Su Krizi ve Dijital Su Yönetiminin Artan Önemi
Hızla dijitalleşen dünyamızda yaşamsal bir kaynak olan suyun korunmasından sürdürülebilir yönetimine kadar birçok alanda dijital teknolojilerin sağlayacağı avantajlar artmakta. Bu anlamda ‘Dijital Su’ kavramı herkesin yeterli ve temiz suya ulaşımını sağlamak üzere bu kaynağın korunması ve en verimli şekilde yönetimi için büyük önem taşıyor.
Günümüzde iklim değişikliği, nüfus artışı, kirlilik, kentlere göç gibi birçok baskının sonucunda finansal ve kurumsal hizmet olarak su yönetiminin karşı karşıya kaldığı riskler artıyor. Bu nedenle daha sürdürülebilir ve güvenli bir su geleceği için dijital çözüm uygulamalarıyla entegre edilmiş yeni nesil su hizmeti sistemlerine geçilmesi gerekiyor. Dijital su yönetiminin sağlayacağı verimlilik ve katılımcılık, su temininin bir kamu hizmeti olarak sürdürülmesi konusunda da büyük önem taşıyor.
Dijital teknoloji Su Yönetimini de dönüştürüyor
“Hızla dijitalleşen dünyamızda yaşamsal bir kaynak olan suyun korunmasından sürdürülebilir yönetimine kadar birçok alanda dijital teknolojilerin sağlayacağı avantajlar artmakta. Bu anlamda ‘Dijital Su’ kavramı herkesin yeterli ve temiz suya ulaşımını sağlamak üzere bu kaynağın korunması ve en verimli şekilde yönetimi için büyük önem taşıyor. Günümüzde iklim değişikliği, nüfus artışı, kirlilik, kentlere göç gibi birçok baskının sonucunda finansal ve kurumsal hizmet olarak su yönetiminin karşı karşıya kaldığı riskler de artıyor. Bu nedenle daha sürdürülebilir ve güvenli bir su geleceği için dijital çözüm uygulamalarıyla entegre edilmiş yeni nesil su sistemlerine geçilmesi şart. Dijital teknolojiler; şehirlerimizden evlerimize ve kişisel yaşamlarımıza kadar birçok alandaki uygulamaları dönüştürdüğü gibi, su yönetimini de dönüştürüyor. Dijital teknolojiler sadece su ve atık su projelerinin optimum dizaynı ve daha verimli işletilmesi konularında değil, tüm paydaşların su yönetimiyle ilişkilerinin geliştirilmesi, problemlerin kısa zamanda iletilmesi ve çözümü açısından da önemli avantajlar sağlıyor.
Dijital Su Teknoloji’sine geçiş
Dijital Su’ konusundaki paydaşlar; su hizmetleri yönetimi yapan kurum ve kuruluşlar, üniversiteler, teknoloji merkezleri, Organize Sanayi Bölgeleri, endüstriler ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak sıralanabilir. Su ile ilgili sorunlar, yerelden küresel düzeye uzanan zorlukları ve su ekosisteminin detaylı olarak anlaşılmasını gerektirir. Bu da dijital teknoloji politikalarının geliştirilmesinde paydaşlar arasında kapsamlı bir işbirliğini gerekli kılar. Bu alanda öncelikle tüm paydaşların katkısıyla kapasite geliştirme politikaları için bir yol haritası oluşturulmalıdır. Bu kapsamda örneğin, su ile ilgili tüm paydaşların dijital teknolojiyle ilgili beceri gelişimi, yapay zekâ ve Bilgi ve İletişim Teknolojisi (BİT) ihtiyaçları ile veri üretimi ve veri depolama konularındaki temel gereksinimlerinin nasıl karşılanacağı belirlenmelidir. Yine dijital teknolojik yenilikler için nitelikli iş gücü sağlamaya yönelik eğitim ve adaptasyon çalışmaları yapılmalıdır. Dijital teknolojilerin su sektörünce benimsenmesi ve uygulanmasında; ulusal düzeyde tüm su ekosistemi paydaşlarının temsil edildiği kamusal bir yapının oluşturulmasında fayda vardır. Bu birim; politika belirleme ve kurumsal ve teknik altyapı oluşturmadaki aksaklıkları gidererek, paydaşların gelişmesini ve koordinasyonunu sağlayabilir.
Katılımcı yönetim gelişmeyi hızlandırır.
