Site İçi Arama

tarih

Batı Karadeniz (Kastamonu eyaleti) üzerine

Osmanlı Coğrafyası 20 milyon kilometre kare. 250’den fazla eyalet, 5 özerk bölge. Kastamonu Eyaleti 1827’de kurulur.

Osmanlı Coğrafyası 20 milyon kilometre kare. 250’den fazla eyalet, 5 özerk bölge.  Kastamonu Eyaleti 1827’de kurulur.  1864’te vilayete dönüşür. Ama Eyalet olmadan bir yıl önce özellikle Batı Karadeniz’i derinden etkileyen bir vaka olur.

Vaka-i Hayriye / Vaka-i Şerriye

1826 tarihinde “Gâvur Padişah” lakaplı II. Mahmut devşirme Yeniçeriyi kaldırdı: “Vakayı Hayriye” kimin hayrı, kimin şerriydi, tartışılmadı.  Ama Devlet-i Ali’nin savaşacak asker kaynağı Hristiyanlar olmaktan çıktı. Yeni asker kaynağı Müslümanlar (çok büyük ölçüde de Türkler) oldu. 

Türkmenlerin Kaidesi ilerde milli direncin de kaidesini oluşturacaktı. Ancak vaka-i Hayriye, Müslüman Türklerin nüfusunu azaltan ve insan kaynaklarını yok eden şerri etkisini en çok Birinci Cihan ve İstiklal Harplerinde gösterecekti.

Batı Karadeniz Mikro Etnisiti

Osmanlı kayıtlarına göre nüfusun yüzde 98’den fazlasının Müslüman (Türk) olduğu bu “mikro etnisiti” coğrafyası (Kastamonu Eyaleti), tarihi süreçte bu yapısını nasıl kazandı? 

Bundan 4000 yıl önce Kastamonu’nun ilk kurucuları olan Kaşkaların Türkler olması, Batı Karadeniz’i ve şehri apayrı bir yere koyar. Önce Batısında Palalar sonra doğusunda Hititler kurulur.  Ortada ne Pers var ne Yunan… Batı sınırında Trak kavimleri, Luwiler, Pelesengler… Hatta Lidyalılar.

Bir başka ifadeyle bölgedeki Kaşkalar, Anadolu’daki ilk Türk şehrini inşa eder. Frigler, Kimmerler… İskitler ve doğusunda (Tokat Zile) Alp Er Tunga tuzağa düşürülmese, Anadolu’nun top yekûn Türkleşmesi 1000 yıl daha önce olabilirdi. M.Ö. 8. Yüzyılda Batı Karadeniz proto (ön) Türkleri Adalar Denizi (Ege) ve Akdeniz’e doğru yerleşir. Böylece bugün hala Batı Anadolu ve Toroslardaki halkla olan dil, kıyafet ve şive benzerliği, onuncu yüzyıldan sonra oluşan büyük göç-hicret dalgasından çok önceleri oluşmaya başlar. Roma burayı ikiye ayırır: Paflogonya ve Bitinya. Ruslar buralara saldırır ama tutunamazlar. Ruslara karşı bu bölgeye Peçenek, Uz ve Kuman-Kıpçak boyları yerleştirilir ve paralı sipahi olarak istihdam edilir.

Doğal Hisar

Batı Karadeniz’in denize paralel ikili-üçlü dağ silsileleri “doğal hisar” oluşturur. İskender Bölgeye giremez. Pers ihtirası uzaktan “Kalas” vasıtasıyladır. Yunan kolonileri noktasal yerleşimler kurar. Tavla içindeki zarlar gibi… Ve surlar yıkılınca bölgeyi terk eder. Yerli halk ise aynı halk olarak kalır. Bu Anadolu’nun ilk Türk şehrinin yıllarca kendini korumasına vesile olur. Ovalara yerleşen Moğollar bile doğal hisara giremez. Türkler dağlarda yoğunlaşır.

