Site İçi Arama

hukuk

Güç Savaşları

Öyle ya da böyle gemisini yürüten kaptan, o da yolunu yordamını bulmuş ve istediği parayı kazanıyor. Kazandığı paranın belli bir kısmını da dağıtarak, kurduğu düzeni devam ettiriyor. Bu arada da gönlü nasıl istiyorsa öyle yaşıyor. Belki yatlar alıyor, belki katlar alıyor. Özel uçağıyla canı nereye istiyorsa istediği zaman gidebiliyor.

Siz insanların çok para kazanmasına karşı mısınız?

Sahi, eğer biri çok para kazanmak istiyorsa ve bu amaçla her şey mübahtır diyerek çok zengin oluyorsa, siz o kişinin bu amacına karşı durabilir misiniz?

Sonuçta amacı konusunda tüm riskleri üstlenmiş ve başarılı da olmuş.

Belki gerçekten çok zeki, öyle bir şey yapmış ki, insanlar bu yaptığı şeyi çok sevmişler ve o kişinin belirlediği fiyatı ödemeye razı olmuşlar. O da böylece çok zengin olmuş!

Tamam, o kadar para namuslu yöntemlerle kolay kolay kazanılamaz. En azından emekçilerin sırtından, emeği sömürerek zengin olmuş olmalı!

Bu durumda onun ne kadar kabahati olabilir ki?

Eğer emeğin sömürülmesine uygun bir düzen varsa ve o da bundan faydalanmışsa, hayır ben emeği sömürmeyeceğim demesini bekleyebilir misiniz ondan?

Hatta bu düzenin sürmesi için elinden geleni yapacaktır.

Ne bileyim, o yaptığı şeyin muadili bir şeyi bir başkası da yapacaksa, onun bunu yapmasına engel olmak için belki kanunlar çıkarılmasını bile düşünebilir!

Bu uğurda belki de gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için yönetimdeki kimi kadrolara da ulaşacak, onlara belki rüşvet vererek istediği kanuni düzenlemelerin yapılmasını sağlayacaktır.

Eğer verdiği rüşvet ile istediğini yapan kadrolar varsa, rüşvet veriyor diye onu suçlayabilir misiniz?

Anladım, rüşvet vermek de yasak!

Kanuni sorumluluğu var!

Ama düzen gereği bu konuda başına bir şey gelmiyorsa ve olay herkesin işine geliyorsa onun bu konuda suçu ne kadar olabilir ki?

Sonuçta onun tek amacı çok para kazanmak ve bunu da o ya da bu şekilde yapabiliyor.

Öyle ya da böyle gemisini yürüten kaptan, o da yolunu yordamını bulmuş ve istediği parayı kazanıyor.

Kazandığı paranın belli bir kısmını da dağıtarak, kurduğu düzeni devam ettiriyor.

Bu arada da gönlü nasıl istiyorsa öyle yaşıyor. Belki yatlar alıyor, belki katlar alıyor. Özel uçağıyla canı nereye istiyorsa istediği zaman gidebiliyor.

Canı çekiyorsa kahvaltıyı bir şehirde güneşin doğuşunu izleyerek, öğle vakti bir başka şehirde şarabını yudumlayarak, akşam da bambaşka bir yerde belki yüzüne vuran ılık bir esintiyle yapabiliyor.

İtirazınız olabilir mi?

Hatta belki de siyasete atılıyor. Çünkü sadece paranın gücü belli bir noktadan sonra yeterli olmuyor.

Buna bir itirazı olan olabilir mi?

Biraz önce emek dedim, emeğin sömürülmesi dedim. Eğer emek verenler kendilerinin emeklerinin sömürülmesine ses çıkarmıyorlarsa, onun bunda bir kabahati olabilir mi?

Neticede parsayı toplamak ona kalmış ve o da bunu yapıyor!

Emekçiler ise uğraşsın dursunlar, belki evlerine bir somun ekmeği bile zor alıyorlar, ama bu konuda onun yapabileceği bir şey var mı?

Daha çok para versin! Emeğe saygı duysun!

Neden? Neden yapsın bunu?

Sonuçta onun amacı çok para kazanmak ve güç sahibi olmak!

O da bunu gayet iyi beceriyor.

Emek verenler işlerinden memnun değillerse, memnun olan başkası gelir çalışır.

O ise eskisi gibi yeni emekçileri sömürmeye devam eder! Eğer düzen böyleyse, bu şartlarda çalışmak isteyenler bitmiyorsa, onun bir suçu olabilir mi?

Zorla mı çalışın diyor emekçilere? Şartlar bunlar diyor ve isteyen çalışsın diyor. İnsanlar da şartları kabul edip çalışıyorlar?

Nerede bu durumdaki onun suçu?

Nasıl? Beğendiniz mi yazdıklarımı?

Bu yazdıklarımda sizin kafanıza yatmayan bir şey var mı?

Gelin biraz daha ötesine gidelim, politikadan devam edelim.

Çünkü çok para kazanmak istiyorsan, politikadan daha iyi bir zırh giyemezsin!

Bunu söylerken tüm politikacılar aynıdır demiyorum.

Eğer niyetin para ve güç sahibi olmaksa, bir de belli bir zırha ihtiyacın varsa, politikadan daha iyi zırh olmaz diyorum. 

Yani söylediğim şey yanlış değil, kastım farklı!

Hatta politikada gerekiyorsa paraya para demezsiniz ama politik güç sahibi olmak çok daha büyük bir motivasyondur.

Mesela gücü elinde tutmak için ne kadar ileriye gidebilirsin?

Toplumu kutuplaştırmak yeterince güç sağlar mı?

Ya etrafındakilere ne istiyorlarsa vermek?

Bu da sana güç verir mi?

Eğer etrafındakiler böyleyse senin bunda bir suçun olabilir mi?

Mesela sana laf edeni susturmak için döverlerse senin bir suçun var mıdır bu durumda?

Evet, güç sende olduğunda ne istiyorsan yapabilirsin.

Eğer yaptığın şeyler yanlışsa bile eğer seni durduracak kimse yoksa, o zaman senin bu işte bir kabahatin olabilir mi?

Kanuna aykırı şeyler yapanları tutuklayacak kolluk kuvvetleri, devletin bir hukuk devleti olduğuna inanan hukuk kadroları yoksa, bunda senin ne suçun olabilir ki?

Ucu bucağı sen güç istedin ve sahip oldun. Eğer bir suç varsa o suç senin değil, bile bile sana o gücü verenlerde. Ama sana güç veriyorlar diye senin bunda ne sorumluluğun olabilir ki?

Peki daha da ileriye gidelim.

Biri seni eleştiriyor ve bu senin hoşuna gitmiyor.

Bana bak, sen benim kim olduğumu biliyor musun? Kendini seninle uğraşmak zorunda bırakma diyorsun.

Bu sözünü de talimat kabul edip birileri seni eleştireni korkutmak için gündüz vakti sokağın ortasında, bir binaya kurşun sıkıyorlar?

Bunu nasıl yapabiliyorlar?

Neden olmasın, eğer bir şey olmayacağını biliyorlarsa yaparlar tabii. Hem de taparcasına sevdikleri, bu düzeni kurmuş olan kişi böyle bir şey demişse, beni seninle uğraşmak zorunda bırakma, bunlar daha iyi günlerin. Sonuçta senin tek sözüne bakar. Birileri de bunu vazife bilir ve sıkar kurşunu olur biter.

Kim yaptı acaba?

O ya da bu, ne fark eder ki, bu derece taraftarlık, bu derece kutuplaştırma olduğunda, biri gider kurşunlar rakip partinin il başkanlığı binasını.

Çünkü düzeni zaten sen kurmuşsundur.

Taraftarların neler neler yapmıştır da, bunları yapanlara hiç bir şey olmamıştır, binanın camına kurşun sıkana mı bir şey olacak?

O kurşunun sana laf söyleyeni hedef almadığına dua etsinler!

Daha şunun şurasında ne kadar oldu, çok değil, ana muhalefetin genel başkanına linç girişiminde bulunmuşlardı da, bunu yapanlara bir şey olmuş muydu?

Muhalefetin liderinin suratına yumruğu ne güzel oturtmuştu değil mi o kalabalıkta vatandaşın biri?

Sahi ne oldu bunu yapana?

Ya o kargaşada eve sığındıklarında evi yakın, yakın diye bağırana ne oldu peki? Bulabildiniz mi sorumluları? Sorumlular derken halktan insanları kastetmiyorum, bu linç girişimini organize edenlerden bahsediyorum.

Bunları yapanlarla ve tüm bu olanlarda senin ne ilgin olsun ki? İnsan birine kızamaz mı? Biraz sert bir dil ile konuşamaz mı? Konuşabilir tabii ki.

Ama? Evet ama!

Teveccüh gösterilerek o noktaya kadar gelebilmiş biri için aması fakatı olmaz!

Hani bir büyüğümüz nasıl diyordu?

"Açıkça ifade ediyorum ki, Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır."

Eğer öyleyse sanırım yüklenecek bir mesuliyet varsa, kime o mesuliyeti yüklememiz gerektiği belli bence.

Bu tarz davranışlara olmaz böyle şey diyen olmazsa, bu düzeni böyle kurmuşlarsa, siyasetçi de olsa istediğini istediği gibi konuşuyor tabii ki.

Bu düzende, bir şeyler yanlış ise esas sorumlu olan halktır, seçme gücü olanındır. Hükümetler geçicidir, baki olan halktır. Kendisini kimin geçici olarak yöneteceğine karar verme gücü olan halk gücünü seçimlerde gösterir. Seçtiklerinin doğruluğundan veya yanlışlığından demokrasilerde halk sorumludur. Oy veren de, bu sorumluluğa ortak olmayacağım mantığıyla hareket edip, sorumluluktan kaçarak, oy veremeyen de! Seçiminizi yapacaksanız adam gibi yapın, sonra boş yere düzenden şikâyet etmeyin.

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 01.04.2023
  • Süre : 5 dk
  • 572 kez okundu

Google Ads