Kişisel Güvenlik, Silahsız Olur mu?
Ne için lazım kardeş silah ruhsatı? Kendimi saldırı ile orantılı biçimde koruyacağım! Böyle desen verirler mi acaba silah ruhsatını?
Güvenlik silah demektir diyordu filmin karakteri izlediğim bir filmde.
Doğru söylüyordu aslında, rica ederek, uzaklaştıramazsınız sonuçta haydutları ya da ülkenize saldırmış düşmanları ikna yoluyla ülke topraklarından çıkaramazsınız.
Silah gerekecektir!
Allah’ın verdiği Allah alır deseniz de, savaş karşıtı olsanız da, ülkeniz düşman işgali altındaysa mecbursunuz, siz de alacaksınız elinize o silahı ve gerekiyorsa öldüreceksiniz ademoğlunu.
Ben öyle barış yanlısıyım, savaş karşıtıyım, insan hakları var falan diye düşünüyorsanız, yersiniz alnınızın ortasına kurşunu olur biter.
***
Devlet düzeyinde silah edinmek tamam da, ama normal devletlerde hemen öyle herkesin silah taşıma izni yoktur.
Halkın silah taşıma izni yüzyıllar öncesinde devlet kontrolüne alınmış.
Biz Türkler için at, avrat ve silah namus meselesi olmuş yüzyıllarca, ama önce attan vaz geçmişiz, sonra da silahtan. Allahtan avrat konusu halen daha namus meselesi sayılıyor.
***
Devletlerde aslında doğal olarak güvenliği ve asayişi sağlayan silahlı kuvvetler var, normal vatandaşların silah taşımasına gerek yok. Bir olay olduğunda devletin silah zoruyla duruma el koyması bekleniyor.
Normal vatandaşın silah taşıması ise ancak ruhsat alması ile mümkün.
Gerçi silah taşıma hakkı var da, silah ruhsatı almanın koşulları da oldukça sıkı bildiğim kadarıyla.
Zaten silah çıktı, mertlik bitti derler ya, öyle hemen herkese silah taşıma hakkı verilmemesi de iyi bir şey sonuçta. Derdi olan varsa mertçe yumruğunun gücüne güvensin. Öyle uzaktan kalleşçe silahla saldırmak mert insanın yapacağı şey değil. Zaten derdi olan kaba güce de başvurmamalı bence, önce oturup konuşmayı denemekte fayda var.
***
Amerika’da silah edinmek hemen hemen bütün ülkelerden çok daha kolaymış.
Anayasalarında insanların silah taşıma hakları vardır diye yazılıymış.
Silah taşıma hakkı çoğu ülkede belli sınırlamalar ile kontrol altında tutulurken, Amerika’da olur da devlet kendi vatandaşlarına karşı kanun dışı silahlı müdahalede bulunursa diye, vatandaşlar kendilerini devlete karşı bile koruyabilsinler istenmiş ve herkese silah edinme ve gerektiğinde kullanma hakkı verilmiş!
Tabii bu durumda Amerika’da silahlı vukuatlar da diğer ülkelerden çok daha fazla oluyor.
Hatta çocuklar bile evdeki silahı alıp okulda arkadaşlarını yaratabiliyorlar.
İlginç bir davadan bahsediyorlardı geçenlerde.
Yakın bir zamanda okulda arkadaşlarını silahla tarayan bir çocuğun davasında mahkeme çocuğun annesini de suçlu bulmuş.
Çocuğun okula giderken yanına silahı alıp almadığını ebeveyni olarak annesinin kontrol etmesi gerektiğine hüküm vermiş. Şimdilik sadece annesi suçlanmış, ama babasını da aynı şekilde yargılayacaklarmış.
Ne diyeyim, her ülkenin kendine göre dertleri oluyor.
Çocuğun işlediği bir suç yüzünden ebeveynlerin de suçlandığı ilginç bir dava olmuş bu dava.
Muhtemelen Amerika’da ileride benzer davalar için örnek hüküm olacaktır bu hüküm.
***
Silah konusunda benim aklıma aslında başka bir şey takılıyor.
Genellikle silah edinenler kendilerini korumak amacıyla silah ediniyorlar.
İnsanların kendilerini koruma hakkı bizde de kanunlarda yazılı bildiğim kadarıyla.
Anayasa 36’ıncı maddede:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” denilmiş, ama sanırım bu madde direkt kendini koruma hakkından bahsetmiyor. Bu daha çok adil yargılanma hakkı ile ilgili sanırım.
Bir de Anayasa 17’inci madde var. Bu maddede ise şöyle yazıyor:
“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
Tabii burada “maddi ve manevi varlığını koruma” diye çok geniş anlamda bahsi geçmiş, ama Amerika’daki gibi silah taşıyarak kendini korumak, bir anlamda müdafaa etmek açıkça yazılı değil bu maddede.
Zaten anayasalarda her şey açıkça yazılmaz. Anayasalar daha çok geniş kapsamlı toplumsal mutabakat belgeleridir.
Bizde zaten anayasanın kapağını açıp içinde ne yazıyor diye merak eden yoktur muhtemelen normal halk içinde. Anca avukat falan olacaksın da, bileceksin anayasayı. Hakimler için bu zorunluluk bile yok bildiğim kadarıyla.
Şaka yapıyorum!
Şaka tabii, de son atanan anayasa mahkemesi üyesinin atama töreninde sayın cumhurbaşkanımızın gözünün içine baka baka anayasanın dikkate alınması gereken hükümleri var diyen anayasa mahkemesi başkanının sözlerine hiç bir tepki vermemesi sayın cumhurbaşkanımızın, sanırım nasıl bir vahamet içinde olduğumuzun kanıtıdır.
***
Neyse, bu fillerin tepişmesine benzeyen gelişmeler bir yanda, konumuza dönecek olursak, bizde daha çok kanunlarda yazılı oluyor detaylar.
Aslında kanunlarımızda kendini korumanın adı “meşru müdafaa hali” diye geçiyor ve bu konu da TCK 25/1’de detaylar yazılmış:
“Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”
Kanunda “saldırı ile orantılı biçimde” diye tanımlanmış kendini koruma biçimi. Demek ki sana silahla saldırıyorlarsa, sen de silahla karşılık verebilirsin!
Orantı dendiğine göre mantık bunu gösterir.
Kısasa kısas!
Ama bunu yapabilmen için senin de bir silahının olması gerekir.
Silah taşıyabilmek için ise önden ruhsat alman gerekli!
Soruyorlar adama ruhsata başvurduğun zaman niye silah ruhsatı almak istiyorsun diye.
Öyle her önüne gelene ruhsat vermiyorlar bildiğim kadarıyla. En azından ben vermiyorlar diye biliyorum.
Ne için lazım kardeş silah ruhsatı?
Kendimi saldırı ile orantılı biçimde koruyacağım!
Böyle desen verirler mi acaba silah ruhsatını?
Anca belli meslekler ve belli pozisyondaki insanlar için silah ruhsatı almak mümkün bildiğim kadarıyla. Ne bileyim, devlette zaten belli meslek sahipleri kanunen silah taşıyabiliyorlar zaten, bir de öyle tehdit alanlar, bir de yüksek sorumluluk altındaki mesleklere silah edinme hakkı veriliyor herhalde.
Öyle benim kendimi silahlı bir saldırı altında kalırsam orantılı olarak koruma hakkım var kanunen diyerek silah ruhsatı alamazsınız herhalde.
Amerika’da ise her önüne gelenin silah edinme hakkı var. Bırakın basit bir tabancayı, tank sahibi bile olabiliyormuş Amerikalılar isterlerse.
***
Evet, filmde duyduğum “güvenlik silah demektir” diye söylenen basit bir cümleden başlayıp nerelere kadar girdik.
Gerçekten güvenlik sadece silahla mı sağlanabilir?
Güvenlik silah demektir derken filmin karakteri doğruyu mu söylüyordu?
Tamam devlet olduğun zaman silahlı güçlerinin elinde sağlam silahlar olacak, eğitimli bir ordun olacak ve biz Türkler için “Her Türk Asker Doğar!” atalarımızdan kalma mottomuzdur.
Burada asker sözü eril bir sözcük olsa da, kadın erkek fark etmez, gerçekten her Türk asker doğar!
Yine de silahlı kaba güç yanında yumuşak güç diye de bir şey var ve çoğu zaman yumuşak güç çok daha etkili bir güvenlik yöntemi.
Öyle güçlü olacaksın ki, gücün hem silahlı güçler olarak hem ekonomik olarak hem kültür bakımından çok fazla olacak!
Hem de diplomasiyi çok iyi bileceksin.
Diğer devletler ne sana bulaşmaya cesaret edebilecekler ne ticari olarak böyle bir riske girmek isteyecekler, ne de kültürel gücün yüzünden böyle bir şey akıllarına gelecek. Kültür olarak baskın olmak belki de en önemlisi bu saydıklarım arasında.
Çok ısrar eden olursa da diplomatik becerilerinle ve kıvrak devlet aklınla üstesinden gelmesini bileceksin tehlikelerin.
Ama kıvrak devlet aklı derken yanar döner olmaktan bahsetmiyorum. Öyle bugün böyle, yarın başka türlü olursan yalancı çobana dönersin.
Mesela elçiliğini İstanbul’da tutmak için ısrar eden İngilizlere öyle bir oyun edeceksin ki, büyükelçileri mecbur kalacak Ankara’daki senin verdiğin davete katılmaya ve İstanbul’daki kendi davetini iptal etmek zorunda kalacak.
Bu arada Kral Charles kansere yakalanmış, onca zaman kral olmak için beklemek zorunda kaldı, adam baksanıza şimdi de kanser olmuş.
Oğlu daha şanslı bence, umarım kanser yüzünden erken veda etmek zorunda kalmaz bu hayata.
İngilizler nedense halen daha monarşiye sahip çıkıyorlar. Bir yandan da dünyanın en demokratik ülkelerinden biri.
Bence bir çelişki aslında bu durum!
***
Bence güvenlik silahtır sözü doğru da, biraz eksik.
Güvenlik hem silahtır hem ekonomik güçtür, hem kültürel güçtür, hem de iyi bir diplomasidir.
Hepsinden önemlisi de sözünün eri olmaktır. Öyle yanar döner olduğunda kimseye istediğini kabul ettiremezsin. Tam tersine senin bir açığını bulurlar ve palyaço gibi oynatırlar.
Bir de galiba burnunu sokmayacaksın öyle sürekli karışık işlere, güvenlik istiyorsan beladan uzak duracaksın. Tabii bela seni buluyorsa o iş başka, o zaman da dediğim gibi gücün kuvvetin yerinde olacak.
Bugün pek amacı olmayan bir yazı oldu, ama yine de biraz silah ve güvenlik arasındaki ilişkiyi irdelemiş oldum.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.