Timur “Bozkır’dan gelen belâ”
Timur, Altın Orda’dan sonra Osmanlı toprakları üzerine yürüdü. Önce Sivas’ı kuşattı.18 gün dayanan Sivas’ı savunanlar daha fazla dayanamayıp can garantisi ile teslim oldular. Ancak Timur sözünde durmadı. Binlerce insan, başları iplerle bacaklarının arasına sıkıştırılmış olduğu halde onar onar geniş hendeklere dolduruldular. Çukurlar tahta ile örtülerek üzerine toprak konuldu, diri diri gömüldüler. Sivas taş üstünde taş bırakılmadan yıkıldı yakıldı.
Başlıktaki tâbir İbn’i Arabşah’a aittir. Timur, Türk tarihindeki girdiği hiçbir savaşı kaybetmeyen büyük mareşal ve devlet adamlarından biri olup, hayatındaki dönüm noktalarının dünya tarihi ve günümüze etkilerini inceleyeceğiz.
Hayatı
Timur, 8 Nisan 1336 yılında Çağatay hanlığı topraklarında Keş yakınlarında Hoca Ilgar köyünde, Barlas kabilesi emîri Turagay ve Tekina Hatun’un çocuğu olarak doğdu. Çocukluk ve gençliğine dair yeterli bilgi bulunmamaktadır. Gençlik yıllarını şiddetli beden eğitimi ve cenk tecrübeleriyle, yâni avcılıkla, küçük seferlerle geçirmişti. İbni Haldun’un, Timur’un tarih bilgisine hayran kaldığı, katıldığı savaşlarında eski savaşlardan ders ve örnek aldığı ortadadır.
O devirde, Horasan’da Kertler, Horasan batısında Serbedâriler (başını darağacında verenler), Esterâbâd civarında Toga Timurlular, Azerbaycan tarafında Celâyirliler hüküm sürüyorlardı.
Bu karmaşa ortamında, Timur kendine bir yer tutmak için etrafında bir grup adamıyla akınlar düzenlemeye, ganimet toplamaya başladı. 27 yaşında iken el koymak istediği bir sürüyü yağmalamak isterken sürünün çobanı tarafından okla yaralandı. Sağ kolu ve sağ bacağı yaralandı. Bu sakatlığından dolayı bazı tarihçiler tarafından Timurlenk olarak adlandırılmaktadır. Çoban, Timur’u bağlı olduğu Horasan Meliki Emîr Hüseyin’e götürdü. Emîr, idam edilmesini emretti, fakat oğlu Gıyaseddin kendisine bağışlamasını isteyince oğlunun emrine verdi. Timur böylece Emir Hüseyin ve Oğlu emrinde Moğollara karşı savaştı.
Zamanla yükselen Timur, Emîr Hüseyin tarafından Emîr ilan edildi ve onun kız kardeşi Olcay Türkan ile evlendi. Tirmiz’li Seyyid Bereke (ölümü 1404), Emîr Hüseyin’den Mekke ve Medine vakıfları için bağış isteyip de alamayınca, Emîr Timur’a başvurdu. Bu istekleri hemen kabul eden Timur, devletini kurunca Seyyid Bereke’yi Mekke ve Medine vakıflarının başına getirecektir.
Bölgedeki otorite boşluğu sonucu devletten nefret edenlerden oluşan Serbedâriler, “Aşağılık şekilde yaşamaktansa ölmek daha iyidir” sloganıyla devlet kuracak kadar güçlendiler. Bu tehlikeyi kendi büyümesi için bir fırsat gören Timur, Emîr Hüseyin ile ittifak kurarak Serbedârileri ortadan kaldırdı. Sıra artık Emîr Hüseyin’e gelmişti.
Emîr Hüseyin, kendisine bağlı beylerden yüksek vergiler alıyordu. Timur, bu vergiyi, eşi Olcay Türkan Hatun’a ağabeyi tarafından verilen mücevherlerle ödeyince Emir Hüseyin’le araları açıldı. Emîr Hüseyin, Timur’a karşı yaptığı savaşta yenildi. Daha büyük bir ordu toplayıp 1370 yılında tekrar Timur üzerine yürüdü. Timur, sayıca az olmasına rağmen, hile ile onu dar bir geçitte kuşattı. Tıpkı Thermophylai’de Ispartalı kumandan Leonidas’ın 300 İspartalı ile Persleri perişan ettiği gibi çok ağır bir mağlubiyete uğrattı. Emîr Hüseyin kaçarken yakalandı, eşleri Kazan Sultanının kızı Saray Mülk Hatun ile Bayan Süldüz’ün kızı Ulus Aga’yı kendine aldı. Emîr Hüseyin’in tüm servetine el koydu. Emîr Hüseyin de öldürüldü.
