Parayı Ne Yapalım?
Dikkatimizi para vasıtasıyla hayatımızı daha konforlu hale getirmeye vermektense, çok daha fazla para kazanma hırsına kapılırız ve genellikle de emek harcayarak para kazanmayı değil de, sürekli bir şekilde kolay para kazanmanın yollarını düşünürüz, sürekli kolay para kazanma arayışı içinde oluruz.
“Para alışveriş içindir, tatile çıkarız, harcarız.”
Eski bir filmde böyle diyordu kadın yeni soygun yapmış sevgilisine.
Bir yerde saklanıyorlardı, soyguna eşlik etmiş diğer arkadaşlarıyla.
Kadın bir yandan da “Niye diğerleriyle paylaşıyorsun parayı, paylaşma!” diyordu sevgilisine.
Ah şu kadınlar diyesim geldi filmi izlerken.
Ama galiba kadın doğru söylüyordu. Yani parayı harcama konusunda, arkadaşlarını satma konusunda değil tabii ki!
Para gerçekten önemli bir şey galiba.
***
Niye paraya ihtiyacımız var?
Çünkü rahat ve konforlu bir yaşam sürmek istiyoruz.
Bunun için de hemen herkesin bir anlamda taptığı para oldukça işe yarayan bir araç.
Evet, aslında para bir araçtır ama çoğumuz bu gerçeği çoğu zaman göz ardı ederiz.
Dikkatimizi para vasıtasıyla hayatımızı daha konforlu hale getirmeye vermektense, çok daha fazla para kazanma hırsına kapılırız ve genellikle de emek harcayarak para kazanmayı değil de, sürekli bir şekilde kolay para kazanmanın yollarını düşünürüz, sürekli kolay para kazanma arayışı içinde oluruz.
***
Doğrusunu isterseniz kolay para nasıl kazanılır ben bilmiyorum.
Kendi adıma benim pek öyle piyango işlerinde de şansım yaver gitmediği için ben hayatım boyunca oldukça çok çalıştım ve hayatımda ancak alın teri ile para kazanabildim. Eh, babadan kalma bir zenginlik de olmadığı için benim için yapacak başka bir şey de yoktu aslında. Aklım öyle ticarete de çok basmadığı için kazancım sadece mühendislik hayatının imkanları dahilinde olabilen kadar oldu.
***
Ama kimileri para kazanmak konusunda epey bir marifetli oluyorlar. Tanrı vergisi herhalde.
Öyle çalıp çırparak elde edilen paralardan bahsetmiyorum, kimileri gerçekten ya aileden paralı oluyorlar ve kendileri de aile mesleğini ilerleterek ya da bu aile zenginliğini başka bir şekilde kullanarak çok daha fazla para kazanma şansı elde ediyorlar.
Ya da bir şekilde zengin olmuşlar arasında gerçekten şanslı olanlar da oluyor. Bazıları nasıl oluyorsa bir şekilde paraya kolayca ulaşma şansı elde etmiş oluyor. Bunlar oldukça şanslı olanlar sanırım. Tanrının sevgili kulları.
***
Ancak dünyanın hemen her ülkesinde insanların çoğunluğu bu kadar şanslı değiller doğal olarak, en zengin ülkelerin bile vatandaşlarının çoğunluğu oldukça zor şartlarda para kazanabiliyorlar.
Eğer bir de ülke yönetiminde olanlar beceriksizlik içerisindeyseler, işte bu durumda ülkenin kötü giden ekonomisinin yükünü özellikle de maaşlı ve sabit geliri olanlar yüklenmek zorunda kalıyorlar.
Evet, beceriksiz yöneticiler mutlaka ülke ekonomisini berbat ediyorlar!
Bu durumda olan bizim gibi ülkelerde yöneticiler tüm ekonomik yükü ücretlilerin sırtlarına yüklemenin çok daha kolay olduğunu bildiklerinden olacak, insanların çoğu iş bulup biraz para kazanabilse bile kazandıkları bu paralar enflasyon neticesinde eriyip gidiyor ve hiçbir işe yaramamış oluyor.
Ücretlilerin kazandıkları para belki sadece günlük yaşamlarını sürdürebilecek kadar oluyor, kimileri için buna bile yetmiyor, ancak eğer bir şekilde az da olsa birikim yapabilmiş olanların da işleri kolay olmuyor.
Bizim gibi ülkelerde durum gün geçtikçe çok daha zorlaşıyor sanki.
***
Eski filmlerde kolayca harcarlar paraları, hiç dikkatinizi çekti mi bu detay?
Eski filmlerde dilencisi bile at bi çorba parası der genellikle.
Bugün, yani günümüzün gerçek hayatında bir porsiyon çorbanın bile en düşüğü 80 lira olmuş, bugünlerde ne halde olduğumuzun varın gerisini siz düşünün.
***
Bir yandan herkes şikâyet ediyor durumdan, ama galiba herkesin keyfi de yerinde sanki.
Kimi kanallarda hangi restorana baksan ağzına kadar dolu deniyor.
Buzdolabıdır, çamaşır makinasıdır, bulaşık makinasıdır, beyaz eşya esnafı da satışlar konusunda çok da şikâyet etmiyorlar sanki.
Araç piyasası zaten hiç şikayetçi değil. Yeni araç satışları tavan yapmış durumda. İkinci el fiyatları konusunda bile durum hiç fena değil, yani ikinci el fiyatları bile oldukça artmış durumda.
Büyük ihtimal insanlar arabaları bir yatırım olarak görüyorlar.
