Pazarlama Nedir?
Reklam önemli, ürün kalitesi de önemli. Ancak bence en önemli olan dağıtım ağı. Baksanıza, frizbi gibi basit bir şey dünya çapında üne kavuşmuş, basit bir plastik çanak sonuçta, ama önce Schweppes sayesinde reklamı yapılmış, promosyon ürün olarak dağıtılmış, ardından da dünya çapında dağıtım ağı ile her ülkeye sokulmuş.
Dün frizbiden bahsetmiştim size, gençlerin kendi aralarında pasta kutu kaoakkarı ile oynadıkları bir oyundan yola çıkıp, sonra da dünya çapında bilinir bir oyun türetilmiş.
Bazı şeyler böyledir, nasıl olduğunu bilemezsiniz, hiç olmadık şey herkesin hoşuna gider, bazen de uğraşır durursunuz, onca reklam parası dökersiniz ortaya, ama olmayacağı varsa olmaz, tutulmaz o çok tutulacağını düşündüğünüz şeyler.
***
Dünyanın en işe yaramaz icadı neymiş biliyor musunuz?
Böyle taratınca internette bir sürü saçma sapan icat çıkıyor, hangisi en işe yaramazıdır bilmiyorum, kapüşon şeklinde yastık mı dersiniz, mısır tanelerini açıklayıcı alet mi dersiniz, yoksa cep telefon cebi olan tayt mı dersiniz.
Abra kadabra diyerek televizyon kanalını değiştirmek için kullanılan çubuk şeklinde televizyon kumandası bile düşünmüşler zamanında.
Sonra bakın yürürken doğada yürüme hissi versin diye içine çimen ekilmiş terlik bile yapmışlar.
Bakın bir de altın renginde yenilebilir sprey boya var. Gerçi bu boya bizimkiler için pek de işe yaramaz diyemeyiz, altın kaplı bonfile ya da altın suyuna kahve yapıp yiyenleri de gördü bu Türkiye.
Enerjiiii…
Şarkıları bile vardı değil mi?
***
Neyse, konumuz Dilan Polat Engin Polat çifti veya benzerleri değil.
Benim dikkatimi çeken şey işe yaramaz bir sürü icat yapan bir sürü insan var dünyada ve bu icatlardan çok azı popüler oluyor.
Tamam, bu da bir sektör, bunun reklamı var, üretimi var, pazarlaması, dağıtımı var. Tüm bu sektörlerde para kazanan bir sürü insan var.
Başta birileri karar veriyor, tamam diyor, bu ürünü satıyoruz diyor ve düğmeye basılıyor.
Sonra da o ürün başlanıyor kanallarda tanıtılmaya.
O reklam kanallarında bir sürü insan aman da ben şu ürünü burama sürdüm, çok iyi geldi, ya da bakın şu ürünü satın aldım, ne kadar da rahat ettim diye yapmacık yapmacık tanırım programları ile o ürünü pazarlamaya çalışıyorlar.
Bilmiyorum, biz uzun süredir televizyon seyretmiyoruz, şimdi de var mıdır böyle ürün pazarlamak için çalışan reklam kanalları. Bir zamanlar gerçekten böyle kanallar vardı televizyonda.
***
Epey oldu, bu konu üzerine bir film seyretmiştim. Filmde konu yer temizliği için püsküllü temizlik fırçası düşünmüş olan bir genç hanımefendinin bu reklam kanalları ile mücadelesi konu alınıyordu.
Tüm film hanımefendinin fırçanın ucuna takılan püsküllü bezden yapılmış kısmın çıkarılabilir olduğunu ve çamaşır makinasına at yıka tarzı bu fırçanın güya çok kullanışlı bir fırça olduğunu ispat etmeye çalışmasıyla geçmişti.
Evet, bugün o filmde geçen püsküllü yer temizleme setlerini marketlerde görüyorum ben.
Yani basit bir şey olsa da, bazı icatlar gerçekten işe yarıyorlar.
***
Yine de sanırım bu bir değirmen gibi, sistem belli, ne işe yarar çok önemli değil, bir şey icat edeceksiniz, bir miktar üreteceksiniz ve sistemin içinde reklamı yapılacak, yeterince sipariş eden olursa ne güzel, üretime devam. Demek ki iyi bir şey icat etmişsiniz.
Ancak unutmayın, her şeyin bir modası var, o icat ettiğiniz şey başlarda işe yarar bir şeyse satar, size para da kazandırır, ancak belli bir süre sonra modası geçer.
Ondan sonra da işportacıların tezgahına düşer, üç kuruşa anca işportacılar satmaya çalışır sizin o icat ettiğiniz şeyi.
Zaten çoğunlukla bu yeni icat edilen şeyler o kadar ucuz ve kalitesiz malzemelerden yapılıyorlar ki, bir süre sonra gerçekten işportacıların eline düşüyorlar.
***
Reklam önemli, ürün kalitesi de önemli.
Ancak bence en önemli olan dağıtım ağı.
Baksanıza, frizbi gibi basit bir şey dünya çapında üne kavuşmuş, basit bir plastik çanak sonuçta, ama önce Schweppes sayesinde reklamı yapılmış, promosyon ürün olarak dağıtılmış, ardından da dünya çapında dağıtım ağı ile her ülkeye sokulmuş.
Bize biraz geç gelmiş, ama olsun, bize de gelmiş sonuçta.
***
Hep yazılar yazıyorum, bizim de marka üretmemiz lazım diyorum, ama anlayacağınız gibi sadece marka üretmekle de olmuyor bu işler.
Eğer ticarette başarı isteniyorsa, başarının alt yapısını kurmak zorundasınız.
Bu biraz da devlet yönlendirmesiyle olabilecek bir şey. Devlet direkt olarak olaya müdahale etmese de, gerek verdiği teşviklerle, ve gerekse bu konularda yaptığı geniş çaplı planlamalarla ülkenin ticarette belli bir yere gelmesini sağlamak zorunda.
Evet, bir yandan üreteceğiz, ama bir yandan da reklamını yapacağız ürettiğimiz şeyin. Aynı zamanda da dağıtım ağını iyi kuracağız, o üretimin reklamını gören bir kişi eğer denemek istiyorsa o ürüne bir yerlerden kolayca ulaşabilmeli.
Ben işletme okumadım, pazarlama usullerini de bilmem, ama mantığım bu dediğim üçlü sac ayağının olmazsa olmaz olduğunu söylüyor.
Üret, dağıtımını yap, reklamını yap!
Sıralaması nasıldır onu da bilmiyorum, ama reklam en son olmalı sanırım.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.