Bir Zamanlar Faks Diye Bir Şey Vardı?
Şaşırmayın, bu hızla ilerleyen teknoloji, yarınlarda kim bilir bize nasıl bir gelecek sunacak. Kim bilir neler neler keşfedilecek ve bugünün kimi yüksek teknolojileri dediğimiz şeylerden neler neler unutulacak. Belki de torunlarımıza bu günlerdeki yaşam tarzımız çok komik gelecek.
Biliyor musun, eskiden insanlar cep telefonu diye bir şey taşırlarmış yanlarında.
Bu telefon dedikleri şeyin pil dedikleri enerji kaynağı varmış ve sürekli de telefonun enerjisi bitiyormuş. Telefonumun şarjı biti mi ne diyorlarmış.
Her gün tekrar tekrar doldurmak zorunda kalıyorlarmış telefonun pilini.
***
Biliyor musun, eskiden araçları insanlar kullanıyorlarmış. Şoförlük diye bir meslek varmış.
Hatta kimileri taksicilik diye bir meslek sahibiymiş.
***
Biliyor musun, eskiden insanlar fabrikalarda çalışıyorlarmış!
İşçi diye bir meslek varmış, geçen arşivlerde bir yerde rastladım, ne kadar garip geldi.
Nasıl olur da insanları çalışmaya zorlayabilirler! Vahşet bu!
***
Biliyor musun, eskiden sinema diye bir şey varmış, insanlar birlikte gidip film seyrederlermiş.
Artistlik diye mesleği olan birileri o filmlerde oynarlarmış.
Ne kadar ilginç değil mi?
Birini taklit ediyorsun ve seni filme çekiyorlar. Sonra da herkese sinema denilen yerde gösteriyorlar.
İnsanlar eskiden ne garip şeylerle uğraşırlarmış!
***
Benzer konuları arttırabiliriz.
Şaşırmayın, bu hızla ilerleyen teknoloji, yarınlarda kim bilir bize nasıl bir gelecek sunacak.
Kim bilir neler neler keşfedilecek ve bugünün kimi yüksek teknolojileri dediğimiz şeylerden neler neler unutulacak.
Belki de torunlarımıza bu günlerdeki yaşam tarzımız çok komik gelecek.
***
Olmaz öyle şey demeyin, gerçekten toplum hafızamız çok zayıf.
Biz Türkler için demiyorum sadece. İnsanlık olarak toplum hafızamızın çok zayıf olduğunu söylüyorum.
Şimdiden bazı konularda yukarıda yazdığım gibi biz aynı şekilde düşünmüyor muyuz?
***
Artık telegraf diye bir şey kaldı mı mesela?
Buharlı trenler nerede?
Yandan çarklı nehir gemileri? Hani bacasından duman tüten? Buharlı gemiler!
Belki kimi yerlerde müzelik baharlı kara tren veya buharlı gemi vardır.
***
Mesela ben hatırlıyorum, Norilsk’de havaalanı yolunun kenarında bir yerlerde eski kömürlü trenlerden birini anıt niyetine kısa bir ray parçası üzerine yerleştirmişlerdi. Gelip geçerken görüyorduk.
***
Kim bilir kimlerin kimlerin hayatları boyunca düşünüp buldukları kimi icatlar bugün artık sadece patent ofisinin tozlu raflarında kalmış durumda.
Varsa çalışır halleri sadece müzelerde vardır belki.
***
Nereden aklına geldi böyle şeyler diyebilirsiniz.
Geçenlerde bilgisayarda eski bir sözleşme metnine denk geldim, merak ettim biraz okuyayım dedim.
Epey eski zamanlardan kalma bir metni vardı.
Maddelerden birinde tarafların birbirine yollayacağı faks mesajları orijinali gibi geçerli olacaktır diye yazıyordu.
***
Evet, hatırlıyorum, bir zamanlar gerçekten faks diye bir şey vardı. Gün boyu faks mesajları gelirdi ofise.
Sonra da makinanın ya kâğıdı biterdi, ya da karbon tozlu olan kartuşunu değiştirmek gerekirdi.
Bazen telefon hattında sorun varsa yazılar karışık kuruşuk çıkardı.
Üstelik siyah beyazdı, bir resim ya da renkli bir şema yollayacak olsan karşı taraf sadece siyah beyaz kopyasını alırdı.
***
Ama faks iletişimde devrim olmuştu.
İşleri epey kolaylaştırmıştı.
Sözleşmeleri falan önce sen imzalayıp karşı tarafa faks ile yollardın, orada da onlar imzalayıp size geri yollarlardı.
Sözleşmenin orijinalini ise daha sonra imzalayıp birbirimize kurye ile iletirdik.
***
Bilmiyorum, şimdi halen daha faks makinası olan işletme kalmış mıdır?
Mesela telefon hatlarından birinin faksa ayırıldığını hatırlıyorum.
Şirket adresi yanında telefonları ve faksı ayrıca yazılı olurdu.
Bastırdığımız vizit kartlarda da bir numara ayrıca faks diye belirtilirdi.
*
İşte o eski sözleşme metnini görünce bunlar geldi aklıma.
***
Gelecek acaba nasıl olacak?
İletişim belki de öyle gelişecek ki, şimdiki e-postalar bile devre dışı kalacak.
Şimdiden e-postaların pabucu dama atıldı bile bence.
Artık bir doküman iletmek istediğimiz zaman sosyal medya programları kullanmayı tercih eder olduk. Ben genellikle her işimi WhatsApp ile hallediyorum diyebilirim.
Şimdi ne istiyorsan anında iletiyorsun ve ulaştı ulaşmadı diye bir derdin de olmuyor.
E-postalarda spama düştü, görmedim gibi bir sürü bahane de olsa sorun olurdu.
Şimdi göndereyim isterseniz deyip WhatsApp ile anında ne istiyorsak iletebiliyorsunuz.
Ben şahsen e-postaları bile oldukça az kullanıyorum artık.
Büyük bir dosya ileteceksem dosyaları buluta yüklüyorum ve linkini yolluyorum, olup bitiyor.
Yolladığım kişi istediği şekilde istediği zaman indirsin.
***
Yarın belki bunlara bile ihtiyaç kalmayacak.
Yattığımız yerden sanki bir araya gelmişiz gibi bir dijital ortamda buluşacağız ve sanal görüşmeler, toplantılar yapacağız.
Ne istiyorsak aklımız ile yönlendirerek iletebileceğiz belki de.
Parmağımızı bile kıpırdatmaya gerek kalmayacak.
Telepati benzeri bir yöntemle konuşabileceğiz belki, öyle cep telefonudur, özellikle yaz aylarında neremize sokacağımızı bilemediğimiz cihazlara gerek kalmayacak belki.
***
Belki de hanımlar için çocuk yapma zorunluluğu bile kalmayacak.
Özel fanuslar, tüpler içinde gelişecek bebekler ve çocuklarımız bir anlamda özel çocuk doğum merkezlerinde üretilecek.
Üstelik önden ne özellikleri olmasını istiyorsak, ona göre programlanacak bile olabilirler.
Kısacası gelecek nelere gebe şimdiden bilebilmek çok kolay değil, ancak bugünlerden çok farklı olacağı kesin.
***
Sizce Türkiye olarak geleceğe hazır mıyız dersiniz?
Hazır olmadığımızı ben biliyorum da, en azından az da olsa bir ümit var mı sizce? Onu soruyorum.
Hazırlanabilecek miyiz böyle bir geleceğe?
***
Doğrusu ülkedeki son gelişmeleri gördükçe, kanallardaki saçma sapan haberleri duydukça, insanların bir hiç uğruna birbirini bıçakladığını, silah çekip öldürdüğünü öğrendikçe benim ümidim her geçen gün azalıyor.
Ne muhalefeti ne iktidarı, hiç biri bana gelecek için bir umut vermiyor.
Umarım ben yanılıyorumdur.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.