Derin Sondaj Yapmak Kolay mı?
Amacımız basit bir su kuyusu açmak değil de, çok daha ciddi ve çok daha derin bir kuyu açmak olsa, mesela kilometrelerce derinlikte bir petrol kuyusu açmak istesek ne yapacağız? Bu amaçla kayaları da delebilecek özel elmas uçlu burgulu sistemler kullanılıyor. Petrol kuyuları açmak için özel sondaj kuleleri üreten bir fabrika inşaatı yapmıştık.
Hiç kuyu açtınız mı?
Basitçe anlatmak gerekirse, el ile kuyu açmanın bir iki yöntemi var.
Buralarda en sık kullanılan yöntem bir metre çapında ve seksen ya da doksan santimetre yüksekliğindeki birbirine geçmeli beton halkaların üst üste konularak en alttan kazarak kendi ağırlıkları ile aşağıya doğru yavaş yavaş inmeleri yöntemi.
Bir halka yeterince aşağıya indiğinde bir diğeri üzerine ekleniyor ve böylece 20 metreden daha derin kuyular açılabiliyor.
***
Zemin şartlarına bağlı olarak mekanize şekilde de kuyu açmak mümkün.
Bu amaçla özel olarak tasarlanmış mobil burgu makinaları ile kuyu istenilen derinliğe kadar kazılarak sonradan beton halkaların açılan kuyu boşluğuna indirildiği de oluyor.
Ama dediğim gibi kuyunun yıkılmaması için bu yöntemde zemin şartlarının bu yönteme uygun olması gerekiyor.
Doğal olarak bu yöntem mekanize olduğu için oldukça çabuk kuyu kazılması mümkün olabiliyor.
***
Bir başka yöntem de keson dediğimiz yöntem.
Zeminin çabuk göçmeye meyilli olduğu daha çok kumlu yerlerde bu yöntemin kullanılması bir anlamda zorunlu oluyor.
Keson yöntemi yukarıdan kazdıkça betonlama yapılarak aşağıya inilen yöntem olarak özetlenebilir.
***
Tabii bu yöntemler basit bir su kuyusu açmak için kullanılabilecek yöntemler.
Büyük forekazık makinaları ile de çok daha derin kuyular açmak mümkün.
Tabii tek bir kuyu için böyle bir makinanın mobilize edilmesi hiç de mantıklı olmazdı, o yüzden su kuyuları için çok daha basit, kamyon üzerine monte edilmiş burgu makinaları kullanılıyor.
***
Şimdi, eğer amacımız basit bir su kuyusu açmak değil de, çok daha ciddi ve çok daha derin bir kuyu açmak olsa, mesela kilometrelerce derinlikte bir petrol kuyusu açmak istesek ne yapacağız?
Bu amaçla kayaları da delebilecek özel elmas uçlu burgulu sistemler kullanılıyor.
Petrol kuyuları açmak için özel sondaj kuleleri üreten bir fabrika inşaatı yapmıştık.
Fabrikada üretilen sondaj kuleleri gerçekten fabrikadaki çok özel makinalarla üretiliyordu.
Aslında bir çelik fabrikası kurmuştuk, fabrikadaki ana üretim tesisleri çelik kulenin yapıldığı bir büyük tesis ve sondaj boşluğuna indirilen boruların üretildiği ikinci bir tesis olarak özetlenebilir.
Diğer binalar ve yapılar yardımcı tesisler olarak tanımlanabilir.
Aslında böyle bir sondaj kuyusunun ana parçalarından biri olan elmas ucun hazırlanması için de ikinci etapta bir tesis planlanıyordu, sanırım burgu motoru için de ikinci etapta ayrı bir tesis vardı planlarda.
Ama şimdilik ilk etaptaki tesislerle ancak kulenin üretiminin burada yapılacağı ve hazırlanan kuleye motor ve elmas uç gibi özel parçaların firmanın diğer ülkelerdeki fabrikalarından getirilerek monte edilmesi planlanmıştı.
***
Evet, petrol kuyusu sondajı ciddi bir iş.
Düşünebiliyor musunuz, o kule ile kilometrelerce derinliğe iniyorlar ve burgu yapan motorlar ne kadar güçlü olmak zorunda.
O derinlikteki devasa elmas ucu çevirecek torka ulaşabilmek, sonra fabrikada hazırlanan boruların o derinlikteki torka dayanabilecek kalitede olması, bunlar hiç de basit şeyler değiller. Ciddi teknoloji gerektiriyor.
***
Şimdi amacımızın petrol kuyusu açmak değil de, çok daha derinlere kazı yapılabilmesi olduğunu düşünün.
Hem de öyle petrol sondajları gibi küçük çapta değil de, daha büyük çapta bir deliğe ihtiyacınız olsa mesela ne yapardınız?
Mesela dünyanın derinliklerinde ne olduğunu araştırmak için özel bir sondaj yapmamız gerektiğini düşünün.
On binlerce metre derine inmemiz gerektiğini düşünün mesela.
Böyle bir sondajı yüzeyden ne kadar güçlü burgu makinası kullanırsanız kullanın yapabilmek o kadar kolay değil.
Hem bu durumda sondaj boruları da ne kadar kaliteli malzemeden yapılmış olursa olsun, bu kadar mesafedeki dönüş torkuna dayanabilecek dayanımda olmayacaktır.
***
Çözüm burgu motorunun kuyunun derinlerinde sabitlenerek sondaj yapılması.
Böyle bir teknoloji var mı?
Evet, oldukça pahalı bir çözüm, ama bunu yapmak mümkün.
***
Peki sırf bir araştırma için bunca masrafa değer mi?
Yaptığınız araştırmaya bağlı. Ne aradığınıza ve finansman imkanlarına bağlı. Bunun bir devlet projesi olması ile gerekli finansman ayarlanabilir.
***
Sovyetler Birliği zamanında Kola yarımadasında bilimsel araştırmalar amacıyla böyle çok derin bir kuyu denemesi yapılmış.
1970 yılında başlayan kazı 1989 yılında tam olarak 12 bin 262 metre derinliğe kadar ulaşmış.
Ancak ardından Sovyetlerin yıkılması ile araştırma durmuş ve 2008 yılından itibaren de artık tüm ekipmanın da sağa sola dağıtılması ile proje terkedilmiş, yani atıl duruma gelmiş.
Kola derin sondajı uzun yıllar dünyanın en derin sondajı rekorunu elinde tutmuş. Zamanında yerkabuğunun derinleri halkında birçok bilimsel veri elde edilmesi açısından oldukça faydaları da olmuş.
Ardından Katar’da 2008 yılında açılan 12 bin 289 metrelik BD-04A derin sondaj kuyusu ile, ve yine Rusya’da 2011 yılında Exxon firması tarafından Sakhalin bölgesinde açılan bir başka sondajda 12 bin 345 metre delinerek Kola yarımadasındaki sondajın rekoru kırılmış.
Gerçi bu her iki yeni sondaj direk yerküre merkezine doğru açılmadığı için, yani bir miktar eğimli oldukları için halen daha yerkabuğunda en derin sondaj rekoru Kola derin sondajının elinde.
***
Tahmin edeceğiniz gibi bu kadar derin sondaj yapmak oldukça masraflı bir iş.
Devlet projesi olarak finansman desteği olmadan bu kadar derinlerde sondaj yapmanın bir anlamı yok ve bilimsel açıdan da elde edilecek çok bir şey yok.
Ancak eğer elde edeceğiniz bir fayda olsa, gerçekten böyle bir işe girişilebilir.
***
Peki böyle bir fayda ne olabilir?
Dünyanın kabuk tabakasının kalınlığı karalarda aşağı yukarı 35-40 kilometre civarında.
Okyanus diplerinde bu kalınlık 8-12 kilometreye kadar azalırken, yerküremizin kabuğu Tibet platosunda 70 kilometre kalınlığa kadar kalınlaşmış durumda.
Bu açıdan bakacak olursak 12 kilometrelik sondaj derinliği karalar için yaklaşık üçte bir derinlik denilebilir.
***
Enerji!
