Site İçi Arama

tarih

İstiklali 'tek adam' olan Afganistan'ın istikbali (7-Son)

Taliban’ın Katar’daki Siyasi Bürosunun Başkanı Molla Abdul Gani Birader liderliğindeki bir heyet, 28 Temmuz 2021 tarihinde Çin’i ziyaret etmiş, Tiencin kentinde Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile görüşmüştür.

Taliban’ın Katar’daki Siyasi Bürosunun Başkanı Molla Abdul Gani Birader liderliğindeki bir heyet, 28 Temmuz 2021 tarihinde Çin’i ziyaret etmiş, Tiencin kentinde Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile görüşmüştür. Ziyaret sonrasında Çin’in tarafının yaptığı açıklamada; “ABD ve NATO birliklerinin Afganistan'dan aceleyle çekilmesi, aslında ABD’nin Afganistan politikasının başarısızlığına işaret ediyor. Aynı zamanda Afgan halkının kendi ülkelerini istikrara kavuşturmak ve geliştirmek için önemli fırsat sunuyor…. Doğu Türkistan İslami Hareketi (ETIM) ile mücadele uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Taliban’ın ETIM gibi tüm terör örgütleriyle arasına net bir çizgi çekmesini, onlarla kararlı ve etkili bir şekilde mücadele etmesini, … bölgesel güvenlik, istikrar, kalkınma ve iş birliği için elverişli koşullar yaratmasını umuyoruz.” ifadeleri kullanılmıştır.

Çin’in penceresinden veya hangi pencereden bakarsak bakalım, 20 yıllık ABD döneminden sonra, küresel ekonomiye entegre olamamış bir boşluk gibi duran Afganistan karşımızda duruyor. Yine bu ülke bağlamında bölgesel bir “güç boşluğu” Orta Asya’da ortaya çıkmak üzeredir. Taliban’ın bu boşluğu nasıl dolduracağına dair soru işaretleri geçerliliğini her geçen gün korumaktadır.

ABD Afganistan’dan Neden Çekilmiştir?

Sicili oldukça bozuk olan Taliban terör örgütüne, Afganistan gibi yaklaşık 250 yıllık bir geçmişi olan bir devletin anahtarı, sözde Taliban’ın düşmanı olan dünyanın süper gücü ABD tarafından 29 Şubat 2020 itibariyle teslim edilmiştir.

SSCB’nin 1991’de tarih sahnesinden çekilmesi sonrasında, Zbigniew Brzezinski’nin ABD’nin haklı ‘ganimeti’ olarak gördüğü Avrasya’ya hakimiyet arayışları devam etmektedir. Bu çerçevede, Afganistan merkezli olarak ABD ve Rusya Federasyonu arasındaki yeni versiyonlu tarihi Büyük Oyun’a, günümüzde Çin de yakından dahil olmak üzeredir.

Bu oyunda sahanın merkezine hâkim olan ABD’nin oldukça uzun süren Afganistan’daki kalış nedeniyle Amerikan kamuoyunda oluşan rahatsızlığı gidermek, bir açıdan ABD’nin üstündeki iş yükünü azaltmak adına bu çekilme eylemi ABD tarafından gerçekleştirilmiştir denebilir.

Ancak, Afganistan merkezli Orta Asya satranç tahtasında henüz oyun bitmemiş gibi gözüküyor. Henüz sular berraklığa kavuşmamış olsa da, 31 Ağustos 2021 itibariyle tamamlanan ABD çekilmesi; Uzak Doğu’da ve Pasifik’te cereyan eden Çin-ABD küresel güç rekabetiyle bağlantılı bir hamle olarak da okunabilir. Rusya ve Çin’i yoracak, diken üstünde tutacak, sürekli onları oyalayacak birtakım senaryoların gerçekleşmesine yönelik ‘bölgesel hareketlenmelere’ bu çekilme zemin hazırlayabilir.

Ne demek istediğimizi biraz Pentagon perspektifinden bakarak açmaya çalışalım. Pentagon’un, Büyük Ortadoğu Projesiyle bağlantılı olarak 2004 yılında yayımladığı ve bizim toplum mühendisliğinden hareketle, “ülke sınırlarını düzenleme mühendisliği” çalışması olarak isimlendirdiğimiz bu spekülatif senaryolar, bugün daha manidar ve dikkat çekici hale gelmiştir.

