Site İçi Arama

kultur-sanat

Değişim Hayatın Gerçeği

Değişim hayatın karşı konulamaz, değişmez kuralıdır. Doğa, içinde barındırdığı milyonlarca tür canlıyla birlikte her an, durmaksızın bir değişim içindedir. Doğadaki canlıların hepsi varlıklarını değişebilme, değişime ayak uydurabilme yeteneklerine borçludur. Değişime direnen canlılar doğadan elenir; uyum gösterenler doğada soylarını devam ettirirler, var olmaya, varlık aleminde yerlerini korumayı sürdürürler. Hepimiz biliyoruz ki doğanın kanunu böyledir. 

Toplumsal değişim de doğa kanunlarına benzer. Biz istesek de istemesek de içinde bulunduğumuz çevre, koşullar, ilişkilerimiz, konumumuz değişir. Hayat bizi sürekli değişime zorlar, insanlar için de değişime uyum gösteremeyenler yok olurlar. Bunu bildiği halde insan aklı değişimi kabullenmekte zorlanır. Çoğu insan içinde bulunduğu ortamı hiç değişmeyecekmiş gibi görür, değişen koşullara uyum göstermek yerine mevcudu (statükoyu) korumaya çalışır, değişime adeta direnç gösterir. 

Değişimi yönetmek için önce değişime karşı direncin arkasındaki nedenleri anlamak gerekir. Değişimin önündeki en büyük engel süregelen alışkanlıklardır. Alışkanlıklar o kadar güçlüdür ki çoğu insan bunları aşmakta zorlanır. Değişimi yönetip başarılı olmak demek, insanın kendisini tutsak eden alışkanlıklarının üstesinden gelebilmesi demektir. Lider geri planda kalırsa değişim başarılı olmaz. Liderliği kuvvetli olan her toplumsal değişim hareketi, başarıyı en baştan garanti eder. 

Genellikle bizi alışkanlıklarımız yönetir. Değişim insanların güvenlik duygularını tehdit eder, çünkü; her değişiklik içinde bir belirsizlik de barındırır. Nedenleri iyi anlatılmamış, içeriği hakkında yeterli bilgi verilmemiş değişiklikler, değişim yönündeki talepler, değişimi anlayamayan insanlarda tedirginlik ve korku yaratır. Değişimin ne getireceğini bilememek, bilgi sahibi olamamak, insanlarda değişime karşı direnci artırır. 

Bu nedenle değişimi yönetmek için etkili bir iletişim yapmak gerekir. Değişimin kabul edilmesi için etkili ve sürekli bir iletişim şarttır. İnsanları değişimin her aşamasından haberdar etmek, olası tepkileri içtenlikle dinlemek, sorunları anlamaya çalışmak ve samimi bir iletişim ortamı yaratmak gerekir. 

Değişime olan direnci azaltmak için değişimden etkilenecek olan insanları mümkün olduğu ölçüde değişimin bütün süreçlerine dâhil etmek gerekir. Katılımı yükseltmek direnci düşüren en etkili yöntemdir. Özellikle değişimden en çok etkilenecek olanların değişimin planlama ve uygulama aşamalarına katılmaları muhtemel direnci azaltır. Değişimin parçası olan herkes daha az endişe duyar ve değişimi daha kolay kabullenir.

Değişime direnç göstermenin bir sebebi de her değişimin insanî ilişkileri yeniden düzenlemesidir. Ayrıca dünyayı algılama ve yorumlama şekline bağlı olarak insanların değişime tepkileri farklılık gösterir. 

Bazı insanlar daha tutucu bir kişiliğe sahiptirler ve doğaları gereği değişime herkesten daha temkinli yaklaşırlar, değişimi pek sevmezler. 

Bazılarının kişilikleri ve karakterleri ise değişime açıktır. Bu insanlar prensip olarak değişimi sever ve benimserler. 

Değişimi yönetenlerin insanlardaki bu duyguları da yönetmesi gerekir. Sadece bireysel farklılıklar değil, bir topluma hâkim olan kültür de insanların değişime karşı tutumlarını belirler. 

Bazı toplumlar değişimi kucaklarken bazıları değişime kapalı olurlar. Türk kültürü değişime direncin az olduğu esnek bir yapıya sahiptir. Bu nedenle Batı toplumlarının çoğunda değişimi yönetmek daha zorken Türkiye’de değişimi yönetmek daha kolaydır. 

Her değişim güç dengelerini de değiştirir. Kural olarak her değişim sonucunda bazıları ellerindeki gücü kaybederken bazıları daha güçlü konumlara erişirler. Değişimden kişisel olarak zarar görecek olanlar, doğal olarak değişime direnirler. İnsanın gücünü ve gelirini kaybetme korkusu, değişime olan direnci artırır. 

Değişimin insanları şu ya da bu nedenle tedirgin ettiğini anlamak, değişimi yönetmenin en önemli şartıdır. Değişime direnç gösteren insanlara içtenlikle destek olmak, onlara yardım etmek, iyi yönetilen değişim ile kötü yönetilen değişim arasındaki en önemli farktır. Direnç gösterenleri görmezlikten gelmek ya da cezalandırmak direnci ortadan kaldırmayacağı gibi paniği de artırabilir. 

İnsanların hayatın değişim üzerine kurulu olduğu bilinciyle davranması gerekir. Hepimiz için önemli olan, değişim zamanının geldiğini fark edip zaman kaybetmeden değişimi yönetmektir. Değişim, doğru zamanda yapılırsa işe yarar ve başarılı olur. Eğer zamanlama kaçırılırsa değişimin bir kıymeti kalmaz. İş işten geçtikten sonra yapılan değişimin hiçbir etkisi olmaz. Doğa bize esnek olmanın değişime uyum sağlamada en önemli güç olduğunu öğretiyor.

Değişimin dirençle karşılaşması son derece doğaldır. Değişimi yöneten her liderin en önemli görevi insanlardaki bu direnci yönetmek ve değişimin yolunu açmaktır. Direnç ortadan kalkmadan değişimi gerçekleştirmek mümkün olmaz.

Saygı dolu sevgiyle kalın diyorum.

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 29.09.2022
  • Süre : 2 dk
  • 748 kez okundu

Google Ads