Teknolojik gelişmenin de etkisiyle enerji ihtiyacımız her geçen gün aşırı şekilde artıyor.
Ülkemiz açısından bakacak olursak gerek petrol araştırmaları ve gerekse doğalgaz araştırmaları sürse de, halen daha bu konularda oldukça dışa bağımlı bir devletiz.
Son zamanlarda gündemde olan güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi üzerine de yatırımlar yapılıyor olsa da, bu yatırımlar da oldukça masraflı ve teknolojik açıdan maalesef bunlar da dışa bağımlılık içeriyor.
Benim her zaman gündeme getirdiğim dalga enerjisi konusu da henüz iktidarda olanların dikkatini cezbetmiş görünmüyor maalesef.
Barajlarımız, kömür santrallerimiz, evet bunlar yıllarca yatırım yapılmış projeler ve artık neredeyse bütün nehirlerimiz üzerinde devasa barajlar kurulmuş vaziyette, kömür kaynaklarımız ise hava kirliliği nedeniyle çok da tercih edilmiyor.
Bir de nükleer santral yatırımı nihayet yapımına başlanmış olsa da hem nükleer atıklar açısından birtakım sakıncalar içeriyor, hem de kontrolü bizim elimizde değil. Çünkü gerçekten nükleer santral yatırımı radyasyon sızıntısı olma riski de olan bir yatırım.
***
Neticede enerji üzerine daha önce bir yazı serisi yayınlamıştım. Orada çok daha detaylı olarak beher türlü enerji kaynağını irdelemiştim.
Bugün yazıya kuyu yapımı olarak başladım, çünkü ülkemizde çok fazla kullanmadığımız bir başka enerji kaynağı da jeotermal enerji.
Evet, yerkabuğundaki kimi çatlaklardan, magma tabakasından o eriyik kayalar neredeyse yeryüzüne kadar ulaşıyorlar ve bu kadar sıcak kaya tabakalarına ulaşan su kaynakları yüzeye kadar kaynar vaziyette çıkıyorlar.
Biz böyle yerlerde daha çok kaplıcalar yapmayı düşünmüşüz.
Sağlık da önemli tabii ki, kaplıcalara hiçbir sözüm yok.
Ancak ülkemiz aynı zamanda dağlık bir coğrafyaya sahip. Bu dağlık coğrafyanın içindeki birçok dağ ise sönmüş volkanik dağlar.
Yani istense bu yerlerde belli bir derinliğe kadar derin sondajlar yapılarak jeotermal enerji kaynaklarına ulaşılabilir.
Maksat uygun maliyette enerji elde etmek ise, potansiyel olarak ülkemiz büyük jeotermal enerji kaynaklarına sahip.
Biz bir jeotermal enerji zengini ülkeyiz bile diyebiliriz.
***
Peki bu iş bu kadar basitse, niye bugüne kadar bu konuda yeterince yatırım yapılmamış?
Bakın bunun sebebini ben gerçekten bilmiyorum.
Ancak böyle bir yatırımın kolay bir şey olduğunu da söyleyemem.
Bunun yanında göz ardı edilecek bir konu da değil gibi geliyor bana.
Belli bir derinliğe kadar açılacak derin kuyular ile, yeterince sıcak bir katmana ulaşıldığında, artık gerisi kuyuya su pompalamak ve kaynar suyun enerjisini buhar türbinleri ile elektriğe çevirmeye kalıyor.
Böyle bir tesisin kurulması da devasa yatırım bütçeleri gerektiriyor.
Ancak böyle bir yatırımı bir kere yaptığınızda, artık kaynak sizin elinizde, her sene dışarıya milyarlarca dolar petrol ya da doğalgaz parası ödemenize gerek kalmıyor.
***
Böyle bir projenin başlangıçta devlet eliyle yürütülmesi, potansiyel yerlerin tespit edilmesi, belki birkaç yerde örnek tesisler yapılması ile konuya özel sektörün de dikkati çekilebilir.
Neden olmasın?
Bu coğrafyanın bu kadar depreminin cefasını çekiyoruz, jeotermal kaynaklarının sefasını niye yaşamayalım?
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.