Büyük Orta Doğu Projesi (BOP), büyük çoğunluğu İslam ülkesi olan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki 24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirmeyi hedef almıştır. Pentagon’un 2004 tarihli “Harita”sı ile, Suudi Arabistan, Türkiye, Ürdün, Suriye, Irak, İran, Pakistan ve Afganistan sınırlarının bazı bölümlerinin Pentagon tarafından öngörülen bir zaman diliminde yeniden çizilmesi, ağırlıklı olarak etnik yapılar gözetilerek sınır değişimlerinin yapılması ‘düşünülmüştür!’… BOP kapsamındaki Amerikan spekülasyonlarına bu yazıda girmeden, sadece Afganistan merkezli düşündüğümüzde, ABD’nin Afganistan çekilmesini, Pentagon’un rüyasını gerçekleştirmeye yönelik önemli bir hamle olarak okumamız gerektiğini değerlendiriyoruz. Kim bilir, belki de Amerikalı stratejistler ve oyun kurucular, “zamanı geldi” diye düşünüyor olabilirler?...

Taliban’ın Afganistan’da meşruiyetini kabul ettirdiğini, meşru bir idare olarak dünyanın diğer devletleri tarafından yeni Afganistan idaresinin tanındığını, Afganistan halkının milletler ailesinin gelişmiş bir ulusu olarak kendine daha iyi bir edindiğini temenni edelim. Bu temennimiz gerçekleşirse, bölgede istikrar ve güven sağlamış bir Taliban idaresi, Afganistan’a barış getirebilir, etrafındaki komşularına bunun olumlu yansımaları olabilir.

Bunanla birlikte, biz, ABD’nin Pentagon haritası ve olası diğer durumları dikkate alarak, Afganistan’da ortaya çıkan mevcut güç boşluğunun besleyeceği sınır değişikliklerine kadar varan etnik ve cihadî grup hareketlerine bakmak isteriz. Bu grupların kendi hedeflerine erişmeye yönelik “egemenlik savaşları” içine tüm bölgeyi çekebileceklerini, inandıkları değerler uğruna orantısız kan dökebileceklerini biliyoruz. Hatta büyük ülkeler adına vekalet savaşlarının bir parçası olarak hareket edebileceklerini farz ve kabul ediyoruz. Bu çerçevede Pentagon haritasından okuma yaparak hazırladığımız senaryoları veya askeri tabirle, planlama durumlarını (planning situations) kısaca açmaya çalışalım.

Senaryo 1

Paştunistan’ın Bağımsızlığını Kazanması veya Bölünmüşlüğüne Son Verilmesi

Daha önceki yazılarımızda anlattığımız üzere, Büyük Britanya İmparatorluğu tarafından, genel manada Hindistan alt kıt’asının savunulması ve Hindistan’a geçiş yollarının kontrolünün sağlanması maksadıyla, dönemin Afganistan’ı aleyhine ve bugünün Pakistan’ı lehine bir takım sınır düzenlemeleri yapılmıştır. Rusların da onayı alınarak yapılan bu düzenleme, Afganistan’ın elinde bulunan tarihi Paştun bölgesini ikiye bölmüş, bölge halkını da ikiye ayırmıştır.

Afganistan’ın güney ve güneydoğusunda yer alan Chitral dağları, Hayber geçidi ve Quetta vadisi, General Durand’ın çizdiği hat doğrultusunda Hindistan’a (1947’den sonra Pakistan) bırakılmıştır. Bu hat, İngilizlerin zorlamasıyla o dönemde, 1893 yılında Amanullah Han’a da kabul ettirilmiş, böylece Paştunistan ikiye bölünmüştür. Aynı coğrafi bölgede yaşayan aynı etnik grubun aileleri, kabileleri iki ülke arasında dağıtılmıştır. Afganistan topraklarını, Ruslar ve İngilizler arasında bir tampon bölge haline getiren bu düzenleme, Taliban dahil, Afganistan’ı yönetenler için muhakkak çözülmesi gereken bir “bölünmüşlük” sorunu olarak görülmüştür.

Halihazırda, Afganistan nüfusunun %45’ini oluşturan Paştunların Afganistan’daki varlığı 15-16 milyon olarak ifade edilmektedir. Pakistan tarafındaki Paştunların nüfusu, bunun iki katı, 35 milyon civarındadır.

Paştun kökenli cihadi bir grup olan ve Sufi gelenekten gelen Taliban için yeni Afganistan oluşumunda, ABD ile vardığı anlaşmanın karşılığında, Paştunistan’ın Afganistan’a dahil edilmesi söz konusu olabilir. Taliban tarafından atılabilecek bu manadaki bir adım, şüphesiz bir Pakistan-Afganistan savaşına yol açabilir.

Geçmişte Taliban’a ve bazı silahlı cihadî gruplara ev sahipliği yapması cihetiyle, Pakistan yönetimlerine karşı ABD’nin yaptırımları ve siyasi serzenişleri olmuştur. Amerikan basınında bu manada Pakistan’ın cezalandırılması gerektiğine dair yazılar bile çıkmıştır. Dolayısıyla, Taliban eliyle ve Paştun kartıyla Pakistan’ın ‘cezalandırılması’ ve karşılığında Hindistan’ın Çin’e karşı ABD tarafında saf tutması sağlanabilir. Kısmen kaybedilecek bir Pakistan karşılığında, ABD’nin sayısız küresel ve bölgesel kazancı olabilir. Bu kapsamda, ABD’nin Afganistan tarafında yer alması ve Paştunistan bölünmüşlüğünü giderecek adımları desteklemesi beklenebilir.

Doğu Türkistan meselesinde, cihadî grupların Çin’e karşı düzenleyebilecekleri olası eylemlerine Taliban müsaade etmediği takdirde, Çin de Pakistan karşısında yer alabilir, Afganistan çıkarlarına yakın bir duruş sergileyebilir. Taliban’ı tanıyabilir.

Rusya Federasyonu, bu tür bir bölgesel ölçekteki birleşme hareketinin, doğal hamisi olduğunu düşündüğü Türkî Cumhuriyetleri de etkisi altına alabileceğini, domine etkisi yapabileceğini dikkate alarak, şüphesiz birleşmeye yönelik hareketlere ihtiyatla yaklaşabilir. Yine de Rusya, kendi kontrol alanı dışında gelişen bu olayı izlemekle yetinebilir. Bölgesel istikrar ve güvenliğe katkısı olması halinde, dolaylı olarak Afganistan’a destek de verebilir.

Böylece, doğal rakibi Hindistan’a ilave olarak ABD ve Çin de Pakistan karşısında yer alabilir. Pakistan bölgede yalnızlaştırılabilir. Yüksek bir ihtimalle, Pakistan’da yaşayan Paştunların bağımsızlık veya Afganistan’a bağlanma yönünde talepleri de Pakistan’ın elini iyice zayıflatabilir. Bu durumda, belki de savaşmadan, 1893 öncesindeki sınırlara dönülmesine Pakistan kendiliğinden Afganistan lehine rıza gösterebilir.

Böylece 2004 Pentagon haritasındaki hayali düzenlemelerden Paştunistan bölümünün “hayata geçirilmesi” söz konusu olabilir.

Senaryo 2

Belucistan’ın Bağımsızlığını Kazanması

Belucistan, Pakistan'ın güney batısında yer alan en büyük eyaletidir. Bu eyaletin batısında İran, kuzey ve kuzeybatısında Afganistan bulunmaktadır. Güneyde Umman Denizine açılan 1 062 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridi ve sahip olduğu Gwadar limanıyla stratejik önemi olan bir eyalettir. Belucistan eyalet nüfusunun %52’sini Beluçlar, %40’ını Paştunlar ve %8’ini diğer etnik gruplar oluşturmaktadır. Toplamda 10 milyon kadar Beluç Pakistan’da, 1.5-2 milyon Beluç İran tarafında ve 100 bin kadarı da Afganistan’da yaşamını sürdürmektedir.

Belucistan topraklarının “birleştirilmesi” düşüncesine temel olabilecek aslında ortada bir huzursuzluk bulunmamaktadır. Ancak, Senaryo 1’de bahsettiğimiz minvalde, eğer ABD’nin kendi çıkar ve beklentilerine göre, bölge dengeleriyle oynamak uğruna, bir şekilde Pakistan’ı karşısına almayı göze alabilir. Aynı şekilde uzun yıllardır bir türlü yıldızının barışmadığı İran’ın doğusunda da bu türden zorlayıcı sınır değişikliğine yönelik etnik hareketlenmeleri ABD tetikleyebilir.

