Çip Sorunu Nedir?
Çip diyorlar, anlamıyorum, nedir şu çip dedikleri? Her şeyde varmış. Çocukların oyuncaklarında bile. Yonga da diyorlar Türkçesine, yontmayla ne alakası varsa artık. Çip aslında İngilizcesi yani. Yonga, ağaç talaşı. Bence hiçbir ilgisi yok. Ama neyse, öyle anlaşılır olmuşsa benim için fark etmez.
Çip diyorlar, anlamıyorum, nedir şu çip dedikleri?
Her şeyde varmış. Çocukların oyuncaklarında bile.
Yonga da diyorlar Türkçesine, yontmayla ne alakası varsa artık. Çip aslında İngilizcesi yani. Yonga, ağaç talaşı. Bence hiçbir ilgisi yok. Ama neyse, öyle anlaşılır olmuşsa benim için fark etmez.
Evet, her şeyde var diyorlar, elektrik süpürgelerinde, bulaşık makinasında, hatta yeni tip buzdolaplarında bile varmış.
Hatta banka kartlarında da var galiba. Gerçi son günlerdeki kartlar artık dokunmatik, çipi var mıdır bilmiyorum, ama bir zamanlar banka kredi kartları üzerinde öyle kollu bacaklı bir şey vardı, hatırlıyorum. İşte o da yongaymış.
Kimlik kartlarımız üzerinde de aynısından var artık, büyük ihtimal o da yongadır.
Bilgisayarlarda ve cep telefonlarımızda da doğal olarak bol miktarda var.
En çok da otomobillerde kullanıyorlar sanırım. Ama sorunlu bir şey galiba. Çünkü yeni model arabalar için çip sorunu var diyorlar, fiyat veremiyorlar. Sipariş almıyorlar. Çip sorunu dediklerine göre çip konusu bir sorun oluşturuyor.
Peki, şaka yeterli herhalde. Biraz ciddi olayım.
Dünyada çip veya yonga üretimini elinde tutan dört ana üretici ülke var. Amerika, Çin, Japonya ve Tayvan (Taiwan). Güney Kore'nin de kendisinin çip ürettiği fabrikaları var.
Çip dedikleri aslında elektronik diliyle entegre devre, içinde bir sürü transistör ve dirençler olan, diyotlar vs. benzeri elektronik parçalar olan bir entegre devre sonuçta çip dedikleri. Ama oldukça küçültülmüş boyutlarda tüm bu parçalar entegrenin içinde.
Yapım teknolojisi çok hassas, özel ışın teknolojileri gerekiyor, el ile hiçbir şey yapamazsınız. Tabii bir de oldukça steril bir ortam gerekiyor, en küçük bir toz zerresi bile yapılan devrenin çalışmasına engel olabiliyor. Üstelik o kadar küçültülmüş boyutlarda çoğunlukla silisyum ile yapılan bu küçücük elektronik devreler, her zaman istenildiği gibi başarıyla da üretilemiyor.
Şimdi üretimde başarı oranı kaç olmuştur bilmiyorum, ama bir zamanlar ben amatör olarak elektronik birtakım devreler yaparken satın aldığımız entegreler bazen hatalı olurdu. O zamanlar fabrikada üretilen her 10 entegreden 9 tanesi çöpe gidiyor diyorlardı. Arada çöpe gitmekten kurtulanlar arasında bile hatalı imalatlar olurdu.
Bugün belki de hatalı üretim yüzdesi epey azalmıştır. Sonuçta teknoloji çok gelişti.
Dediğim gibi bugün hemen her şey artık elektronik yongalarla çalışıyor.
Bilmiyorum, transistör nedir bilir misiniz, kullanım amacını bir kenara bırakırsak, boyut olarak mercimek tanesi gibi desek, bir entegre devre içerisinde binlerce, belki milyonlarca transistör olabiliyor. Normal boyutlarda mesela devrenin içindeki gibi yan yana yerleştirecek olsak 1 metreye 1 metre yer kaplayacakken, özel yöntemlerle küçültülmüş bu devre tek başına bir mercimek tanesi boyutlarına indirilmiş oluyor. Üstelik öyle yan yana da değil, katmanlar halinde üç boyutlu olarak o küçücük halde üretiliyor.
Aslında yonga tasarımcılığı çok özel bir iş kolu dünyada. Düşünsenize, milyonlarca elektronik devreye ihtiyacınız var onca şey için. Hepsi yonca tasarımcıları tarafından tasarlanıyor ve başarılı bir tasarımsa tasarım üretim için makinalara yükleniyor. Gerisini makinalar yapıyor.
Özel sipariş ile bile sizin için tasarım yapıyorlardır muhtemelen. Ama genellikle bu fabrikaların kendi bünyelerinde yaptıkları tasarımlarla piyasaya çıkarttıkları ürünlere göre çipler kullanıma giriyorlar. Yani çoğu firma standart çipler kullanarak kendileri için gerekli elektronik aksamı tasarlıyorlar.
Bizim de bu teknolojiyi ülkemizde geliştirmemiz önemli mi?
Aslında TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde 1983 yılında bir laboratuvar kurulmuş bu konuda. Sınırlı bir kapasitesi olsa da burada biz de bize özel bazı çipleri üretebiliyoruz. Daha çok savunma sanayisinde kullanımı olan bu ürünler şimdilik bize yetse de, dünya çapında bir çip fabrikamız henüz yok.
İlerleyen teknolojiyi bu konuda da takip etmekte fayda var tabii ki, ama bizde ARGE çalışmaları için ayrılan bütçe birçok gelişmiş ülke ile kıyaslanamayacak kadar düşük.
Ne diyeyim, mantalite farklılığı sanırım. Nasıl olsa üreten var, ne diye biz uğraşalım diye düşünüyor büyüklerimiz her halde.
Ama işte bu zihniyet yüzünden bağımlı olmuyor muyuz dışarıya?
Bugün Türkiye'de üretebildiğimiz ne varsa, aslında dışarıya bağımlı olarak üretiliyor. 100 üretiyorsak 80'i ithalata bağlı ara ürün ve hammadde.
Çip konusu çok ince teknoloji istiyor, çok da az kazancı olan bir sektör belki. Ama mercimek kadar şey için aslında dünyanın parasını ödüyoruz her sene.
Belki bu konuya başlangıç yatırım bedelleri ne kadar yüksek olursa olsun artık bir el atmakta fayda vardır?
Sonuçta kimseye bağımlı olmayız, tamam o kadar ucuz üretim yapamayız belki, ama bunun hammaddesi silikon değil mi? Yani silisyum. Hadi daha da Türkçesi ile söyleyeyim, KUM!
Hani bizde bol miktarda olan şey.
Tasarımlar için ise yeterince beyin gücümüz var diye düşünüyorum, genç beyinler ülkemizde iş olmadığı için dışarıya gidiyorlar sürekli. Halbuki bu konuya devlet desteği ile eğilinse, ne kadar devlete yükü olabilir ki, bırakın gençler denesinler.
Belki aralarından birileri ilginç bir şeyler geliştirir de, dünya çapında bizim de teknolojik bir markamız olur.
Üstelik sipariş usulünce çalışan bir tesis olursa dünyadan da çok sipariş alabiliriz. Tamam, devlet destekli, yani devlete zarar yazan bir dal, yani uluslararası boyutta rekabet kolay olmayacaktır, ama zararı yanında getirisi bence çok daha fazla olacaktır.
Elektronik mühendisi arkadaşlar! Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yanlış mıyım?
Moskova'dan sevgi ve saygılarımla