Zelenskiy Washington’a Neden Gitti?
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, ülkesinin Rusya tarafından işgale başlanmasından tam 300 gün sonra Washington’a gitti ve önümüzdeki 300 günde Ruslara karşı Amerikan desteğini garanti etmek, Rusların nasıl hareket edeceği konusunda görüş alışverişinde bulunmak, kısacası önümüzdeki günlerin Ukrayna için neler getirebileceğini görüşmek üzere Washington’a gitti.
En Uzun Gecede Gerçekleşen Washington Ziyareti
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, ülkesinin Rusya tarafından işgale başlanmasından tam 300 gün sonra Washington’a gitti ve önümüzdeki 300 günde Ruslara karşı Amerikan desteğini garanti etmek, Rusların nasıl hareket edeceği konusunda görüş alışverişinde bulunmak, kısacası önümüzdeki günlerin Ukrayna için neler getirebileceğini görüşmek üzere Washington’a gitti.
Anlaşıldığı kadarıyla, bu ziyaret planlaması için son dakikaya kadar gizliliğe riayet edildi. Bu birçok yönden tarihi ziyaret olabilir. Ukrayna’dayken görmeye hepimizin alışık olduğu Zelenskiy'nin yeşil kazağı yine üzerindeydi. Bunun yanında Temsilciler Meclisi'nde açılan Ukrayna savaş bayrağının da en az Zelenskiy’in yeşil kazağı kadar hafızalarımıza kazınması sağlandı. Konuşmasını İngilizce yaptı; Kongre üyelerine bir savaş liderinin huzurunda olduklarını hatırlatırcasına yeşil kazağıyla konuştu.
Neden Yüz Yüze Görüşme Yapılmaya İhtiyaç Duyuldu?
Biden-Zelenkskiy görüşmesi sonrasında iki lider de savaşın yeni bir aşamaya girdiğine dair yorumlar yapma ihtiyacını hissettiler. Rusya cepheye daha fazla asker gönderdikçe ve sivil hedeflere karşı acımasız bir hava saldırılarını sürdürdükçe, savaşın uzayacağı ve hatta daha da şiddetinin artabileceği yönünde endişeli bir yorumlar, zaten savaşı başından beri takip eden konunun uzmanları tarafından yapılmaya başlanmıştı.
Biden ve Zelenskiy savaşın nasıl devam edeceğini ve nasıl biteceğini anlamaya çalışıyor olmalılar. Muhtemelen ABD, savaşın seyrini kendi beklentileri doğrultusunda yönlendirmek ve belki de artık yeter, bitirelim bu savaşı diyebilmek için bu yüz yüze görüşmeye ihtiyaç duydu. Bunun için özellikle Ukrayna’nın ve Başkan Zelenskiy'nin nerede durduğuna açıklık getirmek gerekiyordu.
Zelenskiy daha önce mevcut savaşı sona erdirecek "adil bir barış" arzusunu dile getirmişti. Açık bir şekilde ifade etmese de, sanki Rusya’ya taviz verilmesine sıcak bakabileceğini ima ediyordu. ABD’nin de beklentisi belki buydu. Bununla birlikte bilhassa Rusya’nın iki hava üssüne gerçekleştirilen başarılı İHA taarruzlarından sonra Zelenskiy’nin söylemini değiştirdiğine şahit olmaya başladık. Ukrayna lideri, savaşı sona erdirmenin yolunun Rusya'ya taviz vermekten geçmediğini söylemeye başladı. Böylece olası bir barışın yakın olmadığını gösteren, bir bakıma uzlaşmaya yanaşmak istemeyen bir dil kullanmaya tercih eder oldu. Zelenskiy’nin “Bir başkan olarak benim için 'adil barış' taviz vermemektir," demesi önemliydi. Şimdi artık Kiev’in Ukrayna'nın toprak ya da egemenlikten vazgeçmesini içeren bir barış yolu görmediği anlaşılıyor.
