Site İçi Arama

hukuk

Birleşmiş Milletlerin Kişisel Verilerin Korunmasına İlişkin Getirdiği Düzenlemeler

BM İnsan Hakları Bildirgesinin 12. maddesi ‘’Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz kalamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmağa hakkı vardır.’’ şeklindedir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi

Bildirgedeki Kişisel verilerin korunmasına yönelik düzenlemeye geçmeden önce bildirge hakkında kısa bir açıklama düzenlemenin öneminin anlaşılması açısından doğru olacaktır. Birleşmiş Milletler Teşkilatı 2. Dünya Savaşında insanlığın yaşamış olduğu büyük yıkım ve acılar sonrasında, insanların bir daha aynı zararı görmemesi için kurulmuş olan uluslararası bir kurumdur. BM tarafından yayımlanan bildirgenin temelindeki amaca bakıldığında savaş sırasında ortaya çıkan kötü durumlara ve insan haklarının çiğnenmesine bir karşı çıkıştır. 1948 Bildirgesinin önkoşulları, bir yandan geçmişte yapılmış, ‘’barbar eylemler’’, yani bir süre önce olmuş savaş ve milyonlarca kurbana yapılmış korkunç muameleler, diğer yandansa, insanların özgür olacağı dünyanın gelişine duyulan özlemdir. Burada, kendisine yönelinen, bütün bunları yapmamış olan, dolayısıyla bunları yapmak istemeyecek düşmandır. Bildirge insanı insan dışı muameleden kurtarma istemini dile getirir. Bildirgenin başlığındaki bulunan ve diğer geleneksel bildirilerde hemen hemen hiç bulunmayan ‘’evrensel’’ sözü çok önemlidir. Bildirgede hakları yenenler- bunlar ister sosyal sınıflar, gruplar halklar vb. azınlıklar olsun, ister tek tek kişiler olsun- kendileri için evrensel bir düzen anlamına gelen özgürlük ve hak eşitliği isteminde bulunurlar. Bu istemler ister evrensel doğal hukuk ister. Aydınlanma geleneğinden beri vicdanı da içeren insanın doğuştan sahip olduğu akıl olsun evrensel pozitif üstü bir temele dayandırılarak meşrulaştırılır.[1]

BM İnsan Hakları Bildirgesinin 12. maddesi kişi mahremiyetinin korunmasına yönelik düzenleme içermektedir. Bildirgenin 12. maddesi ‘’Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz kalamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmağa hakkı vardır.’’ şeklindedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun kuruluşu sonrası gerçekleştirdiği 3. Oturumunda 10/12/1948 Tarihli 217 (111)[2] sayılı kararıyla kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin Resmi Gazete ile yayınlanması ve yayımdan sona okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu bildirge hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulmasına, Dışişleri Bakanlığının 28/03/1949 tarihli ve 36084/122 sayılı yazısı üzerine Bakanlar Kurulunun 6/4/1949 tarihli toplantısında karar verilmiştir. Bildirge 27.05.1949 tarih ve 7217 sayılı resmî gazetede yayımlanmıştır.

Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme

BM Evrensel İnsan Hakları bildirgesinden sonra 18 yıl sonra kabul edilen bildirinin meydana gelme şartları ve Bildirge karşısındaki durumunun da irdelenmesi Kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemenin ruhunu anlamamız açısından önemlidir. 1966 yılında Birleşmiş Milletler Teşkilatınca imza ve onaya açılan Sosyal Ekonomik ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ile Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi mevcuttur. Sözleşmelerden Sosyal Ekonomik ve Kültürel Hakların sözleşmesi Sosyalist ve komünist ideolojinin ifadesi olarak, Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ise Batılı Liberal ideolojinin ifadesi olarak anlaşılır ve yorumlanır. 1966 Yılında BM’nin imzaya açtığı Sözleşmelerin koşulları bildirgeden farklıdır. Sözleşmelerde bütün halklar kendi kaderlerini kendileri belirleme hakkına sahiptir. Oysa daha önce bildirgede ‘’bütün insanlar özgür ve onur ve haklar bakımından eşit doğarlar’’ deniyordu. 1966 Sözleşmelerinin başlangıcında “kişinin diğer kişilere ve üyesi olduğu topluluğa karşı ödevleri vardır ve sorumluluk taşır ‘’deniyor. [3]

BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesinin 17. maddesinde ‘’1. Hiç kimsenin özel hayatına, ailesine, evine ya da haberleşmesine keyfi ya da yasadışı olarak müdahale edilemez; hiç kimsenin şeref ve itibarına yasal olmayan tecavüzlerde bulunulamaz. 2. Herkesin, bu gibi müdahalelere ya da tecavüzlere karşı yasalarca korunma hakkı vardır.’’ düzenlemesi mevcuttur. T.C. Devleti Birleşmiş Milletler tarafından 16 Aralık 1966 tarihinde imzaya açılan bahse konu uluslararası Sözleşmeyi 15 Ağustos 2000 tarihinde New York’ta imzalamış ve 04.06.2003 tarihinde onaylamış, 25142 sayılı Resmi gazete ile 18.06.2003 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

BM İnsan Hakları Komitesi 1988 yılında gerçekleştirdiği 32. oturumunda  17. maddede düzenlenen Özel Hayatın Gizliliğini aşağıdaki şekilde yorumlamıştır[4]. Maddeye göre hiç kimsenin özel hayatına, ailesine, evine ya da haberleşmesine keyfi ya da yasadışı olarak müdahale edilemez; hiç kimsenin şeref ve itibarına yasal olmayan tecavüzlerde bulunulamaz. Komite’ye göre, bu hak gerek Devlet otoriteleri, gerekse herhangi bir gerçek kişi veya tüzel kişiden kaynaklanan her tür müdahale ve saldırıya karşı koruma altına alınmalıdır. Maddeye göre taraf Devlet, bu hakka yönelik müdahale ve saldırıları yasaklama ve bu hakkı korumayı hedefleyen yasama tedbirlerini ve gerekli diğer tüm tedbirleri alma yükümlülüğü altındadır. Kamu otoritelerinin, özel kişi veya kurumların bilgisayarlarda, veri bankalarında veya benzeri cihazlarda kişisel bilgileri toplaması veya saklaması hukuki düzenlemeye tâbi olmalıdır. Devletler, bir kimsenin özel hayatına dair bilgilerin hukuken bu bilgilere sahip olma ve kullanma yetkisine sahip olmayanların eline geçmesini ve bu bilgilerin Sözleşme’nin amaçlarına aykırılık teşkil edecek şekilde kullanılmasını engellemek için etkili tedbirler almalıdır. Özel hayatın gizliliğinin en etkili şekilde korunabilmesi için, her birey kişisel dosyalarda veya veri tabanlarında kendisiyle ilgili bilgiler saklanmışsa bu bilgilerin ne tür bilgiler olduğunu ve ne amaçla saklandığını öğrenme hakkına sahiptir. Ayrıca, her birey hangi kamu otoritelerinin, özel kişilerin veya kurumların bu dosyaları kontrol altında tuttuğunu veya tutabileceğini öğrenebilmelidir. Söz konusu dosyaların, yanlış kişisel bilgilere yer vermesi halinde veya bu bilgilerin hukuka aykırı şekilde toplanması veya kullanılması halinde her birey düzeltme veya bilgilerin ortadan kaldırılmasını talep etme hakkına sahiptir [5].

BM 14 Aralık 1990 tarih ve 45/95 sayılı Bilgisayarlarda İşlenene Kişisel Verilere İlişkin Rehber İlkeler

