Site İçi Arama

ekonomi

TÜİK Siyaset Üstü Olamaz mı?

Ülkemizde ekonomi verilerini toplayıp analizler yapmakla yükümlü kurumun adı TÜİK'dir, açık adıyla "Türkiye İstatistik Kurumu". Kuruluşu Osmanlı dönemine, 1891 yılına uzanıyor. Cumhuriyetle birlikte 1926 yılında resmen kurulmuş bir kurumumuz. Bir cumhuriyet kurumu.

 

 

Bilgiyi Analiz Etmek

Diyelim ki elimizde birtakım bilgiler var. Bahsettiğim öyle sır sayılacak, öyle gizli diyeceğimiz bilgi türünden değil. Mesela her ay başında bir kilo elmanın market fiyatlarını bir sene boyunca bir kenara yazdık. Buna benzer bir bilgiden bahsediyorum.

Bu bilgiyi analiz etmeyi düşünsek neler yapabiliriz?

Önce sanırım bir grafik hazırlarız. Grafiğin ne olduğunu hepimiz biliyoruzdur sanırım. Bir kâğıt alıp bir çizgi yatayda, bir çizgi de düşeyde çizip, birine aylar deyip, diğerine de fiyat dersek eğer, her iki çizgiyi de belirli aralıklarla böldüğümüzde elimizdeki bilgiyi grafik olarak göstermek için yeterli altyapıyı hazırladık sayılır.

Çizgilerden yatay olanın altına ve düşey olanın dışına ayları ve fiyat seviyelerini yazacağız, hangisine neyi yazarsak yazalım fark etmez, sonra da ocak ayında elma fiyatı kaç lira ise iki bilgiyi çakıştırıp oraya bir işaret koyacağız. Bunu her ay için teker teker yapacağız.

İşte önümüzde marketteki elma fiyatının aylık bazda nasıl bir seyir izlediğini gösteren grafik. Şimdi artık marketten topladığımız bilgi bir şekil aldı, bize bir şeyler ifade etmeye başladı. Bir de hazırladığımız grafik üzerinde koymuş olduğumuz işaretlerin arasını birer çizgi ile birleştirirsek, elma fiyatının yıllık grafiği hazır diyebiliriz. Kâğıdın bir köşesine de "bu bir elma aylık market fiyatı grafiğidir" diye yazarsak işte eldeki bilgi anlaşılır bir şekilde ilgilenen bir başkasına aktarılabilir hale gelmiş demektir.

Peki bu yeterli mi? Hayır, bu aşamada kalırsa tozlu rafların birinde kendine belki bir yer bulur ve unutulur gider.

Bilgiyi analiz etmek gerekir. Analizlerin neticesini hayatımızı daha iyi hale getirmek için, faydalı bir şeyler amacıyla bir şekilde kullanmak gerekir.

Ne bileyim, elma ile yola çıktık, belki fiyatın yıl içerisinde nasıl seyrettiğini bir formüle oturtmak için biraz kafa yormak gerekir, bu ortalamasını alıp düz bir trend çizgisi ile ilişkisini incelemek olabilir. Fiyatlar artıyor mu, düşüyor mu, dalgalı bir seyir mi izliyor? Belki bir eğri formülüne oturuyordur. Belki armut fiyatlarını da aynı grafik üzerine işleyip karşılaştırma yapılabilir.

Sonra da oturup bir değerlendirme yapabiliriz, bir sonuca varırız, bir rapor hazırlarız, raporumuzda bu bilgilerle neler yapılabileceğini anlatırız, bu değerlendirmeler birilerinin işine yarar.

Türkiye İstatistik Kurumu: TÜİK Verileri Neden Önemlidir

Tüm bu analizlerde başlangıç bilgimiz açıktır, nettir. Analizlerimizin bir dayanağı vardır. İsteyene işte bu bilgilerle yola çıktım, bu sonuca ulaştım diye açıkça tüm hesabı gösterebiliriz. O yüzden de bilgi değerlendirme bilimsel bir konudur. Siyasi değildir.

Ülkemizde bu ve benzeri bilgileri toplayıp analizler yapmakla yükümlü kurumun adı TÜİK'dir, açık adıyla "Türkiye İstatistik Kurumu". Kuruluşu Osmanlı dönemine, 1891 yılına uzanıyor. Cumhuriyetle birlikte 1926 yılında resmen kurulmuş bir kurumumuz. Bir cumhuriyet kurumu.

Normalde tamamen bilimsel yöntemlerle çalışması gereken, yaptığı analizler için gerektiğinde açıkça kullandığı bilgiyi ortaya serip, bakın işte, bu veya şu bilgiyi kullandım, netice bu çıktı diyerek siyaset üstü olması gereken bir kurum.

