İstiklali 'tek adam' olan Afganistan'ın istikbali (6)
Tarihçiler, ‘Afgan’ kelimesinin tam anlamı konusunda hemfikir değiller. Bazıları bunun, ülkenin Hindistan ve Orta Asya arasındaki konumuna atıfta bulunan ‘arasında’ anlamına gelen arkaik bir Türkçe kelime olduğuna inanmaktadır.
Tarihçiler, ‘Afgan’ kelimesinin tam anlamı konusunda hemfikir değiller. Bazıları bunun, ülkenin Hindistan ve Orta Asya arasındaki konumuna atıfta bulunan ‘arasında’ anlamına gelen arkaik bir Türkçe kelime olduğuna inanmaktadır. Usama bin Ladin liderliğindeki el Kaide, ABD’nin öncülük ettiği küreselleşme sürecine dünya çapında direnişi başlatmanın yollarını ararken, Amerikan ulusal güvenlik çemberini fark edilmeden delebileceği bir mekanizmanın inşası için dünya ekonomik sisteminin tamamen dışında kalan bir ulusun coğrafyasını kendisi için üs bölgesi olarak kurgulamıştır. Bu durum, 9/11 sonrasında Afgan halkını; ABD, Taliban ve el Kaide ‘arasında’ bırakan bir açmaza mahkûm etmiştir.
Siyasi Yapı
2004 anayasası gereği, Afganistan başkanlık sistemiyle yönetilen bir ülkedir. Hükümetin başı, başkandır. Başkan tarafından görevlendirilen iki başkan yardımcısı ve icra kurulu, yürütme fonksiyonları için devlet başkanına yardımcı olur. Bu sistemin devam edip-etmeyeceği hususunda, Taliban'ın karar vermesi beklenmektedir.
Bu doğrultuda, 652 000 km² yüz ölçüme sahip Afganistan’da, Taliban’ın yönetiminde nasıl bir siyasi yapı teşkil edileceğine dair kafalardaki soru işaretleri halen geçerliliğini korumaktadır. Ülkenin etnik çeşitliliği yanında, cihadî unsurların çeşitli fraksiyonları temsil etmesi, din-etnik yapıların iç içe girmesi gibi nedenler, Afganistan’ın geleceğinde yeni Taliban yönetimine, ülkenin coğrafi bütünlüğünü korumak kapsamında büyük bir sorumluluk yüklemektedir.
Afganistan, çok sayıda etnik gruptan oluşan, heterojen yapıya sahip bir ülkedir. Ülkede hiçbir etnik grup, yeknesak bir yapıda bir devlet kurmak için gerekli nüfus çoğunluğuna sahip değildir. Geleneksel olarak kültürel, dini ve etnik çeşitliliğin kabul gördüğü bir devlet yapısı Afganistan topraklarında söz konusu olmuştur. Devletin ismi ister şahlık ister cumhuriyet olsun, geçmişten günümüze Kabil merkezli gevşek federasyon tipinde bir yönetim anlayışıyla idare edilen bir ülke olmuştur. Bununla birlikte bu ülkede, nüfus açısından en büyük topluluk olan Paştunlar, Afganistan genelinde diğer gruplara nazaran yönetim mekanizmalarında doğal olarak daha fazla hak sahibi olmuştur.
1990’ların Yugoslavya’sının yaşadığı küçük devletçiklere bölünüp parçalanma sürecine benzer bir durum, Afganistan coğrafyası için de yakın gelecekte söz konusu olabilir. Bunu tetikleyici unsurlardan geleneksel Paştun-Tacik siyasi çekişmesi ile Merkez-Taşra yetki kargaşası, her dönemde çözülmesi gereken temel sorunlar arasında yer almıştır.
Ekonomik Yapı
Uluslararası terminolojide ‘Nothingistan’ (hiçbir şeyin olmadığı ülke) olarak tanımlanan Afganistan, ekonomik bakımdan 1980 yılından itibaren, diğer ülkelere ve bilhassa komşularının desteğiyle ayakta durabilmektedir. Oysa, güven ve istikrarın kısmen yüksek olduğu 1980 öncesinde, komşu ülkelere gıda maddesi satabilecek seviyede üretim gerçekleştirebilen Afganistan’ın başta tarım olmak üzere tüm ekonomik yapısındaki temel işlevler, işgalle birlikte, büyük oranda kesintiye uğramıştır.