Bahse konu düzenleme ile BM ulusal mevzuatlarında gerçekleştirilmesi gerekli olan minimum ilkeleri belirlemiştir. Bunlar kişisel verilerin hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun işlenmesini, verilerin doğru olmasını ve verilerin doğruluğunun ve güncelliğinin  uygun aralılarla kontrol edilmesini, verilerin özel amaca uygun ve haklı işlenmesi, rıza gösterilen amaç için işlenmesi, amaca uygun miktarda toplanması, amaca uygun olan zaman süresi içerisinde muhafaza edilmesi, veri taşıyıcılarının kendileri hakkındaki kişisel verilere ulaşabilmesi nasıl işlendiğini öğrenebilmesi, gereksiz hukuka aykırı ve doğru olmayan verilerin silinmesini ve düzeltilmesini isteyebilmesi, kanunda belirtilen istisna dışında ırksal veya etnik köken, renk, cinsel yaşam, siyasi görüşler, dini, felsefi ve diğer inançların yanı sıra üyelik hakkında bilgiler de dahil olmak üzere yasadışı veya keyfi ayrımcılığa yol açacak verilerin işlenememesi, iç hukuk sistemine göre yürürlüğe konulan bir yasada veya eşdeğer bir düzenlemede açıkça belirtilmesi şartıyla ve uygun güvencelerle ulusal güvenliği, kamu düzenini, kamu sağlığını veya genel ahlakı amacıyla verilerin işlenebilmesi, yukarıda açıklanan ilkelere hukuk sistemi ile getirilecek istisnaların İnsan Hakları Evrensel bildirgesinde bulunan düzenlemelere ve insan haklarının korunmasında ayrımcılık yasağına uygun olarak düzenlenmesi, kişisel verileri doğal afet veya  kaza ile kayıp ve imha ya karşı ve yetkisiz kişilerin erişimi, hileli eylemlerle ele geçirilmesinin önlenmesine karşı gerekli emniyet tedbirlerinin alınmasını, gibi konularda  kişisel verileri korumak için gerekli önlemlerin alınması, her ülkenin kendi iç hukukuyla yukarıda belirtilen ilkelerin uygulanıp uygulanmadığını kontrol edecek bir denetim sistemi kurması, bu denetimin bağımsız ve tarafsız bir otorite tarafından gerçekleştirilmesi, yukarıda sayılan prensipleri uyulmadığında cezai ve diğer yaptırımların uygulanması, verilerin bir ülkeden başka bir ülkeye transferinde mahremiyetin korunması için her ülkenin içerisinde yasal düzenlemelerle kişisel verilerin korunması için güvenceler sağlaması, yukarıda sayılan ilkelerin, ilk etapta, tüm kamusal ve özel bilgisayarlı dosyalara ve isteğe bağlı genişletme yoluyla ve uygun ayarlara tabi olarak manuel dosyalara uygulanması, ilkeleri getirilmiştir [6].

BM rehber ilkelerinin üye ülkelerce gözetim ve denetimi maksadıyla bağımsız bir otoritenin kurulması sağlanmıştır. Rehber ilkeler bu konuda bağımsız tarafsız uluslararası bir organın kurulması açısından önemlidir. Fakat BM Rehber ilkelerinin bağlayıcı olmayıp, tavsiye niteliğinde olması nedeniyle etkisinin çok da fazla olduğu kabul edilmemektedir. [7] Halen 193 üyesi bulunan BM örgütünün veri koruma konusunda daha etkin olması beklenmektedir [8]. BM Örgütü kendi organizasyonu içerinde çalışan personele uygulanacak Kişisel Verileri Koruma ve Mahremiyet Prensiplerini 11 Ekim 2018 tarihinde belirlemiştir. Bahse konu düzenlemeler 10 madde halinde sıralanmış olup yukarıda saydığımız prensiplerle benzerdir [9].

Dipnotlar

[1] Alwın DIEMER, İnsan Haklarını Araştırmanın Amacı, İnsan Haklarının Felsefi Temelleri, Türkiye Felsefe Kurumu. s. 43-45

[2] http://research.un.org/en/docs/ga/quick/regular/3 ( ziyaret tarihi 25.04.2020)

[3] DIEMER, s. 43-45

[4] KÜZECİ. s.134

[5]https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/media/uploads/2016/05/05/BMde_Insan_Haklari_Yorumlari_1981_2006.pdf (24 Nisan 20120)

[6] https://www.refworld.org/docid/3ddcafaac.html

[7] AYÖZGER. s.65

[8] https://www.un.org/en/sections/about-un/overview/index.html (25 Nisan 2020)

[9] https://www.unsceb.org/CEBPublicFiles/UN-Principles-on-Personal-Data-Protection-Privacy-2018.pdf

Araştırmacı Yazar, Avukat Yalçın Torun
Araştırmacı Yazar, Avukat Yalçın Torun
Tüm Makaleler

  • 30.10.2024
  • Süre : 4 dk
  • 303 kez okundu

Google Ads