Site İçi Arama

hukuk

Getirilen Ek Motorlu Taşıtlar Vergisinin Anayasal Vergi İlkeleri Kapsamında Değerlendirilmesi

Devlet vergilendirme yetkisini kullanırken ölçülü, keyfi olmayacak şekilde ve öze dokunmayacak şekilde hareket etmelidir. Ayrıca vergi yasaları her zaman Anayasa Mahkemesinin denetimine açıktır. Vergi hukukunda birtakım anayasal ilkeler mevcuttur.

1. Genel Hususlar 

Devletler egemenlik yetkilerine dayanarak toprakları üzerinde yaşayan ve tabiiyeti altındaki kişilerin tamamından vergi alma yetkisine sahiptir. Vergilendirme yetkisi, devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili güçtür. Devlet tahsil ettiği vergiler ile kamu hizmetlerini finanse eder. Vergilendirme yetkisi kural olarak yasama organına aittir. 

Vergi Hukuku; demokrasi, hukuk devleti ve sosyal devlet ilkeleri ile yakından ilgilidir. Devlet vergilendirme yetkisini kullanırken ölçülü, keyfi olmayacak şekilde ve öze dokunmayacak şekilde hareket etmelidir. Ayrıca vergi yasaları her zaman Anayasa Mahkemesinin denetimine açıktır. Vergi hukukunda birtakım anayasal ilkeler mevcuttur. Anayasal vergilendirme ilkeleri Mali Güce Göre Vergilendirme İlkesi, Eşitlik İlkesi, Hukuki Güvenlik İlkesi, Hukuk Devleti İlkesi, Sosyal Devlet İlkesi, Vergilemede Genellik İlkesi, Vergide Ölçülülük İlkesi, Kanunsuz Vergi Olmaz İlkeleridir.  İnceleme konumuz Hukuki Güvenlik İlkesi ile ilgili olup bu aşamada yalnızca ilgili ilkeye yönelik açıklamalarda bulunulacaktır. 

2. Ek Motorlu Taşıtlar Vergisinin Hukuki Güvenlik İlkesi Açısından Değerlendirilmesi 

Hukuki güvenlik ilkesinin kendi içerisinde iki alt ilkeden oluştuğu kabul edilir, bunlar  Geçmişe Yürümezlik İlkesi ve Belirlilik İlkesidir. Geçmişe yürümezlik ilkesi, devletin eylem ve işlemlerinin o günkü hukuk kuralları ile geriye yürütülmeyecek şekilde denetlenmesini ifade eder. Belirlilik ilkesi ise vergi ile ilgili kurum ve işlemlerin belli olması ve herkes tarafından anlaşılabilir olması gerektiğini ifade eder.

Geçmişe yürümezlik ilkesi, kanunların zaman bakımından uygulanması ile ilgili bir kavramdır. Geçmişe yürümezlik ilkesinin vergi hukukundaki yansıması,  “yeni bir vergi normunun ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen vergiyi doğuran olaylar için uygulanabilmesi” olarak ifade edilebilir. Başka bir ifadeyle, yeni bir vergi normunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki vergiyi doğuran olaylar için hukuki sonuç doğurmayacaktır. Vergi kanunlarının geçmişe yürümesi hem hukuki hem de fiili yönden olumsuz etkiler meydana getirebilir. Hukuki yönden olumsuz etkileri için kazanılmış hakkın zedelenmesi, hukuki güvenliğin zedelenmesi, hukuki barışın ve bütünlüğün bozulması örnekleri verilebilir. Fiili yönden olumsuz etkilere ise ticari hayatta istikrarın bozulması örneği verilebilir. Geçmişe yürümezlik ilkesi, anayasamızda açıkça düzenleme altına alınmamış olsa da güncel AYM içtihatları ile hukukumuzda bağlayıcılık kazanmıştır. AYM’nin içtihatına örnek olarak, 07.11.1989 tarihli, 1989/6 Esas, 1989/42 Karar sayılı AYM kararında şu ifadeler yer almaktadır: “Vergi alanındaki düzenlemeler de yasalarla gerçekleştirildiğinden geçmişe yürümeme, vergi yasaları için de doğal bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu kaçınılmaz kılan görüşler öğretide çoğunluk kazanmıştır. Devlete ve hukuk düzenine güven noktasında yoğunlaşan bu görüşler genelde (yöntem yasalarındaki zorunluluklar dışında) tüm yasalar için geçerli olan bir durumdur. Ayrıklık koşulları bir yana bırakıldığında, genel kural, geçmişe yürümezliğin her yasa için egemen bir özellik olduğudur.” Ancak geçmişe yürümezlik ilkesi sınırsız ve mutlak bir ilke değildir, bazı durumlarda sınırlandırılabilir. AYM tarafından geçmişe yürümezliğe ilişkin yapılan denetimde bazı ilkeler gözetilmekte ve bu ilkeler ışığında karar verilmektedir. Bu ilkelerden bazıları kamu yararı ilkesi, kazanılmış hak ilkesi ve ölçülülük ilkesidir.

3. Türk Hukukunda Motorlu Taşıtlar Vergisi

Türk hukukunda çeşitli vergi türleri olmakla birlikte, inceleme konumuz olan motorlu taşıtlar vergisi (MTV), kendisine özgü olan Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda kaleme alınmıştır ve kanunun 9’uncu maddesi MTV’nin ödenmesini düzenlemektedir. İlgili düzenlemeye göre MTV, her yıl Ocak ve Temmuz ayında eşit iki taksit ile ödenir. Görüleceği üzere hüküm emredici bir hükümdür.

Verginin tarh, tebliğ ve ödenmesi

Madde 9- (Değişik: 3/12/1988-3505/26 md.)

Motorlu taşıtlar vergisi, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yıl Ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılır. Şu kadar ki, yıl içinde bu Kanunun 10 uncu ve 11 inci maddeleri gereğince, vergi miktarlarında bir değişiklik olması halinde, bu değişikliğe göre ödenecek vergi; değişiklik, takvim yılının ilk altı ayında yapılmış ise takip eden son altı aylık dönemin başında, son altı ayında yapılmış ise takip eden takvim yılı başında tahakkuk ettirilmiş sayılır.

Tahakkuk ettirilen vergi, ayrıca mükellefe tebliğ olunmaz ve vergi tahakkuk ettirilen günde tebliğ edilmiş sayılır. (Ek cümle: 4/6/2008-5766/9 md.) Şu kadar ki, tahakkuk ettirilmesi gereken motorlu taşıtlar vergisinin eksik tahakkuk ettirilmesi veya hiç tahakkuk ettirilmemesi halinde, bu vergi ilgili vergi dairesi tarafından ikmalen tarh edilir.

Motorlu taşıtlar vergisi her yıl Ocak ve Temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenir. Takvim yılının ilk altı ayında, taşıtın bünyesinde bir değişiklik olması veya verginin artırılması veya azaltılması halinde ikinci taksit, yeni duruma göre ödenir.

(I), (I/A), (II) (…)(1) ve (IV) sayılı tarifelerde yazılı taşıtların, yıl içinde ilk defa kayıt ve tescillerinin yapılması halinde vergi, yıllık olarak tahakkuk eder. Tahakkuk eden verginin taksit süresi geçmiş olan kısmı kayıt ve tescilin yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ilk altı aylık dönem geçtikten sonra yapılacak kayıt ve tescil işlemlerinde, sadece ikinci altı aylık döneme ilişkin vergi tahakkuk eder ve ödenir. Devir ve temlik sebebiyle Ocak ve Temmuz ayları içinde yapılacak kayıt ve tescil veya satış nedeniyle malik değişikliğinde vergi, bu değişikliğin yapılmasından önce ödenir.

4. Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi Düzenlemesi 

Yukarıda bahsettiğimiz düzenlemeler dışında 15/7/2023 tarihinde 32249 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 14/7/2023 tarihli ve 7456 sayılı kanun ile “6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1 inci maddesi ile ek motorlu taşıtlar vergisi ihdas edilerek 15/7/2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir. İlgili madde şöyledir: 

Ek motorlu taşıtlar vergisi

MADDE 1- (1) 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 inci, 6 ncı ve geçici 8 inci maddelerinde yer alan (I), (I/A), (II) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tabi olan ve bu Kanunun yayımı tarihinde ilgili sicilde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile bu Kanunun yayımı tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisine tabidir.

(5) Bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicillere kayıt ve tescil edilmiş olan taşıtlara ilişkin ek motorlu taşıtlar vergisi, birinci taksiti bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen ayın sonuna kadar, ikinci taksiti 2023 yılının Kasım ayı sonuna kadar olmak üzere iki eşit taksitte; bu Kanunun yayımı tarihi ila 31/12/2023 tarihleri arasında ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlara ilişkin ek motorlu taşıtlar vergisi ise bu taşıtların motorlu taşıtlar vergisi ile birlikte peşin olarak ödenir

5. Geçmişte Yapılmış Benzer Anayasa Mahkemesi Başvurusu

Güncel olarak ilgili düzenlemeye karşı Anayasa Mahkemesi İptal Yoluna başvurulmuştur. Belirtmek gerekir ki, bundan 20 yıl önce de hukukumuzda neredeyse birebir olarak aynı durum yaşanmıştır.  2003 Bingöl Depremi, 1 Mayıs 2003 tarihinde yerel saatle 03.27'de gerçekleşen, Türkiye'nin doğusunu etkileyen, 6,4 büyüklüğündeki depremdir. Bu depremden sonra 3.4.2003 günlü ve 4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un 1. Maddesi ile ek MTV girişiminde bulunulmuştur. İlgili madde şöyledir: “18.2.1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 ve 6 ncı maddelerinde yer alan (I), (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tâbi olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıtlı bulunan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere 2003 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar, ek motorlu taşıtlar vergisine tabidir. Ek motorlu taşıtlar vergisi, bu Kanunun yayımı tarihinde tahakkuk etmiş ve tebliğ edilmiş sayılır. Kanunun yayımı tarihinde 2003 yılı için adına motorlu taşıtlar vergisi tahakkuk etmiş olan gerçek ve tüzel kişilerden, bu taşıtlar dolayısıyla 2003 yılı için tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisi kadar ek motorlu taşıtlar vergisi alınır. Verginin birinci taksiti, bu Kanunun yayımını izleyen ayın sonuna kadar, ikinci taksiti ise 2003 yılının Ekim ayı sonuna kadar eşit taksitler halinde taşıtın kayıtlı olduğu yerin vergi dairesine ödenir. Tahsil edilen vergiler üzerinden 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı Kanun ile 27.6.1984 tarihli ve 3030 sayılı Kanuna göre mahallî idarelere pay verilmez.” Bahsi geçen kanun ile alınmak istenen ek MTV düzenlemesi sonrasında kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur. AYM, 2003/48 esas 2003/76 Karar sayılı ve 23.7.2003 tarihli kararı ile ilgili hükmü Anayasaya aykırı bulmuş ve iptal etmiştir. (Resmi Gazete tarih/sayı: 11.09.2004/25580)

AYM ilgili maddenin incelemesinde “Yasa'nın iptali istenen 1. maddesiyle 2003 yılı içinde alınan motorlu taşıtlar vergisi aynı yıl içinde aynı miktarda ek vergi adı altında ikinci kez alınmaktadır. Oysa, 197 sayılı Yasa gereğince 2003 yılı için motorlu taşıtlar vergisinin Vergi Usul Kanunu'na göre yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle zaten güncelleştirilerek alınmaktadır. Güncelleştirilen yeni miktar üzerinden 2003 yılında ikinci kez ek vergi tahakkuk ve tahsil edilmek suretiyle vergi yükü araç sahipleri aleyhine ağırlaştırılmakta, gelir ve kurumlar vergisi yükümlüleri gibi diğer vergi mükelleflerine de yansıtılmamaktadır. Bu durum, vergi yükünün dengeli, adil, ölçülü ve eşit dağılımını engelleyerek Anayasa'nın 73. maddesinde öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. Yasa'nın genel gerekçesinde, ekonomik istikrarı sağlamak ve kamu borç stokunun azaltılmasını temin amacıyla bu düzenlemenin yapıldığı açıklanmakta ise de bunun olağanüstü koşulların zorunlu kıldığı haklı bir neden olarak kabulü mümkün görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Yasa'nın 1. maddesi Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” İfadelerine yer verilmiştir.

6. Değerlendirme 

Görülmektedir ki tarih tekerrür etmektedir ve aynı konuda benzer bir düzenleme yapılmıştır. Eğer AYM ilgili düzenlemeye yönelik olarak iptal kararı verirse, bu iptal kararı herkes için bağlayıcı olacağından kararın yürürlüğe girmesine kadar ek MTV ödemesini yapmamış olan mükellefler vergi mükellefiyetinden kurtulacaktır. Ancak iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi gereğince iptal kararı verilinceye kadar ödeme yapmış olan mükellefler ödemelerini geri alamayabileceklerdir. Diğer taraftan ülkemizde yaşanan depremin büyüklüğü ve oluşan zararların karşılanmasında devlete düşen yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için gerekli kaynak yaratılması mecburiyetinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Sonuç olarak, ülkemizi derinden yaralayan yıkıcı depremin etkileri, anayasal vergi ilkeleri  birlikte değerlendirildiğinde Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek karar merakla beklenmektedir.

Araştırmacı Yazar, Avukat Yalçın Torun
Araştırmacı Yazar, Avukat Yalçın Torun
Tüm Makaleler

  • 02.08.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1114 kez okundu

Google Ads