Ne Olacak Bu Memleketin Hali?
Avrupa Birliği’nin Avrupa’ya akan Rus ham petrolünün neredeyse tamamına getirdiği yasaklama kararı, bir anda petrol fiyatlarını iki ayın en yüksek seviyesine, 123 USD üzerine çıkarıverdi. Şimdilerde petrolün varili 130 USD civarını zorluyor.
Küresel Enerji Fiyatlarındaki Artış Sürüyor:
Tüm dünyada artan enerji maliyetleri, hemen hemen her ülkede, geniş halk kitlelerinin canını yakmaya devam ediyor. Küresel emtia piyasalarında kaydedilen dalgalı seyrin yanında özellikle enerji ve gıda alanında yaşanan fiyat hareketlilikleri; pandemi sonrasında yeniden canlanmaya başlayan dünya piyasalarının istikrara kavuşmasını zorlaştırıyor. Bu durum, herkesin gözünü çevirdiği dünya ekonomi yönetimlerinin önünde çözülmesi gereken bir problem olarak duruyor.
Pandemi öncesinde Brent petrolünün varil başına fiyatı 60-65 USD seviyelerindeydi. Pandemi, küresel üretimde gerilemeye neden oldu. Dolayısıyla enerjiye talep azaldı. Petrol fiyatları da düşmüştü. Pandemi sonrasında ekonomiler tekrar canlanınca, petrolün varili 100 USD üzerine çıkmıştı. Bununla birlikte 2022 yılı içinde 100-110 USD bandı öngörüleri ve hesaplamaları yapılıyordu.
Rusya-Ukrayna Savaşı ve Çin'deki Pandeminin Etkileri:
Putin Ukrayna’ya saldırınca, tüm hesapları bozdu. Bu savaşın negatif etkilerini sönümleyen tek şey, geçtiğimiz aylarda, Çin’de kaydedilen pandemi nedeniyle bu ülkenin üretim çarkının oldukça yavaşlaması oldu. Dünyanın fabrikasında yaşanan bu durum, küresel üretimin yavaşlamasını ister istemez tetikledi. Rusya-Ukrayna Savaşının etkileri saklı kalmak üzere, üretim hızında gazdan ayağını çeken Çin ekonomi yönetimi, küresel ölçekte petrol fiyatlarının da görece düşük kalmasını sağlıyordu.
Bu hafta başında Çin, COVID-19 kısıtlamalarını hafifletme yönünde adım atmıştır. Gaza tekrar basmaya başlayacak Çin’in küresel enerji fiyatlarında tekrar bir yükselişe neden olacağı herkesin beklediği bir şeydi. Beklenmeyen şey ise, Avrupa Birliği’nin Avrupa’ya akan Rus ham petrolünün neredeyse tamamına getirdiği yasaklama kararı, bir anda petrol fiyatlarını iki ayın en yüksek seviyesine, 123 USD üzerine çıkarıverdi. Şimdilerde petrolün varili 130 USD civarını zorluyor. Ancak bunun da üstüne fiyatların çıkacağı, ekonomi yönetimlerinin buna göre hesaplarını yeniden yapmaları gerektiği benzeri değerlendirmelerin sayısı oldukça arttı.
Geleneksel olarak halkına ucuz benzin hizmeti sunmakla ünlü Amerikan ekonomisi bile petrol fiyatlarındaki son yıllarda yaşanan keskin yükselişten etkilenmeye başladı. Bu ülkede bile bir litre benzinin pompa fiyatı ortalama 1,22 USD civarına yükseldi. Kaliforniya’da ise 1,82 USD ile Amerikan piyasasındaki en yüksek pompa fiyatı rekoru kırıldı. Amerikan tüketici piyasası için görülmemiş fiyatlar. Motor hacminde “ekonomi” nedir bilmeyen ortalama Amerikalı da dünya genelinde artan petrol fiyatlarının ne demek olduğunu herhalde daha yakından anlamaya başladı.
Yükselen enerji fiyatlarıyla birlikte, borsalarda işlem gören enerji şirketlerinin kağıtları da yükselişe geçti. Ancak, ruble ile alışverişe yanaşmayan Avrupa ülkelerinin doğal gazda yaşadığı belirsizlik fiyatları yukarı doğru çekerken, AB’nin aldığı Rusya’dan petrol ithal etmeme kararı, yaşlı kıtanın enerji ihtiyacını karşılamak için diğer petrol ve doğal gaz üretici ülkelerin kapılarını çalacağı anlamına geliyor. Avrupa’nın bu tutumu, Rusya’ya karşı ABD liderliğinde başlatılan yaptırımların bütünlüğü açısından bir zorunluluk olarak görülmekle birlikte, artan enerji fiyatları sıradan Avrupalıların kâbusu olmaya başladı. Küresel piyasalar, 1970’lerin başındaki petrol krizinden daha kötü bir ortama doğru hızla yol alıyor. Birçok enerji bağımlısı ülke için dizel, benzin ve doğal gaz bağlamında bir ekonomik kriz eşikte bekliyor.
Enerji Fiyatlarındaki Artışın Türkiye'ye Olumsuz Etkisi:
Türkiye’de de 26 lira civarındaki pompa fiyatları, şu sıralar ortalama 1,55 USD ile, dünya geneline benzer şekilde Türk insanının kâbusu haline geldi. Otomobile binmek, arabasına düşkün biz Türkler için artık lüks tüketim arasında sayılıyor. Amerikalılardan daha fazla bir bedel ödemek zorunda kalan vatandaşlarımız, son bir yılda neredeyse benzin ve dizel için %250 daha fazla oranında bir fiyat etiketini ödemekle karşı karşıya kaldı. Üstelik, dün gündüz saatlerinde doğalgaza %30 zam yapıldı. Bu yetmiyormuş gibi, gecesinde benzinde 1,22 ve dizelde 1,49 liralık artış ya da moda deyimiyle fiyat ayarlamasına gidildi. Bu artış trendinin, yukarıda ifade etmeye çalıştığım küresel enerji fiyatlarındaki yükseliş de dikkate alındığında, Türkiye’de durmasını kimse beklemiyor. Son iki-üç yıldır pandemi nedeniyle yaz aylarında ağız tadıyla tatilini yapamayan Türk insanı, şimdi de cebini oldukça zorlayan benzin ve dizeldeki pompa fiyatlarının gölgesi altında nasıl güneşlenebileceğini ciddi ciddi hesap ediyor.
Türkiye’de piyasaların ayarını iyice bozan şey bir diğer husus da, döviz kurundaki 2021 yılı Aralık ayı içinde yaşanan bir nevi devalüasyon neticesinde Türk parası USD karşısında %50 değer kaybetti. Bir başka deyişle, hepimizin cebindeki paranın değeri düşüverdi. Örneğin 4.000 liranın eşdeğeri 500 USD iken, bir anda 250 USD’ye düştü. Türk halkı sadece döviz kuru perspektifinden halihazırda %50 ve üzeri bir oranda fakirleşti. Döviz kuru trendi halen de negatif yönde seyretmeye devam ediyor. Artan enerji fiyatlarıyla birlikte döviz kurunda bu ters yönde oluşan baskı, Türk insanının yaşam kalitesini ve geleceğe dair beklentilerini bozdu, bozmaya da devam ediyor.
Bu hafta, küresel piyasalar benzin ve motorinde daha kötüsüne hazır olun sinyalini verdi. Buna çözüm üretmek yönüyle Türk siyaseti ve katlanmak boyutuyla Türk halkı hazır mı?