Benzin ve mazot fiyatları aşırı düzeyde artıyor olsa da sanırım bu bile insanların birikimlerini araba alarak değerlendirmesine engel olmuyor.
Demek ki dedim ya, kimileri her ne koşul olursa olsun, para kazanmasını biliyorlar.
Başka türlü bu lüks restoranlar dolup taşar mı?
Başka türlü beyaz eşya sektörü durumdan memnun olabilir mi?
Başka türlü ikinci el de olsa araç satışları bu kadar artar mı?
Son açıklanan büyüme oranlarının detayında oranın tüketim bazlı olduğu açıklandı. Yani harcayarak büyümüşüz!
Demek ki insanlar tüketiyorlar.
Demek ki insanların tüketecek paraları var!
***
Ya da insanlar battı balık yan gider diyorlar. Bakın bu da olabilir!
Yüksek enflasyonun olduğu durumlarda paranın cepte durması zarar sonuçta, durduğu her saniye eriyip gidiyor cepteki para.
O zaman başta yazdığım film karakteri hanımefendinin dediğine geliyoruz.
Para alışveriş içindir!
Para harcamak için vardır!
Bugün eldeki para ile bir takım dayanıklı tüketim malları alsan, yarın o dayanıklı tüketim mallarının fiyatları TÜİK tarafından açıklanan enflasyondan bile çok daha fazla artacak.
Bu durumda aldığın mal kârın olacak!
Mantık bu olabilir!
Yeter ki tuvalet kâğıdı gibi malın olsun. Ne akar ne kokar!
Gerçekten bu enflasyon ortamında en iyisi fırsat varken bir şeyler satın almak olabilir mi?
ence olabilir gibi.
Harca harcayabildiğin yere kadar!
Harcarsan kârdasın!
***
Hanım geçenlerde şu şişeyi açabilir misin dedi. Nedir bu diye sordum, önce aç, sonra söylerim dedi.
Doğrusu şişenin kapağı epey inatçı çıktı, ama açtım bir şekilde.
Kâğıdı yoktu şişe üzerinde, ama kapağı o eski metal kapaklardan, zor açılanları hani önce bıçakla keseriz ya altındaki halkasından, siz de biliyorsunuzdur muhtemelen böyle kapakları.
İşte zar zor açınca nihayet kapağını şişeden oldukça ağdalı bir pekmez çıktı.
Yedi sekiz sene önceden kalma bir şişeymiş, hanım Polyanka’da otururken almıştım bunu dedi.
*
Bir zamanlar Moskova’nın oldukça merkezi bir semti olan Polyanka diye bir yerde oturuyorduk. Meşhur Gorki parka yürüme mesafesinde bir semttir Polyanka.
Biz pek o tarafa gitmezdik, ama Kremlin sarayına da çok uzak değildir.
*
Şişedeki aslında pekmez değilmiş. Burada “sirop” diyorlar, bizim bildiğimiz şurup aslında.
Burada şişeler içerisinde üzüm şurubu, vişne şurubu ya da başka şeylerden de şurup satılıyor marketlerde.
Büyük ihtimal Ruslar Fransızlardan almışlar bu sözcüğü ve Fransızlar da Araplardan. Çünkü şurup Arapça içecek demek, bize de Arapçadan geçmiş sonuçta.
İşte hanım bir zamanlar almış ve nasıl olmuşsa senelerdir bozulmadan kalmış bir yerlerde.
Sadece bunca senede biraz ağdası artmış. Hem daha da iyi olmuş, biraz ağdalanarak bizim bildiğimiz pekmeze dönüşmüş.
Tahin burada markette satılıyor, ancak bizdeki pekmez nedense yok. Büyük ihtimal Özbek üretimi tahinler, gözüme takılmıştı bir ara markette. Hatta markette tahin görünce ardından pekmez de aradığımızı hatırlıyorum, ancak bulamamıştık ve tahini de dolayısıyla almamıştık.
Markete gittiğimizde alayım da tahin pekmez yapalım bu şuruptan dedim hanıma.
Neden olmasın dedi, o da sevmişti Türkiye’de yediğimiz tahin-pekmezleri.
***
İşte bazen dayanıklı tüketim malları yıllar geçse de kullanılabildiği için enflasyon olan ortamlarda galiba en iyisi elde kalan fazla para varsa dayanıklı bir şeyler satın almak.
Bizimkisi şans tabii ki, şurubu zamanında bulunsun diye almış hanım, eski kutulardan birinde yakın zamanda bulmuş. Taşınırken her şeyi kutulara koymuştuk, bunca sene açmadığımız kutu varmış demek ki.
Şuruba bunca sene bir şey olmaması ise hayret verici gerçekten. Demek ki içindeki şeker gerçekten uzun süre şurubun dayanmasını sağlayabiliyor. Belki de şeker bile katılmamıştır içine, doğal da olabilir tadı.
***
Evet, bugün çok emin olamasam da, eski bir filmde duyduğum bir sözden yola çıkarak biraz bu enflasyon ortamında paraları ne yapmalı üzerine sohbet edeyim istedim sizlerle.
Gerçekten para harcamak içindir aslında, yeterinden fazlasını biriktirmeye uğraşmayın derim ben.
Ama bunu derken elinizdeki birikimi de har vurup harman savurun demek de istemiyorum, her şey kararınca olmalı.
Rahmetli anacığım karınca kararınca derdi. İşte öyle, kararınca harcayın en iyisi kazandığınız paraları.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.