Albert Einstein ve Hayalleri
Bir de biraz inatçı olmalı bilim insanları bence. Bir şeyi keşfetmek için biraz inat da gerekli. Ama fazla değil, çünkü inat biraz da aksi ispat edilse de sizin bir konu üzerinde ısrar etmeniz demek. Boşa ısrar bilimle pek uyuşmaz. Biliyor musunuz, tüm bunların yanında Einstein'ın esas özelliği hayal kurmasıymış.
Dünyada gelmiş geçmiş en akıllı, en zeki insan kimdir diye sorsam ne cevap verirsiniz?
Sanırım bu soruyu cevaplayanlar arasında epey bir Einstein diyen vardır herhalde!
Evet, Albert Einstein hayatımızı değiştiren ve aklıyla hepimizi hayretler içinde bırakan epey zeki bir insanmış.
Peki Einstein'ın asıl özelliği aklı ve zekâsı mı sizce?
Bir de merak duygusu kuvvetliydi diyenleri de duyar gibiyim.
O da doğru. Her bilim insanı meraklı olur.
Hatta bir de yanına azim koymak lazım, merak edip bir süre sonra sıkıldığınızda pek bir şey keşfetme şansınız yok.
Bir de biraz inatçı olmalı bilim insanları bence.
Bir şeyi keşfetmek için biraz inat da gerekli. Ama fazla değil, çünkü inat biraz da aksi ispat edilse de sizin bir konu üzerinde ısrar etmeniz demek. Boşa ısrar bilimle pek uyuşmaz.
Biliyor musunuz, tüm bunların yanında Einstein'ın esas özelliği hayal kurmasıymış.
Einstein'ın bir sürü düşünce deneyi var. Düşünce deneyi diye tabir ediliyor, ama aslında ortada fiziken bir deney yok, hepsi aklından kurduğu kuramsal deneyler. O yüzden düşünce deneyi deniyor, öyle olursa böyle olur tarzı hayaller aslında bir anlamda.
Size genel ve özel görelilik teorilerinin detaylarından bahsetmeyeceğim ama bu kuranlara nasıl ulaştığını anlatmaya çalışacağım.
Bu kuramlar da Einstein'ın önce aklından düşünce deneyleri yapması ve sonra da düşüncelerini formüllere dökmesiyle çıkmış ortaya.
Beni en çok heyecanlandıran aslında onun nasıl olup da madde ile enerji arasında bir ilgi kurabildiğidir.
Düşünebiliyor musunuz, E=mc2 diye kısaca bilinen formül bize aslında madde=enerji, enerji=madde diyor. Bu küçücük formülden yola çıkarak bugün neredeyse kâinatın bir sürü sırrı keşfedilmiş durumda.
Üstelik uzay-zamana da buradan ulaşmış Einstein, fotonların hem dalga hem parçacık olduğuna da.
Peki nasıl başarmış bu sonuçlara varmayı?
Öyle kolay olmamış tabii ki. Dedim ya, hayal kurmayı seviyormuş Einstein.
Daha küçücük bir çocukken babasının gösterdiği pusulaya takılmış aklı, nasıl oluyor da herhangi bir şey ile dokunmadan pusulanın ibresi yön değiştirebiliyor? Aklına ilk takılan soru bu olmuş.
Okuduğu okullarda biraz da dik kafalı oluşu yüzünden, bir de üniversitede profesörlerin istediklerini yapmaktansa kendi düşünceleri üzerine daha çok vakit harcaması yüzünden, profesörlerle de arası iyi değilmiş.
O yüzden üniversite sonrasında hiçbiri onu üniversiteye kabul etmemiş.
Bir arkadaşının babası zar zor bir patent enstitüsünde bir iş bulmuş da hayatını idame edebileceği bir işi olmuş.
Ama dediğim gibi hayal dünyasında bir ışık hüzmesi üzerine binip seyahat etmeyi düşünürmüş. Işık üzerine epey bir düşünmüş Einstein.
Işığın bir süreklilik değil de, demet halinde olduğunu ilk düşünen kişi Einstein.
Ama dediğim gibi asıl beni heyecanlandıran madde ile enerji arasındaki ilişkiyi düşünmesi. O güne kadar bu ilişkiyi kurabilen yok.
Zaten Amerikalıların bu kuram üzerinden ilerleyerek atom bombasını yapmalarını ve bir de Japonya'ya iki tane atom bombası atmaları yüzünden kendini hiç affedememiş.
