Site İçi Arama

kultur-sanat

Bir İngiliz Subayının Anadolu, İran ve Hindistan Hatıraları

Charles Edward Stewart’a ait “Asya’da Kılık Değiştirerek Yolculuk, Bir İngiliz Subayının Anadolu, İran ve Hindistan Hatıraları”nı okuyorum. Kitabın her satırı ilgi çekici ama özellikle İngiliz emperyalizmine karşı yapılan isyanlar ve İngilizlerin bu isyanları bastırmak için uyguladığı yöntemler çok dikkat çekici.

Arkadaşım Doktor Resul Kürşat Şahsi, bir süredir İngilizlerin emperyalizmin zirvesinde olduğu dönemlerde bazı İngiliz memur ve subaylarının Hindistan, Afganistan, İran, Anadolu ve Türkistan bölgelerinde yaptıkları görevleri, seyahatleri ve diğer faaliyetleri anlatan hatıratları Türkçe’ye çevirerek yayınlıyor. Yaptığı bu çalışmalar; sadece hatırat sahiplerinin kendi bakış açılarına göre yaşadıklarını Türk okuruna sunmakla kalmıyor, bahse konu bölgelerin coğrafyası, demografisi, siyasi ve kültürel yapısı ile İngilizlerin emperyal bir güç olmalarını ve bu gücü korumalarını sağlayan yöntemleri de gün ışığına çıkarıyor.

Sağ olsun, bu kitapları tercüme ederken zaman zaman askeri konularla ilgili olarak benim de fikrimi alıyor ve kitaplarının imzalı bir nüshasını göndererek benim gibi kitap meraklısı birinin kütüphanesini de zenginleştirmiş oluyor. Bu sayede, geçmişe dair önemli olaylar hakkında bilgimin artmasına katkı sağlamış oluyor. Ayrıca akıcı anlatımı, zengin dipnotları ve Türkçeye en uygun tercümesi ile bu konulardaki Türk literatürünü zenginleştiriyor.

Şu sıralar Resul Kürşat Şahsi’nin Charles Edward Stewart’a ait “Asya’da Kılık Değiştirerek Yolculuk, Bir İngiliz Subayının Anadolu, İran ve Hindistan Hatıraları”nı okuyorum. Kitabın her satırı ilgi çekici ama en çok dikkatimi çeken husus İngiliz emperyalizmine karşı yapılan isyanlar ve İngilizlerin bu isyanları bastırmak için uyguladığı yöntemler oldu.

Örneğin, 1857 yılında Hintlilerden oluşan bazı birlikler isyan etmişler. Yazarın o sırada bulunduğu Ravalpindi’deki yerli birlikleri de isyan edince İngilizler hızla harekete geçmişler. İngiliz asıllı askerler çok az olduğundan eğer bütün yerel unsurlar isyan ederse İngilizlerin bunu bastırması zor görünüyormuş. Fakat Pencaplılarla diğer yerliler arasında bir sorun olmalı ki Pencaplılar İngilizlere sadık kalmış.

İsyanın yayılmasını önlemek için İngilizler, bazı yerli birliklerin silahlarını toplamaya kalkışmış. Ancak yerliler silahları vermeyip garnizonu terk etmiş. Bunun üzerine İngiliz birlikleri, Pencaplılarla birlikte isyancıları takip etmiş ve yolda bazı çatışmalar yaşanmış. İsyan eden yerli piyadelere düzensiz yerli süvari birlikleri de katılınca iş büyümüş.

İşlerin kontrolden çıkmasını önlemek için İngilizler, tüm güçleri ile takibe geçerek yakaladıkları isyancıları Hoti Meydan’a göndermişler. Bu isyancıların tamamı, yapılan askeri yargılamadan sonra kurşuna dizilmişler. İngilizler idam müfrezelerini teşkil ederken sadece İngilizlerden değil Pencaplılardan da asker seçerek karma bir birlik oluşturmuşlar. Yani yerli isyancıların kanının yerli insanları da eline bulaşmasını sağlayarak onları kendine daha fazla bağlamaya çalışmışlar.

