Site İçi Arama

hukuk

Cumhuriyetin Kadınlarımıza Sağladığı Kazanımlara Ne Oldu?

Onlar Farklı Oldular

Bugün günün mana ve önemini idrak edebilecek herkes için bir yazı kaleme almak istedim. Evet bugün Cumhuriyetin faziletlerinden faydalanan, faydalanmasını bilen kadınlarımız bugünkü sürece çok kolay gelinmediğini çok iyi bilmelidirler. Bir güzel söz vardır "Hak Verilmez, Alınır" diye. Bence bu sözü biraz açalım, acı ama gerçek olan kadınlarımıza verilen bugünkü haklar bir mücadele sonucunda et ve kemiğe bürümemiş, Atatürk'ümüzün büyük Türk Milletinin değerli kadınlarına etrafındakilere rağmen büyük bir mücadeleyle verdirdiği haklardır.

Genç Cumhuriyetin İlk Yıllarında Neler Yapılmıştır?

Malumunuz 1923 yılından sonra kadının yeri değişti ülkemizde. Öncesinde söz hakkı bile tanınmayan kadınlar, doktor olup kadın erkek herkesi tedavi etmeye başladılar, at üstünde köy köy dolaştılar, laboratuvarlara girip deney yaptılar, üniversitede kürsü kurdular, kitap yazdılar, gazete çıkardılar, meclise girip emekçilerin haklarını savundular. Toplumu ilerletmek için, Cumhuriyeti kurmak ve yüceltmek için mücadele etti çoğu.

Topraklarımızda, kadının bütünlüklü olarak hayata katılması, özgürce fikirlerini söyleyebilmesi Anadolu’daki direniş hareketiyle başlar. Kadınların düzenlediği ilk miting, kadınların konuşma yaptıkları ilk eylemler, yazdıkları ilk yazılar bu dönemde ortaya çıkar.

Kadınlarımız için Cumhuriyet Kazanımları

Cumhuriyet ilan edildikten sonra, yeni Medeni Kanun’la kadınlar da erkeklerle eşit koşullarda eğitim almaya, çalışmaya, üretmeye başladı. 1923’ten sonra yurtdışına bilimsel eğitim almaya gönderilen gençlerin içinde, çok sayıda kadın da vardı. Anneanneleri, babaanneleri küçücük yaşlarda eve kapatılıp eş yapılırken, onlar 17-18 yaşlarında, devlet bursuyla dillerini bilmedikleri ülkelere gönderildiler. Kadın haliyle orada ne yapar bunlar denmedi!

Gittiler, eğitim aldılar ve hiçbiri gittikleri ülkede kalmayı düşünmedi. Kurulan genç Cumhuriyete büyük bir borçları vardı, ülkelerine döndüler ve çalışmaya başladılar. Şu anda, en köklü üniversitedir dediğimiz üniversiteler hangisiyse, işte o üniversitelerde alın terleri var kadınlarımızın. Bölümleri onlar kurdu, hastaları onlar tedavi etti, yeni nesli onlar yetiştirdi, kitapları onlar yazdı. Bunları yazarken, eksikleri unuttuğum düşünülmesin.

Eşitliği sağlamak için Cumhuriyetin tek başına yeterli olmadığının farkındayız. Tüm kadınların ve erkeklerin özgürleşmesi, eşit biçimde yaşaması için daha fazlası gerekir. Ancak bugün Cumhuriyeti tartışıyoruz. Çünkü biz bugün, Cumhuriyet kazanımlarının gerisine razı edilmeye çalışılıyoruz.

Kadınlarımıza Yönelik Can Sıkan Şeyler

Bugün okutulmayan kız çocukları; ufacık yaşlarda birilerine “verilenler”, namus için sokak ortasında öldürülenler, bedenini satmak zorunda kalan kadınlarımız var. Artık daha fazla kadın evlere kapanıyor, bilimden özgür düşünceden, üretimden uzaklaştırılıyor. Neden?

Çıkıyor bir “profesör” tecavüzün nedeni dekolte giyen kadınlardır diyor. Tecavüz ve taciz suçunun odağındakiler kadınlardır diye ekliyor. Polis tekmeleriyle bebeğini düşüren genç kadına, hamile haliyle ne işi var eylemde diyenler var. Tecavüze uğrayan ufacık bir kız çocuğunu suçlu buluyor mahkemeler.

Cumhuriyetin gerisine düşmekten korkmayanlar öğrensin diye yazıyorum bunları.

Sonuç

Gerçekler ortada, soru şu: Osmanlı’yı mı tercih edeceğiz, Cumhuriyeti mi? Haremde mi olmak isteyeceğiz, eşit bir yaşamın her alanında mı? Şu 8 Mart gününde yanıtı daha net verelim: Eşit yaşamak için mücadele eden, üreten kadınlara selam olsun!

Tüm kadınlarımızın 8 Mart’ı kutlu olsun...

Saygı dolu sevgiyle kalın diyorum...

Serbest Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Serbest Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 08.03.2022
  • Süre : 4 dk
  • 830 kez okundu

Google Ads