Einstein bu sonuca varana kadar aklına takılan başka bir konu için aklından yaptığı düşünce deneylerden birinde halatları kopan bir asansörün içinde serbest düşme hareketi yapan bir insanın sanki uzayda boşlukta ilerleyen bir uzay gemisi içindeymiş gibi kendini boşlukta hissedeceğini düşünmüş.
Uzay gemisi hızlanırken ise, yani ivmeliyken bu sefer de içindeki astronotun kendini aynı yeryüzünde ayakta duran bir insan gibi hissedeceğini düşünmüş.
Bu durumda boşlukta yerçekimi ivmesi ile hızlanan bir uzay aracı, aynı bizim yeryüzünde yerçekimi ivmesi etkisinde olmamızla aynıdır sonucuna varmış.
Evet, Einstein'ın aklına takılan konu kütle çekimi. Özel görelilik kuramına kütle çekimini nasıl dahil edeceği üzerine epey bir kafa yormuş.
Özel görelilik dediğimiz Einstein'ın sabit hızlarda hareket eden cisimler üzerine geliştirdiği kuram.
Genel görelilik ise ivmeli hareketler yapan cisimler üzerine geliştirdiği kuram.
Yani bir anlamda Einstein'ın özel göreliliğe Newton'un sebebini bulamadığı kütle çekimini eklediği kuram.
Yaptığı düşünce deneyinden hızlanmanın, yani ivmelenmenin, dolayısıyla da kinetik enerjinin kütle çekimi ile ilişkili olduğunun farkına varır Einstein.
Einstein'ın eşdeğerlik ilkesi!
Kuramları geliştirmek için düşünce deneyine devam eder Einstein.
Uzay gemisinin ivmelenmesi sırasında yan penceresinden giren bir ışık demetinin, ivme sebebiyle karşı duvara doğrusal bir hizada değil de, ivmenin etkisiyle eğrisel bir yol izleyerek düşeceğini hayal eder. Yani ışık fotonu içerideki astronotun bakışıyla pencere hizasının daha altındaki bir yerde belirecektir.
Buradan ivmelenme ve kütle çekimi aynı şeyse ve ivmelenme ışığı bükebiliyorsa, öyleyse kütleler de ışığı bükebiliyor olmalıdır sonucuna varır.
Hayal gücünü algılayabiliyor musunuz?
Hayal gücü bilgiden daha önemlidir demiş Einstein, çünkü bilgi şu anda bildiğimiz ve anladığımızla sınırlıdır. Hayal ise bilginin ötesinde bir yerlere uzanır.
Bu düşünce deneylerinden Einstein kütle çekiminin uzayı büktüğünü anlar ve genel görelilik dediğimiz uzay-zaman bükülmesine varan genel görelilik kavramını ortaya koyar.
Tabii bu yüzyıllardır doğru kabul edilen Newton'un yerçekimi kuramını yerle bir eder.
Hatta Einstein'ın kuramı ile Newton'un akıl sır erdiremediği Merkür'ün güneşin etrafındaki dönüş hareketi de açıklanmış olur.
Gök bilimcilerin, yani astronomların yakınımızdaki en büyük kütle olan güneşin yıldızlardan gelen ışıkları büktüğünü gözlemlemesi ile Einstein'ın bu yeni kuramının ilk ispatı da yapılacaktır.
Bu ispat ile Einstein artık tüm dünya tarafından kabul gören bir bilim insanı olacaktır. Bütün dünyadan davetler alır ve gittiği her yerde hürmetle karşılanır.
İnsanlar onun çok önemli bir şey keşfettiğini düşünüyor olsalar da tam olarak neyi keşfettiğini bir türlü anlayamayacaklardır.
Halen daha devam eden deneylerle kuram içerisindeki kabul edilmesi zor diğer konu olan zamanın büküldüğü de sonradan ispatlanacak ve Einstein gelmiş geçmiş en akıllı insanlardan biri olarak kabul edilecektir.
Basit bir patent enstitüsü memurunun bu kuramları nasıl oldu da geliştirebildiği halen daha birçokları için hayret vericidir.
Hayallerinizin peşinden koşmayı hiçbir zaman bırakmayın diyerek bitireyim yazıyı.
Şu acılı günlerimizde biraz olsun aklımızı başka konularla meşgul edeyim istedim.
Bilim, bilim bilim, tek çıkar yol bu!
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla