Site İçi Arama

kultur-sanat

Dönüşsüz İletişim

Basamaklar çıkılmış daha doğrusu çıkıldığı düşünülürken tamamıyla düşünülmüş teslim bayrağı çekilmiştir. Fark edilen tek husus heves olarak denenen, kazançla başlanan, eldeki avuçtakiler ile birlikte çevresindekilerin de yitirildiği olmuştur. Dönüş yolu kapanan iletişim bu noktada başlamakta ve de çaresizlik baş göstermektedir. Dönüşsüz iletişim ilginçtir ki utanmayı, suçluluk duygusunu da zirveye çıkarır. Onların da ayaklar altına serilmesine ramak kalmıştır.

İnsan ya da toplum yaşanmışlıklarına teslim olarak, yan çizerek, fırsat kollayarak, başkaldırarak tepki verir ancak sonuçları anda, yakın, orta ve uzun vadede kendini gösterir. Tam bu noktada birey ya da toplum kaynak ile hedef arasında duruş noktasını tayin etme durumundadır. Her ikisinde de sıklet noktasına kendisini koyamadığı takdirde geçici başarılar elde etse bile bunu kalıcı hale dönüştürme yeteneğine hiçbir zaman erişememiş ve erişemeyecektir. Zira köstebek, fare, yılan misali alttan alta veyahut doğrudan doğruya gelen akınlar mutlaka hasar bırakarak yinelenip duracaktır. Bunun kendisinden başkasını görmezlikten gelmekle de alakası bulunmamaktadır. Çünkü kendini dahi görme, fark edebilme, geriye bakma imkanını bizzat kapattığından dönüş yollarına kalın duvarlar örülmektedir. Tam anlamıyla içsel bakımdan dönüşsüz iletişim ağı haricine bağlanamamaktadır.

Başka gözlerin hedefindeyken bilinmeyen, bilinmesi çok da kolay olmayan örtülü ya da örtüsüz gerçekleştirilen galebe temsilleri bir taraftan gururu okşamakta, bir taraftan heyecan dalgasını yükseltmekte, diğer taraftan da tecrübeli mantıklarca sıralanan ikazlara karşı yelkenler suya bırakılmaktadır.

Öylesine bir giriş yapılmaktadır ki gerisi silinmekte, sıradan aydınlatmalar iptal edilmektedir. Ayakların bastığı betonlar sanallaşmakta gerçekte çaresizlik girdabına yuvarlanılan bir çamura evrilmektedir. Pislik diğer pislikleri çekmekte ve yenilerine uzanmakta, çamur da bataklık alanlarını derinleştirip durmaktadır.

Düşünme becerisini henüz kaybetmeyen beyin özel bir yeteneğe sahip olduğuna hiç olmazsa kendiliğinden açılan kapıdaki şansın sonsuz bir zamana yayıldığı siluetiyle mücadeleye girişir fakat geri istikamet zifirileşmiş, adeta hiç yaşanılmamış köksüz ot yığınına ya da kütüğe aktarılmış, farkında olmadan hayata çoktan elveda çekilmiştir. Dönüşü kapatılan menzil noktayı dahi körleştirmiştir. Daha fazla vakit, daha fazla nakit ayrılmasına sürekli daha da fazlasına ikna olan beyin muhafaza becerisini yitirdiğinden et kitlesi de nefes alıp vermeden başkaca bir amacı yerine getirmemektedir.

Gerçek ayan olmaya başladığında bireysel arkadaşlarından en yakın topluluk, mensubu olduğu ailesinden uzaklaşma süratlenir. Ayak bastığı mekanlar değişmeye başlasa da ibre tepe taplak istikamete kaysa da çok daha fazla vakit, çok daha fazla nakit stepnesinden borç alma, işi terk etme / işten uzaklaştırma, yalan söyleme, bağımlılığını kayıplarını aynı yoldan telafi etme serabının peşinden sürüklenme, kalkmadan hemen sonra tekrar oturma, çıkışın akabinde yeniden tekrar tekrar dönüşler gerçekleştirme aslında kaybedişi perçinlemeden başka bir anlam taşımamaktadır. Durum kaybetme noktasından ve anlayışından çoktan uzaklaşmış bireyin hem içsel hem hariç yok oluşuna dönüşmektedir. Bunu yakın dönem hariçtekiler sıradan bir figüran değişikliği olarak akan şeritler içinde unutup geçmektedirler. Zira onların durumunu ama bugün ama yarın daha farklı seyretmemektedir.

Basamaklar çıkılmış daha doğrusu çıkıldığı düşünülürken tamamıyla düşünülmüş teslim bayrağı çekilmiştir. Fark edilen tek husus heves olarak denenen, kazançla başlanan, eldeki avuçtakiler ile birlikte çevresindekilerin de yitirildiği olmuştur. Dönüş yolu kapanan iletişim bu noktada başlamakta ve de çaresizlik baş göstermektedir. Dönüşsüz iletişim ilginçtir ki utanmayı, suçluluk duygusunu da zirveye çıkarır. Onların da ayaklar altına serilmesine ramak kalmıştır. Zira son bariyerler de hile ve hırsızlık eylemleriyle küflü hurdaya dönüşüverecektir. Sonrasında yasal olup olmamasının önemi kalmamıştır. O vakte kadar bulaşılmayan bir çamur olarak kalınabilmiş ise alkol ve madde kullanımı da ekseriyetle söz konusu oluvermektedir. Bağımlılıkla ilgili iletişim çalışmalarında defalarca altı çizildiği üzere uçtuğunu sanıp yere çakılmaktadır. Hayattan kopuş çizgisinin bu tarafı ile öbür tarafı birbirine karışmıştır. Ekseriyetle karışıklığın giderilmesi mümkün olamamaktadır.

Araştırma konusu dönüşsüz iletişim; mecranın farklı birey ya da merkezlerde meslek, eğlence, rahatlama, kaçış veyahut profesyonel meslek statüsünde davrananların haricinde kalan geniş kitleleri ilgilendirmektedir. Bu sebeple geçmişten beri birçok medya ürünü hazırlanmakta ve hedef kitleye ulaştırılmaktadır.

Birey hem kendi hem de üzerine zar fırlattığı basamakların kontrolünü yitirmiştir. Artık hayatlarında, zihinlerinde başka bir meşgale, gaye, çizgi, duruş kalmamıştır. Tam anlamıyla bağımlı hale gelmiş, onsuz yaşayamaz olmuştur. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi öncelikle kendine, ailesine, çevresine ve cümle aleme zarar vermektedir. Kendisi, ailesi, meslektaşları, arkadaşları, iş yeri sorumluları nispetleri oranında olumsuz nasiplenmektedirler.

İlgi kısımlarda ifade edildiği üzere utanma, mahcubiyet zaten yalan ve hırsızlıkla ortalıktan kaybolmuştu. Peşi sıra eğer mesaisine devam ediyorsa zimmete para geçirme, usulsüzlük, yolsuzluklara aracı olma gibi ahlakî değerlerin dibe vurması da kaçınılmaz olmaktadır.

Dönüşsüz iletişim oluştuğunda her hangi bir çaba için enerji kalmaz enerji görüntüsünde beliren kaynakların tamamı çaresizlik girdabını daha da artırma yolunda sarf edilip tüketilmektedir.

Türk Sineması konuya dair birçok projeye imza atmış farklı yönetmenlerden, farklı şehirlerden farklı kadrajlardan, farklı sanatçılardan, farklı türlerden hazırladığı medya ürününü hedef kitleye takdim etmiştir. Helal Olsun Ali Abi (Yönetmen: Hulki Saner, 1963); Kumarbaz (Yönetmen: Orhan Aksoy, 1965); Kumarbazın İntikamı (Yönetmen: Aram Gülyüz: 1966); Hain (Yönetmen: Yücel Hekimoğlu, 1970) Sonraki süreçte afişe olmak yerine konu içeriğe yayılmıştır.

Bitiş iletişiminde ölçülülük bulunmadığından kaybettiklerini aynı yoldan geri kazanmaya ikna yetenekleri mutlak değerleri olmaktadır. Hatta bunu vazgeçemeyecekleri bir zaruret kabul etmektedirler. Özet notlardan aktarılabilecek hususlar;

  •          Naktin bitmesine rağmen devam etmek
  •          Daha yüksek kazanıma erişebilmek için daha riskli şekilde devam etmek
  •          Kayıplara rağmen devam etmek
  •          Geri kazanma yolunda kayıplara rağmen devam etmek
  •          İlk önce vakit kavramını yaşamdan çıkartıp devam etmek
  •          Yalan Rüzgarını estirmek
  •          Dürüstlük çizgisinden uzaklaşmak
  •          Mal varlığının bir enkaz haline dönüşümünü seyretmek
  •          Ödenmeyeceğini bile bile borç talep etmek, borçlanmak
  •          Bitiş iletişimi kapsamındaki beyni dillendiren meşgaleleri unutmak
  •          Geri kazanım senaryoları oluşturma, ortaya çıkan durumları bu yönde fırsat olarak kabullenmek
  •          Bitişi iletişimini asla kabullenmemek, inkar etmek

Ortaya çıkan görüntüye gelince

  •         Kaygılı
  •         Gergin
  •         Sinirli
  •         Diken Üstünde hissi
  •         Huzursuz
  •          Çekingen
  •          Sabırsız
  •          Depresif
  •          Ruh halinde değişiklikler
  •          Kendini Müdafaa
  •          Suçluluk
  •          Uykusuzluk
  •          Hemen her türlü sağlık sorununun şiddetini artırması

Böylesine baskı unsurlarının baş, mide, bağırsak, böbrek gibi organlarda birbirini izleyen hastalıklar ile şikayetleri tetiklemesi kaçınılmazdır. Ancak dönüşsüz iletişim zorunlu olmadıkça bunları da ötelemektedir.

Bağımlılıkların merkezinde kararsızlık yer almaktadır. Hem kurtulmak, hem de yararlanmak isterler. Kurtulmak istediklerini dillendirmeye başladıklarında ekseriyetle ray fren tutma noktasını çoktan geçmiş bir haldedir. Sığınmaları mümkün olacak yakın arkadaşı ya da ailesi kalmışsa sonrasında tıbbi bilimlere emaneti gereklidir. Söz konusu hususların mutlak ve uzun soluklu tedavilerle hekim kontrolünde takibi kaçınılmazdır.

Yanıltıcı mekanlardan, yanlış arkadaşlardan, söz konusu sahayı kapsama alanına dahil eden etkinliklerden uzak durulması anlatılanları bir masala aksi durum kabusun başlangıcına çevirebilmektedir. Dönüşsüz iletişim menzilinin birey açısından da toplum açısından da aydınlatılma çabasında medyanın misyonu her zaman masa üstünde tutulmalıdır.

Prof.Dr. Turan AKKOYUN
Prof.Dr. Turan AKKOYUN
Tüm Makaleler

  • 21.05.2023
  • Süre : 5 dk
  • 3089 kez okundu

Google Ads