Site İçi Arama

kultur-sanat

Schopenhauer’ın Gözünden İnsan ve İnsanlık

Bir toplum bu iki değerden uzaklaştıkça önünün açılamayacağı ve doğru yolu bulamayacağını çok iyi biliyorum. İktidarlar değişse bile yanlışların düzeltilmediğine şahit olup duruyoruz.

Bir toplum bu iki değerden uzaklaştıkça önünün açılamayacağı ve doğru yolu bulamayacağını çok iyi biliyorum. İktidarlar değişse bile yanlışların düzeltilmediğine şahit olup duruyoruz. Ondandır kısa bir süre sonra tekrar başa dönme hallerimiz. İşte bunları aşmamız için kafa yormalarım ve düşünce denizine dalmalarım devam ediyor.
Peki, ahlak neye göre şekilleniyor böylesi kötü bir dünyada? Böylesi kötümser bir dünya tasarımında insan neye göre yaşayacak? Bireyin bu ‘bozuk’ yaşam düzeninde varoluşu ne anlam taşır? Bu sorulara verdiği yanıtla Schopenhauer'in ahlak adına söylemlerimi aklıma geliyor. Bunlar öyle çok kolay kabul edilir şeyler değil şüphesiz. Kişi kendi dışındaki bireyleri değerlendirirken suçlayıcı ve ötekileştirici olmak yerine onun yerine kendini koyabilmelidir. Onun yerine hayalen geçtiğinde kendisinin ne hissedebileceğini anlamaya çalışmalıdır. Çünkü hepimiz aynıyız ve hiçbirimiz temiz değiliz.
Schopenhauer İnsan davranışının sadece üç temel kaynağı vardır diyor son okuduğum kitabında. Bunlardan birincisi bencillik, ikincisi bedbahtlık son olarak merhamet. Bu yazımda bencillik hakkındaki Schopenhauer’in düşüncelerine yer vermek istiyorum.
Schopenhauer, insanın kendiliğinden iyi biçimde kurulmuş bir ahlaka sahip olmadığını ve bunun nedeninin bitip tükenmek bilmeyen bencillik olduğunu öne sürüyor. Ve bunu da şöyle açıklıyor: Herkes kendisi için ister durur, istediklerini elde etmek için de başkalarına zarar vermeye kadar varan davranışlar sergiler. Ama bu bireyin tek başına ya da özüne ilişkin bir özellik değildir. Schopenhauer'e göre bu insana özgü genel bir özelliktir. Bütün hayvanlar doğada bir mücadele içinde yaşam kavgası vermektedirler. İnsan, doğayla olan mücadele söz konusu olduğunda diğer insanlarla dayanışma içinde görünür. Ancak başka hiç-bir hayvan bilerek ve isteyerek, sadece keyif için bir canlıya hele kendi türünden birine zarar vermez. Bu açıdan bakıldığında kötülük insan soyunun ayrılmaz bir parçasıdır adeta. Tarihi de bu şekilde ele alır Schopenhauer. Ona göre bütün insanlık tarihi, insanın bencilliği ve hırsı uğruna dökülen kanın tarihidir.
Schopenhauer, açık bir biçimde insan aslında özünde kötüdür demese de bu denli bencil bir varlığın iyilik yaparken neye dayandığını tam açıklanamayacağını söyler. Mevcut ahlak sistemleri insanın bir ahlak varlığı olduğunda diretirken kuşkusuz insanın özü itibarıyla iyiliğe yatkınlığını öne sürmektedir. Schopenhauer, böyle bir insan tasavvuru ortaya koyarak hem hâkim ahlaki paradigmaya hem de hocam dediği Kant'ın ödev ahlakına karşı çıkmaktadır. O, insanın bu trajediyi en hafif biçimde atlatmasının yolunu, Sufi yaşam felsefesine bağlar.
Sufilerin dünyevi alandan elini eteğini çekerek maddenin dışı manevi alemde yaşamayı seçmelerindeki amacın benliklerinden sıyrılma arayışı olduğunu vurgular. Amaç, büyük varlığın bir parçası oldukları bilincine varmak ve onda erimek, yani Nirvana'ya ulaşmaktır. Bu anlamda dâhiler ve ermiş bilgeler nefislerine acı çektirerek ruhlarını terbiye ediyorlar.
Schopenhauer, bu dünyaya bağlanan, sadece bu dünyaya kendini adayarak yaşayan bir insanın mutsuz olmaya mahkûm olduğu gerçeğini kabullenmekle işe başlamak gerektiğini savunur. Schopenhauer, kutlu gelecek hayalleri kurmanın gereksiz olduğunu, insanlığın ilerlemediğini, hiçbir şeyin daha iyi olamayacağını söylerken fazlasıyla umutsuz ve kötümserdir. Ancak bu bakış açısı, çok da haksız görünmez gören gözlere.
Schopenhauer, birçok kişiye umut kırıcı ve kötümser, bir o kadar da anlaşılmaz bir kişilik olarak gelebilir. Ancak sürekli olarak alışkanlıklarımızı okşayan ve böbürlenmemize katkı sağlayan bir düşünme biçimi değil midir insanlığın varmış olduğu bu dehşet verici kötü halin sebebi? Kanaatimce huzursuz vicdanlara seslenen böyle bir düşünür, sadece dünyayla ve yaşamla derdi olanlara bir şeyler söylemektedir. Schopenhauer’i anlamak için biraz gayret etmeyi, kendimizi daha iyi anlamak için çaba sarf etmekle eşdeğer görüyorum.
Saygı ve sevgiyle

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 06.08.2024
  • Süre : 3 dk
  • 1104 kez okundu

Google Ads