Devlet Olmak Nasıl Bir Şeydir?
Hakkını hukukunu kendi başına korumak zorundasındır, başka türlü yaşayabilmenin çaresi yoktur. Bu yüzden de mutlaka elinin altında bir çiften olacaktır. Silah kullanmasını bilmek zorundasındır. Kapıya dayanan birileri olursa tüfeğini doğrultup dur bakalım demeden sana yaşam hakkı yoktur!
Amerika Birleşik Devletleri nasıl kurulmuştu bilen var mı?
Çoğumuz biliyoruzdur. Çünkü hayatımız Hollywood filmleri izleyerek geçti.
En azından ben Hollywood yapımı eski kovboy filmlerini izlemeyi çok seviyorum, o filmlerden bile Amerika tarihi üç aşağı beş yukarı aklımıza yerleşmiş durumda.
Kısaca özellikle İngiltere’de kraliyetin baskısından sıkılan maceraperest İngilizlerin keşfedilen Amerika kıtasına, yani yeni dünyaya gidip gönüllerince yeni bir hayat kurma hayalleri ile başlayan Amerika maceraları önceleri oldukça vahşi ve acımasız bir orman kanunu şeklindedir.
Afrika’dan getirilen kölelerin bu acımasızlık içerisinde kullanılmaları ile devam eden bu yaşam ardından da kuzeydiler ve güneylilerin acımasızca birbirlerine girdikleri bir iç savaş ile devam edecek ve sonrasında yine vahşi kapitalizm esaslarıyla bugünkü Amerika Birleşik Devletleri kurulacaktır.
Nedir bu orman kanunu diye bahsettiğim?
İki şahidin varsa istediğini asabilirsin! Kimse niye astın diye sormaz!
Sana silah çekeni eğer yapabiliyorsan önce sen öldürürsün ya da yeterince hızlı tabanca çekemiyorsan o seni öldürür. Yine kimse bir şey demez.
Sığır veya at çalarsan cezası ölümdür! Asılırsın!
Her kasabanın meydanında başına ödül konmuş haydutların resimleri vardır! Haydutlar ortalıkta kol gezer!
Ölü ya da diri! Getirene 1000$ veya artık neyse bedeli. Haydut avcıları türemiştir.
Banka soygunları, posta arabaları soygunları, tren soygunları.
Kasabalarda ise altın madeni zenginleri, ya da sığır sürüleri olan zenginler, belki de arazi sahibi çiftlik ağaları yaşar. Bir de kasabanın zavallı yoksulları…
Bu tozlu kasabalarda barlar, fahişeler, müzik, eğlence…
Kısacası Amerika işte.
Bu vahşi orman kanunu geçerli kasabaların bir şerifi olsa da, eğer bir de kasabadan biraz uzakta bir çiftliğin varsa kendi hakkını kendin korumak zorundasındır.
Çünkü henüz tam olarak ortada olmayan devletin o ilk günlerinde var gibi görünen birkaç kanun dışında kanun yoktur, kanun sensindir!
Hakkını hukukunu kendi başına korumak zorundasındır, başka türlü yaşayabilmenin çaresi yoktur.
Bu yüzden de mutlaka elinin altında bir çiften olacaktır. Silah kullanmasını bilmek zorundasındır.
Kapıya dayanan birileri olursa tüfeğini doğrultup dur bakalım demeden sana yaşam hakkı yoktur!
***
İşte ortalıkta devlet olmazsa yaşam koşulları en iyi haliyle bu kadar oluyor. Vahşi doğada ve orman kanunları ile!
Devlet olmazsa herkes hakkını ve hukukunu kendisi korumak zorunda kalır ve ortalık da çetelerden, haydutlardan geçilmez.
Eline silah alan zayıfları ya da kendisi kadar acımasız olmayanları ezer geçer.
Orman kanunu! Ya seni sevecekler ya da sen karşındakini sevmesini bileceksin!
***
Seçiminizi yapın!
Böyle bir ülkede mi yaşamak istiyorsunuz?
Evet, Amerika aradan geçen bunca zaman sonrasında bir devlet olmuş. Hatta kapitalizmin acımasızlığı içerisinde bugün dünyanın en güçlü ülkesi de olabilmiş.
Ancak tarihi şunun şurasında birkaç yüzyıl öncesinden daha öteye değil.
Biz ise binlerce yıllık devlet geleneğine sahibiz.
Evet, hep başımızda bir hükümdar olmuş. Toplum olarak bir hükümdarın peşinden gitmek belki de bizim genlerimize işlenmiş.
Ama yine de bu saatten sonra devleti parçalarına ayırıp eski hükümdarlık düzenine geçecek değiliz.
Belki böyle hayalleri olan güç odakları olabilir. Biz Türkiye Cumhuriyeti ve bu yüce devletimizin vatandaşlarıyız.
Böyle hayalleri olanlar karşılarında bu milleti bulacaklardır.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
***
İşte bu düşünceler ile dün yazdığım gibi bugün de yargının içine düşürüldüğü bu hazin duruma bir an önce son verilmesini istiyorum.
Yasalar ve anayasamız ortadayken hukuku hiçe sayıp ülkenin içine düşeceği böyle bir durumu bile umursamadan uygulanması yasalarımızca mecburi olan Anayasa Mahkemesi kararının bir an önce uygulanarak bu krize son verilmesi hepimiz için daha hayırlı olacaktır.
Ben böyle düşünüyorum, sanırım bu görüşüm milyonlar ile benzer bir görüştür.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.