Buna rağmen Zelensky, Washington ziyareti esnasında Amerikan Kongresinde yaptığı konuşmada Biden'a 10 maddelik bir barış formülü sunduğunu söyledi. Daha sonra bunun geçen ay Endonezya’da yapılan ve Zelenskiy’nin video konferans bağlantısı ile katıldığı G-20 zirvesinde gündeme getirdiği Barış Planının aynısı olduğu anlaşıldı.
Kapalı kapılar arkasında ne konuşuldu, şüphesiz bilinmiyor. Ancak Biden, bu konuya yönelik olarak savaşın nasıl sona ereceğine karar verme yetkisinin sadece Zelenskiy’e ait olduğunu söylüyor. Böylece gizemli ve ucu açık bir bekleyişe neden oluyor.
Zelenskiy ise savaşın kendisine küresel bir rol bahşettiğinin farkında bir lider olarak ülkesinin bu savaştan “çıkış stratejisini” belirlemeye çalışıyor. Her halükârda Amerikan liderliğindeki Batı’nın silah ve para desteğine ihtiyacı bulunduğunun farkında olan Zelenskiy, Kongre’deki konuşmasında; “Bu mücadele sadece Ukraynalıların ya da Rusya'nın fethetmeye çalıştığı herhangi bir ulusun yaşamı, özgürlüğü ve güvenliği için değil. Bu mücadele çocuklarımızın ve torunlarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecek." sözleriyle, “haklı savaş” tezine sarılmayı gerekli gördü. Ülkesine akan Amerikan parasının sadaka olmadığını, küresel güvenlik ve demokrasiye yapılan bir yatırım olduğunu söyledi. Savaşın çapını Ukrayna olmaktan çıkarıp, ABD’nin birçok savaş için gerekçe olarak kullandığı söylemlere sarıldı. Bir bakıma tereciye tere satar bir pozisyonda Kongre üyelerine seslendi. Belki de Amerikalıların sadece bu söylemlere sıcak baktığını birçok kişiden daha iyi bildiği için Zelensky bu dili kullanmayı gerekli gördü.
Şurası bir gerçek ki, savaşın başında eğer Zelenskiy ABD teklifini kabul etseydi, yani Amerikan askerinin kendisini Kiev’den tahliye planına uysaydı, herhalde 300 günlük savaş yerine 3 günlük bir savaş ancak olurdu. Rusya’ya yakın bir yönetim Ukrayna’da iş başına gelir ve oyun biterdi. Ukrayna'daki savaş başladığında Zelenskiy’nin Birleşik Amerika'nın kendisini Kiev'den tahliye etme teklifini geri çevirmesi, belki de bu savaşın dönüm noktası oldu. Zelenskiy o dönemde Amerikan tarafına "Benim cephaneye ihtiyacım var, tahliye aracına ihtiyacım yok" demekle öngörülemeyen bir hareket yaptı. Ya da Zelenskiy’e karizmatik bir liderlik kazanması, işgalci Rus ordusuna karşı Ukrayna halkının Zelenskiy liderliğinde direnebilmesi için bu mizansene ihtiyaç duyuldu. Bilemiyorum ama bana bu daha olası geliyor.
Zelenskiy’e Patriotlar Veriliyor
Zelensky'nin uçağının Washington’a inmesinden hemen önce Biden yönetimi, Ukrayna’nın 20 gündür talep ettiği sofistike yeni bir Patriot hava savunma silah sistemi de dahil olmak üzere bu ülkeye yaklaşık 2 milyar dolarlık ek güvenlik yardımı göndereceğini duyurdu. Bu arada bir dipnot olarak belirtmek isterim. Zelenskiy’nin 20 günde aldığı Patriot desteğini Türkiye 20 yıl Amerikan kapısında beklediği halde, bir türlü alamadı. Nihayetinde S-400’lere yönelmek zorunda kalınca da Pentagon’un hışmına uğradı.