Alınan sıkı tedbirler ve askeri birliklerin amansız takibi sonucunda zor durumda kalan isyancılar Afganistan’a kaçıp Afgan kabilelerine sığınmışlar fakat İngilizler bu kabilelere büyük miktarda para vererek isyancıları satın almışlar. Bu sırada yeni Pencap alayları teşkil etmişler ve askerlere iyi maaş vadetmişler.

Bunun üzerine, Afgan dağlarında yaşayan birçok kabileden binlerce genç asker olmak için İngilizlere başvurmuşlar. İngilizler kendilerine katılanlara cömert davranırken isyancılara ise çok sert muamele etmişler. Özellikle Peşaver Askeri Vali Yardımcısı John Nicholson, adının duyulması bile yerlileri korkutacak kadar zalimce uygulamalarda bulunuyormuş. Diğer komutanlar da hiçbir isyancıya aman vermiyormuş.

İsyanın bastırılması için Peşaver’de iki yeni tugay kurulmuş. İşlerin hızla yürütülmesi için tugaylarda seyyar askeri mahkemeler kurulmuş ve Tugay komutanlarına mahkeme kararlarını daha üst makamlara göndermeye gerek olmadan onaylama yetkisi verilmiş. Böylece yakalanan isyancılar, yakalanır yakalanmaz hızla yargılanıp idam edilmiş. Hukuk açısından sorunlu olan bu uygulama sayesinde bazı vahşice cezalandırmalara da gidiliyormuş.

Örneğin yakalanan 40 isyancıya, topla atılma cezası verilmiş. Cezanın caydırıcı olması için bir meydanda ve bütün garnizonun gözü önünde uygulanmasına karar verilmiş. İsyancılar onarlı gruplara ayrılmış. İlk on isyancı, sırtları namluya gelecek şekilde toplara bağlanmış. Top mermi ile doldurulmuş. Bir subay kılıcını havaya kaldırmış ve aşağıya inince top ateşlenmiş. Gürültü ile patlayan toptan çıkan mermiler isyancıların sırtlarını delerek vücutlarını dört parçaya bölmüş.

Bu vahşi infaz, diğer isyancı birliklere ve isyan etmesi şüphesi olan birliklere seyrettirilmiş. Böylece 40 isyancı onarlı dörder grup halinde katledilmiş. Yazarın söylediğine göre bu idam şekli hem asılmaktan hem de kurşuna dizilmekten daha acı vericiymiş. Fakat buna rağmen bir İngiliz subayı olan yazar, bu vahşi infazı savunmaktadır.

İfadesi şu şekildedir: “İnsanlar bunun vahşice bir infaz şekli olduğunu düşünebilirler; ama gerekliydi. Nispeten küçük bir Avrupa kuvvetinin baskı altına almak zorunda olduğu çok kalabalık bir isyankar asker grubunun herhangi bir isyan teşebbüsünü bastırmak için en sert disiplin tedbirlerine ihtiyaç olduğu düşünülüyordu. Liderlerimizin göstereceği herhangi bir tereddüt veya zayıflık emaresi ani bir kalkışmaya sebebiyet verebilirdi.”

İngilizlerin gösterdiği bu vahşet sadece isyancı yerli birliklerle sınırlı değildir. Örneğin İngilizlere karşı gelen Ganj nehri kenarındaki bir köy cezalandırılmış ve köydeki Hindu tapınağı patlayıcılarla havaya uçurulmuş. Sultanpur şehri, emirle askerlere yağmalattırılmış. İsyancı birlikler gibi isyana karışan siviller de son adama kadar öldürülerek ortadan kaldırılmış.

Sonuç olarak şunu söylemek mümkün: Emperyalizm zannedildiği kadar kolay ve sorunsuz yürütülmemiş. Klasik emperyalist yöntemlerin yanında şiddet de son haddine kadar acımasızca kullanılmış. Daha fazla bilgi için kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Dr. Mehmet ÇANLI
Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 12.07.2024
  • Süre : 4 dk
  • 691 kez okundu

Google Ads