Site İçi Arama

tarih

Osmanlı Devleti’nin 34. Padişahı II. Abdülhamid Kimdir? Kim Değildir? (4-Son)

Sağıyla, soluyla zihnimiz önyargılar, semboller, kült ve idoller tarafından işgal edilmiştir. Abdülhamid ya Kızıl Sultandır ya da Ulu Hakandır. Abdülhamid; ya korkak, vesveseli, zavallıdır, millete kan kusturmuştur ya da “sade, müşfik, dikkatli, hafızası güçlü, nazik ve kibar, cesur, sabırlı, hayvan sever, tabiat severdir. Fakat ne yazıktır ki toplum olarak bu kavramları bizler hep birbiri ile karıştırırız. Bilgiye ihtiyacımız olduğu yerde duygumuzu kullanırız. Tıpkı Abdülhamid’de olduğu gibi, tıpkı her konuda olduğu gibi.

Abdülhamid’in Sosyolojik Kişiliği:

Abdülhamid uzunca boylu, uzunca burunlu, elâ gözlü, hafif kıvırcık sakallı ve esmerce tenli idi. Zekâ ve hafızasının güçlü olduğu, açık bir tarzda konuştuğu, kendisine anlatılanları uzun müddet sabırla dinlediği söylenen Abdülhamid Han’ın, oldukça dindar bir kişi olduğu biliniyor. Kızı Ayşe Sultan, babasının dindarlığını şöyle anlatmıştır:

“Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir Müslümandan başka biri değildir. Beş vakit namazını kılar, Kur’an-ı Kerîm okurdu. Daima camilere devam ettiğini, Ramazanlarda Süleymaniye Camii'nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdı. Babam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi. Sarayın hususi bahçesinde beş vakit Ezân-ı Muhammedî okunurdu. Babamın bir sözü vardı: "Din ve fen" derdi. "Bu ikisine de itikat etmek caizdir" derdi. Günde muntazam 15-16 saat çalışırdı. Çalışma saatleri dışında hobi olarak marangozlukla uğraşırdı. Gençliğinde binicilik, yüzme, atıcılık, güreş gibi sporlar yapmış. Tiyatro ve operaya ilgi duyardı. Yıldız Sarayı'nda yaptırdığı tiyatroda çeşitli oyun ve operaları hususî olarak getirtir ve bizimle birlikte seyrederdi.”

Kitap Koleksiyonu:

Abdülhamid, matbaa ve yayın işlerine çok meraklıydı. Modern matbaa makinelerini Osmanlı'ya getirtip kaliteli divan eserleri bastırdı. Mesela Cem Sultan Divanı'nı bastırıp bazı nüshalarını Büyük Britanya Krallığı'na, Almanya'ya ve Amerika'ya gönderten Abdülhamid, dedektif romanlarına ve seyahatnamelere çok meraklı bir padişahtı. Abdülhamid'in 2-5.000 adet arasında olduğu rivayet edilen bir polisiye roman koleksiyonu vardı ve bunların birçoğu Yıldız Yağması sırasında ortadan kayboldu.

Sherlock Holmes'un bütün maceralarını eksiksiz olarak Osmanlıcaya tercüme ettirmişti. Abdülhamid, Yıldız Sarayı'nda çok büyük bir kütüphane kurdurtmuştu. Bu kütüphane dört bölümden meydana geliyordu. Bunlar arasında yabancı dillerde Türkiye ile ilgili yazılmış eserler vardı. Bu eserlerin içerisinde el yazması pek çok kitap olup özel olarak tercüme ettirilerek telif hakkı ödenmişti. Dolayısıyla bunları basmak ve dağıtmak yasaktı ve tek nüsha idiler. Gazeteler konusunda kütüphane, Avrupa'da çıkan bütün önemli gazetelere aboneydi. Dolayısıyla son derece zengin bir süreli yayın koleksiyonu mevcuttu. Roman ve hikâyeler bakımından 6.000 kadar kitap özel olarak saray için tercüme edilmişti. Bu romanlar haremde de okunur ve elden ele gezer, sonra kütüphaneye teslim edilirdi. Mesela Carmen Silva'nın bütün eserleri mevcuttu. Kütüphanenin bir de Arapça ve Farsça eserleri ihtiva eden kısmı vardı.Fakat bu kısım diğerlerine nazaran fakirdi. Coğrafya ve seyahatnameler konusunda Yıldız Sarayı'na kapanmış bir hayat süren Abdülhamid'in dünyayı bu eserler sayesinde tanıdığı ve takip ettiği söylenir.

O günleri değerlendiren Prof. Dr. Emre Kongar Abdülhamid döneminde yakılan kitapları listelediği yazısında, "bu sansürün arkasında ideolojik bir toplum mühendisliği amacıyla, din, siyaset, tarih ve edebiyat kitaplarını da kapsayan biçimde yapılan düşünce yasaklamaları ve toplumsal manipülasyon' vardır" ifadelerini kullanmaktadır.

Ordu ve Donanma:

1879 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisiyle sonuçlanan 93 Harbi'nden sonra, Sultan II. Abdülhamid, Rus yayılmacılığına karşı Osmanlı Ordusu'nun çağdaşlaşması gerektiğine ve bu yayılmacılıktan etkilenen diğer bir ülke olan Almanya ile iş birliğine karar verdi.

Aralarında sonradan Müşir rütbesi verilecek olan Baron Von der Goltz komutasında bir Alman askerî kurulu İstanbul'a geldi. Von der Goltz, askerî okullarda köklü düzeltmeler gerçekleştirip genç subayların yetiştirilmesi için ön koşulları saptadı. Ancak bununla birlikte Von der Goltz, Türk generallerinin günümüze kadar dayanan, herkesten daha çağdaş yöntemlerle eğitilmiş olma ve en yeni askerî teknolojileri takip etme bilincinin temel taşını meydana getirdi. Bununla birlikte, Prusya anayasasının bir diğer temeli olan askerlerin sivil siyasete karışmama ilkesini aşılamakta başarılı olamadığı, Bâb-ı Âli Baskını ile ortaya çıktı.

Abdülhamid Devrinde Demir Yolları

II. Abdülhamid döneminde borçların artmaması için, genel durum gibi nedenlerle (gemiler hep borçlarla alınıyordu) Osmanlı Donanması'nın gücü azaldı. Osmanlı Donanması Haliç Tersanesi'nde bu nedenle kalmıştır. Bu dönemde dünyada ilk defa Osmanlı tarafından denenen Abdülhamid ve Abdülmecid zırhlı denizaltıları denemelerde başarılı olmuştur. Ayrıca ilk deniz müzesi de bu dönemde açıldı (1897).

Ancak çeşitli nedenlerden dolayı Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'nda elinde tek denizaltı bile olmadan girmek zorunda kalmıştır. En uzun süre bahriye nâzırlığı yapan Hasan Hüsnü Paşa Abdülhamid dönemine damgasını vurmuştur. Ordunun von der Goltz tarafından yeniden yapılandırılmasıyla birlikte Osmanlılar, Krupp ve Mauser gibi Alman şirketlerine ilk kapsamlı silah siparişlerini verdiler. Von der Goltz, Almanya'nın ve Osmanlı Devleti'nin doğudaki devlet otoritesini sağlama almak için Bağdat demiryolunun yapılmasını da destekledi. Bu fikir, yeni pazarlar bulmak için tren yollarının yapılmasını destekleyen Alman ekonomisinin çıkarlarıyla da örtüşüyordu. 1888 yılında Sultan II. Abdülhamid, Bağdat tren hattı inşası lisansını Alman Bankası Deutsche Bank tarafından yönetilen bir Alman konsorsiyumuna verdi. Osmanlı Ordusu'nun çağdaş silâhlar kullanmaya başlaması, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda hemen meyvesini verdi. Osmanlı Ordularının Atina'yı tekrar ele geçirmelerine ancak Rus Çarı II. Nikolay'ın Sultan II. Abdülhamid'e haber göndererek eğer derhal ateşkes sağlanmazsa Rus Ordularının Erzurum'a hücum edeceğini bildirmesi engel oldu.

Abdülhamid’in Eğitim ve Öğretime Bakış Açısı:

İlk kız okulları II. Abdülhamid zamanında açılmıştır. Bununla birlikte bilgili bir kişi olan Abdüllatif Suphi Paşa'nın ilk defa bir kız sanat okulu açma girişiminde kararsız kalması ve titizlenmesi üzerine Abdülhamid, "Sen mektebi aç, ben arkandayım" diyerek açıktan destek vermiş ve çevresini her zaman kızların okuması için ilk adımları atmaya özendirmiştir.

Osmanlı tarihinin en canlı eğitim atılımı Abdülhamid dönemine rastlar. Tahta geçtiği yıl 250 olan rüştiye sayısı, 1909 yılında 900'e, altı olan idadi sayısı 109'a çıkmıştır. 1877 yılında İstanbul'da sadece 200 modern ilkokul varken 1905 yılında 9.000'e çıkmıştı.

Gerçekleştiremediği Projeleri:

II. Abdülhamid; 20. yüzyılın başlarında İstanbul'da Haliç'e, dahası Boğaziçi'ne birer köprü yaptırmayı düşündü, bunun için projeler hazırlattı. Ferdinand Arnodin (1845-1924) adlı Fransız mimarın 1900 yılında Boğaziçi Demiryolu Kumpanyası öncülüğünde hayata geçirmek istediği iki Boğaz köprüsü projesi gerçekleştirilememiş olsa da, en azından belgeleri, çizimleri, resimleri bulunmaktadır.

Gerçekleşemeyen ama projesi çizdirilen, yapılabilirlik etüdleri tamamlanan ve ihalesi yapılarak inşasına başlanan projelerden birisi de Yemen Demiryolu Projesidir. Raporu 1898 yılında o zamanlar Yemen Valisi olan (sonradan Sadrazam olan) Hüseyin Hilmi Paşa vermiş ve 1913 yılında inşasına başlanmıştır. Ancak İtalyan kuvvetlerinin Yemen'deki Cibana limanını topa tutmasıyla çalışmalar durmuş, proje durdurulmuş ve Birinci Dünya Savaşıyla birlikte proje iptal edilmiştir.

Abdülhamid Döneminde Yapılan Yenilikler:

II. Abdülhamid'in padişahlığı döneminde sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik alanda kaydedilen bazı gelişmeler şunlardı:

Mülkiye (Siyasal Bilgiler), Fakülte düzeyine getirilerek açıldı.

Memurlara sicil tutulmaya başlandı.

Eski Eserler Müzesi açıldı.

Hukuk Fakültesi açıldı.

Divan-ı Muhasebat (Sayıştay) kuruldu.

Güzel Sanatlar Fakültesi açıldı.

Ticaret Fakültesi açıldı.

Yüksek Mühendislik Fakültesi açıldı.

Dârülmuallimât (Kız Öğretmen Okulu) açıldı.

Terkos Suyu şebekesi yapıldı, İstanbul halkının kullanımına sunuldu.

Bütün yurtta İdadiler (Lise) açılmaya başlandı.

Ziraat Bankası kuruldu.

Bursa'da İpekhane açıldı.

Halkalı Ziraat ve Veterinerlik Fakülteleri (Halkalı Ziraat ve Baytar Mekteb-i Âlisi) açıldı.

Bursa Demiryolu hizmete girdi.

Bütün yurtta Rüştiyeler (Ortaokul) açılmaya başlandı.

Kudüs Demiryolu hizmete girdi.

Ankara Demiryolu hizmete girdi.

Hamidiye Kâğıt Fabrikası kuruldu.

Kadıköy Gazhanesi kuruldu.

Beyrut 'ta liman ve rıhtım inşa edildi.

Osmanlı Sigorta Şirketi (Osmanlı Umum Sigorta Şirketi) kuruldu.

Kadıköy Su Tesisatı hizmete girdi.

Selanik-Manastır Demiryolu hizmete girdi.

Şam Demiryolu hizmete girdi.

Eskişehir-Kütahya Demiryolu hizmete girdi.

Galata Rıhtımı inşa edildi.

Beyrut Demiryolu hizmete girdi.

Darülaceze (Kimsesizler yurdu) hizmete girdi.

Mum Fabrikası kuruldu.

Afyon-Konya Demiryolu hizmete girdi.

İstanbul-Selanik Demiryolu hizmete girdi.

Tuna Nehri'nde Demirkapı Kanalı açıldı.

Şam-Halep Demiryolu hizmete girdi.

Şişli Etfal Hastanesi hizmete girdi.

Hicaz Telgraf hattı kuruldu.

Hama Demiryolu hizmete girdi.

Basra-Hindistan Telgraf hattı Beyoğlu'na bağlandı.

Hamidiye Suyu hizmete girdi.

Selanik'te Liman ve Rıhtım inşa edildi.

Haydarpaşa Liman ve Rıhtımı inşa edildi.

Maden Fakültesi açıldı.

Haydarpaşa Askeri Tıp Fakültesi açıldı.

Konya Ereğlisi'nde demiryolu hizmete girdi.

Bütün yurtta Telsiz İstasyonları kuruldu.

Hicaz Demiryolu hizmete girdi. 27 Ağustos'ta İstanbul'dan kalkan tren, 3 gün sonra Medine'ye ulaştı.

