Site İçi Arama

kultur-sanat

Fanatizm veya tarafgirlik bir hastalık mıdır?

Bu öyle bir duygu ki, bir kez takım taraftarı olan kişi, daha doğrusu bir kez tuttuğu takımı bir şekilde beyan etmiş olan kişi, toplum içinde artık fikrini değiştiremiyor, sebebi nedir bilinmez, belki eleştiri alacak, onu iyi biliyor. Belki de kendine yediremiyor taraf değiştirmeyi.

Taraftar kelimesi ne demektir?

Taraftar kelimesinin tanımı: fan, fanatik, hayranlık olarak geçiyor. Yine, tutku, aşırı düşkün olma durumu, bağlı olmak, ölesiye bağlı olmak (die-hard) anlamlarıyla da ifade ediliyor.

Etkileri: Özdeşleşme, kendini adamak, kendini değiştirmek, değişim, duyguların aşırı yaşanması, yenilgide aşırı moral bozukluğu, gerginlik, kazandığında aşırı sevinç, gün içinde bu duyguların devam etmesi

Tüm bu aşırılık bence kimyasal, hatta psikolojik, deşarj ihtiyacı anlaşılır bir durum, ama yine de mesela kendini kaybedip küfürlü tezahüratı hiç kabul edemiyorum. Hele bir de yuhalamak, en gıcık olduğum. Bir gıcık olduğum da Rusya'da her şeye uraa demeleri.

İyi niyetle tenkit ettiğinizde verilen tepkiler bir çocuğun elinden oyuncağının alınması gibi oluyor, insanlar farklı farklı, ama konu taraftarlık olunca herkesten benzer tarz tepkiler alıyorsun, insanlar doğal hallerini bir kenara bırakıp, başka bir ruh haline bürünüyorlar. Bazıları taraftar olduklarında adeta tapıyorlarmış gibi geliyor bana taraf oldukları konuya, ya da takıma, fanatizm farklı bir duygu hali.

Bu öyle bir duygu ki, bir kez takım taraftarı olan kişi, daha doğrusu bir kez tuttuğu takımı bir şekilde beyan etmiş olan kişi, toplum içinde artık fikrini değiştiremiyor, sebebi nedir bilinmez, belki eleştiri alacak, onu iyi biliyor. Belki de kendine yediremiyor taraf değiştirmeyi. Her ne ise sebebi toplumun muhtemel tepkisinin kişinin benliğini etkiliyor olduğu bir gerçek. Taraftarlık biraz da bence anlamsız olan bu duyguyla karışıyor, kişi tereddüt ediyor. Kol kırılır, yen içinde kalır derler, kendi de biliyor, tuttuğu takım yeterince başarılı değil, ama artık hangi takımı tutuyorsa herkes artık biliyor, o yüzden yine de kendini bu takıma mecbur hissediyor, kendi kendine takımına kızgın da olsa, biri bir şey söylese, hatta biraz da dalga geçerek üstüne geldiklerinde, kavga çıkarmaktan bile çekinmiyor.

Zaten bu psikoloji içerisinde bir süre sonra kendi başına düşünme ve muhakeme yetilerini de kaybediyor, taraftarı olduğu toplumun içinde, kendi mahallesinin davranışlarına uyum sağlıyor.

Tarafsız Olmak Mümkün müdür?

Bu sadece futbol takımı tutmakta değil, her konuda böyle. Bazen bir hastalık mı acaba taraftar olmak diye düşünmüyor değilim.

Kendimi dışarıda tutmuyorum, bazı konularda ben de kendimi birden bir tarafa savrulmuş buluveriyorum, farkında olmadan. Halbuki bu duygudan arınabilsek daha rasyonel tartabileceğiz olayları. Ben bu durumlarda hemen silkinip kendime gelmeye çalışıyorum.

Tarafsız olalım derken sadece izlemekten bahsetmiyorum. Sadece seyircilik de bir başka arızalı duygu gibi geliyor bana. Eylemsizlik diye daha önce ayrıca yazmıştım bu durumu.

Ama şu anda konumuz taraftarlık, benim dikkat çekmek istediğim tarafsız olarak olayları analiz edebilmek.

Bir meziyetten bahsediyorum aslında, bu bir meziyet, öyle kolay bir şey değil yani. Öncelikle centilmenlik gerekiyor. Saygı gerekiyor. Anlayış gerekiyor. Kabullenme duygusunun olması gerekiyor. Bu da böyle düşünüyor, neden acaba diye merak duygusu gerektiriyor. Bir de fair play derler, adil olmayı, adalet duygusuna sahip olmayı gerektiriyor. Geldik mi yine adalete.

