Site İçi Arama

hukuk

Bize İnsan Hakları Mahkemesi Neden Gerekli?

Yargıda, hukukta, adalet sisteminde bir güç kavgasını, arkasında sistematik bir çaba sonucunda bir şeyleri yeniden dizayn etme düşüncesiyle yapıldığını tahmin edebiliyorum. Zaten en güvenilmez devlet kurumları arasında yargı başlardaydı, sanırım bu kavga ile şimdi artık tabutuna son çiviler de çakılmış durumda.

Aslında bu sorun üniversiteye giriş sınavları ile başlıyor.

Maalesef sınav sonuçlarından yüksek puan alan gençlerimizin çoğu hukuk fakültelerini tercih etmiyorlar.

Halbuki hukuk yoruma çok bağlı bir konu olsa da, aynı zamanda muhakeme yeteneği de ister.

Kimse bana darılmasın, bu bir gerçek! Maalesef günümüz hukukçularının muhakeme yetenekleri oldukça düşük durumda.

Bunun sebebi muhtemelen hukuk fakültelerini tercih etmiş olan puanları düşük dünün gençleri ve onların düşük muhakeme kabiliyetleri maalesef.

Mühendislik ya da tıp fakültelerini tercih eden gençler gibi hukukçular da kıvrak zekaya sahip olsalar sanırım bugün içine düştüğümüz bu durumda olmazdık.

***

Bu doğal gerçeği hatırlattıktan sonra gelelim hukuk konusundaki son durumumuza.

Durum felaket tabii ki!

Son zamanlardaki gelişmeler artık ülkemizin bir hukuk devleti olmadığının bir kanıtı.

Yüksek yargı resmen kendi içinde bir güç kavgasına tutuşmuş durumda.

Yargıdaki mezhepsel ya da ideolojik ayrımlar konusundaki söylentileri bu yazıda hiç dillendirmeyeceğim.

Ben bu güç kavgasının sistematik bir sebebi olduğunu düşünüyorum.

Zaten en güvenilmez devlet kurumları arasında yargı başlardaydı, sanırım bu kavga ile şimdi artık tabutuna son çiviler de çakılmış durumda.

***

Aslında epey zaman oldu, ben yargı reformu konusunda bence yapılması gerekenleri bir yazı ile sizlerle daha önce paylaşmıştım.

Bu fikirlerim konuya benim bakış açım ve yazdıklarıma pek yorum almadığım için fikirlerimin çok da ilgi gördüğünü söyleyemem.

Ancak yine de bir kez daha basitçe bence yargıda yapılması gerekli ana reformu sizlere hatırlatmak istiyorum.

Bu arada iktidarın yargıdan elini çekmesi gerektiğini zaten hepimiz bildiğimiz için bahsettiğim reform yüksek yargıçların seçim metotları üzerine değil.

***

Evet, ben Türkiye’de de bir İnsan Hakları Mahkemesi (İHM) kurulması gerektiğini düşünüyorum.

Anayasa Mahkemesi var ya demeyin, o görevi Anayasa Mahkemesi yerine getiriyor ya.

Mahkemeler uzmanlık alanlarına göre farklı farklı olmak zorunda. Yetki sınırları sadece kanunlarla değil, adları ile de halkın gözünün içine sokulmalı. Başka türlü insanlar kimin ne konuda sorumlu olduklarını maalesef algılayamıyorlar.

Eğer bir İnsan Hakları mahkemesi açarsak, böylece sorumluluklar da kesin çizgiler ile ayrılmış olur.

Anayasa Mahkemesi anayasal konuları denetleyen ve görevi sadece gerek devlet kurumlarının görevleri sırasında ve gerekse mecliste çıkarılan kanunlarda anayasaya uyulup uyulmadığını denetlemek olan mahkeme olmak zorunda. Böylece yüksek yargı kurumları üzerinde de son sözü söyleyen kurum olabilir.

Millet meclisinden çıkartılan yeni bir kanun, ya da bir kanun değişikliği anayasaya uygun mudur, Anayasa mahkemesi asıl görevi bunu denetleyecek kurum olduğunda kanunlar da anayasaya uygun olacaktır.

Anayasa Mahkemesine başvuru yetkisi ise belli bir milletvekili çoğunluğu olan siyasi partiler, ya da yetki ve ilgi alanlarına göre devlet kurumları olacağı için bu mahkemede alınan kararlar da öyle yıllar süren kararlar olmayacaktır.

***

Diğer tüm kurumlar ve vatandaşlar için ülke mevcut kanunlar ile yönetilir.

Yani diğer mahkemeler de kanunlara uygun kararlar almak durumundadırlar.

Bu durum anayasaya aykırı diye her önüne gelen Anayasa Mahkemesine başvuramayacağı için böylece karışıklıklar da önlenmiş olacaktır.

Ceza kanunu çerçevesinde son yetki sahibi yüksek yargı Yargıtay, idari konularda ise son sözü söyleyecek yüksek yargının Danıştay olması bence yeterlidir.

Verilen kararlarda ya da uygulamada insan haklarına aykırı bir durum varsa son söz İnsan Hakları Mahkemesinde olmalıdır.

Sayıştay zaten devleti finansal konularda denetleyen yüksek yargıdır. Onun bu konuyla bir ilgisi yoktur. Daha etkin yetkiye sahip olması gerektiği ise ayrı bir konudur.

Yüksek Seçim Kurumu da bir yargı organıdır, ancak bu yazıda bu konuya da değinmeye gerek yok diye düşünüyorum.

***

Evet, kurulacak bir Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi vatandaşların bireysel başvurularında eğer insan hakları açısından haksızlığa uğramaları durumunda son sözü söyleyecek yüksek yargı organı olmalıdır.

Bir hükümlü cezaevinde kötü muamele mi görüyor? Başvuracağı kurum İnsan Hakları Mahkemesi olmalıdır.

Bir kişi haksız yere gözaltına mı alındı? Başvuracağı kurum İnsan Hakları Mahkemesi olmalıdır.

İnsan hakları anayasada yazılı olsa da, bu mahkemenin de vereceği hükümler yasalar çerçevesinde olmalıdır. Anayasa değil!

Çünkü yasalarımız zaten anayasaya uyumlu olarak yapılmak zorundadır. Çok daha detaylı şekliyle zaten yasalarımızda insan hakları yazılıdır. Sorun varsa İnsan Hakları Mahkemesinin Anayasa Mahkemesine başvurarak ilgili yasayı iptal ettirmesi ve Anayasa Mahkemesinin kanunu yeniden düzenlenmek üzere meclise göndermesi mümkün olacaktır.

Kanunlarda bu konuda anayasa ile uyumsuzluklar olması durumunda yargının diğer yüksek organlarında olduğu gibi İnsan Hakları Mahkemesinin de kanunları Anayasa Mahkemesine götürmesi mümkün olacağı için her kurum kendi sorumluluk alanında Anayasa Mahkemesinin kanun iptali kararlarına kesin olarak uymak durumunda kalacaktır.

Anayasa Mahkemesi ise sadece kanun denetiminden sorumlu olduğu için böylece yetki kargaşası da ortadan kalkmış olacaktır.

***

Bilmiyorum, ben böyle düşünüyorum.

Her kurum kendi yetki sınırları içerisinde hareket ederse at izinin it izine karışması bence engellenebilir.

Bugünkü hali ile durum tam da yetki kargaşası halinde kalmış görünüyor.

Kavga yetki kargaşası yüzünden çıkıyor!

***

Ama bu durumda İnsan Hakları Mahkemesinin alacağı kararlar diğer mahkemelerin aldığı kararlar ile çatışmaz mı?

Sonuçta bu sefer de İnsan Hakları Mahkemesi yargı kararlarına müdahale etmiş olacak!

Niye çatışsın?

İnsan Hakları Mahkemesi sadece davaları ve alınan kararları insan hakları açısından inceleyip bir karara varacak.

Davaların esasına karışmayacak ki!

İHM’nin niye bu cezayı veriyorsunuz diye diğer mahkemeleri sorgulama hakkı olmayacak!

İHM eğer davaya konu olan suçun kanunda yazılı cezasının üstünde bir ceza verilmişse bunu denetleyebilir, ancak niye sanığı bu suç ile suçluyorsunuz deme hakkı olmayacak.

İHM davalara sadece insan hakları çerçevesinde kararlar verecek ve verdiği kararlar kesin olacak, tüm devlet kurumlarını ve tüm vatandaşları bağlayacak. Buna Meclis ve Yürütme de dahil!

***

İşte sistematik yargı reformu istiyorsanız bence yapılması gereken yargı reformu böyle olmalı.

Eğer bir gün mahkemelerimizin daha güvenilir kurumlar olmasını istiyorsak, yapılacak ana değişikliklerden biri bu olmalı.

Buna kadar yargıda yapılması gereken çok şey var diyorsanız siz de haklısınız derim.

Ancak bir başka yazımda da yazdığım gibi, karışıklığı önleyecek en önemli şey sınırların düzgün çizilmesidir.

Sınırları muallak bırakırsanız sonra kim ne konuda yetkili her şey birbirine karışır.

Sınırlar önemlidir!

***

Ancak, bu dediğim değişiklikler yapılana kadar anayasal düzenimiz gereği bugün için Anayasa Mahkememiz yargı erkimizin en üst makamıdır ve almış olduğu kararlar kesin ve herkesi bağlayan kararlardır.

Bu yüzden şu anda konu Yargıtay da olsa, Anayasa Mahkememizin almış olduğu kararları yanlış da olsa, hiç fark etmez.

Anayasa Mahkemesinin almış olduğu kararları herkesin derhal uygulama yükümlülüğü vardır.

Aksi durum ülkenin temel taşlarını yerinden oynatmak anlamına gelir.

Umarım bu ülkeyi daha fazla rezil etmeden bu konu bir an önce bir sonuca kavuşur.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 11.11.2023
  • Süre : 3 dk
  • 1084 kez okundu

Google Ads