Türk Denizlerinin Altındaki Çorak Arazi Sorunu
Denizaltı yaşamını da bozduğumuz kesin. Denizlerimizde zaten çok az olan balıklar son yıllarda artık neredeyse hiç kalmadı. Bunda biz insanların da büyük etkisi var. Hem denizlerimizi kirletiyoruz hem de trolle balıkçılık yapılması yüzünden deniz dibindeki balık yuvalarını köreltiyoruz.
Antalya Konyaaltı Plajı Tabanı
Evet, çorak arazi sorunu, hem de denizlerimizin tabanında. Başlıkta yer alan iki fotoğrafın arasındaki farkı görebiliyor musunuz? Soldaki Kızıldeniz tabanını, sağdaki içi Antalya Konyaaltı plaj tabanını gösteriyor. Konyaaltı açıklarında çekilmiş olan fotoğrafta deniz altının çoraklığının yeterince görünüyor olması yetmiyormuş gibi üstelik bir de naylon poşet kadraja girmiş. Denizlerimizin altı hem çok çorak hem de çöp yuvası olmuş durumda. Ne kadar üzücü, değil mi?
Ülkemiz diğer sıcak ülkelere nazaran daha ılıman iklimli bir coğrafyada bulunuyor. Turistik açıdan plajlarımız çok güzel, otellerimiz kaliteli, hizmet kalitemiz de birçok ülkeden daha iyi. Ben hizmet sektörünü, prensipte “hizmetkarlık” olarak gördüğümden karşı olsam da, turizmin ülke ekonomisine büyük katkılar sağlaması ve işsizliğe de bir anlamda çare olması yüzünden durumu kendimce kabullenmek zorunda kaldım.
Plajlarımız çok güzel dedim ama, bu güzellik daha çok hava ve deniz açısından bir güzellik. Güneydeki plajlarda yeterince kum olmaması bence bir sorun.
Bilmiyorum, benim küçüklüğüm Karadeniz kıyılarında geçti, Kerpe, Kefken, Cebeci, buralar Kandıra'nın deniz kıyısındaki köyleridir, şimdi köy demek için epey kalabalıklaştılar gerçi, hepsi çevre illerdekilerin yazlıklarıyla doldu, o yüzden artık yazlık beldeler demek daha doğru sanırım. Buralarda yaz sezonu güney sahillerimizde olduğu kadar uzun olmasa da bizim oralarda da yazın yeterince deniz havası solumak, dinlenmek mümkündür. Plajlarımız ise genellikle incecik kum kaplıdır. Güney sahillerde o kadar güzel deniz kumu bulamazsınız, çok enderdir, sadece bazı plajlarda vardır. Zaten bizim oralarda plaj demezler deniz kıyısına, kumsal derler. Çünkü koylarda, deniz kıyılarında kum olur. Güneyde en ünlü plajlar, Ölüdeniz, Patara, Kaputaş, Hisarönü, Yalıkavak, Türkbükü, Konyaaltı, hepsi çakıllıdır. Ama konumuz plajlar değil. Sadece kunusu gelmişken ucundan değineyim istedim.
Denizlerimizin Özellikle Akdeniz’in Altı Çoraklaşmış
Denizin altı özellikle Akdeniz'de nedense çok çorak. Karadeniz daha iyidir. Bazı yerlerde dalış yapılıyor, çeşitli su altı mağaraları var. Böyle yerler ilginç olabilir, ama geneli bomboş. Bodrum'da, Fethiye'de, Kaş'ta, Çeşme'de, Ayvalık'ta, Çanakkale'de dalış üzerine uzmanlaşmış çeşitli organizasyonlar var. Dalış turizmi için bir aralar uçak batırmak, gemi batırmak moda olmuştu. Ama buralarda bile sualtı bir Kızıldeniz gibi güzel değil. Tropikal yerlerde çekilmiş filmlerde de cennet gibi su altı görüntüleri oluyor, oralar da çok güzel, mercan kayalıkları, renkli renkli balıklar. Bizde yok maalesef.
Peki bu konuda bir şey yapılabilir mi? Yoksa ne yapalım, bu da bizim kaderimiz deyip kabullenelim mi?
Çorak Arazileri Yeniden Kazanmak Mümkün müdür?
Bizim denizlerimizde de su altı ormanları yapmak, mercan kayalıkları oluşturmak mümkün mü dersiniz?
Ne işe yarayacak yapsak, su altı bitkileri olsa ne olur, olmasa ne olur demeyin, suya yaşamın kaynağı olan oksijen katmaları yanında balıkların üremeleri için de gerekli ortamı yaratıyorlar. Yani bir zenginlik aynı zamanda. Kimi balıklar için besin kaynağı, yaşam ortamı. İyi olmaz mıydı bizde de çeşit çeşit balık olsa?
Tropikal balıkların zaten kimisi zararlı, şimdiden sahillerimizi balon balıkları istila ettiler. Zaten okyanuslardan gemilerin balast sularıyla gelen denizanaları da artık kimi zaman istila seviyesinde çoğaldılar. Evet, bu konularda haklısınız. Doğanın dengesini bozma konusunda diğer tüm canlılardan daha iyiyiz diyebilirim.
Ama denizaltı yaşamını da bozduğumuz kesin. Denizlerimizde zaten çok az olan balıklar son yıllarda artık neredeyse hiç kalmadı. Bunda biz insanların da büyük etkisi var. Hem denizlerimizi kirletiyoruz hem de trolle balıkçılık yapılması yüzünden deniz dibindeki balık yuvalarını köreltiyoruz.
Bence artık en azından deniz diplerinin eskisi gibi olması için bir şeyler yapmamamız gerektiği kesin.
Örnek: Kaliforniya’nın Su Altı Kelp Ormanları
Kaliforniya'da su altında kelp ormanları varmış. Bu bitkiler kocaman, upuzun büyük yapraklı su yosunları, su altında deniz tabanından yüzeye uzanan ağaçlar gibi, aynı bir ormandaymışsınız hissi veriyor diyorlar. Kaliforniya sularında çok sayıda canlı türüne ev sahipliği yapıyorlarmış. Acaba oralardan getirip bizde de su altına ekilse Akdeniz sularında da yaşarlar mı?
Gerçi Akdeniz'in kendi bitkileri var aslında. Bizde çok olmasa da "erişte" denilen deniz çayırları var. Boyları bir metreye kadar uzayabilen yaprakları sivrilmiş, yeşilimsi renkte su altı bitkileri. Akdeniz'in önemli bir endemik türü. Bizde daha çok Kıbrıs, Mersin ve Çanakkale'de, özellikle de Gökçeada kıyılarında bulunur. Kırk metre derinliğe kadar güneş ışığı uzanabildiği için bu bitkilere de bu derinliklere kadar rastlamak mümkün. Hem de deniz çayırları çiçekli bir bitki. Sonbaharda çiçek açar ve ilkbaharda meyve verir. Bu meyveler yüzeyde yüzer ve deniz zeytini olarak bilinir. Deniz habitatı döngüsünün çok önemli bir parçası. Yapraklarında yaşayan alglerin suya bol miktarda oksijen salınmasına ayrıca faydaları var. Korumaya almışız ama direk yok eden yok, denizleri kirleterek yok ediyoruz. İnsanların bu konularda bilinçlendirilmesi gerekli.
Marmara Denizi’nin Durumu Fecaat
Konu ticari bir konu olunca nedense hemen her şeyi yapıyoruz. Midye çiftlikleri var, midye deniz suyunu filtrelemek için iyi bir çözüm aslında. Daha çok da Marmara denizinde kuruyorlar.
Ama Marmara denizini etrafına kurulan fabrikalar yüzünden resmen mahvettik. Bir zamanlar kılıç balıkları yaşarmış Marmara'da, şimdilerde Gökçeada açıklarında rastlanıyor arada diyorlar. Ama bunca fabrika atığı ile sularımızı bir yandan kirletiyoruz, sonra da onca uğraşarak temizlemeye çalışıyoruz. Üstelik zaten az olan deniz bitkilerini de bu kirlilik yok ediyor. Müsilaj konusuna hiç girmeyeyim. O zaten ayrı bir sorun. Denizlerin isyanı.
Deniz Araştırmaları Enstitüleri
Deniz araştırmaları konusunda bir iki enstitümüz var. Ama her zaman olduğu gibi bu konuyu da yeterince önemsememişiz. Sessiz sedasız, kendilerince birtakım araştırmalar yapıyorlar. Ama sorunları gündeme getirmeye çalışsalar da yapılanlar popüler gündelik haber değeri olan şeyler olmadığı için kimsenin haberi yok ne yaptıklarından. Zaten üç tarafı denizlerle kaplı bir ülkede su altı hayatı konusunda enstitü düzeyinde kalmış olmamız her şeyi anlatıyor bana. Dünyaca ünlü deniz altı araştırmaları yapan bir üniversitemiz olmalı bence.
Küçükken Kaptan Cousteau belgesellerini izlerdim. Ünlü Fransız sualtı araştırmacısı. O daha çok deniz canlıları konusunda belgeseller çekiyordu, ama belgesellerde bitkiler de görünüyordu. Aslında denizler altı bitki popülasyonu da çok çeşitli.
Günümüzde de belgesel çekimleri ile uğraşanlar var ama bizde çok yok maalesef. Varsa da ben bilmiyorum. Halbuki diziler konusunda son yıllarda epey meşhur olduk. Bu rüzgârı arkasına alıp denizlerimiz konusunda da halkı bilinçlendirmek için diziler çekilse keşke.
Denizaltı Turizmi
Bir başka konuya daha değinmek istiyorum. Deniz altı turizmi nedense dalgıçlık ile sınırlı kalmış durumda. Tabii bu heveslisi ve belli bir gelir sahipleri için geçerli. Özel eğitim almanız gerekiyor. Sağlıklı olmak da gerekli şartlardan biri.
Daha genele yayılacak bir turizm şekli düşünülemez mi diye hep kendi kendime sormuşumdur. Ne bileyim, neden kıyıdan deniz altına uzanan camdan tüneller yapılmaz mesela? Çocuğu da yaş almış olanı da rahatlıkla gidip su altını bu tünellerden gidebilse kötü mü olur? Kimi yerlerde büyük akvaryumlar var. Ama oralarda hem deniz canlıları özel havuzlarda tutsak tutuluyor, hem de ne bileyim, biraz suni geliyor bana. Daha doğal bir ortam olurdu sanki su altına uzanan tüneller yapılabilse. İlginç olurdu. Bugünün teknolojisi ile yapılmayacak iş değil. Tamam, yine ilgi çekmek için özel balıkları belki belli bir çevreye gerilmiş ağlar içinde tutmak gerekecektir, ama bu alan yeterince büyük planlanabilir, Afrika'daki gibi vahşi yaşam parkları tarzı olabilir. Alın size yine bir fikir. Deniz dibine de ekilecek çeşitli su bitkileri ile güzel ve ilginç bir ortam yaratılabilir. Bence ziyaretçi akınına uğrar böyle bir yer yapılsa.
Sonuç
Kısacası deniz diplerimiz bence çok çorak, üstelik çöp dolu. Bu konuda da bir an önce bazı çalışmalar yapılsa ne güzel olur diye düşünüyorum. Nasıl yapılır tam olarak bilmiyorum, ama deniz dibi tarımını da öğrenebiliriz istersek. Bence deniz diplerindeki çorak arazilerimizde de ormanlaştırma çalışmaları yapmamız gerekli. Balık popülasyonu da bu sayede artacaktır mutlaka. Eğer ne faydası olacak bu dediklerinin diyen olursa, en azından daha ucuz balık yememizi sağlar diyerek bitireyim.
Moskova'dan sevgi ve saygılar