BM gelişim indeksine göre Afganistan, fakirlik sıralamasında alt sıralarda, 169’uncu sırada yer almaktadır. Ülkede kalkınma ve sanayileşme adına tesis ve fabrika yok denecek kadar azdır. Sadece küçük ölçekli; tuğla, tekstil, sabun, mobilya, ayakkabı, gübre, giyim, yiyecek işleme, alkolsüz içecek, soda, çimento ve el dokuması halı üreten atölyeler ile kömür ve bakır ocakları endüstriyel altyapı içinde yer alan yeteneklerdir.
Afganistan’ın topografik olarak dağlarla kaplı bir ülke olması, ister istemez ülke insanını hayvancılık yapmaya zorlamaktadır. Bunun haricinde, haşhaş ekimi başta olmak üzere, tarım halkın başlıca geçim kaynağıdır.
Ülkede, ABD ve müttefiklerinin askeri birlik ve karargahları ile müteahhit firmaların varlığı, belirli oranda altyapı ve bayındırlık hizmetlerine yatırım yapılmasını sağlamıştır. Sadece ABD, son yirmi yılda Afganistan’ın yeniden yapılandırılmasına 145 milyar dolarlık harcama yapmıştır.
Afganistan; işgaller ve iç savaşın tetiklediği ardı arkası kesilmeyen göçler nedeniyle, 35 milyonu aşan nüfusunu besleyebilmek için hemen hemen her şeyi dışardan ithal etmek zorunda kalan bir ülke haline gelmiştir. Afganistan’ın 1950’lerden itibaren en önemli ithalat kapısı Pakistan olmuştur.
Pakistan; Mayıs 1950’de iki ülke arasında imzalanan Transit Ticaret Anlaşmasının bir gereği olarak, Afganistan’a Karaçi üzerinden hiçbir gümrük vergisi ödemeden, ihtiyaç duyduğu ticari emtiayı ithal etme hakkı tanımıştır. Anlaşma gereği, Karaçi limanından karayoluyla Quetta’ya sevk edilen mallar, Chaman/Spin Boldak sınır kapısından Afganistan’a sokulmaktadır.
Günlük olarak yaklaşık 300-400 TIR’ın Afganistan’a giriş yaptığı bu sınır kapısı, Afganistan’ın buğdaydan petrole kadar uzanan geniş bir yelpazedeki tüm günlük ihtiyaçlarının karşılanması bakımından önemli bir noktadır. Bu nedenle, Quetta-Kandahar kara yolunun her dönem açık tutulması, trafik güvenliğinin sağlanması Afganistan ve Pakistan açısından önem arz eder.
Haşhaş ekimi, afyon üretimi ve pazarlaması, ülkenin en önemli gelir kaynağıdır. 1972 yılından itibaren Viyana’daki BM uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele biriminin yakın takibiyle, ülkedeki haşhaş ekiminin azaltılmasına ve dünya pazarlarına sevkiyatının önlenmesine çalışılmıştır. Helmand bölgesinde yoğunlaşan afyon ekimiyle, yılda yaklaşık 3 500-4 000 ton ürün elde edilmektedir. Afganistan'da üretilen afyon, resmi yollarla, Quetta-Karaçi hattından dünya pazarlarına ulaştırılmaktadır.
Afganistan, aynı zamanda Orta Asya enerji kaynaklarına komşu bir ülkedir. Tarihi İpek Yolu güzergahına ev sahipliği yapan ülkelerden birisidir. Rus ve Türkmenistan doğal gazının Afganistan toprakları üzerinden boru hatlarıyla Pakistan’a ve sonrasında dış dünyaya, özellikle Batı pazarlarına ulaştırılması projesi (Kuzey-Güney Boru Hatları), halen ekonomik ve stratejik manada önemini koruyan bir seçenektir. Taliban’ın Afganistan’da idareyi ele geçirdiği 1996 yılından itibaren askıya alınan bu düşüncenin, Afganistan’ın tekrar güvenli ve istikrarlı bir ülke haline gelmesine bağlı olarak, küresel güçlerin ve özellikle Pakistan’ın gündemine gelebileceği değerlendirilmektedir. Çin’in Gwadar Limanı’nın işletme hakkını 2002 yılında almış olması da bu kapsamda yeni açılımlara davetiye çıkarabilecektir.
Afganistan’ın doğal kaynaklar yönüyle zengin olduğu çeşitli kaynaklarda ifade edilmektedir. Nitekim, Sovyetlerin işgali döneminde keşfedilen ve Mezar-ı Şerif üzerinden Duşanbe’ye bağlanan bir boru hattı ile ihracatına başlanmış olan doğal gaz yataklarının büyüklüğü konusunda kesin veriler bulunmamakla birlikte, özellikle kuzey bölgesinde önemli rezervlerin varlığı tahmin edilmektedir. Ülke topraklarında 2 trilyon m³ doğal gaz ve 700 milyon ton petrol rezervinin bulunduğu öne sürülmektedir.