İsmail’in On İki Oğlu

Karadeniz Türklerin turnusol kâğıdıdır. X. Yüzyıl Rus kroniki İpatevskaya Letopis’te “İsmail’in on iki oğlundan türeyen Torkmenler, Peçenekler, Torklar ve Polovetslerin (Kuman-Kıpçak)” bahsi geçer. İşte bu boylar, “Türk göçünün” ve “Türk Hicretinin” kahramanlarıdır.  Kuzeyden gelenler Hristiyanlaşmakta, Güneyden Müslüman Türkler gelmektedir.  Karadeniz’in Kuzeyinden gelen grup, Balkanlar, Orta Avrupa, Adalar Denizi, Trakya ve Batı Karadeniz’e yerleştirilir. Güneyden ise daha çok Müslüman Türkmenler gelir. Akdeniz, Adalar Denizi ve Karadeniz’e yerleşirler.  İki uç Kaşka yurdunda birleştiğinde kendinizi Batı Karadeniz denen ayrık bir coğrafyada bulursunuz. Çaka Bey 1081 yılında İzmir’de beylik kurar. Peçeneklerle anlaşıp, Güney Trakya topraklarını ve İstanbul’u fethetmek ister.

Bizans İttifakları, Büyük Göçler ve İskan

Bizans Rus tehdidine karşı 917 yılında Bulgar ve Peçeneklerle, 1091 yılında ise Peçenek tehdidine karşı Kuman-Kıpçaklarla ittifak yapar. Karadere de diplomasi, Omurbey’de savaş olur. İsimler zaten Türkçedir.  

Bizans imparatoru ittifaklar zamanında Bulgar, Peçenek, Kuman ve Uz Türklerini Anadolu’ya geçirip yerleştirir. İmparator Ioannes Vatatzes Türk’ü Türk’le durdurmakla övülmektedir.

1071 Malazgirt’te Buluşma

Balkanlar, Batı Karadeniz ve Adalar Denizinde meskûn Peçenek, Oğuz ve Kuman-Kıpçak paralı askerleri 1071 Malazgirt Savaşında soydaşlarının yanına geçer. Zira Türkçe onları birleştirir. Anadolu bu tarihten sonra Türk yurdu vasfını hiç kaybetmez. Hiç işgal görmeyen Batı Karadeniz Türkmenleri de Çanakkale ve İstiklal Harbinde baş aktör olur. 

Batı Karadeniz: Kaide-i Türkmen

Batı Karadeniz’in bu derece homojen olmasını biraz daha ayrıntıyla aydınlatmak yerinde olur.  Anadolu’ya Kuzeyden gelen Türk göçü Bulgar, Peçenek, Oğuz ve Kuman-Kıpçak karışımıdır. Bu Batı Karadeniz’in, Batı Anadolu, Balkanlar ve Orta Avrupa ile dil ve kültür yakınlığını izah eden faktörlerden biridir. Diğer yandan büyük Türkmen hicretleri de, Karadeniz’in güneyinden gelir.  Batı da uçlarda toplanır.  Nitekim seyyah ve tarihçi İbn Bibi Selçuklunun “Sağ Kol Uç Beylerbeyi” olarak Kayı boyundan Hüsameddin Çobanı Kastamonu’da, “Sol Kol Uç Beylerbeyi” Seyfeddin Kızıl’ı Ankara’da belirler.  İbni Bibi Hüsameddin Çoban Bey’in Bizans gazalarında Kayı, Bayat ve Kıpçak yiğitlerine dayandığını yazar.  Atlı sipahisi hazır 25.000 kişidir. Kaşkalar diyarı zaten Sümer koludur.

Öte yandan Şâhinşâh (1110-1116), Sultan II. Kılıç Arslan (1155-1192) ve Moğol istilâsı sırasında (XIII. yy.) gelenler, İtalyan seyyahların Anadolu’yu Türkiye diye adlandırmasına sebep olmuştur.  Saint-Quentinli Simon’a göre, Türkiye Selçuklularının 100 şehri vardır. Arap coğrafyacısı Ebu Fida İbn Said de 24 ana şehir sayar.  Bunlar tam tekmil ve bir kısmı 100 binin üzerinde nüfusu olan yerlerdir. 

Özellikle Batı Karadeniz’deki Türkmen yoğunluğu, İbn Said’in de dikkatini çeker: 1261 yılından önce Toroslar-Denizli bölgesinde 200.000, Kastamonu yöresinde 100.000, Kütahya-Karahisar arasında 30.000 çadır Türkmen ahali bulunmaktadır. Kâtip Çelebi’nin tespitiyle Kastamonu ve çevresi Türkmen’in kaidesidir. 

Batı Karadeniz Türklerinin Müslümanlaşması

Batı Karadeniz ve Batı Anadolu da Müslüman Türklerle Hristiyan ve Şaman Türkler 1000’li yılların son çeyreğinde buluşur. Aynı buluşma yüz yıl geçmeden Balkanlarda da yaşanacaktır.

Böylece bu bölgeler bu kez de Türklerin Müslüman yapısıyla bezenir.

Batı Karadeniz  (Kastamonu Eyaleti/Vilayeti)

Kız Kulesinden Samsun’a kadar Batı Karadeniz coğrafyası Kastamonu Eyaleti olarak adlandırılır. Vilayet olarak düzenlendiğinde de aşağı yukarı Batı Karadeniz’i içerir. Kastamonu, Paşa Sancağı (merkez) yanında, Bolu, Sinop ve Çankırı sancaklarının da merkezidir. 

Tüm kaynaklar ittifak eder. Yabancı ya da yerli fark etmez.  Bu bölge, Osmanlı coğrafyasında yüzde 98 oranında Müslüman Türk nüfusa sahip tek ve yegâne eyalet (vilayet) tir.  Felaketler asrındaki Balkan, Çanakkale ve İstiklal harplerinin en büyük asker kaynağı bu Müslüman Türk coğrafyası olmuştur. Ve işgal görmediği halde, en çok şehit veren bölge, açık ara Batı Karadeniz bölgesidir.

Külfette ve Nimette  Eşitlik

Vaka-i Hayriye ile ülke savunması sadece Müslümanlara kaldı. Türk nüfus en büyük asker kaynağı olmuştur. Bu nedenle Birinci Dünya Savaşı ve Ulusal Bağımsızlık Mücadelesi Müslüman ve Türk nüfusu azaltmıştır.

Özellikle yetişmiş ve eğitimli nüfusun şehadeti Müslüman Türk nüfusun ekonomi, sosyal hayat ve yönetimde etkisini silikleştirdi. Bundan en çok etkilen bölge de Anadolu’nun ilk Türk şehri olan Kastamonu Vilayeti ve yüzde 98 Müslüman (Türk) yapısıyla Batı Karadeniz Bölgesi oldu. Kim bilir bugün kabinede tek bir Batı Karadenizli Bakanın bulunmamasının bir nedeni de Vakayı Hayriye’nin bir olumsuz sonucudur. Matta etkisi. Dezavantajlı başlama… Külfetin yoğunluğu nimeti önlemiş görünüyor. Oysa eşitlik esastır. Anayasamız ne diyor: Herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Köroğlu, Ilgaz, Küre, İsfendiyar sıradağları, sanki toprağın bağrında yatanların kabirlerinin sıra sıra dizilişi…Batı Karadenizli Şair Orhan Şaik Gökyay ne demişti: “Bu vatan, toprağın bağrında sıradağlar gibi yatanlarındır.” 

Anayasanın 10. Maddesi açık: Eşit ve imtiyazsız bir Türkiye bizi bekliyor.

Doç. Dr. Selahattin ATEŞ
Doç. Dr. Selahattin ATEŞ
Tüm Makaleler

  • 17.10.2021
  • Süre : 3 dk
  • 4288 kez okundu

Google Ads