Planlı Tarım ve Hayvancılık Lazım Bize
Cep telefonuna özel program yüklüyorsun, ziraat mühendisi geliyor, önce anlatıyor neyi nasıl yapacaklarını. Sonra birlikte resminizi çekiyorsunuz ve mühendis beyin girdiği kod ile onay vermesi sayesinde bankadaki hesabınıza avansınız yatıyor. Mühendis bey de ay sonunda maaşını bu yöntemle alıyor. Yol masrafları için önden avans almıştı, avansının mahsuplaşması da bu yöntemle halloluyor. Tarımda ilerleme sistemi!
Hasan ağa cep telefonunu çıkarıyor, uzatıyor oğluna. Çek bakalım diyor mühendis beyle bir resmimizi.
Oğlu çekiyor ve uzatıyor mühendis beye telefonu. Mühendis bey şahsi kodunu giriyor, resim otomatik olarak yollanıyor tarım bakanlığının belirlediği adrese.
Şimdi diyor, getir çayları da bir keyif çayı içelim mühendis beyle.
Cep telefonuna özel program yüklüyorsun, ziraat mühendisi geliyor, önce anlatıyor neyi nasıl yapacaklarını. Sonra birlikte resminizi çekiyorsunuz ve mühendis beyin girdiği kod ile onay vermesi sayesinde bankadaki hesabınıza avansınız yatıyor.
Mühendis bey de ay sonunda maaşını bu yöntemle alıyor. Yol masrafları için önden avans almıştı, avansının mahsuplaşması da bu yöntemle halloluyor.
Tarımda ilerleme sistemi!
Önce ziraat mühendisi genç insan o seneki ekim programını anlatıyor tarım emekçisi aileye.
Tek tek en ücra köşeye kadar sorumlu olduğu ailelerin ayağına kadar gidiyor her seferinde.
Tohumları alabilsin diye, bir de diğer masraflar için avans yatırılıyor tarım emekçisinin ziraat bankasındaki hesabına sistem üzerinde anlaştıklarında.
Sonra da her şey planlanana uygun yapılıyor.
Çiftçi amcamız planlayanlar ne demişlerse onu ekiyor, nasıl gübrelenecek diye göstermişlerse öyle gübreliyor, nasıl sulanacak diye gösterilmişse öyle suluyor.
Büyük tarım araçları da gerektiği zaman çiftçi amcamızın hizmetine devlet tarafından temin ediliyor.
Ziraat mühendisi genç insan arada uğruyor ve örnekler alıyor ekinden, kendince kontrollerini yapıyor.
Her seferinde birlikte resim çekiliyorlar ve mühendis bey kod giriyor programa, ardından da programa yükleniyor çektikleri fotoğraf.
Bu şekilde ülke çapında kontrol mekanizması kurulmuş oluyor.
Kimse masa başından iş yaptım diye devleti kandıramıyor.
Her toprak sahibi emekçinin devlette bir dosyası var.
Mahsulünü kaça satacak baştan belli, kaç para kazanacak baştan belli.
Farklı tercih de yapabilir tabii ki, mahsulünü devlete satmak zorunda değil. Devlet sadece mahsulü alış garantisini baştan vermiş oluyor.
Amcamız isterse serbest piyasada kime isterse, kaça isterse ürününü satsın. Yeter ki plana uygun ekim yapsın.
Ama ürünü yetiştirirken uzman gözetiminde yetiştirmek zorunda, bir de planlanan ürün ne ise onu yetiştirmek durumunda.
Belki baştan bir iki ürün için onun fikri de alınmış olabilir. Yani istiyorsa farklı ürün ekme şansı var. Sonuçta onun da yeterince tecrübesi var bu konularda.
Dolayısıyla tercih hakkı da var.
İşte böyle planlı bir tarım yönetimi ile bence eskiden olduğu gibi kısa sürede kendi kendimize yeterli bir ülke haline tekrar gelebiliriz.
Modern yöntemlerle, uzman gözetiminde hatta çok daha verimli tarım yapabiliriz.
Böylece tarım mahsulleri ihracatçısı olarak da dünyada belli bir yer edinebiliriz.
Yani sadece kendimize yetecek kadar değil, çok daha fazla üretim yapabiliriz.
Tarım ürünlerini belli bir katma değer ile çok daha fazla ücretlere de satabiliriz.
Bunu yapabilmek için ürünleri paketleme gibi birtakım işlemlere tabi tutmamız gerekecek.
Ya da katma değer getirecek başka yöntemler de geliştirebiliriz.
Mesela ham fındık satıyoruz ya dışarıya, çikolata içerisinde fındığı çok daha makul fiyatlara pazarlayabiliriz.
Her mahsul için benzeri yöntemlerle katma değer oluşturarak, fiyatın çok daha yukarıya çıkarılması mümkün.
Tabii ki bu dediklerim hayvancılık için de geçerli.
Hatta hayvancılıkta katma değer elde etmek çok daha kolay olacaktır.
Planlı bir hayvancılıkla hem etinden hem sütünden faydalanabileceğimiz büyük baş ve küçük baş hayvancılığı yapılabilir.
Bunların yanında da deve kuşundan tutun, hindi eti, tavuk eti, bıldırcın, hatta keklik eti bile olur, o kadar çok alternatif var ki hayvancılık üzerine.
Geçenlerde tavşan yetiştirip satanına bile rastladım internette bakınırken. Kendilerini tebrik ediyorum.
Yeter ki ne yapılıyorsa uzman gözetiminde yapılsın, modern yöntemler kullanılsın, tarım ile koordineli olarak planlı bir üretim yapılsın ki, yem ve besin sorunu olmasın.
Bir de üreticilere gerekli teşvikler, gerekiyorsa önden avans ödemeleri, belki de ucuz yatırım kredileri sağlansın.
Bunun yanında ürünlerin devlet tarafından elde kalırsa satın alınmasının garantisi verilsin.
Tabii etkin bir kontrol mekanizmasının da kurulması gerekiyor.
Bunu yapmak günümüzün teknoloji seviyesiyle oldukça kolay.
Genç ziraat mühendisleri ve genç veterinerler emekçilerin ayağına kadar giderek, ne gerekiyorsa öğretsinler, yapılan planlara göre üreticileri yönlendirsinler.
Her şey plana, programa uygun yapılsın.
Gerekiyorsa bu kadar büyük veri analizi yapabilecek yapay zekalardan da faydalanılsın.
Modern ve planlı tarım yaparsak, işte o zaman soğan niye 30 lira oldu diye hayıflanıp durmayız.
Bu işin çıkar yolu bence bu.
Tabii bu dediklerimin yapılabilmesi için eğitim gibi, tersine göç gibi tarımla ve hayvancılıkla bağlantılı birçok şeyin düzeltilmesi gerekiyor.
Bugün yine pazar, çok uzatmayayım yazıyı, siz anladınız zaten ne demek istediğimi.
Şimdi söyleyin hanım bir kahve yapsın ve karşılıklı oturup keyifle yudumlayın.
Yakında her şey düzene girecek, merak etmeyin.
Siz kahvenizin tadını çıkarın, ben de hanıma sesleneyim, bana bir keyif kahvesi yapsın.
Mutlu pazarlar.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla