Anayasa Değişikliği Şart mı?
Anayasanın önemine toplumun ne kadarı farkındadır? Sizin evinizin bir köşesinde basılı bir anayasa var mıdır mesela? Bazılarımızın kütüphanelerinde vardır mutlaka, onlara bir sözüm yok, ama çoğunun evinde basılı bir anayasa olduğunu ben düşünmüyorum. Olanların da hepsinin açıp hepsini sonuna kadar okuyup özümsedikleri görüşünde değilim. Peki öyleyse niye bu kadar önemlidir anayasa? Mesela İngiltere'de yazılı bir anayasa yoktur.
Sivil anayasa diye bir söylemdir gidiyor, güya Türkiye'de hiçbir zaman sivil bir anayasa yapılamamış.
Ben bu söylemi çok da iyi anlamıyorum nedense. Esas olan anayasanın içinde yazan hükümler değil midir? Kimin yaptığının ne önemi var ki?
Ama itiraz içindeki hükümlere ise o zaman açıkça ben şu konuya, şu konuya itiraz ediyorum deyin, sivil anayasa yapılmamıştır diye lafı gevelemeyin, karnınızdan konuşmayın. Harbi olun biraz, cesaretli olun, neyse karın ağrınız direk söyleyin.
Anayasa niye önemlidir?
Çünkü yönetime gelenlerin öyle kolay kolay anayasa değiştirebilme gücü olmaz. Tek başlarına sayısal çoğunlukları anayasayı değiştirmeye yetmez, meclisteki diğer partilerle uzlaşma gerektirir, ya da en azından belli bir çoğunluk varsa ancak referandumla halka sorarak anayasa değiştirilebilir. Dolayısıyla da anayasanın değiştirilmesi kolay değildir. Kolay değiştirilemediği için de daha kalıcı olduğu düşünülür.
Ama anayasa ne kadar önemlidir sizce?
Toplumlar için ne kadar önemi vardır anayasaların?
Aslında demek istediğim toplumunun ne kadarı anayasada ne yazar gerçekten bilgi sahibidir? Anayasanın önemine toplumun ne kadarı farkındadır?
Sizin evinizin bir köşesinde basılı bir anayasa var mıdır mesela?
Bazılarımızın kütüphanelerinde vardır mutlaka, onlara bir sözüm yok, ama çoğunun evinde basılı bir anayasa olduğunu ben düşünmüyorum. Olanların da hepsinin açıp hepsini sonuna kadar okuyup özümsedikleri görüşünde değilim.
Peki öyleyse niye bu kadar önemlidir anayasa?
Mesela İngiltere'de yazılı bir anayasa yoktur.
İngiltere kanunlar ve teamüller ile idare edilir. Evet bir demokrasidir, hatta örnek bir demokrasi bile denebilir, ama bazı yasaları bizde olduğu gibi anayasa diyerek ayrı bir kategoride toparlama ihtiyacı duymamışlar. Mevcut yasaları içerisindeki bazı yasalar eğer temel konular içeriyorsa o yasaları yüzyıllarca değiştirme gereği duymamışlar. Toplumsal bilinç işte, bazen yasaya falan gerek kalmıyor demek ki.
Bizde ise anayasa çok önemli olmuş nedense.
Hatta o kadar önemli olmuş ki, fırsatını bulan önemi yüzünden sürekli kendince değiştirmiş. Hatta yaptığının yanlış olduğunu bildiği için kimileri yargılanmasınlar diye madde de koymuşlar anayasaya, ama yine de fayda etmemiş.
Fırsat veya güç bulamayanlar ise dillerindeki o sürekli anayasa değiştirme söylemi ile sadece politik olarak vaat vermekle yetinmek zorunda kalmışlar. Ama dillerinden anayasa değişikliğinin zorunlu olduğunu eksik etmemişler.
Hukukçu olmadığım için detaylarına çok hâkim değilim, ama Türk Ceza Kanunu’nda prensip olarak anayasal düzene tümden karşı çıkmak dışında (TCK-309) direk olarak anayasal hükümlerin ayrı ayrı çiğnenmesine dair bir ceza hükmü yok bildiğim kadarıyla. Yanılıyorsam şimdiden özür dilerim.
Yani biz meclis tarafından çıkarılmış olan kanunlar esasında eğer bir kanunu çiğnersek ona göre yargılanıyor ve suçluysak ceza alıyoruz. Anayasa hükmünü çiğnediğimiz için ceza almıyoruz. Meclisin çıkardığı yasalar zaten anayasa hükümlerine bağlı ve uyumlu olmak zorunda olduğundan dolaylı olarak sorun yok aslında.
Eğer Anayasaya aykırı bir yasa çıkarılırsa, devlet kurumlarının, özellikle de siyasi partilerin Anayasa Mahkemesine başvurma hakları var.
Gerçi anayasaya uyumsuz çıkartılan yasa Anayasa Mahkemesi tarafından daha sonra iptal edilse bile, yasanın yürürlüğe girdiği an ile iptal edildiği ana kadar geçen sürede bazıları işlerini çoktan görmüş olabiliyorlar. Bu da siyasi kurnazlık işte. Yok olmadı böyle bir şey demeyin, özellikle araştırıp neler neler olmuş çıkartırım, basında zamanında bu tarz haberler çıktıydı diye hatırlıyorum.
Belki bu yüzdendir, zamanında Özal anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz diyebilme cüreti gösterebilmişti.
Çünkü gerçekten en baştaki güç sahibi olan bir kişi bile anayasaya karşı sorumlu olması gerekirken, o da anayasaya karşı suç işlese ceza almalıyken, devletin başı olarak o bile bu söylemle kanunlar önünde suçlu olmadığının farkındaydı sanırım.
Eğer anayasa keyfine göre delinebilecek bir yapıdaysa, o zaman niye anayasa diyoruz ki? Kimsenin anayasaya dil uzatabilecek haddinin olmaması lazım. Yani anayasanın öyle bir yapıda olması lazım ki, kimse delme ihtiyacı duymasın, anayasal suç da işlemesin.
İşte böyle bir anayasa yapmak kolay değil. Uzlaşı ister, uzlaşı ise bizim kültürümüze ters. Biz tarihsel kodlarımızdan gelen özelliklerimiz gereği diretme, olmuyorsa güç kullanarak elde etmeye alışmış bir milletiz. Yumuşak güç nedir pek bilmiyoruz. Kaba kuvvet her zaman ilk seçiminiz olmuş nedense.
Neyse, anayasa diyorduk. Hem niye bu kadar çok değiştiriyoruz ki biz anayasayı?
Diğer ülkelerde anayasalar bu kadar çok değiştiriliyor mu acaba?
Amerika kaç kere değişmiş mesela? Fransa anayasası en son ne zaman değişmiş?
İnternette yazana göre Fransa'da en son 28 Eylül 1958 yılında anayasa referandumu yapılmış ve yeni anayasa büyük bir oranla kabul edilmiş (5'inci Cumhuriyet).
Amerika Birleşik Devletleri anayasası ise en son 1937 yılında küçük bir değişikliğe uğramış. Yirmi küsur defa değişiklik yapılmış, ama hepsi ufak tefek değişiklikler. Kaldıralım tekrar yazalım diye kimse düşünmemiş.
İngiltere ise dediğim gibi zaten teamüller ile yönetiliyor. Anayasa diye bir kavramları bile yok.
Diğer ülkelere bakmadım, ama bizim gibi sürekli anayasa değiştirme heveslisi başka ülke var mıdır, bilmiyorum gerçekten.
Anayasalar için toplumsal uzlaşma metinleridir diye bir tanım yapılır. Özellikle farklı etnik gruplardan oluşan toplumlarda belki bu tanım geçerli olabilir, ama ulusal ve üniter yapıdaki toplumlarda, bireylerin her birinin kabul edebilecekleri bir anayasa uygulanabilirlik açısından esas olmalıdır. Toplumun her bir bireyinin haklarını koruyan, hiçbirini bir diğerinden ayırmayan ve üstün görmeyen bir anayasa, modern dünyanın da ortak insanlık değerlerine saygılı ve uyumlu olduğunda, anayasal olarak daha başka bir ihtiyaç kalmamış olur aslında.
Ama bizde olduğu gibi, başa geçenler istedikleri gibi kanunları değiştiremesinler diye kanunlarda olması yeterli birtakım konuları sırf değiştirilmesin diye anayasaya dahil ettiğinizde, anayasa olması gereğinden çok daha detaylı ve uzun bir metin haline gelir. Ondan sonra da, durumdan memnun olmayan başa geçen yönetimler, biraz da anayasa değiştirebilme gücüne sahip olduklarında, anayasal hükümlerin değiştirilmesi için sürekli bir çaba içinde olurlar. Ya da fırsat kollarlar. Darbeleri bile lütuf olarak görürler ve OHAL zamanı anayasa değiştirirler.
Bence anayasa öz ve anlaşılır olmalıdır. Sadece temel hükümlerden ibaret ve yüzyıllarca değişiklik ihtiyacı olmayacak temel ve ana hükümler içermelidir. İnsan hakları anayasaya dahil edilmeli, ama bu haklar evrensel insan haklarından farklı olmamalıdır, dolayısıyla da anayasa özel hükümler içermemelidir.
Gerisi ise kanun koyucuların işidir. Yürütme ise bana göre sadece ülke işlerinin kanunlar esasında yürütülmesinden sorumlu ve yükümlü olmalıdır.
Yargı ise başlı başına bağımsız ve denetleyici bir rol üstlenmeli, kısacası kimse kimsenin işine karışamadığı gibi, kimse kimseden de üstün olamamalıdır. Gerçek bir erkler ayrılığı.
Bu düzenin kurulabilmesi için benim de kendimce aklımda bir seçim sistemi ve yönetim düzeni önerim var, ama o konuyu bir başka yazıya bırakayım isterseniz.
Ama bu yazıda bahsettiğim böyle bir düzen ve anayasa bir gün bize de nasip olur mu bilemem.
Bugünün düzeninde söylemde kuvvetler ayrılığı, uygulamada kuvvetler birliği ve tek elde güç yoğunlaşması olduğu sürece, ancak ucu bize dokununca neyin ne olduğunu anlayabiliyoruz.
Zaten olanların ucu bize dokunduğu zaman da iş işten çoktan geçmiş oluyor. Bu arada da atı alan çoktan Üsküdar'ı aşıp köprüye ulaşmış oluyor. Mesele sadece köprüyü geçmeye kalıyor ki, bence ona da çok kalmadı.
Yine anayasa değiştirelim diye sesler çıkmaya başlayınca bugün de nedense aklımdan bunlar geçti işte.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla