Site İçi Arama

egitim

Çocuğun Gelişimini Bilmek Öğretmen İçin Neden Önemlidir?

Gelişim ve Öğrenme Nedir, Neleri Kapsar? Doğum öncesinden başlayarak yaşamın son anına kadar devam eden gelişim, bir bütün olarak kendini göstermekte ve yaşamın farklı dönemlerinde farklı özelliklerle karşımıza çıkmaktadır.

''Öğretmen olmak, öğretmenlik yapmayı aşmak demektir. Çünkü öğretmen olmak, öğretmenin, belirlenmiş görevlerin ötesine geçip hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrenciyle bütünleşerek var olmasıdır. Öğretmen olmak, öğretmenle öğrencinin birbirlerine hoşça bakabildikleri, öğretmenin öğrencide, öğrencinin öğretmende dirildiği, güçlü ve sahici bir aidiyettir.'' (Doğan Cüceloğlu)

Çocuğunun potansiyeline gerçekten saygılı olan öğretmen onu şımartmaz, onu geliştirir, hayata hazırlar. Ama önce kendisi gelişmek zorundadır.

Bugünkü yazımda gelişim ve öğrenme kavramlarının tanım ve kapsamını açıkladıktan sonra öğretmenlerin çocuk gelişimini neden bilmelidir sorusuna bilimin ışığında yanıt arayacağım.

Gelişim ve Öğrenme Nedir, Neleri Kapsar?

Doğum öncesinden başlayarak yaşamın son anına kadar devam eden gelişim, bir bütün olarak kendini göstermekte ve yaşamın farklı dönemlerinde farklı özelliklerle karşımıza çıkmaktadır.

Gelişim, döllenmeden ölüme kadar süren yaşam dönemi içinde bireyde gözlenen düzenli ve sürekli değişikliklerdir. Gelişim süreci; büyüme, olgunlaşma ve öğrenme sonucu kişide gözlenebilir nitelik ve nicelik değişikliklerini içerir.

Büyüme, bireyin fiziksel yapısında zamana bağlı olarak meydana gelen niceliksel değişikliklerdir. Doğum öncesi dönemde hücre çoğalması ve doğum sonrasında da aylara veya yıllara göre fiziksel yapıda meydana gelen değişiklikler büyümenin sonucudur. Büyüme daha çok fiziksel özellikler için kullanılırken, gelişim fiziksel özelliklerin yanı sıra diğer (psikolojik) özellikleri de kapsayacak şekilde kullanılır. Örneğin, kişilerin vücutları büyür (gelişir de), zihinleri gelişir (ama büyümez).

Olgunlaşma, kişinin doğuştan getirmiş olduğu potansiyelin zamanla ortaya çıkmasıdır. Başka bir deyişle, büyüyen canlının kendinden beklenilen işlevleri yerine getirebilecek fizyolojik güce ulaşmasıdır. Bu anlamda kişinin herhangi bir çaba göstermesine gerek yoktur. Olgunlaşma, kendiliğinden oluşan bir süreçtir ve çevre faktörlerinden oldukça bağımsızdır. Örneğin, çocuklar ortalama bir yaşında yürürler.

Öğrenme, gelişimin gerçekleşmesi için büyüme ve olgunlaşmanın yanında öğrenme sürecinin olması da gereklidir. Değişik biçimlerde tanımlanmasına karşın, psikologların çoğu öğrenmenin, bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu oluştuğu ve bireyin davranışlarında uzun süreli değişiklik meydana getirdiği görüşünde birleşmektedirler. Öğrenme “büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici değişmelere atfedilmeyecek yaşantı ürünü olarak meydana gelen, davranışta ya da potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli değişmedir.” Bütün bireylerin doğuştan sahip olduğu öğrenme ve yeteneklerini geliştirme potansiyeli vardır. Bireylerin yaşının ilerlemesi, onun olgunluğa erişmesi için yeterli değildir. Sahip olduklarının çevreyle etkileşimi sonucunda bireyin öğrenmesi gerekir. Parmak kasları büyümüş ve olgunlaşmış olan bir çocuğun piyano çalabilmesi için öğretme ve öğrenme sürecinin başlaması gerekmektedir.

İnsanları hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden biri de insanda öğrenme yeteneğinin çok üstün oluşudur. Hayvanlar ise daha çok içgüdüleriyle yaşarlar ve uyum sağlarlar. İçgüdüsel uyum türe özgü kalıplaşmış refleks zincirlerine bağlıdır; oysa öğrenme yoluyla uyumda geniş bireysel ve kültürel farklılıklar ortaya çıkar.

Öğrenme çevreye uyum sürecidir. Bu bakımdan öğrenme; davranışları gereksinimleri daha iyi karşılayacak şekilde düzene koyma ya da yeni bir durum karşısında bunları yeniden örgütleme anlamına gelir.

Davranışta öğrenme sonucu meydana gelen değişmeleri, olgunlaşmanın etkilerinden ve geçici fizyolojik değişmelerden ayırt etmek gerekir. Olgunlaşma ve öğrenme gelişmeyi oluşturan ayrı ayrı sebepler değildir. Tersine bunların arasında sıkı bir ilişki vardır. Öyle ki, öğrenme olabilmesi için belli bir olgunluk düzeyi gerekli bir koşuldur.

Öğrenme aktif bir oluşumdur ve yaşantılar sonucu oluşur. Bireyin çok fazla tekrarlanmış uyarıcılara karşı, alışma sonucu duyarlılığını kaybetmesi şeklindeki bir davranış değişikliği öğrenme değildir. Balık pazarındaki satıcıların balık kokusuna alışması bu duruma örnek gösterilebilir.

Öğrenmeyi olumlu ve olumsuz etkileyen, başka bir deyişle öğrenmeyi kolaylaştıran ve zorlaştıran etkenler vardır. Bunlar; öğrenenle, öğrenme yöntemleriyle, öğrenilecek malzemenin türü ve öğrenme ortamıyla ilgilidir. Yaş, zekâ, güdülenme, kaygı, önceki öğrenilenler, öğrenmeye ayrılan zaman, öğrencinin aktif katılımı bu etkenlerin bazılarıdır.

Sonuç olarak gelişim; büyüme, olgunlaşma ve öğrenme süreçleri açısından gözlenen değişiklikler kümesidir.

Öğretmen Çocuğun Gelişimini Neden Bilmelidir?

İnsan gelişimi hayat boyu devam ederken eğitim de ona eşlik etmektedir. Öyle ki eğitim kavramının yüzyıllardır tartışılmasının sebebi bireyler için ne kadar önemli olduğunun da bir göstergesidir. Eğitimde hedeflerimize ulaşabilmek için araştıran, sorgulayan, yaratıcı, bağımsız düşünebilen, eleştiren öğrenciler yetiştirmek ve öğretmenlerin bilgi ve becerilerinin desteklenmesi gerekmektedir.

Eğitim, bir davranış değiştirme sürecidir. Öğretmen ise bu süreci planlayan, uygulayan ve değerlendiren bir "davranış mühendisidir."

İnsanın gelişimini daha iyi gözlemlemek ve anlamak için gelişim psikologları insanı belirli yaşlarda ve belirli becerilerin odaklandığı dönemler içinde incelemektedir. Bu süreç içinde belirli dönemlerde bireylerin kazanmaları gereken beceriler, özellikler ve davranışlar bulunmaktadır. Yaşam dönemlerine göre belirlenmiş bu özellik, beceri ve davranış kümeleri gelişim görevleri olarak adlandırılmaktadır. Gelişim görevleri her yaşam döneminde başarılması önemli olan ve bireyi mutluluğa, çevreyle olumlu etkileşime götüren davranışlardır. Dönemlerinde gerçekleştirilemeyen gelişim görevleri bireyi mutsuzluğa iter ve çevresiyle duygusal etkileşime girmesini güçleştirir.

Eğitimi planlayan, uygulayan ve değerlendiren olarak öğretmen, her aşamada öğrencilerin yaşam dönemlerine göre gelişim özelliklerini temel alır. Çünkü kazandırılacak davranışların öğrencilerin gelişim düzeyine uygun olarak belirlenmesi, öğrenme yaşantılarının bireysel farklılıklara göre hazırlanıp çeşitlenmesi ve değerlendirme yaklaşımlarının öğrencilerin gelişim özelliklerine göre seçilmesi gerekir.

Örneğin ilköğretim döneminde çocukların fiziksel, bilişsel ve psikososyal gelişim özelliklerini bilmeden onların gelişimlerine uygun ve gelişimlerini destekleyen etkinlikleri planlamak olanaklı olmayabilir. Öğrenci bilişsel gelişim açısından, hangi yaşta soyut kavramları öğrenebilir? El becerileri ile ilgili etkinlikleri yapabilecek olgunluğa kaç yaşında ulaşır? Sosyal gelişim açısından farklı yaşlardaki öğrencilerin özellikleri nelerdir?... Bunlara benzer birçok soruya yanıt vermeden yeterli ve etkili bir öğrenme süreci gerçekleştirilemez. Yani bir "sanatçı" olan öğretmenin, elindeki malzemeyi ve özelliklerini bilmeden ona biçim vermesi mümkün değildir.

Bunların yanında bir öğretmen için gelişimin doğasını bilme, "öğrencilerin gelişimlerine yardımcı olmak" amacını gerçekleştirmeye yönelik bir sorumluluktur. Öğrencilerinde görülen gelişim sorunları kalıtıma mı yoksa çevre faktörlerine mi dayalıdır? Çevre faktörlerini düzenleyerek gelişimi destelemek nasıl sağlanabilir? Okulun ve ailenin yapabileceği görevler nelerdir? Bu konuda öğretmene önemli roller düşmektedir.

Öğrenme yaşantısının gerçekleştiği sınıf ortamını yönetmek öğretmenin önemli bir görevidir. Öğretmen gelişimi izleyerek, gelişimi destekleyecek önlemleri alabilir, bu konuda aileye yol gösterebilir. Öğretmenlerin sıkıntı çektikleri durumlardan biri de sınıf içindeki olumsuz öğrenci davranışlarıdır. Bu tip davranışların sınıf ortamını ve öğrenme sürecini olumsuz etkilememesi için öğretmen, öğrenci gelişim özelliklerine uygun tedbirleri almalıdır.

İnsanlar, gerek beyindeki sinir hücreleri ve kapasitesi, gerekse duyu organlarının yapısı ve işleyişi açısından bireysel farklılıklar gösterir. Bunlar genetik özelliklerden ve çevre faktörlerden kaynaklanabilir. Öğrenmenin doğası, kalıtım ve çevresel faktörlerin etkileşimden oluşur.

Öğretmenler, öğrenmenin doğasını iyi bildikleri ölçüde; uygun yöntemler seçmede, iyi bir öğrenme ortamını oluşturmada, bireysel farkları dikkate alarak her öğrenciye uygun yöntemler seçmede, öğrenme ilke ve kuramlarını işe koşmada daha yeterli bir duruma gelebilirler.

Öneriler

Son olarak, çocuğun gelişimi ve öğrenmenin doğası ile ilgili bilimsel bulgular ışığında öğretmenlere verilen bazı önerileri paylaşmak istiyorum. Bu önerilerin, bir öğretmenin çocuğun gelişimini neden bilmelidir sorusuna açıklık getireceğini ve bu konuda yararlı örnekler edinilmesine katkı sağlayacağını değerlendiriyorum.

  • ­ 6-12 yaşlarındaki çocuklar hemcinsi yetişkinlerle özdeşlik kurmaya daha yatkındır. Öğretmenlerin özdeşlik kurma konusunda yaşantı eksikliği olan çocuklara dikkat etmesi onların sağlıklı bir cinsel kimlik geliştirmeleri açısından önemlidir.
  • ­ Aileler ve öğretmenler, genellikle çocukların bilişsel gelişimini önemserler. Onlar için önemli olan çocukların akademik başarılarıdır. Oysa yapılan araştırmalar göstermektedir ki IQ (Zekâ düzeyi) yaşamdaki başarının çok az bir kısmını açıklamaktadır. Bir öğretmen matematik başarısı düşük ama olumlu sosyal davranışlara sahip çocukları pekiştirmeli ve böyle bir çocukla övünmelidir.
  • ­ Sorumsuz davranmakla suçlanan çocukların, büyük olasılıkla yeterince sorumluluk verilmeyen çocuklar olması bir tesadüf değildir. Çocukların sorumsuz olması ailede, sınıfta, okulda yeterince sorumluluk almamalarından kaynaklanabilir. Öğretmenler, öğrencilerine sevdikleri alanlarda görevler vererek sorumluluk duygusunu geliştirebilir.
  • ­ Mükemmel olmaya çalışmayın, öğrencilerinizin de mükemmel olmasını beklemeyin. Çünkü öğrenciler mükemmel olamayınca kaygı yaşarlar.
  • ­ Piaget eğitimin olabildiğince bireyselleştirilmesini savunmaktadır. Eğitimin yaşamla bütünleştirilmesi de oldukça önemlidir. Bunun için sınav sorularının hatırlamaya dayalı bilgileri ölçmekten çok, var olan kaynakları etkin biçimde kullanma becerisini ölçmeye dönük olması gerekir.
  • ­ Ergenlerin bilimsel ve sanatsal etkinliklere yöneltilmesi bilişsel ve duyuşsal gelişim açısından çok yararlıdır.
  • ­ Bazı öğretmenler çocuklara daha üst sınıfların konularını öğretmeye çalışmaktadır. Daha erken öğretmek daha iyi değildir. Önemli olan, kritik dönemde doğru uyarıcılarla öğrenmeyi sağlamaktır.
  • ­ Öğretmenler için öğrettiklerinden çok daha önemlisi örnek olabilmeleridir. İstediğiniz kadar sözler verin veya destek olun, eğer siz o değerleri bünyenizde taşımıyorsanız, hepsi anlamsız kalır.
  • ­ Çocuklar en iyi kendi hızlarında öğrenirler. Bu nedenle öğretim yaşantılarının uygun parçalara bölünmesi, öğrenci için anlamlı hale getirilmesi gerekmektedir.
  • ­ Çocuklara soru sormadan önce rahatlatın. Överken de yererken de davranışı hedef alın, kişiyi değil.

­Algı ve dikkat süreçleri, güdülenmeyle doğrudan ilişkilidir. Çocuklar neyi öğrenmek isterlerse, onu öğrenirler. Bu nedenle, çocuklar güdülendikleri konuda seçici algı ve dikkat gösterirler. Güdülenmeyi anlamadan öğrencilerin yaramazlıklarını ve diğer davranışlarını anlamak zordur...

KAYNAKÇA

BACANLI, Hasan. Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Nobel Yayınları, 2002.

CAN, Gürhan ve diğerleri. Psikolojik Danışma ve Rehberlik. Ankara: Pegem A Yayıncılık, 2006.

CÜCELOĞLU, Doğan ve İrfan Erdoğan. Öğretmen Olmak. istanbul: Final Yayınları, 2013.

DEMİREL, Özcan ve diğerleri. Öğretmenlik Mesleğine Giriş. Ankara: Pegem A Yayıncılık, 2005.

KÜÇÜKAHMET, Leyla ve diğerleri. Öğretmenlik Mesleğine Giriş. Ankara: Nobel Yayınları, 2004.

SELÇUK, Ziya. Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Nobel Yayınları,2005.

YEŞİLIRMAK, Binnur ve diğerleri. Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. Ankara: Pegem A Yayıncılık, 2006.

Araştırmacı Yazar Necati YILMAZ
Araştırmacı Yazar Necati YILMAZ
Tüm Makaleler

  • 26.11.2022
  • Süre : 6 dk
  • 10949 kez okundu

Google Ads