Huzur Dolu İçimiz
Mesela niye her gün gazetelerde çıkan ona zam geldi, buna zam geldi haberlerine böyle tepkiler vermiyorsunuz? O zamlar da bir soygun değil mi neticede? Hadi durmayın, sarılın telefona, soyuluyorum deyin? Beni soyuyorlar diye avazınız çıktığı kadar bağırın! Ama hayır, dışarıda mükemmel bir hava var. Keyif çayınızı da koymuşsunuz. Müziğinizi dinliyorsunuz. Kuş sesleri, böcek kırkırları. Siz huzur içindesiniz.
Balkonunuzda keyifle çayınızı içiyorsunuz. Muhteşem bir hava var, güneşli ve hafiften bir esinti yüzünüzü yalıyor.
Huzur içindesiniz, çünkü huzurunuzu bozacak hiçbir şey yok.
İçeriden hafif bir müzik işitiyorsunuz, sevdiğiniz bir şarkı.
Etrafta her şey o kadar sakin ve güzel ki.
Aşağıda bahçede ekili güller bile açmış, belki bir de kedi dolanıyor çimlerde. Kuş sesleri geliyor yan taraftaki ağaçtan.
İşte böyle bir anda diyelim ki, karşıdaki dükkânda bir şeyler olduğu gözünüze çarpıyor.
Dükkân sahibi oldukça korkmuş ve kasadan o gün kazanabildiği paraları çıkartıp sinirli sözler söyleyen birine veriyor.
Muhtemelen soyuluyor.
Evet, güpegündüz bir soyguncu gelmiş ve her zaman alışveriş yaptığınız dükkânı soyuyor.
Siz olsanız ne yapardınız bu durumda?
Hemen telefona sarılırdım ve polisi arardım!
Niye?
Soyulan siz değilsiniz ki?
Zaten o mendebur dükkân sahibi geçen gün size bozuk konserveyi kakalamamış mıydı?
Zaten her seferinde zam geldi deyip dün 5 liraya aldığınız şeyi bugün 7 lira oldu diyerek sizi bir anlamda soymuyor mu?
Bugün de onun soyulma günü demek ki, bakın birisi de gelmiş onu soyuyor sonunda. Oh olsun!
Ama hayır, dükkandaki bir soyguncu, bir hırsız!
Düzene uymayan bir kişi, tehlikeli biri!
Hemen polisi arayıp olan biteni anlatmanız ve o soyguncunun demir parmaklıklar arkasına konulmasını sağlamanız lazım.
Çünkü biz duyarlı insanlarız.
Toplum düzenini bozan böyle soyguncuların aramızda yeri yok!
Olur ya, bugün dükkân soyan yarın sizin evinize girer, sizi de soyar.
Olacak şey mi? Huzurunuz bozulur. Düzen bozulur!
Peki, eğer bu kadar düzenin korunmasına duyarlı biriyseniz, nasıl oluyor da düzeni bozan daha başka şeylere bu denli duyarsız kalabiliyorsunuz?
Mesela niye her gün gazetelerde çıkan ona zam geldi, buna zam geldi haberlerine böyle tepkiler vermiyorsunuz?
O zamlar da bir soygun değil mi neticede?
Hadi durmayın, sarılın telefona, soyuluyorum deyin? Beni soyuyorlar diye avazınız çıktığı kadar bağırın!
Ama hayır, dışarıda mükemmel bir hava var. Keyif çayınızı da koymuşsunuz. Müziğinizi dinliyorsunuz. Kuş sesleri, böcek kırkırları.
Siz huzur içindesiniz.
Huzurunuzu hiçbir şey bozamaz.
Kurulu düzen içinde, sonuçta siz de diğerleri gibi hayatınızı yaşıyorsunuz.
***
Ne gereği var şimdi kurulu düzene karşı çıkmaya?
Ülkeye o kadar sığınmacı sokulmuş, komşunun oğlu Ali iş bulamıyormuş. Önemi var mı sizin için?
Ayşe, diğer komşunun kızı, mecburen yakındaki imam-hatip okuluna gitmek zorunda kalmış, çünkü hemen tüm devlet okulları artık imam-hatip okulu yapılmış. Bir önemi var mı sizin için?
Üst komşunun oğlu Ahmet yurt olmadığı için tarikat yurdunda kalmak zorunda kalmış büyük şehirde, bunun önemi var mı sizin açınızdan?
Köyde Hasan Aga tarlasını ekecek, ama ne tohum bulabiliyor ne gübre, ne de traktöre koyacak mazot için parası var. Peki bunun bir önemi var mı?
Ya Hüseyin Aga, daha geçen gün ineğini kesimhaneye götürmek zorunda kaldı, çünkü besleyemiyor.
Zaten inek sütten de kesildi, muhtemelen yem yeterli gelmiyor, ya da hasta. Bunun bir önemi var mı?
Balkır bebek anasının kucağında çadırda kalıyor, babası, kardeşleri depremde enkaz altında kalmışlar. Kardeşlerinden ikisinin nereye gömüldüğü bile belli değil. Buna diyeceğiniz bir şey var mı?
Tamam, siz de yardım parası yolladınız, devletimiz kampanya yapmamış mıydı? Daha ne yapayım diyorsunuz belki.
Hem devlet ev yapmaya başladı ya, daha ne olsun!
O gazeteciyi hapse atmışlar, farkında mısınız? Olsun, zaten o gazeteyi okumuyorsunuz ki!
Bakın bir sürü şeyi maliyetinin üstünde yapmışlar, yollar, köprüler, hastaneler! Olsun, yaptılar ya. Zaten ben o köprüden hiç geçmedim. O paralı yolu da kullanmıyorum!
Aylarca hastanede randevu almak mümkün değilmiş. Olsun, ben hasta değilim, bozmayın şimdi huzurumu!
Ben verdim oyumu yine düzenden yana, benden ne istiyorsunuz?
Verdin de, bak kasada para kalmamış, merkez bankasının kasası eksi bilmem kaç milyar dolar olmuş.
Bu yaz fiyatlardaki dengesizlikten turistler bile Mısır ya da Tunus'a rezervasyon yapıyorlarmış!
Olsun, ben balkonumda huzur içindeyim. Ekonomiyi reyis düzeltir, turistleri Putin bize yollar. Sorun olmaz!
Ama reyis de hastaymış!
Olsun, onca doktoru var onun, iyileştirirler.
Hem ondan iyi yönetecek mi var ülkeyi?
Biz kazandık kardeşim, anlamıyor musun sen bunu!
Ama montaj, ama şu, ama bu, seçimi kazandık mı? Sen neyin peşindesin? Bırak huzurla içeyim keyif çayımı.
Zaten karşı dükkâna soyguncu girse bile ben polis falan da aramam. Daha geçen gün bozuk konserveyi kakaladı bana mendebur. Her gün zam yapıp duruyor zaten. Soyuyor resmen beni.
Soyuluyorsa soyulsun, oh olsun! İlahi adalet vuku bulmuş demek ki!
Ben keyfime bakarım arkadaş! Ben kurulu düzenden yanayım.
Bak ne güzel geliyor içeriden şarkı sesi, hava da çok güzel, güller de açmış. Ben huzur içindeyim, çayımı içiyorum, hafif esintide günümü gün ediyorum.
Ne desen bozamazsın huzurumu.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla