu seviyelerde, ama daha az. Batman'da, Elâzığ’da aşağı yukarı aynı durumda.
Ama Afyon mesela daha fazla nüfusa sahip, Afyonkarahisar.
Erzurum bile daha fazla nüfusa sahip. Ordu'da daha fazla.
Ülkenin yıllık gayri safi milli hasılası (GSMH) 90 milyar $'dan fazla. Türkiye yanında oldukça düşük, dokuz kat gibi, ama unutmayalım, küçücük bir ülkeden bahsediyoruz. Mesela Ankara bu ülkenin 10 katı daha büyük yüzölçümüne sahip.
Kişi başı yıllık GSMH ise 140 bin dolardan fazla. Aylık bazda her kişi, bebek de olsa, emekli de olsa 11.700$.
Hep yaptığımız hesap ya dört kişilik aile, bu değer ortalamada dört kişilik aileye ayda 46.800 $ gelir giriyor demek.
Yönetim şekli parlamenter monarşi diye geçiyor. Yani aslında bir krallık. Ama kralları yok. Grand Dük unvanı ile Henri şu anda kraliyet ailesinin başındaki kişi.
Başbakan ve iki de başbakan yardımcısı var ülke yönetiminin başında.
Lüksemburgluların kendilerine has bir dilleri var. Lüksemburgca deniyor, ama aynı zamanda ülkede Almanca ve Fransızca da resmi diller.
Lüksemburg BeNeLüks ülkelerinden biri, bu birlikteliğin adından da anlaşılacağı gibi Belçika ve Hollanda ile çok kapsamlı bir işbirliği içine bu küçücük ülke.
Tarihine falan öyle derinlemesine girmeyeceğim.
Sanırım kısaca bahsetmek gerekirse, 24 Ekim 1945 yılında Birleşmiş milletlere katılmış desem yeterli olur.
Uzun yıllar Hollanda boyunduruğunda kaldıktan sonra, ardından da uzun süreler Almanya işgalinde kalmış. İkinci dünya savaşı sonrasında ise Almanya'dan kurtularak bağımsız bir ülke olarak birleşmiş milletlere katılmış.
Peki nedir bu işin kerameti? Neden bu küçücük ülke bu kadar zengin?
Üflesen, parmağının ucuyla bir fiske vursan bağımsızlığını koruyamayacak olan bu ülke nasıl oluyor da, Avrupa'nın ortasında bu kadar zenginlik yaşayabiliyor? Sonuçta bir ordusu bile yok doğru dürüst. Olsa ne olacak, kaç budaklık canı var ki?
Öncelikle ülkede her yıl patent başvurusu çok yüksek oranda.
Çelik üretiminde dünya çapında ülke boyutuna oranla önemli bir payı var. Hatta 50'li, 60'lı yıllarda sıralamada dünyada ilk 10 içindeymiş. Bugün bile artık o derece gücü olmasa da önemli bir yere sahip.
Tabii bu nüfus ile ne yapsa bu kadar zengin olması mümkün değil. Endüstriyel ve çeşitli kimyasal maddelerde oldukça iyi çalışmalar yapabiliyor olsa da, konu finans ile ilişkili.
Dolayısıyla bu zenginliğin asıl kaynağı finans, yani bankacılık. İsviçre'den sonra bankacılık konusunda Avrupa'daki en önemli ikinci ülke.
Bir de dünyada Amerika'dan sonra ikinci büyük fon merkezi. Tüm dünya çapında kurulu olan yatırım fonları ve emeklilik fonlarından tutun, artık ne fonu varsa, hemen hepsi merkezi yönetimlerini Lüksemburg'da kurmuşlar.
Amazon ve Skype gibi kimi dijital dünya devi firmanın da finansal merkezleri burada.
Demek ki finansal konularda, özellikle düşük vergilendirme yaparak, oldukça iyi şartlar sunuyor kuruluşlara Lüksemburg devleti.
Sonuçta da bunun kaymağını yiyor.
Sadece finans kuruluşları mı? Hayır, küresel çapta sigorta firmaları da merkezlerini buraya kurmuşlar, reasürans dediğimiz ikincil sigorta firmaları. Bunlar da aslında finans ile ilintili firmalar.
Ayrıca yüksek teknoloji firmaları da burada kendilerine uygun ortamı bulmuşlar.
Sanırım bu kadarı yeterli olmuştur. Bu kadar büyük finansal imkanlar böyle küçük bir ülkeye bu ülkenin kendi inisiyatifi ile verilmiş olamaz diye düşünüyorum. Demek ki bu bir tercih meselesi. Avrupa ve başta Amerika olmak üzere dünyadaki büyük ülkeler için ihtiyaç duyulan bir merkez haline dönüştürülmüş bu küçücük ülke.
Eğer böyle bir tercih yapılmasaydı, belki de ülke sınırları içinden çıkartılabilen az miktardaki demir rezervleri ile kendi halinde yaşayan bir şehir devlet olacaktı.
Ama kapitalizmin gözdesi olmuş, bu şekilde de zenginlik içinde yüzüyor.
İşte size zengin Lüksemburg devleti.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla