Site İçi Arama

ekonomi

Türkiye’de Her Geçen Gün Kaybolmakta Olan Orta Sınıf

Tüm dünya da olduğu gibi, Türkiye ’de de orta sınıf, iki farklı gelir grubundan oluşuyor. Bunlardan ilki “beyaz yakalı” olarak tabir edilen, ücretli çalışan, düzenli bir gelire sahip, diplomalı, dolayısıyla belli bir meslek ve uzmanlık sahibi, işinde teknolojik araç gereç ve bilgi kullanan (Doktorlar, mühendisler, TSK mensupları, teknisyenler, büro elemanları, reklamcılar, medya çalışanları, orta ve üst düzey kamu görevlileri, satış elemanları, bankacılar, sigortacılar vb.) kesim.

 

 

Fakirleşen Ülke İnsanı

Bu okuyacağınız yazı, sosyolojik gerçeklik tabanında kaleme alınan bir araştırma yazısıdır. Dünyanın ve özellikle de ülkemizin içinde bulunduğu durumu analitik düşünce perspektifinde sizlere sunma gayretimden başka hiç-bir gaye taşımamaktadır. Bu nedenle bu yazımı sizlerde hiçbir ideoloji gözlülüğüyle bakmamanızı rica ederim. Yoksa konunun özünü kaçırır sadece kin ve nefret kuyusunda debelenmeye başlarsınız. Oysaki benim amacım sizlere gerçekçi bir bakış açısıyla durumu anlatmak, sizlerin düşün dünyasında doğru yolda yürüyüp yol almanızı sağlamaktır. Orta gelir grubu (bundan sonra orta sınıf olarak anılacak) kimlerden oluşur? Diğer ülkelerdeki orta sınıflarla benzerlikleri ve farklılıkları nelerdir? Dünya gelir ve varlık skalasında nereye tekabül eder? Şimdi bu soruları sorduktan sonra bunlara tek, tek yanıt verelim.

Tüm dünya da olduğu gibi, Türkiye ’de de orta sınıf, iki farklı gelir grubundan oluşuyor. Bunlardan ilki “beyaz yakalı” olarak tabir edilen, ücretli çalışan, düzenli bir gelire sahip, diplomalı, dolayısıyla belli bir meslek ve uzmanlık sahibi, işinde teknolojik araç gereç ve bilgi kullanan (Doktorlar, mühendisler, TSK mensupları, teknisyenler, büro elemanları, reklamcılar, medya çalışanları, orta ve üst düzey kamu görevlileri, satış elemanları, bankacılar, sigortacılar vb.) kesim.

Orta sınıfın kalanını, yukarıdaki özellikleri taşısın veya taşımasın serbest çalışanlar oluşturuyor. Bunlar da home office çalışan beyaz yakalılardan, dükkân ve mağaza işleten ve kendisi de emek çalıştıran esnaf ve küçük işletme sahiplerine kadar uzanan geniş bir kesimden oluşuyor. Buraya kadar orta sınıfın sokakta gördüğümüzün betimlemesini yaptım. Bu çerçeve tamamen bir sosyolojik gerçeklik üzerine sınırları çizilmiştir. Toparlamak gerekirse; modern orta sınıf, eğitimli, diplomalı, emek gelirinin yanında sermaye geliri de elde eden, edindiği varlıkları miras yoluyla bir sonraki nesle aktarabilen bir sınıftır. Ülkelerdeki maddi varlık, hizmet ve kültür tüketiminin önemli bir kısmı bu sınıfa aittir.

Kitap, dergi satışlarından sinema ve tiyatroya, turizmden makyaj ürünlerine, paralı eğitimden lokanta ve kafelere, ev dekorasyonundan elektronik yayıncılık aboneliğine uzanan geniş bir tüketim ve harcama yelpazesinin en önemli alıcısı bu sınıftır. Bu saydıklarını sizler daha çoğaltabilirsiniz.

Ülkelerdeki ve dünyadaki gelir ve servet dağılımını incelemek için kullanılan alt, orta ve üst gelir grupları vardır. Toplam nüfus içindeki oranı, ülkeden ülkeye değişse de, orta sınıf olarak adlandırılanlar genellikle gelir ve varlıklarına göre ortadaki %40’tır. Tepedeki üst gelir grubu %10 iken en alttaki düşük gelirlilerin nüfusa oranı yaklaşık %50’dir.

Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti yasaklayan, küçük işletmeler ve mülkler üzerindeki özel mülkiyeti de önemli ölçüde kısıtlayan sosyalizm uygulamaları 20. yüzyılın son çeyreğinde ortadan kalktıktan sonra, dünyanın tamamına yakınında tek bir ekonomik sistem egemen oldu: Kapitalizm. Ancak kapitalizm tek egemen sistem olarak kalsa da, dünyadaki gelir ve varlık dağılımı ülkeden ülkeye değişiyor. Türkiye orta sınıfının, dünyadaki yerini, diğer orta sınıflara göre durumunu değerlendirmeden önce, en alttaki %50’nin ve en tepedeki %10’un durumuna da bakmak gerekiyor.

En alttaki %50, toplumun en düşük gelire ve varlığa sahip, hatta hiç varlığı olmayan, emeği dışında gelir elde etme imkânı da olmayan, genellikle ya aile, mahalleli, hemşeri, cemaat gibi geleneksel dayanışma ile veya kamusal yardımlar ile yaşamını sürdürebilen kesimdir. En alttaki %50, nüfusun yarısını oluşturmasına rağmen, maddi ürün, hizmet ve kültür tüketiminin küçük bir kısmını alır. Bu kesim, ülkedeki genel eğitim düzeyinin altında eğitimlidir. Sermaye geliri ve varlığı hemen hemen sıfır olduğu için, miras bırakabileceği bir şey de yoktur. En alttaki %50’nin bir kısmını, emeğini çok düşük ücretlerle kiralayanlar, bir kısmını da emek geliri bile elde edemeyecek durumdakiler oluşturmuştur: Günlük ve mevsimlik işçiler, kaçak çalıştırılanlar, düşük maaşlı emekliler, ev hizmetlerinde çalışanlar (ev kadınları ve yardımcıları), hasta, sakat ve iş göremez durumda olanlar, sigortasız işçiler, emeklilik hakkı kazanamamış yaşlılar, sokak satıcıları, seks işçileri, düzensiz ve güvencesiz çalışanlar vb.

En üstteki %10 ise hem gelirlerin hem de varlıkların önemli bir kısmına sahiptir. Dünya da son 20-25 yılda yaşanan gelişmelerden sonra, bu kesimin de önemli bir yüzdesinin hem emek hem sermaye geliri elde edenlerden oluştuğu ve bu oranın gitgide arttığı görülüyor. En üstteki %10’un bir kısmı, sadece sahip olduğu varlıkların geliri ile yaşayan “aylak sınıftan” oluşuyor: Şirket hisseleri, kiraya verilen mülkler, vakıf gelirleri ile geçinenler, vs. Ancak %10’un içindeki daha kalabalık bir kesim, nitelikli emek ile yüksek kazanç sağlayanlardan oluşuyor: Üst düzey yöneticiler, cerrahlar, avukatlar, mali danışmanlar, finans uzmanları, üst düzey sporcular, sanatçılar, moda tasarımcıları, emlak simsarları, vs. En yüksek gelire sahip olanlar, ihtiyaçları sonrası arttırdıkları kazançlarını sermayeye dönüştürdükleri için, emek gelirlerine sermaye gelirleri de ekleyebiliyorlar. Bunun anlamı, yüksek emek gelirlerinin, yüksek sermaye gelirleri ile nemalanması demektir.

Dünyada Gelir Gruplarının Ulusal Gelirden Aldığı Pay

Sanırım yukarıdaki tarifler ve bilgiler, genel olarak gelir ve varlık gruplarını tanımlayabilmek için yeterli. Türkiye orta sınıfının durumunu değerlendirebilmek için diğer ülkelerdeki gelir ve varlık dağılımına bakmak, Türkiye orta sınıfını bu ülkelerdeki orta sınıflarla karşılaştırmak yararlı olacaktır. Analizde kullandığım veriler (Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı) sitesinden alındı. Ülkelerde, 2000 ve 2020 yıllarında, gelir gruplarının ulusal gelirden aldığı pay, son 20 sene içinde oranlar değişmiş olsa da, gelir dağılımına göre belli başlı dört kategori olduğu görülüyor:

En üstteki %10’un, ulusal gelirin %50-60’ını aldığı ülkeler:

2020 itibarıyla Brezilya (%58.6), Hindistan (%57.1), Türkiye (%50.1) bu gruptaki ülkeler. Bu ülkelerde orta sınıf oldukça zayıf ve ulusal gelirin %30’u orta sınıfa gidiyor. Bu eşitsizliği yaratan faktörlerin başında hızlı teknolojik gelişme, sanayi altyapısındaki değişim, finansallaşma gibi faktörlerin yanı sıra, elbette istikrarsız ve yoz siyasi ortam da geliyor.

En üstteki %10’un ulusal gelirin %45-50’sini aldığı ülkeler:

2020 itibarıyla Mısır (%48.7), Rusya (%46.4) bu grupta yer alıyor. Bu iki ülke, 2000’de bir üst gruptaydı. 2020’de %10’un gelirlerden aldığı pay nispeten azaldı. ABD’nin de %45.5 ile bu grupta olduğuna dikkat edin. ABD 2000’den 2020’ye, eşitsizliği hızla artan bir ülke. Bu kategorideki ülkelerde de orta sınıf oldukça zayıf ve ulusal gelirin yaklaşık %35’ini alıyor. Sadece ABD’de, orta sınıf hemen hemen en üstteki %10 kadar gelire sahip.

En üstteki %10’un ulusal gelirin %40-45’ini aldığı ülkeler:

Japonya (%43.2), Arjantin (%42) ve Çin (%41.7). Japonya ve Çin’de %10’un aldığı pay yirmi sene içinde artarken, Arjantin’de azalmış. Bu ülkelerde orta sınıf ulusal gelirin aşağı yukarı %40’ını alıyor.

En üstteki %10’un ulusal gelirin %30-35’ini aldığı ülkeler:

Birleşik Krallık (%35.7), İspanya (%34.7), İtalya (%32.4), Fransa (%32.2), İsveç (%29.3). Bu gruptaki ülkelerde orta sınıf ulusal gelirin yaklaşık %45’ini alıyor. Orta sınıfın çok güçlü olduğu bu ülkeler, aynı zamanda (göreceli) eşitliğe en yakın ülkeleri oluşturuyor.

En alttaki %50’nin ulusal gelirden en az pay aldığı ülkeler:

Brezilya (%10), Hindistan (%13.1), ABD (%13.3), Çin (%14.4) ve Türkiye (%15.5). Bu ülkeler içinde sadece Türkiye de en alttaki %50 son yirmi sene içinde payını arttırabilmiş.

Ulusal gelirden aldıkları paya göre, Avrupa orta sınıflarının uzak ara en güçlü, Brezilya, Hindistan, Türkiye orta sınıflarının ise en zayıf olduğu görülüyor. Türkiye ’de orta sınıf sadece dünyadaki emsallerine göre ulusal gelirden en az payı almıyor, aynı zamanda sırtına bindirilen sayısız vergi ile ülkenin vergi yükünü de taşıyor.

Varlıklara Göre Dağılım Durumu:

Varlıkların dağılımına baktığımızda, en üstteki %10’un ulusal varlıkların en büyük yüzdesine sahip olduğu ülkelerin 2020 itibarıyla Brezilya (%79.8), Rusya (%74.1), ABD (%70.7), Çin (%67.4) ve Türkiye (%66.2) olduğu görülüyor. 2020’den bu yana Türkiye, bu ligden uzaklaşmaya çalışıyor, ancak gene de varlık dağılımı aşırı eşitsiz. Bu ülkelerde orta sınıflar varlıkların %20-30’una sahip. Varlık dağılımına göre orta sınıfı en zayıf ülkeler Brezilya (%20.5), Rusya (%22.8) ve Çin (%26.1). ABD %27.8 ile bu üçlüye yaklaşıyor, Türkiye ise %30 ile uzaklaşmaya çalışıyor.

Varlık dağılımı bakımından da orta sınıfın en güçlü olduğu yer Avrupa. İtalya(%42.4), Birleşik Krallık (%38.4) ve İsveç (%37.1) ile başı çekiyor.

En alttaki %50, tarih boyunca, coğrafya fark etmeksizin hep varlıkların çok küçük yüzdesine sahip olmuş. 2020 itibarıyla en alttakiler sadece İtalya’da ulusal varlıkların %10’una sahip. Brezilya ve ABD’de en alttaki %50 neredeyse sıfır. Türkiye’de 2000’den beri neredeyse sıfırdan %3.8’e gelmiş, Rusya’da ise %6.2’den %3.1’e düşmüş.

Sonuç:

Yukarıda anlatılanların ışığında duruma baktığımızda, yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna yaklaşırken, yukarıda matematiksel analitik bir açılımın ışığında şu sonuçları çıkarabiliriz.

1. ABD’nin artık Batı Avrupa’ya değil, Rusya ve Çin’e benzer bir ülke olduğunu.

2. Latin Amerika ve Ortadoğu’da gelir ve varlık eşitsizliğinin dramatik boyutta bulunduğunu.

3. Avrupa’nın mevcut koşullarda bile her türlü olumsuzluklara rağmen, eşitliğe en yakın coğrafya olduğunu açıkça gösteriyor olması. Elbette uygulanan sosyal politikalar da önemli. Avrupa, neo-liberal dönemin yıkımlarına karşın hala sosyal devleti ayakta tutuyor ve varlıkların çok küçük yüzdesini elinde tutan en alttaki %50’ye, sadece ulusal gelirden en yüksek oranda gelir sağlamakla kalmıyor, sosyal devletin parasız eğitim, sağlık, işsizlik yardımı, ucuz ulaşım, ucuz konut gibi kolaylıkları ile desteklemeye devam ediyor olmasıdır. Elbette ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ve zenginlikleri de birbirinden farklı olduğu için, oransal karşılaştırmalar yeterli değildir. ABD’de en alttaki %50 hem gelirden hem de varlık dağılımından en düşük payı alsa da, ülkenin zenginliği bu ülkede yoksulluğu (nispeten) çekilir hale getiriyor. Brezilya ise sadece eşitsiz değil, aynı zamanda yoksul bir ülke. Dolayısıyla en alttaki %50’nin yaşam koşulları çok kötü.

Türkiye’nin Durumu

Türkiye hem eşitsizliği hem de yoksulluğu azaltmaya çalışan bir ülke görüntüsünde olsa da. Daha detaylı bir analiz yapıldığında ve son 2022 ekonomik krizle birlikte Türkiye orta sınıfının çok zayıflamakta olduğunu gösteriyor. Ortadaki %40’ın ulusal gelirden aldığı payın 2007’den 2020’ye (vergi öncesi) %36.1’den %33.8’e, Ulusal varlıklardaki payının da %32’den %30’a gerilediği görülüyor. 2022 yılında bu oranlar muhtemelen daha da kötüleşti ve Türkiye 2013’ten beri reel olarak yoksullaşıyor. Dünya Bankası verilerine göre GSYiH 2013 yılında 957.783$ iken 2022 yılında 719.955$’a gerilemiş durumda. Bu da orta sınıfın son on-on beş senede düzenli olarak zayıfladığını teyit ediyor. Sizleri fazla rakamlara boğdum, farkındayım, fakat biliyorsunuz analitik düşünce böyle bir şey. Sayısal değerler gerçekleri insanın yüzüne bir tokat gibi vuruyor. Hal böyle iken hamaset ve olmayanları olmuş gibi göstererek hiç-bir sorunumuzu çözemeyiz. Sihirli kelimelerle, yalan dolanla halkı bir müddet daha kandırabilirsiniz, ancak gerçeklerin er ya da geç su yüzüne çıkması gibi kötü bir huyu vardır. Benim burada anlattıklarım yorum değil bir saptamadır.

saygı dolu sevgiyle kalın diyorum...

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 03.09.2022
  • Süre : 5 dk
  • 1827 kez okundu

Google Ads