Kandura (Kandıra değil) Sermayesi Neden Çare Olmayacak?
Kapitalist sistemin bankalarından bir farkı yok İslami bankaların, aynı tas aynı hamam. Tabii sukuk sisteminin kendince kuralları var, İslam’a göre yasak olan konularda yatırım yapmak yasak mesela.
Temim, sen şimdi ver bana bi 3-5 milyar dolar, ben sonra veririm sana.
Hayırdır İhsan abi, napcan o kadar parayı?
Dövizi tutcam. Kurlar yine fırladı yukarıya.
Benim kârım ne olacak bu işten?
Ne bileyim, sen ne istiyorsun?
At bi beşlik, yeter her halde…
***
Sanırım böyle yürütülüyor bu işler.
Önce Arap ülkelerinden belli bir miktar döviz transferi yapılıyor, sonra da o döviz piyasaya devlet bankaları eliyle salınıyor.
Dövizin alıcısı yine parayı verenler. Yani aslında döviz gerisin geriye alındığı ülkeye dönüyor.
Bu arada da Türk parası istenilen seviyede tutulmuş oluyor.
Bu alışverişten parayı verenin kârı ne oluyor peki?
Artık ne isterse.
Parasına para mı katmak istiyor, yoksa başka bir şeye mi göz dikiyor, orasını kendi aralarında bir şekilde hallediyorlardır muhtemelen.
Ben ne satacağımı bilirim!
***
Arap ülkelerinin paralarına para katmalarının yolu sukuk sistemi. Faizsiz bono sistemi gibi bir şey.
Daha önce bunun nasıl bir sistem olduğunu yazmıştım.
Kısacası sukuk dedikleri hülle yöntemi ile parana faizsiz para katmanın bir yolu.
Güya para ile bir şeye yatırım yapılıyor ve faiz yerine elde edilen kârdan pay alınıyor.
Ya zarar ederlerse?
Hülle dedim ya, sukuk zarar yazar mı hiç!
Kapitalist sistemin bankalarından bir farkı yok İslami bankaların, aynı tas aynı hamam.
Tabii sukuk sisteminin kendince kuralları var, İslam’a göre yasak olan konularda yatırım yapmak yasak mesela.
Yersen.
***
Bu arada iktidar herkesin ekonomide öncelikle izlediği döviz kurlarını denetim altında tutmuş oluyor.
Denetim altında derken serbest piyasada doların Türk lirası karşısında fiyatı 27 lirayı aşmış durumda. Euro ise 30 liranın üstünde.
İhracatçı ucuz TL istiyor! Rekabet önemli!
Yaz aylarındayız, turistler için de Türkiye’nin ucuz tatil yapılabilecek bir ülke olması gerekli!
***
Ama vatandaş zamlardan bunaldı!
Kim takar bu saatten sonra vatandaşın halini, seçim geçti gitti arkadaş.
Geçti Bor’un pazarı.
***
Yerel seçimler var ama ufukta!
Güldürmeyin beni, muhalefet bu haldeyken hiç merak etmeyin, yerel seçimler bizim.
Zaten kapı kapı gezerek makarna kömür dağıtıyor bizimkiler.
Hiç merak etmeyin, bu halk bu haldeyken yine bizi seçecektir.
Başka şansı yok!
***
Peki geçici getirilen dövizler ile döviz kuru bir seviyede tutuluyor da, onca petrol, doğalgaz alıyoruz. Sonra ithalata da dünyanın dövizini ödüyoruz?
Sonra onca borç var, bu borçlar nasıl ödenecek?
Bunların parasını nasıl buluyorsunuz?
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
***
Turizm bir gelir kaynağı.
İsteyene ne istiyorsa satıyoruz zaten.
Eh, doğalgazda borçları erteledik biliyorsunuz.
Sermaye kontrolü ile ihracatçının kazandığı dövizlere de el koyuyoruz.
Biraz pahalı da olsa, bir şekilde borç para da buluyoruz.
Tabii bir de kur korumalı hesaplar ile milletin elindeki dövizi de topladık.
Yani şimdilik döviz ihtiyacını bir şekilde karşılayabiliyoruz.
***
Ama bu bir anlamda titan sistemi, er geç elinizde patlar!
Bu işin sonu kötü değil mi?
Boş ver, şimdilik yürüyor işte, gemisini yürüten kaptan!
Ben ekonomistim!
***
Peki iç piyasa ne olacak?
Onca enflasyon var, fiyatlar sürekli artıyor?
*
Onu da başka türlü hallediyoruz.
Kur korumalı hesaplar için merkez bankası para basıp duruyor. Bu işi merkez bankasına havale ettik.
Tamam bu enflasyona sebep oluyor.
Durumu biraz kontrol altında tutabilmek için kredileri kıstık zaten.
Vergileri de artırınca, milletten toplanan paralar ile bir şekilde bütçeyi dengeliyoruz işte.
Çok ağlayan olursa maaşlarını biraz artırıyoruz olup bitiyor.
Zaten onun oranını da TÜİK ile ayarlıyoruz.
***
Sen dert etme bu konuları, gittiği yere kadar artık.
Her ne yaparsak bedelini millet bir gün ödeyecek zaten mecburen.
Başka çaresi var mı milletin?
***
Dedim ya, sen kafana takma böyle şeyleri.
Sen dövizden haber ver, sizin kasada biraz borç verecek döviz var mı?
Bak kurları bir seviyede tutmak için biraz dövize ihtiyacım var!
*
Tamam İhsan abi, bir bakayım kasaya, ne yapabilirim bir düşüneyim.
Senin gittiğin yol yol değil be İhsan abi, millet anlarsa ne yaptığını paramparça eder vallahi seni!
Koçum, sen düşünme dedim ya bu konuları.
Ben kurtarıcıyım milletin gözünde, ne varsa yine reyiste var diyor millet. Seviyorlar beni, hatta tapıyorlar.
***
Hüüp…
Sen merak etme be koçum, hadi git bak kasaya, daha yolum uzun, yan komşuna da uğramam lazım.
Onun mırrası da epey lezzetli oluyor, yanına da hurma ikram ederse değme keyfime.
Ne kadar sıcak gerçekten sizin buralar, nasıl yaşıyorsunuz bu sıcakta?
Kandura giyiyoruz ya be abim, serin tutuyor, alttan püfür püfür esiyor.
Bir mırra daha ister misin? Biraz daha hurma ye!
Yok istemem, hadi hadi, daha komşuna gideceğim.
Tamam İhsan abi, ben gidip kasaya bakayım öyleyse.
Bak kandura ne kadar rahat, sana da giydirelim bir tane, alttan alttan püfür püfür eser, bir yerlerin serinler. İster misin İhsan abi?
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.