Altın Orda seferi
1371-1379 yıllarında 4 sefer düzenleyerek Horasan’ın tamamını ele geçirdi. Kertler ve Toga Timurluları da yok ederek Gürcistan ve Azerbaycan’ı da fethetti. Altın Orda‘nın başına geçmesine yardım ettiği Toktamış bir süre sonra Memlukler ile anlaşarak Timur’a baş kaldırdı. Timur la yaptığı 1391’de Kundurça, 1395’de Terek savaşlarında yenilen Toktamış, hayatta kalmayı başardı ama Emîr Edigey’e de yenilince ölünceye kadar Deşt-i Kıpçak çöllerinde yaşamak zorunda kaldı. Altın Orda devleti çok zayıfladı. Emîr Edigey de öldükten sonra Altın Orda parçalanıp, Nogay, Özbek ve Kazak Orda’ları; Kırım, Kazan, Kasım ve Astrahan hanlıkları oluştu.
1238’den beri süren, Ruslar tarafından “Tatar Boyunduruğu” olarak adlandırılan bu dönem artık sona ermişti. Üzerindeki baskı kalkan Moskova Knezliği birden tarih sahnesine çıktı. Ruslar hızla devletleşerek Tatar Boyunduruğu’nun intikamını almaya başladılar. 1480’de Moskova Knezi III. İvan’ın Don kıyısında Altın Orda güçlerini yenmesi son darbe oldu ve bu yenilgi yaklaşık 20 yıl sonra 1502’de Altın Orda Devleti’nin sonunu getirdi. 1552’de Kazan, 1556’da Astrahan, 1607’de Sibir, 1681’de Kasım Hanlığı Rusya esaretine girdiler. Kırım Hanlığı kuruluşundan hemen sonra Osmanlı hâkimiyetine girmişti. Kırım dahil Türk illerinin Rus esareti günümüzde halen devam etmektedir. Şeklen Cumhuriyet olanları pek çok konuda Rusya’ya bağlı olup kril alfabesinden bile kurtulamamaktadırlar. Her Türk devletine ayrı bir ırk muamelesi yapılmakta, Türk değil, Özbek, Kazak, Tatar, Türkmen, Azeri vs. oldukları empoze edilmektedir. Rusya’da tarih ders kitaplarında Tatar Boyunduruğu etkisi unutulmamakta, sürekli Türk nefreti aşılanmaktadır.
Hindistan Seferi
Timur, Altın Orda seferinden döndükten sonra 1398 baharında Hindistan üzerine yürüdü. Pencap ve Sind yörelerini pek çok yağma ve katliamlar yaparak fethetti. Bol ganimet ve fillerle 1399 Nisan ayında Horasan’a döndü. Torunlarından Babür, merkezi Agra olan kuzey Hindistan ve Afganistanda 1526 -1858 yılları arası hüküm süren Hindistan Timurlu İmparatorluğunu kurdu. Babür, dünya tarihinin çok nadir ve seçkin hükümdarlarındandır. Türkçe yazdığı şiirler ve Babürname adlı kitabı dünya klasikleri arasındadır. Torunu Şahcihan (1627-1658) Agra’da Tac Mahal, Delhi’de Cuma Mescidi gibi muhteşem eserler inşa ettirdi. 1858 yılında Timurlular Devletinin yıkılmasıyla Hindistan bütünüyle İngiltere hakimiyetine girdi.
Anadolu Seferi
Timur, Altın Orda’dan sonra Osmanlı toprakları üzerine yürüdü. Önce Sivas’ı kuşattı.18 gün dayanan Sivas’ı savunanlar daha fazla dayanamayıp can garantisi ile teslim oldular. Ancak Timur sözünde durmadı. Binlerce insan, başları iplerle bacaklarının arasına sıkıştırılmış olduğu halde onar onar geniş hendeklere dolduruldular. Çukurlar tahta ile örtülerek üzerine toprak konuldu, diri diri gömüldüler. Sivas taş üstünde taş bırakılmadan yıkıldı yakıldı. Timur, esirler arasında bulunan Bayezid’in oğlu Ertuğrul’u atının arkasına bağlayıp günlerce sürükledi, sonra boynunu vurdurdu. Bayezid hadiseyi duyunca İstanbul muhasarasını bırakıp derhal yola çıktı. Yolda bir çobanın neşeyle kaval çaldığını duyunca içindeki üzüntü ile “ Çal çoban çal, Sivas gibi şehrin mi yandı? Ertuğrul gibi oğlun mu öldü?” diye ağladı. Birbirleriyle savaşmaya can atan iki hükümdar hiçbir arabulucuyu dinlemediler. Bayezid’in devlet erkânının, düşmanın adet ve teçhizatının çok üstün olduğu, dağlarda, geçitlerde, ormanlarda yıpratılması gerektiğini, askerin maaşlarının ödenmesi gerektiğini ısrar etmeleri hiç işe yaramadı. Timur’un 160.000 askeri 32 fili, Bayezid’in 70.000 askeri vardı. Bayezid yenildi, esir düştü, akşamları zincire vuruldu, gündüzleri kafes içinde gezdirildi, Sırp Kralının kızı olan karısına içki meclislerinde sâkilik yaptırıldı. 1403’te Akşehir’de vefat etti. Anadolu birliği bozuldu, İstanbul’un fethi 51 sene gecikti.
Timur, Ankara savaşından sonra Bursa’ya asker yollayıp, kendisi Kütahya, Aydını alarak İzmir’e geldi. Aralık 1402 de Rodos Hospitalier Şövalyelerinden İzmir’i alarak Aydınoğulları beyliğine devretti
Zafernâme'den (1467) alınan, Bihzâd tarafından çizilen ve İzmir Kuşatması'nı gösteren Fars minyatürü
Timur Anadolu seferinden döndükten sonra 18 Şubat 1405 tarihinde Otrar’da öldü.
Yaptıkları
Zaferlerinin en önemli sebebi kendisinden duyulan korkuydu. Çünkü girdiği hiçbir savaşı kaybetmemişti. Ayrıca kendine direnen beldeleri fethettiğinde öldürdükleri bedenleri veya kestirdiği başları balçıkla sıvayıp, kule, minare, kümbetler yaptırırdı. İzmir de kellelerden piramit yaptırmıştı. Sivas’ta canlarına dokunmayacağı garantisi verdikten sonra teslim olan binlerce insanı diri diri toprağa gömmüştü. Teftezâni ve Cürcâni gibi alimlere meclislerinde yer verdiği gibi, gittiği her yerde ulemâ’ya saygı göstermesi yaptığı çok acımasız katliamlarla izahı güç bir tezat oluşturmaktadır. Kendisini Allah’ın gazabı olduğuna inanıyordu.
Timur, dokuz hanedanın tacını başında toplamıştır. 1- Çağatay hanedanı, 2- Türkistan ve Moğolistan'daki Cet hanedanı, 3- Hârizm hanedanı, 4- Horasan Hanedanı, 5- Tataristan ve Deşt-i Kıpçak'da Tatar hanedanı, 6 - Irâk-ı Acem'de Benî Muzaffer hanedanı, 7- Irâk-ı Arab'da İlhanlılar, 8- Hind hanedanı, 9- Osmanlı hanedanı.
Yapmadıkları
İzmir’i fethederek Aydınoğulları beyliğine devretti ama, İstanbul üzerine yürümedi. Moskova’yı yakıp yıktıktan sonra Avrupa’ya geçmedi.
Kaynaklar
İbn Arabşah, Acâʾibü’l-Maḳdûr (Bozkırdan Gelen Belâ), Selenge Yayınları, İstanbul 2012.
Feridun Emecen, “İlk Osmanlı Kroniklerinde Timur İmajı”, Prof. Dr. İsmail Aka Armağanı, İzmir 1999.
Halil İnalcık, “Bayezid I”, TDVİA.
İsmail Aka,” Timur ve Devleti”, TTK Yayınları, Ankara, 2000.
A.Yu. Yakubovskiy, “Altın Ordu ve Çöküşü”, Çev. Hasan Eren, TTK Yayınları, Ankara, 2021.
Zirveden Dramatik Sona Müslüman Sultanlar, “Emir Hüseyin”, C. Haluk Özalp, Mana Yayınları, İstanbul, 2020.