Böylece hem İran hem Pakistan ‘cezalandırılmış’ olur. ABD’nin en büyük rakibi haline gelen Çin’le, Pakistan ve İran’ın ayrı ayrı imzaladığı stratejik önemi bulunan ticaret ve üs edinme (Gwadar limanı benzeri) anlaşmaları bulunmaktadır. Belucistan ile bu iki ülke hizaya çekilmek istenebilir.

Ayrıca, Amerikan politikalarına bağımlı olarak bağımsızlığını kazanması öngörülen Beluçler, neticede Pakistan’dan daha fazla ABD çıkarlarına hizmet eden, ‘ABD’ye bağımlığı’ yüksek bir ülke haline gelebilir. Belucistan üzerinden İran’ın Çin’le deniz bağlantısı ve iş birliği planları kesintiye uğratılabilir.

Aynı zamanda Çin’in; Basra körfezini kontrol altında tutmaya ve küresel ticaretini emniyete almaya yönelik Gwadar deniz üssüne yerleşmesinin önü kesilebilir. Çin’in Gwadar üs konuşlanmasıyla elde etmeye çalıştığı enerji güvenliği açılımları sekteye uğratılabilir ve bu limana Paştunistan üzerinden ulaşması planlanan otoyol projesinin Çin’e sağlayabileceği kazanımların bir kısmına engel olunabilir. Dolaylı yoldan, Çin’in kuşak yol veya tarihi ipek yolu güzergahının önemi küresel manada kısmen azaltılabilir.

Senaryo 3

Kuzey Afganistan Topraklarının Türkî Devletlere İadesi

1887 Petersburg Mutabakatı gereği, İngilizlerin zorlamasıyla, Ruslar, Afganistan’ın ‘tampon’ ülke haline dönüştürülmesini kabul etmiştir. Bu mutabakat uyarında önemli Tacik, Özbek, Türkmen ve Aymak nüfusunun bulunduğu ‘Güney Türkistan’, Afganistan’a bırakılmıştır. General Dirvway’in belirlediği hat doğrultusunda Afganistan’ın kuzey sınırı, Afganistan’ın orta kesimindeki Hindikush dağlarından daha kuzeydeki Amu Derya (Ceyhun) nehrine taşınmıştır. Böylece tarihi Türkistan, Çin’in Doğu Türkistan’a el koymasından sonra ikinci kez bölünmüştür.

Rusya ve İngiltere arasında akdedilen 1907 tarihli St. Petersburg Protokolü uyarınca, Afganistan’da iktidarın münhasıran Paştunlara bırakılması ve genelde ülkenin kuzey, batı ve orta kesimlerinde yaşamakta olana Türk ve Fars kökenli etnik unsurların yönetimden dışlanmış olması, Paştunların bölünmüşlüğünün yanı sıra Afganistan için her zaman siyasi bir iç sorun oluşturmuştur. Nitekim, geçmişte Afganistan’ın yararına olan bu düzenleme; 90’lı yıllarda Kuzey İttifakının kurulmasına yol açan ve Afganistan iç savaşını tetikleyen önemli bir bölünmüşlük sorunu olarak, Afganistan’ın ülke bütünlüğünü bozucu bir rol oynamıştır.

Sovyetlerin 1991’de dağılması sonrasında tarihi Batı Türkistan’da birbirine sınırdaş olan, Afganistan’ın kuzeyinde üç yeni devlet (Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan) ortaya çıkmıştır.

Kuzey Afganistan’ın etnik ve/veya coğrafi değerlendirmelere göre, 1887 sınırlarına dönmesi hayli zor olsa da imkânsız değildir. Afganistan’ın kuzeyinin ‘Büyük Türkistan’ resmi içinde yer alması, Çin’in elindeki Doğu Türkistan’la, Türkistan’ın geri kalanlarının birleştirilmesi fikri, Orta Asya Türkleri içinde yaşatılan bir düşünce akımıdır. Bu uğurda geçmişte Sovyetlere karşı bölgede yaşayan Türkî/İslamî gruplar sayısız isyan hareketine girişmiştir.

Günümüzde, Hizbul Tahrir, İslami Uyanış, Hizbul Cihad, İslami Cihad Birliği, İŞİD Horasan gibi dini örgütlerin hedeflediği ‘Büyük Türkistan İslam Halifeliği’ devletinin kurulmasına yönelik cihadî hareketlere bu düşünce rehberlik etmektedir.

Çin’in Doğu Türkistan bölgesindeki Uygurları çeşitli yöntem ve uygulamalarla asimile etme politikasını ve bu ülkenin küresel bir güç haline gelmesini hesaba kattığımızda, mevcut küresel koşullarda, Doğu-Batı Türkistan birleşmesi zayıf bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte, Kuzey Afganistan’ın Türkistan havzası kopartılarak, içinde yaşayan etnik grupların (8-10 milyon Tacik, 4-5 milyon Türkmen ve Özbek) yaşamlarını sürdürdükleri coğrafi alanlarıyla birlikte sınırdaş olduğu komşu üç ülkeye, yani Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’a verilmesi düşünülebilir (Not 1).

Bu tür bir yeniden ‘bölüşüm’, bölge halklarından bir kısmının tarihi bölünmüşlüğünün ortadan kaldırılmasına hizmet edebilir. Afganistan’ın daha homojen, yeknesak bir ülke haline gelmesine katkı sunabilir. Neticede onlarca yıldır gerçekleştirilemeyen ‘Afgan ulus inşa’ sürecinin daha kolaylıkla tamamlanması söz konusu olabilir.

Batı Türkistan birleşmesi neticesinde, Büyük Türkistan İslam Halifeliği peşinde koşan cihadi grupların enerjileri, Afganistan yerine, Doğu Türkistan’a kaydırılabilir. Bu durum hem ABD’yi hem de Rusya Federasyonu’nu rahatlatabilir. ‘Tek adam’ kopseptiyle idare edilen Türkî Cumhuriyet yönetimleriyle veya Moskova ile uğraşmak yerine, Fergana vadisinin savaşçılarının başka yerlerde cihadi operasyonlarını yapmasının önü açılabilir (Not 2).

Neticede, bu tür yönlendirmelerle, Cihadi grupların Büyük Türkistan hedefi doğrultusunda, Çin’e yönelik eylemlere dahil olması söz konusu olabilir. Bu grupların, Doğu Türkistan İslami Hareketi (ETIM) ile ortak mücadele vermeleri gündeme gelebilir. Böylece, ortaya çıkacak ‘güvensizlik ve istikrarsızlık’, ABD tarafından, dolaylı olarak cihadî gruplar eliyle Çin’in batı kesimine ihraç edilebilir. Bu maksada hizmet edecek şekilde, halihazırda Taliban’la birlikte hareket ediyor olsalar da, ileride Taliban’a da sorun çıkarma ihtimali bulunan, Hakkani ve İŞİD Horasan gruplarının da bu oyuna dahil edilmesi, Taliban’ın elini rahatlatabilir. El Kaide de bu kervanda kendine yer bulabilir.

Sonuç

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte, yukarıdaki satırlarda anlatmaya çalıştığımız, Afganistan’ın geleceğine yönelik bu üç bölen ve/veya birleştiren senaryo için hayat sahası açılabilir. Pentagon’un 2004 planlama durumları dikkate alındığında, bu tür çalışmaların 3-5 yıllık olmadığı aşikardır. 20-25 yıllık bir perspektifte hazırlanan bu kapsamdaki özel senaryoların gerçekleşmesi için ABD adım atmaya başlayabilir. 130 yıl kadar önce bölgeyi şekillendiren İngiliz nüfuz politikalarının yerini günümüzde Amerikan politikaları almış olsa da bu tür kurgusal düzenlemelere, kadim İngiliz siyasetinin de destek vermesi söz konusu olabilir.

Çin’in kontrol altında tutulmasına, ABD-Çin çatışma alanının Uzak Doğu Asya ve Pasifik olması halinde, bu tür senaryolara Hindistan da sıcak bakabilir. Rusya Federasyonu çekimser kalabilir.

Daha küçük ölçekteki Pakistan, İran ve Türkî Cumhuriyetler, bölgesel gelişmelere göre pozisyon almaya, kendi güvenliklerini temin edecek şekilde önleyici politikalar geliştirmeye çalışabilirler. Özellikle Taliban, Afganistan için yeni kazanımların olmasından ziyade, ABD ve müttefiklerinin uluslararası arenada Taliban’ı tanıma, Taliban rejimine meşruiyet kazandırma yönündeki desteklerinin karşılığında, her türlü Amerikan açılımına payandalık edebilir.

 

Not 1:

Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte Orta Asya’da beş devlet kurulmuştur. Bu ülkelerin nüfus yapıları dikkat çekicidir.

Kazakistan’ın nüfusunun %40’ı Slav’dır. Tarihi Türkistan penceresinden baktığımızda kısmen yelpazenin dışında kalan bir ülkedir.

Özbekistan’ın nüfusu 25 milyon civarındadır ve bu nüfusun %20’si, yaklaşık 4-5 milyonu Tacik kökenlidir.

Tacikistan’ın nüfusu 7 milyon olup, halkın %15’i Slav (1 milyon), %15’i Özbek (1 milyon) kökenlidir.

Kırgızistan’ın nüfusu 5 milyon civarındadır. Bu ülkede nüfusun %20’si Slav (1 milyon), %20’si Özbek (1 milyon) ve %20’si Tacik (1 milyon)’dir.

Türkmenistan’ın nüfusu 5-6 milyon arasındadır (göçler nedeniyle değişiklik arz eden bir yapıya sahiptir). Nüfusun %85’i Türkmen, %5’i Özbek, %4’ü Slav’dır.

Not 2:

ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde, dini ve etnik bölücülük araçlarını kullanmayı, çeşitli yapılanmalardan ve İslamî cemaatlerin dinamiklerinden faydalanmayı düşünmüştür. Kısacası ılımlı İslam denen ancak emperyalizmin hizmetinde ne kadar İslami yapı varsa, ABD bu uğurda onların enerjilerinden yararlanmıştır. Rusya Federasyonu ise, BOP karşısında durabilmek, coğrafyaların ve toplulukların parçalanmasını kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde önleyebilmek için o da ABD’nin periferisi dışında kalan diğer İslamî (birlik, barış mesajları olan) yapılara yönelmiştir.

25 Ağustos 2021 tarihinde başladığımız “İstiklali ‘Tek Adam’ Olan Afganistan’ın İstikbali” başlıklı yazı dizimizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Afganistan’daki gelişmelerin takipçisi olacağız. Gelişmelere göre yeni yazılarımızı sizinle paylaşacağız.

Bu yazımızda yararlandığımız bazı kaynaklar:

CIA Factbook Pakistan (2020). <https://www.cia.gov/the-world-factbook/static/9f0e552a4a3e1d5ed57cf033c1531bf9/PK-summary.pdf>, s.e.t. 31.8.2021.

CIA Factbook Afghanistan (2021). https://www.cia.gov/the-world-factbook/static/a96bbbb72c8f0aa0d7e179695c630d4c/AF-summary.pdf>, s.e.t. 31.8.2021.

CIA Factbook Iran (2020). <https://www.cia.gov/the-world-factbook/static/d833fdea2600888d768b17620477065e/IR-summary.pdf>, s.e.t. 31.8.2021.

CIA Factbook Turkmenistan (2020). <https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/turkmenistan/#people-and-society>, s.e.t.31.8.2021.

University of Texas at Austin Libraries, Perry-Castañeda Library Map Collection, <https://maps.lib.utexas.edu/maps/commonwealth/commonwealth_islamic_groups.jpg>, s.e.t. 29.8.2021.

Uslubaş F. (2010). Büyük Oyundan Büyük Kaosa, Taliban ve Avrasya'da Cihad, Karınca Yayınları, Ankara

Barnett T.P.M. (2005). Pentagon'un Yeni Haritası, Yirmi Birinci Yüzyılda Savaş ve Barış, Çev. Cem Küçük, 1001 Kitap Yayınları, İstanbul

Kakar A.W. (2021). “The Durand Line: Beyond Nationalist Fables”, Afghaneye, 28 March, <https://afghaneye.org/2021/03/28/the-durand-line/>, s.e.t.31.8.2021.

Dr. Hüseyin FAZLA
Dr. Hüseyin FAZLA
Tüm Makaleler

  • 20.10.2021
  • Süre : 4 dk
  • 1390 kez okundu

Google Ads