Zelenskiy, ABD'nin Ukrayna'ya Patriot füze savunma sistemi gönderme kararını iki müttefik arasındaki ilişkilerde olumlu yönde büyük bir değişim olarak değerlendirdi. Bununla birlikte Zelenskiy’nin iyi bir pazarlıkçı olduğu anlaşılıyor. Basın karşısında yanında Biden varken, tek bir Patriot sistemini yeterli görmediğini ve daha fazlasını Biden yönetiminden beklediğini de açıkça ifade etti. Biden'ın gönülsüz yanıtından memnun kalmadığını da meyda mensuplarının not alması için oracıkta sergilemekten çekinmedi. Kongre’deki konuşmasında da bir bakıma bundan yakındı. Zelenskiy, on milyarlarca dolarlık Amerikan askeri yardımına rağmen, her fırsatta ABD'nin daha fazla destek vermesi için ajitasyon yapmayı ihmal etmiyor.
Zelenskiy’nin Ziyareti, Savaşta Yeni Bir Aşamayı İşaret Ediyor Olmalı
Ziyaret öncesinde Amerikan medyasında, Biden'ın Zelenskiy'i bu hafta Washington'a davet etmesinin nedeninin Ukrayna'daki savaşın "yeni bir aşamaya" girdiğine inanması olduğu yorumları sık sık yapıldı. Kış bastırırken ve Rusya sivil altyapıyı hedef almaya devam ederken, Zelenskiy'nin uluslararası desteğin devamı için Amerikan kamuoyuna dramatik bir çağrıda bulunmasının tam zamanı gibi görünüyordu. Ayrıca Amerikan liderliğinin de “yardım isteyen” tarafı Washington ziyareti bahanesiyle konuşturmak istediğini düşünüyorum. Böylece Moskova'ya uygulanan sert yaptırımlardan kaynaklanan yüksek enerji ve gıda fiyatlarına neden katlanılmak zorunda olunduğunu Zelenskiy’nin ağzından Batı ülke kamuoylarına iletmek istemiş olmalılar. Batılı politikacıları kendi halklarına karşı rahatlatmak için Zelenskiy’nin bir şeyler söylemesi gerekiyordu ve öyle de oldu.
Cumhuriyetçilerin olası engellemelerine rağmen, Kongre’nin yaklaşık 50 milyar dolarlık ek güvenlik ve ekonomik yardımı onaylamanın eşiğinde olduğu belirtiliyor. Zelenskiy Kongre’nin Cumhuriyetçi kanadının da desteğini kazanmaya çalıştı. Yine de bazı Cumhuriyetçiler Zelenskiy'nin Kongre'deki konuşmasına katılmayı reddettiler.
Sonuç
Cumhuriyetçilerden çıkan çatlak seslere rağmen Amerikan yardımlarının aksamadan devam edeceğini değerlendiriyorum. ABD garantisi olmadan Ukrayna’nın böyle bir savaşı göze alması zaten beklenemezdi. Ukrayna’nın vekil devlet gibi devasa Rusya’nın karşısında dikilebilmesinin arkasında Amerikan liderliği ve Batı kamuoyu var. AB liderliği, NATO Genel Sekreteri ve Biden arka arkaya 2022’de olduğu gibi 2023’te de Ukrayna halkının yanında olacaklarının garantisini vermeye devam ediyorlar. Eylül ayındaki 300.000 kişilik kısmi seferberlikten sonra bugünlerde bir milyonluk mega seferberliği devreye sokacağı haberleri servis edilen Rusya’nın ise kendi toprağı olarak gördüğü Ukrayna’dan kolay kolay vazgeçmesini kimse beklemiyor. Herkes biliyor ki bu kış çetin geçecek. Kremlin, ağırlaşan kış şartlarında ‘elektrik’ işkencesiyle a Ukrayna halkını ve liderleri Zelenskiy’i dize getirmeye çalışacak. Eğer Rusya arzu ettiği sonuca kış bittiğinde ulaşamazsa, 2023’ün bahar aylarında Belarus üzerinden Kiev’e ve Karadeniz’den Odesa Limanına eş zamanlı büyük bir Rus saldırısı ile savaşan çapının genişletileceğini şimdiden söyleyebilirim.