Site İçi Arama

ua-iliskiler

Amerikan Gazıyla Isınan Avrupa, Soğuyan Ekonomisini Yeniden Ateşleyebilecek mi?

Pek çok gözlemci Avrupa hükümetlerinin İkinci Dünya Savaşı sonrasında savaş yüzü görmemiş vatandaşlarını nasıl memnun edeceklerini merak ediyordu. Hatta Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı sırasında Avrupa demokrasilerinin dağılabileceği endişelerini dile getirenler bile vardı. Ekonomik gerileme ve enflasyon, enerji krizi ve milyonlarca Ukraynalı mülteciden oluşan üçlü baskı, özellikle popülist politikacılar için için verimli bir zemin oluşturacağı hesaplanıyordu.

Kışın ortası geldi. Avrupa sessizliğe büründü. Yaz aylarının sonuna doğru, kafamızda bazı sorular vardı. Bunlardan bazıları şunlardı: Avrupa yaklaşan kış şartlarında Rus doğal gazı olmadan acaba enerji ve ısınma sorunlarını nasıl çözecek? Hayat Avrupa kentlerinde nasıl sürdürülecek? Avrupa ekonomilerinde daralma yaşanırken, yüksek enflasyonla birlikle hane halklarının satın alma gücünün düştüğü hayat şartlarında, Avrupa’nın bütünlüğü nasıl korunacak?

Pek çok gözlemci Avrupa hükümetlerinin İkinci Dünya Savaşı sonrasında savaş yüzü görmemiş vatandaşlarını nasıl memnun edeceklerini merak ediyordu. Hatta Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı sırasında Avrupa demokrasilerinin dağılabileceği endişelerini dile getirenler bile vardı. Ekonomik gerileme ve enflasyon, enerji krizi ve milyonlarca Ukraynalı mülteciden oluşan üçlü baskı, özellikle popülist politikacılar için için verimli bir zemin oluşturacağı hesaplanıyordu. Popülizmin yükselmesi demek, Avrupa’da hükümetlerin kayıtsız şartsız Ukrayna'ya verdiği desteği devam ettirememesi anlamına gelecekti. Destek mutlaka zayıflayacaktı. Gerçekte ise bu senaryo gerçekleşmedi. Avrupa beklenenden daha dirençli çıktı. Şu ana kadar ‘maçı’ güzel götürüyorlar.

Avrupa Birliği ülkeleri, 2021 yılında ısınma ve sanayi üretimindeki enerji ihtiyaçları için kullandığı doğal gazın %40'ını Rusya'dan tedarik etmişti. 2020 yılında bu oran %43 olarak gerçekleşmişti. AB üyesi olmayan Norveç'ten gelen doğal gaz ise yüzde 21 düzeyindeydi. Doğal gaza getirilen kısıtlamaların bu kış Avrupa'yı zorda bırakacağına yönelik bir öngörü vardı. Çünkü ABD öncülüğünde başlatılan yaptırımlar kapsamında Rusya'dan doğal gaz ithalatını sonlandırmak için AB başka ülkelere yönelmek durumunda kalmıştı. Aslında AB, savaştan önce 2030 yılına kadar Rusya'ya bağımlılığı üçte iki oranında azaltmayı hedefliyordu. Ama savaş sonrası bu hedef 2023 yılına çekilmek zorunda kalındı. Bunu yaparken de doğal gaz tedariği için farklı ülkeler bulunmasına öncelik verildi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının arttırılmasına yönelik çabalar hızlandırıldı.

Neticede Avrupa, savaştan önce bir savaş çıkması halinde ne olacağını önceden biliyordu. Zihinler hazırlıydı. Belki de bu yüzden ilk etapta Putin’in ‘ruble’ ile satış kartına büyük oranda boy eğmeden alternatif gaz tedarik arayışına yöneldiler. Böylece gaz depolarını kış için büyük oranda doldurmayı başardılar. Rus gazı kullanım oranı 2022 başında %40 iken, kış kapıyı çalmadan bu oran %17'ye kadar düşürüldü. Bir başka deyişle, Rus gazına bağımlılık önemli derecede azaltıldı. 

Rus gazı öncelikle ABD’den ithal edilen sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ile ikame edildi. Norveç'in Avrupa'nın geneline ihracatı da artarak yüzde 26'lık paya ulaştı. Hollanda bir zamanlar dünyanın en büyük gaz rezervi olan Groningen'deki üretimi 2022 sonbaharında durdurmayı planlıyordu. Ancak enerji krizi nedeniyle bu planını şimdilik 2023 yılı Ekim ayına kadar erteledi. Bu da Avrupa’nın gaz ihtiyacının bir kısmının Hollanda tarafından sağlanacağı anlamına geldi. LNG tedariki için Katar, Avustralya, Cezayir ve Nijerya’dan ithalat görüşmeleri başarıyla tamamlandı.

Örneğin İtalya, Cezayir, Katar ve Azerbaycan'la gaz tedarik anlaşmaları imzaladı. Bu sayede Rus gazına bağımlılığını %21'e kadar düşürdü. İspanya ve Portekiz sahip oldukları LNG terminalleri sayesinde Rusya gazına bağımlılıklarını önceden aşmışlardı. Fransa üç adet LNG terminalini devreye soktu. Geri kalan gaz ihtiyacının önemli bir kısmını boru hattıyla Norveç'ten satın aldı. Almanya yeni bir LNG terminali inşa ederek devreye soktu. Gaz ihtiyacını Norveç ve Hollanda ağırlıklı olarak karşılıyor.

Avrupa Birliği hükümet başkanları AB genelinde doğal gaz için bir üst fiyat belirledi, üst sınır üzerinde anlaşmaya varıldı. Bağımlılık durumu her ülkenin birbirinden farklı olduğu bir uluslararası örgütte ortak karara varılması gerçekten alkışlanacak bir hareket oldu. Böylece tavan fiyat uygulamasının tüm AB üye ülkelerindeki bireylerin, hanelerin gaz faturalarının beklenenden daha düşük seyretmesine imkân tanındı. 

Doğal gaz sorununu çözmeyi takiben AB ülkeleri Ukrayna'ya destek konusuna da ağırlık vermeye başladılar. AB, Ukrayna'nın 2023 bütçesini ayakta tutmaya yardımcı olmak için 18 milyar avroluk bir makro-finansal yardım paketini kabul etti. Ayrıca, Ukrayna'ya yapılan silah bağışları için üye ülkelere geri ödeme yapan, AB bütçesi dışında oluşturulan Avrupa Barış Fonu'nu da iki milyar avro ilave edildi. Toplamda, tüm AB üye devletleri ve kurumlarının mali, insani ve askeri yardımlarının toplamı 55 milyar avroya ulaştı. 

Beklenenin aksine, yapılan anketlere göre, AB nüfusunun (ortalama) %50'si Ukrayna'ya silah sevkiyatını destekliyor. AB vatandaşlarının ekseriyeti Rusya'ya yönelik yaptırımları destekliyor, gerekli buluyor. Ancak Yunanların, Macarların ve İtalyanların çoğunluğu bunun tersini savunuyor. Burada en dikkat çekici olan nokta, Macaristan’ın tepkisidir. Macaristan, Avrupa Komisyonu'nun kendisine ‘yaptırım’ uygulamasını, mali fonlarını dondurmasını bahane ederek, Ukrayna’ya AB desteği verilmesini bloke ediyordu. Sonra mali fonların bir kısmı serbest bırakılınca, karşılığında blokaj kaldırıldı. 

AB ülkeleri ve liderleri, Rusya-Ukrayna Savaşı öncesindeki kriz döneminden itibaren zorlu bir sınav vermeye ve bu kapsamda ardı ardına ortaya çıkan Avrupa’nın genelini ilgilendiren doğal gaz tedariki, Ukraynalı düzensiz göçmenlere yardım, Ukrayna’ya destek sağlanması gibi sorunları çözebilmek için ‘uzlaşı kültürünü’ nasıl işletmeye odaklandılar. 

Şüphesiz AB doğası gereği bir uzlaşma makinesi olmakla övünen bir uluslararası örgüttür. AB'nin uzlaşı kültürüne ulaşması uzun ve sıkıcı bir sürecin sonucudur. Kararlar alınırken farklılıklara tahammül kültürü de gelişmiştir. Birçok AB lideri, ‘önemli olan sonuçtur’ prensibini vurgulamaktan bu nedenle hoşlanır. Bu ılımlı yaklaşım, AB’nin aslında işlerliğinin ve uzlaşı kültürünün anahtarıdır. Veto edenler liderlikler makbul değildir. Köprülere yakan yaklaşımlar bu kültürde tasvip edilmez. Dolayısıyla, er ya da geç, AB liderleri yaratıcı bir uzlaşma varmanın yolunu bulmaya odaklanma becerisini sergilemekte ustalaşmışlardır. Savaşla birlikte ortaya çıkan sorunları çözerken de bu uzlaşı kültürünün devam ettiği görülmüştür.

Aslında, savaştan önce, 2019 yılından itibaren yaşanan COVİD-19 pandemisiyle birlikte zayıflayan AB dayanışma, önemli bir sınavdan geçmişti. AB, pandeminin ekonomik zararını hafifletmek için kendi tarihinde bir ilk olarak ortak bir borçlanma mekanizması üzerinde anlaşmaya varabilmişti. Buradan çıkarılan ders, dayanışmanın tek başına hareket etmekten daha başarılı olduğuydu. 

Pandemi sürecinde yaşanan tartışmalar ve nihayetinde varılan uzlaşılar, üye ülkeler arasında savaş esnasında enerji sübvansiyonları konusunda yaşanan başlangıçtaki tartışmaların aşılmasında AB'ye yeniden rehberlik etmiştir.

 

Isınma ve enerji sorunu büyük ölçüde halleden AB’nin önündeki en büyük sorun, çoğu üye devlette görülen resesyondur. AB genelinde enflasyonun 2023 yılında %7 seviyesinde seyretmesi bekleniyor. Gayri safi yurtiçi hasılalarda (GSYİH) daralma olacağı neredeyse kesinlik kazandı. 

Şimdi AB makinasının resesyonu aşacak, Avrupa ekonomisini düzlüğe çıkaracak tedbirleri devreye koymasına ihtiyaç var. Isınan Avrupa, sizce soğuyan ekonomisinin can damarlarını beslemek için gerekli adımları başarıyla atabilecek mi? 

Kaynakça:

Euronews, “Yüksek enflasyonun pençesindeki AB'de resesyon beklentisi”, 13 Aralık 2022, https://tr.euronews.com/2022/11/11/yuksek-enflasyonun-pencesindeki-abde-resesyon-beklentisi

Liana Fix, “Why European Democracies Are More Resilient Than Expected”, Council on Foreign Relations, 5 Ocak 2023, https://www.cfr.org/article/why-european-democracies-are-more-resilient-expected

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 08.01.2023
  • Süre : 5 dk
  • 1156 kez okundu

Google Ads