Site İçi Arama

ekonomi

Tavuk Çiftliği. Sülün Çiftliği. Keklik Üretimi

20 Ağustos'ta av mevsimi başladı ama bazı hayvanlar için 15 Eylül. Öte yandan doğada av hayvanı kalmadı diyorlar. Öte yandan, Türkiye’de çiftliklerde keklik, sülün ve çulluk gibi av hayvanları yetiştirilmeye başlanmış. Tavuk ve Sülün çiftliklere yan yana.

Keklik, sülün, bıldırcın, çulluk, ispinoz, üveyik… Hatta ördek, kaz ve yabani tavuk…

Bunlar bir zamanların av hayvanları. Artık av için bulmak mümkün değil. Anca çiftliklerde yetiştirenini bulacaksın da alacaksın.

Çocukluğumda köyde akrabalarımıza gittiğimizde hayal meyal ava çıktığımızı hatırlıyorum. Sanırım üveyik avlamıştık. Belki de başka bir şeydir, şimdi tam olarak hatırlamıyorum. Zaten ben sadece av macerasına misafir olarak katılmıştım, tüfek bir taneydi. Atış bile yapmamıştım galiba.

İnternette şöyle bir baktım, halen daha avcılık serbest anladığım kadarıyla, her yıl 20 Ağustos sonrasında av mevsimi başlıyormuş.

Bölge bölge, il il avlanabilecek kuşlar ve memeliler değişiyor, kimi yerlerde tümüyle yasak avlanmak. 

Bence her yerde uzun bir süre yasaklanmalı, zaten doğal yaşam diye bir şey bırakmadık, bırakalım doğa kendini toparlasın biraz. Sonra gerekirse yine kısa süreliğine av sezonu açarsınız.

***

Epey de bir kuş türü varmış anladığım kadarıyla avlanmasına müsaade edilen. 

Bıldırcın ve üveyik, alakarga, küçük karga, ekin kargası, leş kargası, karabatak ve saksağan.

Av sezonu 15 Eylül'de başlayanlar da var. Demek ki sadece 20 Ağustos değil, iki ayrı tarih var av başlangıcı olarak.

Kum kekliği, kınalı keklik, çil keklik, sakarmeke, sakarca, yeşilbaş, boz ördek, fiyu, çamurcun, Macar ördeği, tepeli patka, kılkuyruk, elmabaş patka, çıkrıkçın, su çulluğu, kaya güvercini, tahtalı, karatavuk, öter ardıç, kaşıkgaga ve çulluk. Bunlar 15 Eylül sonrası avlanabilecek kuş türleri.

Memelilerde ise yaban domuzu ve çakal, bir de 15 Eylül sonrasında yaban tavşanı, ada tavşanı ve tilki avı mümkün deniyor okuduğum kaynakta.

***

Bakın Doğa Derneği diye bir dernek varmış, onlar da benim gibi avlanmaya karşılar anladığım kadarıyla. Danıştayda dava açmışlar ülkemizde tümden av yasağı getirilmesi için, halen daha da dava sürüyormuş.

Karga gibi, yaban domuzu gibi, tilki gibi doğaya zarar verebilecek hayvanlar belki çok çoğalırlarsa denge için av izni ileride açılabilir, ama bence hiçbir hayvanın avlanmasına izin verilmemeli, doğa zaten dengesini bir şekilde kuracaktır.

Baksanıza, avlaya avlaya yırtıcı hayvan bile bırakmamışız Anadolu’da. Anadolu parsı diye bir türün soyu bile tükenmiş. Soyunu kurutmuşuz kimi hayvan türlerinin.

Geçen gün de yazdım ya, doğal yaşam parkları kurmalıyız bence, gözlem kulübeleri kurarsınız buralarda, meraklıları gider hayvanlar aleminin doğal yaşamını gözlerler.

Ben küçükken Manyas Kuş Cenneti vardı, şimdi kurudu gitti galiba Manyas gölü, artık doğru dürüst göçmen kuş falan da gelmiyor oraya. 

Halbuki ne güzeldi, okulca gidip dürbünlerle göçmen kuşlara bakmıştık.

Belki de halen daha uğrak yeridir göçmen kuşların. Kış sonunda su seviyesi yükseliyor diyorlardı gölde. Eğer çevre arazilerin sulanması için çok fazla su kuyusu açmamışlarsa belki de halen daha bir cennet olarak duruyordur yerinde.

Böyle yerlerimizi korumaya almamız lazım, çok daha fazlasını yapmamız lazım. Doğal yaşam zaten küresel ısınmanın etkilerinden olumsuz olarak etkileniyor, üstüne biz insanlar da yeterince zararlı oluyoruz, hiç olmazsa doğal yaşam parkları kuralım da doğanın düzenine dokunulmayacak kimi yerler olsun.

***

Tabii kime diyorum ben bütün bunları, nerede bir güzel manzara var, hemen oraya bir yerleşim yeri kurup derme çatma düzensiz bir yerleşim yaparak o yerin de güzelliğini bozmaya meyilliyiz biz. 

Örnek mi?

Tüm kıyılarımıza bir bakın, doğal yaşamın olduğu boş yer kaldı mı kıyılarımızda? 

Trabzon’da Uzungöl, Burdur’da Salda Gölü ve daha birçokları. 

Örnekler çok!

***

Av diye başladık, nerelere uzandık.

Yumurta fiyatları nedense şu aralar artış eğiliminde. Bu hem Türkiye’de böyle, hem de Rusya’da. Sebebini tam olarak bilemiyorum, ama arz talep dengesinin arz ayağında muhtemelen sorun var. Bu yüzden fiyatlar artıyor. 

Burada enflasyon oranları Türkiye kadar yüksek olmadığı için en azından benim burası için tahminim böyle.

Tavuk fiyatları ise burada halen daha çok oynamıyor. Belki de yumurta fiyatlarındaki artış tavuk kesiminin enflasyonu dengelemek için artmasından kaynaklanıyor olabilir.

Her ne ise sebebi, önemli değil, ama beyaz et dediğimizde hindi eti de son yıllarda oldukça çok satılır durumda marketlerde.

Hatta bıldırcın da hem yumurtası, hem de kesim olarak marketlerde uzun süredir bulunan bir ürün.

Kaz ve ördek de zaten kendince yıllardır satılan ürünler.

Ancak buralarda nedense ne sülün, ne keklik, ne de çulluk bulmak mümkün değil.

Dediğim gibi, sadece av hayvanı olarak değil, aynı zamanda Türkiye’de çiftliklerde de yetiştirilmeye başlandı diye biliyorum keklik, sülün ve çulluğun.

Yumurtası konusunda bir şey diyemeyeceğim, satılacak sıklıkta yumurtluyor mu bu kuşlar bilmiyorum, ama en azından üretimlerine destek verilerek marketlerde çeşit olarak yer alsalar sanki hiç de fena olmaz.

Doğada ise bence yasaklayalım avlanmayı, bırakalım üresin bu kuşlar doğal ortamlarında.

Madem tavukçuluk bu kadar gelişti, çullukçuluk, sülüncülük ya da keklikçilik de niye gelişmesin?

Bu arada ben hiç bu kuşların etini denemedim, umarım lezzetlidir erleri.

Her kuşun eti yenmez derler, ama kekliği düz ovada avlarlar diye şarkısı bile var, en azından keklik lezzeti anladığım kadarıyla.

Çeşit olsun, bence tavuk dışında da çiftlikler kuralım. 

Üstelik bakın Rusya gibi bir pazar var, bence iyi bir tanıtım yapılırsa iyi de bir ihracat malı olur bu ürünler.

Bence düşünün bu fikri!

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 01.12.2023
  • Süre : 3 dk
  • 2168 kez okundu

Google Ads