Tüm bunları hissedebilmek için ise öncelikle sevgi gerekiyor her halde. Tersine nefret, hınç, çekememezlik, kıskançlık, eziklik, hırs, fırsatçılık, önyargı, bir de suçluluk, suça bulaşmış olmak tarafsız olmaya engel olan ana duygular. Bunlar varsa ne kadar uğraşırsınız uğraşın tarafsız olamıyorsunuz.

Taraftarlık Nasıl Oluşuyor?

Sanırım aileden başlıyor taraftarlık, babamızın, belki bir büyüğümüzün, taraftar tutumu, olaylara bakışı bizi küçük yaşta etkiliyor, taraftarı olduğu takım ya da siyasal görüşü bize de nüksediyor.

Belki de çocukluğumuzda, gençliğimizde arkadaş çevremizden de etkileniyoruz. Mahalle kavgalarını hatırlıyorum, bir seferinde başıma taş gelmişti, belki halen daha izi vardır.

Aslında herkes de bir idolu takip etme eğilimi vardır. Kendimizi bulana kadar hayat yolculuğunda birilerini takip etmek genetik kodlarımıza işlenmiş her halde. Değişmesi kolay değil.

Sonuçta öyle ya da böyle, bir şekilde taraftar oluyoruz.

Çocukluğumda Fenerbahçe taraftarıydım. Nasıl Fenerbahçeli oldum bilmiyorum, tam olarak hatırlamıyorum, sanırım o yıl Fenerbahçe şampiyon olmuştu, mahalledeki arkadaşlarla birlikte sevinç duymak, şampiyonluğu kutlamak hoşuma gitmişti. Bizim ailede kimi Beşiktaşlı, kimi Galatasaraylıdır. Büyüklerden Fenerbahçeli var mı bilmiyorum. Belki vardır, ama ben Fenerbahçeliydim. Hatta ben yaşlardaki, ya da daha küçük aile efradına da Fenerbahçeli olmaları için telkinde bulunmuşluğum vardır.

Kuleli yıllarında artık sıkılmıştım taraftarlıktan. Şampiyon olunan yıllarda sevinmek iyi de, sanırım şampiyonluğu kaybedince arkadaşların dalga geçmesi hoşuma gitmiyordu. Zaten eskiden beri o kadar da ilgi duymuyordum futbola (milli maçlarımız hariç!).

O yıllarda Kocaelispor epey başarılıydı, Kandıra doğumlu olduğumdan mıdır, İzmit'te geçen kısa ortaokul yıllarından mıdır bilinmez, çok şehirde yaşamış olsam da kendimi İzmitli hissederim.

Ben Kocaelisporluyum demeye başladım. O yıllarda bir ortaokul arkadaşım da oynamaya başlamıştı diye hatırlıyorum takımda, onun da etkisi olmuştur takıma ilgi duymama herhalde.

Okulda hemen o kısır tartışmalardan sıyrıldım. Kimse Kocaelispor'u tartışmaya değer bulmuyordu, rahata ermiştim. Halen daha arada takip ederim Kocaelispor'u, ama şu anda hangi kümeye düştüler, onu bile bilmiyorum gerçekten, maalesef para yoksa futbol da yok. Bu gerçeğin farkına varınca taraftar olmanın bir anlamı olmuyor.

Sonuç:

İşte futbol özelinde anlatmaya çalıştığım gibi ben her konuda tarafsız olmaya çalışıyorum, böyle olayları daha rahat analiz edebiliyorum.

Ülkemi çok sevmek gibi, birlikte güzel bir gelecek hayali kurmak gibi bazı konularda taraf olmak, taraftarlığın coşkusunu birlikte hissetmek çok güzel, ama her konuda körü körüne taraftarlık doğru gelmiyor bana. Bence sağlıklı düşünmeye engel oluyor. Taraftar olmak bir hastalık değil belki, ama o kadar da zararsız değil.

Tavsiye ederim, biraz düşünüp siz de taraftar olmaktan vazgeçerseniz bence size de iyi gelecektir.

İşte o zaman her türlü koşulunu analiz edip daha sağlıklı kararlar almanın tadına varacaksınız.

Moskova'dan sevgi ve saygılar.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 21.05.2022
  • Süre : 4 dk
  • 2027 kez okundu

Google Ads