Peki öyle mi? Hayır! Niye öyle değil? Çünkü bilginin açıkça ortaya serilmesi muhtemelen ülkeyi idare edenlerin işine gelmiyor. Sanıyorum TÜİK çıktılarını veya TÜİK tarafından ortaya konan bilgiyi kontrol altına almak istiyorlar. İktidar penceresinden bakılırsa, eğer hükümetin “iyi çalıştığını” halka göstermek istiyorsanız, TÜİK verileri önemli. Çünkü günümüzde algısal gerçeklik gerçeğin önüne geçti. Zaman "post truth" zamanı.

Algıyı yönetebildiğin zaman insanları istediğin gibi yönetirsin. Çağın buluşudur algısal gerçeklik bence.

Gerçeklik veya Gerçeği İşaret Etmek:

Eski siyah beyaz Amerikan filmleri seyrederim bazen. Bir suç işlenmiştir ve suçlu yakalanmıştır. Mahkemede tek tek neyi nasıl yaptığını itiraf eder. Ne kadar komik gelir bana. Şimdi öyle mi? İnsanlar çok değişti. Şimdikilere suç üstü yapsan bile sonuna kadar inkâr.

İnsanoğlu tarih sahnesinde yerini aldığı en eski zamanlarda bile hayal kurmayı seviyormuş aslında. Mağaralarda bulunmuş derme çatma duvar çizimlerinde hayal dünyalarını ne güzel ifade etmişler atalarımız. Ama birçok çizimde sadece hayaller gösterilmiş.

Çünkü gerçek çok acı veriyor sanırım. Bir mamutun ayakları altında ezilmiş birinin çizimi yok mağaralarda, ya da bir boğanın boynuzları ile bir yana fırlatılmış birinin. Ama o mamutu nasıl avladıklarının çizimini yapmışlar. Günümüzde de çok farklı değiliz, bir anlamda kandırılmaya eğilimliyiz.

Son yazılarımı takip edenler hatırlar. Toplam 13 yazıda dört kişilik bir ailenin geçinebilmesi gereken her şeyi madde madde yazdım. İnce ince hesap yapıp insanca yaşayabilmek için minimum şartlarda nasıl bir gelirimiz olması gerektiğini çıkarttım. Fiyat araştırmaları yaptım ve sonuçta hayat pahalılığına karşı insanca yaşamaya olanak tanıyabilecek bir ‘maaş’ buldum. Eksiğiyle, fazlasıyla, hatasıyla artık gerçeğe yakın bir mertebe var aklımda. Önceden yoktu, her kafadan bir ses çıkıyordu.

Bu hesabın daha doğrusunu bu kurumumuzun uzman kadroları yapmasını bilmiyor mu zannediyorsunuz? Mutlaka yapmışlardır, gün gün, anlık grafiklerle her şeyin takibi yapılıyor olmalı. Bu analizler de yönetimde olanların önüne raporlar halinde gidiyor mutlaka.

Gerçek Verilere Dayalı Siyaset Niçin İzlenmez?

Gerçeği bilmelerine rağmen ülkeyi yönetenler bazı gerçekleri neden görmek istemez? Bu hayat pahalılığında neden bu kadar düşük gelir seviyesini nüfusun ekseriyeti için yeterli buluyorlar? Niçin maaşları olması gereken seviyeye çıkartmıyorlar? Hakkaniyet nerede kaldı? Gelir adaleti nerede kaldı?

Kanaatimce TÜİK bu ülkenin en nadide kurumlarından birisidir ve siyaset üstü olmalıdır. Sadece bilimsel çalışmalar yapan ve hepimize doğru bilgiyi sunan, herkesin yapılan çalışmaların doğruluğuna emin olduğu, analizlere yönelik kimsenin en ufak bir şüphesinin olmadığı, gerektiğinde herkesin ne istiyorsa gönül rahatlığıyla bilgi edinebildiği bir kurum olmak zorundadır.

Bu amaçla konunun uzmanları tarafından bağımsız olarak yönetilmeli ve yönetim kadrolarını liyakat usulleri ile kendi belirleyen bağımsız ve bilimsel bir kurum haline dönüşmelidir. İktidarın algı yönetimi için kullandığı bir kurum olmasından kurtarılması gereklidir. İktidar kim olursa olsun!

Hep birlikte bunu sağlayabilmek için kimin ne fikri varsa her zaman dinlemeye hazırım.

Moskova'dan sevgi ve saygılar

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 21.06.2022
  • Süre : 5 dk
  • 1222 kez okundu

Google Ads