İlk rakı fabrikası Tokat Umurca’da ve Tekirdağ'da açıldı.

İlk bira fabrikası Bomonti açıldı

İki yüz elli milyon tutan Osmanlı Devleti'nin borçlarını yüz altı milyona indiren Abdülhamit Han, memlekete büyük bir imar faaliyeti ile eğitim öğretim seferberliği başlatmış cami, mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü gibi birçok eseri de ülkesine kazandırmıştır.

Sonuç:

II. Abdülhamid, oldukça kültürlü olan, dünyayı takip eden, klasik müzikten, operadan ve tiyatrodan keyif alan, sanatın her dalına ilgi gösteren, marangozlukta çağını aşan eserlere imza atan, ülke genelinde okullaşmaya önem veren ve çağdaş okulların açılmasına öncülük eden, içki fabrikalarını kurduracak kadar serbest yaşama aslında açık olan, borsa ve faizle zengin olduğu rivayet edilen bir padişahtı.

II. Abdülhamid, amcası padişah Abdülaziz’in öldürülmesinden ve ağabeyinin ruhsal bunalım geçirmesinden sonra Osmanlı tahtına çıkmış bir padişahtı. Bu nedenle sürekli öldürülme korkusu yaşamıştır. Hep temkinli bir hayat sürdü, bu kişiliğinin bir parçası oldu.

Tahta çıkar çıkmaz, Osmanlı tarihinin belki de en büyük yıkımına neden olan 93 Harbi (Osmanlı-Rus Savaşı) ile karşı karşıya kaldı. Ulusçuluk akımlarının ayrılıkçı eylemlerin yanında meşrutiyet gibi batıdaki sistemleri Osmanlı Devleti’ne getirerek rejimi değiştirmek isteyenlerin karşısında hem ülkesini bir arada tutmak hem de tahtını korumak içgüdüsüyle baskıcı ve kimseye güvenmeyen bir mutlakıyet anlayışıyla 30 yıldan fazla bir süre ülkesini yönetti. Uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında denge politikasını gütmeye çalıştığı, pragmatizme kayan bir anlayışla hareket ettiği, yabancıların baskısının daha fazla artmaması adına bazen kendi halkına karşı zulûmkâr olabildiği anlaşılmaktadır.

Dindar kişiliğini medeni yaşamla birleştirebilen bir padişah olan II. Abdülhamid, görüldüğü üzere, ne Ermenilerin dediği gibi Kızıl Sultan, ne de siyaseten kendisine yakıştırılmak istenen kusursuz bir Ulu Hakan’dır. Osmanlı’nın geç döneminde yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla öne çıkan, siyasi akımların mümkün olduğunca önüne set çeken, Batıcı bir kafa yapısına sahip olmasına rağmen siyaseten İslamcılıkla ülkeyi bir arada tutmayı bir zorunluluk olarak gören ancak ülkesinde esen değişim rüzgarlarını okumak istememesi, hatta bu rüzgarlara engel olması nedeniyle en nihayetinde tahttan indirilerek sürgüne gönderilen ‘şanssız’ bir padişahtır.

Kaynakça:

#Siyasal tarih 3.baskı 1980 prof : Coşkun Üçok (1789-1960)

#Siyasi tarih 1964 prof.Dr:Fahir H.Armaoglu siyasal bilgiler fakültesi yayınları.(1789-1960)

#"Abdulhamid, biography Ottoman sultan".

#Tahsin Paşa, Abdülhamid’in Yıldız Hatıraları, İstanbul 1931.

#Necib Âsım, “Sultan Aziz’in Avrupa Seyahati”, TOEM, XLIX (1916).

#B. Şehsuvaroğlu, “Sultan Abdülaziz’in Avrupa Seyahati”

#Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sy. 1, İstanbul 1967, s. 41-51.

#Yüzüncü yılında II. Meşrutiyet, Asım Öz, Pınar Yayınları, 2008

#Palmer, Alan (1993). Bir Çöküşün Yeni Tarihi. İstanbul: Sabah Kitapları. s.159-160.

#Karal, Enver Ziya. Osmanlı Tarihi. ss. c. VII s.366.

#"Kanun-i Esasi". 24 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.

# İslâm Ansiklopedisi, 1988, İstanbul, 1.cilt, s.216-224

#"Doksanüç Harbi - İslâm Ansiklopedisi". .

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 29.05.2022
  • Süre : 6 dk
  • 1773 kez okundu

Google Ads