Ülkemizde birçok alanda kamu, özel sektör ve STK iş birliğinin gelişmesi sorunlu ve sancılı oluyor. Bunda ülkemizdeki sosyo-kültürel ve sosyo-politik faktörlerin de etkisi var. Yine de iş birlikleri kuruluyor. Ancak özellikle kamu-özel sektör iş birliğinde (PPP) sorun, finansmanı temin edecek olan kesimin yatırımın yönetimindeki yetki ve sorumluluk oranı konusunda ortaya çıkıyor. Bu konuda yetki-sorumluluk alma-finansmanı sağlama dengesinin kamusal fayda gözetilerek oluşturulması lazımdır. STK’ların özellikle dijital değişim ve dönüşümde bu iş birliğine katılması çok önemlidir. Ancak birçok kuruluş halen bu konuda kendi alanlarında süreci takip edip yeterli hazırlığı yapabilmiş değildir. Bu gelişmenin devlet destekli projelerle, üniversite STK iş birliği oluşturularak hızlandırılması gerekmektedir. Diğer taraftan katılımcı bir yönetim anlayışı, dijital dönüşümde ve üretimde en az hata yaparak en kısa sürede en yüksek sosyal, toplumsal ve ekonomik katma değerin yaratılmasına katkıda bulunacaktır.
Akıllı uygulamalar Teknolojik Pranga haline gelebilir
Akıllı uygulamaların yaşamı kolaylaştırıcı faydaları biliniyor. Ancak bu uygulamalar sosyal boyuttan uzaklaşıp koptukça, toplumsal yaşam için, teknolojik prangalar haline gelebilir. Bu nedenle Akıllı kentler gibi ‘Akıllılık’ kavramı temelinde geliştirilen uygulamalar sadece teknik değil sosyal boyutu da kapsamalıdır. Aslında bu kavram kentlerde sosyo-ekonomik gelişme, toplumsal bütünleşme ve ekolojik denge için yeni bir yerel yönetim yaklaşımının anahtar kavramı olarak ele alınmalıdır.
Akıllı kentlerde suyun akıllı yönetimi de akıllı ulaşım, akıllı güvenlik gibi diğer hizmetlerin yanı sıra çok önemli ve hayati bir öneme sahip olacaktır. Çünkü günümüzde su, enerji, gıda ve çevre sektörlerinin birbiriyle olan ilişkileri artmıştır. Örneğin son dönemde, su hizmetleri daha çok enerji bağımlı olurken enerji üretimi hizmetleri de daha çok su bağımlı duruma gelmiştir. Çevre ve gıda güvenliğinin su güvenliğiyle olan karşılıklı bağlantıları da artmıştır. Akıllı kentler; tüm bu sektörlerin dijital dönüşüm kapsamında bütüncül olarak ele alındığı yerler olacaktır. Bu nedenle ‘Akıllı Su Yönetimi’, kentlerde ayrı bir alt başlık altında ve diğer sektörlerin akıllı yönetimiyle birlikte bütüncül bir anlayışla ele alınmalıdır.
Dijital dönüşümün yönetilmesi gerekli
Günümüzde dijital dönüşümü zamanında yakalamak ve bunu ülkesel ve toplumsal fayda için yönetebilmek çok önemli bir konu haline gelmiştir. Bunun için önce bilgilenme, uzman yetiştirme sonra da pratik bir uygulama planına ihtiyaç vardır. Bu konuda stratejik planlar hazırlayan bazı kurumsal yapılar oluşturulmuştur. Ancak bu çalışmaların sadece raporlarda kalmaması ve uygulama alanı bulabilmesi için kurumlarda ‘Akıllı Teknolojiler’ bölümleri kurulmalıdır. Bunun yanı sıra belirlenecek bazı pilot kurumlardan ve özel sektörden yıllık gelişme ve uygulama planlarının istenmesi ve gelişmenin takip edilmesi faydalı olacaktır. Bu takip, hem ilgili kurumların birbirlerindeki gelişmelerden yararlanabilmesi hem de bu geçişin önündeki zorlukların ortaya çıkıp çözülebilmesi açısından da önem taşımaktadır.
Su Politikaları Derneği ve Dijital Su
Su Politikaları Derneği 2015 yılında bir ihtisas derneği ve düşünce üretim merkezi olarak Ankara’da kurulmuş olup ‘Su Yönetimi’, ‘Uluslararası Su Politikaları’, ‘Su Politikaları’, ‘Hidropolitik’, ‘Su Diplomasisi’, ‘Su’, ‘Enerji’, ‘Gıda ve Çevre Güvenliği’ gibi konularda yerel bölgesel ve küresel ölçekte disiplinler arası çalışmalar yapmaktadır. Nihai hedefi ilgi alanında uluslararası bölgesel bir eğitim ve araştırma enstitüsü olmaktır. Üyelerinin yüzde 53’ü aktif üniversite öğretim üyesi, yüzde 10’u emekli büyükelçi, yüzde 20’si üst düzey teknokrat, yüzde 17’si özel sektör üst düzey yöneticisi olan derneğin farklı ülkelerden birçok yardımcı üyesi de bulunmaktadır. Su Politikaları Derneği’nde ayrıca su yönetimi alanında teknolojik değişimin yönünü anlamaya ve farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar da yapılmaktadır. Bu kapsamda ‘Dijital Su’ kavramını ve ‘Yapay Zekâ ve Su Yönetimi’ ilişkisini daha çok teknik olarak inceleyen iki rapor yayınlanmıştır.