Bilinen diğer doğal kaynaklar arasında, kömür, bakır, kurşun, çinko, sülfür, kromit, talk, barit, demir çekirdeği, tuz, değerli ve yarı değerli taşlar bulunmaktadır.
Afganistan’ın nihayetinde yurt içi gayri safi milli hasılası, 70 milyar dolar civarındadır. Kişi başına düşen milli gelir 2.000 dolardır. Ortalama 750-800 milyon dolarlık ihracat kapasitesi bulunan ülkenin ithalat rakamları, yıllık ihracat kapasitesinin 10 katı civarında (7.5-8 milyar dolar) seyretmektedir.
Demografik Yapı
Afganistan’da halkın çoğunluğu (%99.7) Müslümandır. Müslümanlar, Sunni (%84.7 – 89.7), Şii (%10-15) ve diğer mezhep (%0.3) inançlarına göre yaşam sürmektedir.
Ülkede son sayımlara göre 36.6 milyon insan yaşamaktadır. Afganlar çok genç bir nüfusa sahiptir. Nüfusun %40.92’si, 14 yaşın altındadır. %22.22’si ise 15-24 yaş aralığındadır. 25-54 yaş aralığını oluşturan kesim, %30.35’lik dilime karşılık gelmektedir. 55 yaş üstü ise %6.51’lik bölümü oluştur.
Afganların çoğunluğu Afgan Farsçası ve Dari denilen resmi dili konuşur. Halkın ortak dili Dari, lingua franca olarak kabul görür. Paştunca da resmi diller arasındadır. Halkın %11’i Türkî lisana hakimdir. Diğer etnik gruplar, kendi aralarında kendi dillerini konuşarak, anadillerine bağlı bir yaşam sürmektedirler. Ülkede okuma yazma bilenlerin oranı %43’tür. Halkın sadece %26’sı şehirlerde yaşamaktadır.
Afganistan’ın 2004 Anayasası,14 etnik grubun varlığı kabul etmiştir. Paştun, Tacik, Hazara, Özbek, Türkmen, Baluçi, Nuristani, Pamir, Arap, Gujar, Brahui, Kızılbaş, Aymak ve Paşa’dan oluşan etnik gruplar, Afganistan denilen renkli mozaiğin bir parçasıdır.
Paştunlar
Nüfusun yaklaşık %45’ini oluşturan Paştunlar, Afganistan'daki en büyük etnik gruptur. Paştunlar, paştuca/puhtucanın çeşitli lehçelerini konuşurlar. Paştunlar, aşiret çizgileri boyunca bölünmüş bir etnik gruptur. Yoğunlukla Afganistan'ın güney eyaletlerindeki şehir ve köyler Paştunların ikamet ettiği yerlerdir. Kabil'de de çok sayıda Paştun bulunmaktadır. Ülkede uygulanan iç göç/yeniden yerleştirme politikaları nedeniyle bazı Paştun aşiretleri/kabileleri ülke içinde dağılmıştır. Paştunların esas çoğunluğu Afganistan-Pakistan sınırının böldüğü bölgenin iki tarafında yaşamaktadır. Bu sınır bölgesi 2460 km uzunluğunda olup, dağlık bir mıntıkadır. Sınırın her iki tarafında da Paştunların genelde Gilzay kolundan Ahmedzai, Veziri, Papulzai, Nourai gibi kabileleri yer almaktadır.
Taliban, ağırlıklı olarak Paştunlardan oluşan cihadî bir topluluktur. Örgüt, Afganistan tarafındaki Veziristan bölgesini sınır geçişleri için bir yurt olarak kullanmış, böylece Pakistan’da zor bir coğrafyada yer alan üs bölgelerinde uzun yıllar varlığını sürdürebilmiştir. Taliban; Hindistan veya alt kıt’a Müslümanları arasında yaygın olan Deobandi ekolünün İslam anlayışını benimsemiş ve Paştun milliyetçiliği ile militan cihadî yaklaşımını bağdaştıran bir çizgide siyasi görüşünü oluşturmuştur. Taliban için özellikle Paştun kökenli öğrencilerin devam ettiği Pakistan medreseleri, bir çeşit “militan deposu” işlevini görmüş, Taliban’ı bu yönüyle Pakistan’a ve medreselerine bağımlı hale getirmiştir.
Tacikler
Nüfusun yaklaşık %25'ini oluşturan, çoğunlukla Farsça konuşan Tacikler, ülkedeki Sünni Müslümanlar arasında yer almaktadır. Kuzeydoğu Afganistan'ın Tacik halkı, her zaman Afgan idari seçkinlerinin önemli bir bölümünü oluşturmuştur. Penşir vadisi Taciklerin geleneksel yurdudur. Sovyetlere karşı düzenlediği başarılı askeri manevralarla adını duyuran Ahmed Şah Mesud’un kökeni de Tacik’tir. Penşirler ise açık tenli, kumlu saçlı ve genellikle yeşil gözlü, kendilerine özgü bir yapıya sahip olup, Taciklerin bir nevi alt etnik grubudur.
Kuzey İttifakı, esas olarak Özbekler, Tacikler, Aymaklar ve Hazaralardan oluşmuştur. Özellikle Tacik-Hazara iş birliği her dönem kuvvetli olmuş, Paştunlar karşısında ülkede karşı denge unsuru haline gelmiştir.
Hazaralar
Hazaralar, Afganistan'daki en kalabalık üçüncü etnik gruptur. Moğol görünümlü olmalarıyla bilinen Hazaraların çoğunluğu Şiidir. Hazaraların Afganistan’a yerleşimi 13. yüzyılda gerçekleşmiştir. Hazaralar, Afganistan'daki Paştun genişlemesinden olumsuz etkilenmiştir. Yaşanan göçler sonucunda Hazaraların çoğunluğu Afganistan’ın merkezindeki Bamyan'ı da içine alan Hazaracat veya Hazaristan bölgesine yerleşmiştir. Afganistan nüfusunun yaklaşık %20’sini oluşturan Hazaralar, Taliban döneminde de zulüm gören grupların başında gelmiştir. İç savaşta kuzey ittifakında yer alan Hazaraların ayrıca Hizb-i Vahadat isimli silahlı bir örgütü de olmuştur.
Özbekler
Kuzeyli savaş ağası General Raşit Dostum tarafından yönetilen Özbekler, Orta Asya'nın göçebe kabilelerinin torunlarıdır. Özbek olmayan birçok Afgan, bu etnik grubun üyelerini haksız yere eski komünistler olarak nitelendirir. Bunun başlıca nedeni Dostum'un 1980'lerde işgalci Sovyet güçlerinin yanında yer almasıdır. Ayrıca, Sovyet işgal gücü askerlerinin çoğunluğunun Özbek kökenli olması da bu görüşü beslemiştir. Öte yandan bugün Afganistan’da yaşayan Özbeklerin çoğunluğu, 1920’lerde Sovyetlerin uyguladığı gelenek ve dinlerine yönelik baskıdan kurtulmak için Afganistan’a göç eden Özbekistan kökenli Özbeklerin torunlarıdır.
Türkmenler
Afganistan’ın Türkmenleri ülkenin kuzey batısında ve özellikle Türkmenistan sınırına yakın yerleşim yerlerinde yaşamlarını sürdürmektedir. Afganistan’daki diğer gruplar, Özbekler gibi Türkmenleri de benzer nedenlerle, Komünist işgalcilerle ilişkilendirmiştir.
Kırgızlar
Küçük bir gruptur. Çoğunlukla Afganistan'ın kuzey doğusu ile Kırgızistan sınırına yakın bölgede yaşam sürmektedirler. Afgan Kırgızlarının çoğu yarı göçebe olup, atlı çobanlık yaparak geçimlerini kazanırlar.
Baluçiler
Güney Afganistan veya Pakistan'dan yaklaşık 100.000 kadar oldukları tahmin edilen bu göçebe insanlar, mevsimlik göçle ülke çapında çalışan, yer değiştirerek geçimlerini kazanan bir gruptur.
Nuristaniler
Kabil'in kuzeydoğusundaki dağlık bölgede, Nuristan denen yerde yaşayan grup, Nuristaniler olarak adlandırılır. Bazı tarihi belgelerde Kafiristan (kâfirler diyarı) olarak da gösterilmesi dikkat çekicidir. 19. yüzyılın sonlarına doğru Nuristaniler çoğunluğu Müslüman olmuştur.
İsmaililer
Afganistan'ın Şii İsmailileri etnik azınlıktan ziyade dini bir azınlıktır, ancak bölgesel olarak ayrı bir topluluk olarak tanımlanırlar. İsmaililerin etnik kökenleri, çoğunlukla Hazara, Tacik ve Paştunlara dayanır.
Sonuç
Afganistan’da 28 değişik etnik grup yaşamaktadır. Yönetim yetkisinin merkez ile taşra arasında geleneksel olarak dağıtılmış olduğu bu ülkede, İsviçre örneğine benzer şekilde kantonlar/bölgeler halinde gevşek federasyon veya konfederal bir siyasi yapılanma çerçevesinde, ülke yönetim sisteminin anayasa ile yeniden düzenlenmesi seçeneği yakın dönemde gündeme gelebilir. Afganistan merkezli olarak bölgeye siyasi istikrar ve kalıcı barışın gelmesinin sağlanması için bu tür bir düzenleme ihtiyacı olduğu değerlendirilmektedir.
İstikrarlı ve güvenli bir Afganistan; bölge ülkelerindeki enerji kaynaklarının uygun noktalara ulaştırılması ve yerel doğal kaynakların işlenmesi boyutuyla, küresel yatırımlara davetiye çıkarabilecek bir konuma erişebilir. Yakın dönem için, Merkezi Asya ve Hazar enerji kaynaklarının, alternatif bir güzergâh olarak, Afganistan üzerinden Pakistan’a ve oradan dünya pazarlarına taşınması, bölge ülkelerinin çıkarına olduğu gibi, başta Afganistan olmak üzere bölgenin ekonomik kalkınması açısından da önemlidir.
Her şeye rağmen, Afganistan halkı sıkıntılı ve zorlu bir dönemden geçmektedir. Halihazırda Afganistan’ın geleceği, ABD ve müttefikleri tarafından Taliban’a altın tepside ‘emanet’ edilmiştir. Sovyetlerin 1989 yılında ülkeyi terk etmesi sonrasında ortaya çıkan iç savaş durumunun tekrar yaşanmayacağını kimse garanti edemez.
Etnik ve cihadi grupların iç içe geçmiş yapıları ve bu topraklarda sahip oldukları ortak geçmişleri; gruplar arasında karşılıklı bağımlılığı beslemektedir. Bununla birlikte, grupların birbirinden kopmasına hizmet eden temel bölünmüşlüklerini tamamen ortadan kaldırmaya da yetmemektedir. Özellikle etnik savaş ağalarının çıkarlarına, kendilerine destek veren dış güçlerin pozisyonlarına göre ‘istikrar ve/veya istikrarsızlık üreten’ bir güvenlik sorunsalı ülkeye hakimdir. Afganistan, her biri komşu ülkelere kendi bağlılıkları olan farklı etnik grupların bir arada yaşadığı, heterojen bir ülke olarak şimdilik varlığını devam ettirebilecek gibi gözüküyor.
Afganistan, sahip olduğu konum itibariyle, Lord Curzon’un tanımlamasıyla, ‘Asya’nın kokpiti’ veya ‘gözetleme kulesi’ olarak öne çıkan bir ülkedir. Büyük Britanya’nın Hindistan Genel Valisi Lord Salisbury’nin ilk defa 1869 yılında siyasi literatüre kazandırdığı üzere, ‘büyük oyun’, ağırlıklı olarak Afganistan merkezli olarak kesintisiz oynanmaya devam edeceği benzemektedir.
ABD’nin çekilmesine rağmen, bu ülkenin dünyanın siyasi, ekonomik, askeri ve enerji merkezlerinden birisi olan Afganistan ve civarına ilgisini kesmesini veya kayıtsız kalacağını düşünmek, en basit anlamda, isabetsiz bir değerlendirme olur. Orta ve uzun vadede, ABD, Rusya ve Çin başta olmak üzere, büyük güçlerin Afganistan ve çevresindeki ülkelere yönelik nüfuz ve çıkarlarını koruma mücadelesi bitmeyecektir. Bu minvalde, Afganistan’ı bölebilecek olası senaryolar, topraklarının çevre ülkelere paylaştırılma ihtimalleri göz ardı edilemez.
Yazı dizimizin yedincisinde, olası bölünme senaryolarını, askeri tabirle, planlama durumlarını masaya yatıracağız.
Bu Yazımızda Faydalandığımız Kaynaklar:
Lak D. (2001). Analysis: Afghanistan's tribal groups, BBC, 15 Kasım, <http://news.bbc.co.uk/2/hi/south_asia/1658073.stm>, s.e.t.29.8.2021.
CIA Factbook (2020). Afghanistan. <https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/afghanistan/>, s.e.t. 30.8.2021.
Bank s. (2006). “Afghanistan’s Energy Future and Its Potential Implications”, Eurasianet, 3 Ağustos, <https://eurasianet.org/afghanistans-energy-future-and-its-potential-implications>, s.e.t. 29.8.2021.